Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/432 E. 2022/455 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/432 Esas
KARAR NO : 2022/455

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile müvekkil banka arasında davaya konu genel kredi sözleşmelerinin imzalandığını, davalı …’ın kredilere müteselsil kefil olduğunu, sözleşmeler uyarınca kredi kullandırıldığını, alacağın muaccel hale gelmesi üzerine ihtarname gönderilmesine rağmen borcun ödenmediğini, bunun üzerine icra takibine geçtiklerini, davalıların borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli yapıldığını, faiz oranını tamamen yasal ve haklı olup, sözleşmeye uygun talep edildiğini, alacağın likit olup, davalıların icra inkar tazminatından sorumlu olmaları gerektiğini, davalıların itiraz dilekçesinde bildirdikleri itiraz nedenlerini değiştirmelerine ve genişletmelerine muvafakatlarının bulunmadığını bildirmiş, itirazların iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; ödeme emri ekinde dayanak sözleşmelerin gönderilmemesi nedeniyle davacı tarafın itirazın iptali davasında sözleşmelere dayanamayacağı gibi alacak sebebi ve sunulmuş olan dayanak belgeleri değiştiremeyeceğini, davacı tarafın takip talebine hiç bir dayanak belge sunmadığını, kefalet sözleşmelerinin delil olarak dikkate alınmasının mümkün bulunmadığını, sözleşmenin manevi unsurlar bakımından sakat olup, maddi unsurlar yönünden de sakat olduğunu, kefalet sözleşmesinin TBK’nun 583. maddesine uygun şekilde yapılmadığını, genel işlem koşullarının müzakere edilmediğini, müvekkillerinin okumasına dahi müsaade edilmediğini, TBK’nun 583.maddesinde aranan el yazısı bilgilerinin matbu form üzerine yazıldığını, bu nedenlerle müvekkillerinin kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığını, ihtarnamenin müvekkillerine tebliğ edilmemesi nedeniyle müvekkilleri yönünden alacağın muaccel olmadığını, muacceliyetin oluşmaması ve kat ihtarnamesinin tebliğ edilmemesi nedeniyle buna bağlı olarak davacı tarafın temerrüt faizi talep etmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, TTK’nun 7.maddesi uyarınca asıl borçlunun borcunu ödemediğinin müteselsil kefile ihbar edilmediği sürece oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefilin sorumlu tutulamayacağını, İİK’nun 68(b)maddesi uyarınca müvekkillerine ihtarnamenin tebliğ edilememesi nedeniyle borcun muaccel olmadığını, sözleşmedeki doğmuş ve doğacak bütün borçlara kefil olunduğuna dair hükmün haksız şart niteliğinde olup, yazılmamış sayılması gerektiğini, bununla birlikte sözleşmede haksız şart ihtiva eden birçok hüküm bulunduğunu, genel işlem koşullarına ilişkin denetimin mahkemece yapılması gerektiğini, alacağın likit ve net olarak belirlenebilir olmadığını, TBK’nun 590(2)maddesinde tanınan itiraz hakkının yasadan kaynaklı olması nedeniyle icra inkar tazminatı istenmesinin mümkün bulunmadığını, itiraz sebeplerinin değiştiremeyeceği ve genişletemeyeceğine ilişkin kanuni düzenlemenin itirazın iptali ile ilgili olmadığını, itiraz sebeplerine bağlı kalınmadan bütün savunma sebeplerinin ileri sürülebileceğini bildirmiş, davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin borçlu, davalı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmeleri nedeni ile borçlu şirkete kullandırılan kredinin belirlenen ödeme gününde ödemesinin yapılmadığı iddiası ile hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalıların borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında 23/06/2020 tarihinde davaya konu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, her iki davalı adına birlikte ve yasal süre içinde vekillerinin sunduğu itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
Dava İİK’nun 67 (1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, ödeme emri ile birlikte dayanak belgelerin gönderilmediğini, davada icra takibine dayanak belgelere davacı tarafın delil olarak dayanamayacağını iddia etmiş ise de, bu konudaki şikayetin icra mahkemesine yapılacak olması karşısında davacı tarafın takip talebinde ve ödeme emrinde borcun sebebini kredi sözleşmeleri, ihtarnameler ve hesap özeti olarak açıklaması nedeniyle itirazın iptali davasında bu belgelere dayanmasında yasal ve usulü bir engel bulunmamakla davalılar vekilinin aksi yöndeki iddiası haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili, sözleşmelerin TBK’nun 583.maddesine uygun olmadığını, davaya konu genel kredi sözleşmelerinde doğmuş ve doğacak borç ibareleri ile haksız şart hükümlerinin bulunduğunu, bunların genel işlem koşulları içinde yazılmamış sayılmasının gerektiğini iddia etmiş ve bu nedenle davalı kefilin sorumluluğunun bulunmadığı iddiasında bulunmuş ise de, dosyaya bir örneği sunulan kredi sözleşmeleri örneklerinin içeriği, tarafların tacir oldukları, bilirkişi raporunda sözleşmelerin TBK’nun 583.maddesinde aranan yasal koşullara uygun olduğuna ilişkin tespit birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekilinin aksine iddiasında haklılık bulunmamıştır.
Davalılar vekili, sözleşmelerin maddi yönden sakat olup, manevi unsurunun tam olmadığı, bu nedenle geçersiz olduğu iddiasında bulunmuş ise de, sözleşmeleri geçersiz kılacak maddi ve hukuki yönden somut ve haklı bir nedenin bildirilmemesi ve kanıtlanmaması yanında sözleşmelerin içeriğine göre geçersizliğini sağlayacak bir usulü ve yasal neden tespit edilememekle davalılar vekilinin bu konudaki iddiasında da bir haklılık görülmemiştir.
Davalılar vekili, ihtarnamenin müvekkillerine tebliğ edilmediği, bu nedenle alacağın muacceliyet kazanmadığı, buna bağlı olarak temerrüt faizi talep edilemeyeceği iddiasında bulunmuş ise de, kat ihtarnamelerin her ikisinin de davalı …’a tebliğ edildiği, davalı şirkete tebliğ edilememiş ise de, İİK’nun 68 (b)maddesi ve sözleşme hükümleri gereği davalı şirketin bir adres değişikliği bildirmemiş olması nedeniyle sözleşmede bildirilen adresine çıkarılan tebligatın tebliğ edilemese bile tebliğ edilmiş sayılacağı birlikte değerlendirildiğinde, davalılar vekilinin temerrüte ilişkin iddialarında haklılık bulunmadığı, her iki davalı yönünden temerrütün oluştuğu, muacceliyetin ise kat ihtarnamesinden önce sözleşeme ile karalaştırılan ödeme takvimine uygun olarak 10/11/2019 tarihli taksitin süresinde ödenmeyip 07/02/2020 tarihinde ödendiği, ardından 10/12/2019 ve izleyen vadeli taksitlerin ödenmemesi nedeniyle muacceliyetin süresinde ödenmeyen taksit tarihinde oluştuğu belirlenmekle davalılar vekilinin muacceliyete ilişkin itirazlarında da bir haklılık görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ve ek raporu ile; taraflar arasında 25/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 14/07/2015, 14/03/2017 ve 24/03/2017 tarihli sözleşme limitinin artırılması sözleşmelerinin düzenlendiği, sözleşmelerde davalı şirketin, asıl borçlu, davalı …’ın müteselsil kefil ve borçlu sıfatıyla taraf oldukları, TBK’nun 583. maddesi yönünden kefalete ilişkin tüm şekil şartlarının yerine getirildiği, davalı …’ın, davalı şirketin ortak ve yetkilisi olması nedeniyle TBK’nun 584. maddesinde düzenlenen eşinin rızasının alınması koşulunun gerekmediği, taraflar arasındaki kredi sözleşmelerinin varlığının ve içeriğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, sözleşmenin 10.5 maddesinde temerrüt halinde davacı banka tarafından cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının iki katı oranında temerrüt faizi oranının uygulanacağının kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında davalı şirkete bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen nitelikte ve miktarlarda kredinin kullandırıldığı, ödeme için belirlenen 10/11/2019 tarihli taksitin süresinde ödenmeyip 07/02/2020 tarihinde ödemenin yapıldığı, 10/12/2019 tarihli ödemenin taksiti ile izleyen taksitlerin ödenmediği, bu nedenle muacceliyetin oluşması üzerine davacı banka tarafından sözleşme hükümleri gereği hesabın kat edilerek 25/02/2020 tarihli kat ihtarnamesinin düzenlendiği, ihtarnamenin davalı şirkete tebliğ edilememesine karşın 28/02/2020 tarihinde davalı …’a tebliğ edildiği, verilen ödeme süresi içinde ödeme yapılmaması nedeniyle ve İİK’nun 68(b) maddesi hükmü ve sözleşme hükümleri gereği her iki davalı yönünden 08/03/2020 tarihinde temerrütün oluştuğu, ardından 10/03/2020 tarihli ihtarnamenin düzenlenip davalı şirkete tebliğ edilememesine rağmen davalı …’a 12/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, verilen sürede ödeme yapılmaması nedeniyle her iki davalı yönünden 20/03/2020 tarihinde temerrütün oluştuğu, davalıların hesap kat ihtarnamesine itiraz etmedikleri gibi verilen süre ve sonrasında ve dava tarihine kadar bir ödemede bulunmadıkları, sözleşmede somut bir temerrüt faiz oranının belirlenmemesi nedeniyle davacı tarafın Merkez Bankasına bildirdiği oranları geçmemek üzere fiilen başka müşterilerine aynı nitelikteki krediler için uyguladığı oranlarda temerrüt faizi talep edebileceği, bu konudaki belge örnekleri alınarak bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve ek raporda ayrıntıları gösterildiği şekilde takip tarihi itibariyle davacı tarafın 922.014,28 TL asıl alacak, 58.074,25 TL işlemiş temerrüt faizi, 2.903,71 TL BSMV olmak üzere toplam 982.992,24 TL alacak talebinde bulunabileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporunda belirlenen alacak kalemleri ve toplamı üzerinden davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine, davaya konu alacağın likit olup, davalıların haksız itirazı nedeniyle kabul edilen alacak miktarı yönünden icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluştuğu göz önünde tutularak davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına, davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, davacı tarafın reddedilen alacak bölümü yönünden kötü niyetli olmadığı ve davalı tarafın kötü niyet iddiasını kanıtlayamadığı dikkate alınarak, davalı tarafça talep edilen kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalıların, davaya konu İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/4419 esas sayılı dosyasında yaptıkları itirazın kısmen iptali ile, takibin; 922.014,28 TL asıl alacak, 58.074,25 TL işlemiş temerrüt faizi, 2.903,71 TL BSMV olmak üzere toplam 982.992,24 TL toplam alacak ile işleyecek faiz yönünden takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 24 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda işletilecek temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile ;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 10.861,50 TL işlemiş faiz ve 543,05 TL BSMV olmak üzere toplam 11.404,55 TL’lik istemin reddine,
3-982.992,24 TL toplam alacağın %20’si oranındaki 196.598,44 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 67.148,20 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 11.709,55 TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 55.438,65 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 11.709,55 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen alacak bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 66.199,61 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen alacak bölümü için davalılar yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 79/80’inin karşılığı olan 1.303,5‬0 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 1/80’inin karşığı olan 16,50 TL’sinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 75,50 TL on beş adet elektronik tebligat gideri, 67,00 TL müzekkere ve posta masrafı ile 850,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.051,80 TL yargılama giderinden 79/80’inin karşılığı olan 1.038,65 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 1/80’inin karşığı olan 13,15‬ TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2022

Başkan …..
e-imza
Üye …………
e-imza
Üye ………..
e-imza
Katip ……….
e-imza