Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/403 E. 2022/452 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/403
KARAR NO : 2022/452

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2021
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının şirketin merkezinin İzmir’de olduğunu, ancak Muğla ilinde beton Santralarının bulunduğunu, davalının Muğla bölgesinde ihale aldığını, beton temin işinin davacı tarafından sağlandığını, taraflar arasında yapılan anlaşma ile 14.05.200-07.09.2020 tarihleri arası davalıya beton satışı yapıldığını, davalının satış yapılan beton bedeline mahsuben 3 adet çek verdiğini, davalının yapmış olduğu ödemenin yeterli olmadığını, en son 7 faturadan doğan bakiye 86.591,09-TL borcunun kaldığını, alacağın tahsili için İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… E.sayılı takip dosyasıyla takibe geçildiğini, süresinde itiraz yapılmadığından takibin kesinleştiğini, ancak; davalı Müracaatıyla İzmir 12.lcra Hukuk Mah. …/… Esas – … Karar sayılı kararıyla tebligatın geçersizliğine, tebligatın 11.01.2021 tarihinde yapıldığına karar verildiğini, davalının 21.01.2021 tarihinde itirazı üçedire takibin durdurulduğunu, arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de sonuç alınmadığını, arz edilen hususular gereği; davalı itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir
CEVAP :
Davalı tarafça davaya karşı cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
3-İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
4-İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 23/02/2022 tarihli raporu,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki beton alımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan beton karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalara konu alacak açısından davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye mal bedelinin davalıdan tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Beton Turizm Ticaret Sanayi İnşaat Hafriyat Mermer İşletmesi Anonim Şirketi olduğu, borçlunun … İnşaat Madencilik Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi olduğu, davacı vekili tarafından müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine 88.704,69-TL asıl alacak, üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
26/10/2021 tarihli duruşma tutanağının 5 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
26/10/2021 tarihli duruşma tutanağının 6 numaralı ara kararında ise duruşmada hazır bulunmayan davalı … İnşaat Madencilik Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi adına ticari defter ve belgelerini ibraz etmek ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına, masrafın davacı tarafça yatırılan gider avansından karşılanmasına, çıkartılacak tebligatın muhataba usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi ya da bila tebliğ iade edilmesi durumunda davalı … İnşaat Madencilik Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi / vekili adına ticari defter ve belgelerini ibraz etmek ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş olup, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen davalı şirket tarafından kendisine ait ticari defter ve belgelerin mahkememize sunulmadığı, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin de mahkememize bildirilmediği anlaşılmıştır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, irsaliyeler, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı takip dosyası, İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, bu kapsamda ticari defter ve belgelerin sahipleri lehine delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, var ise taraflar arasında hangi hukuki sebepten kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki beton alımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan beton karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, faturalar kapsamında davalı şirket tarafından davacı şirkete ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ne kadar ödeme yapıldığı, takibe konu alacak açısından davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye mal bedelinin ne kadar olduğu, davacı şirketin davalı şirketten ne kadar alacağının bulunduğu, icra takibinde yer alan asıl alacak bedeli ile işlemiş faiz bedellerinin usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 23/03/2022 tarihli raporunda sonuç olarak, taraflar arasında yer alan cari hesap çalışmasından kaynaklanan bakiye 86.592,00-TL davacı alacağının olduğunu, talep edilmesine rağmen ödenmediği, alacağın tahsili için İzmir 6. İcra Müdürlüğünün …/… E. Sayılı dosyası ile takibe geçilmiş olduğunu, davalı itirazıyla takibin durdurulduğunu, arabuluculuk yoluna gidilmiş ise de, sonuç alınamadığını, taraflar arasında; faturaların içeriğine, verilen hizmetin niteliğine ilişkin dosyaya yansımış bir ihtilaf bulunmadığını, davacıya ait defter kayıtlarının incelendiğini, yapılan inceleme neticesinde davacı nezdinde davalı cari hesabının, 120.02.947 Alıcılar Hesap kodunda tutulduğunu, 31/12/2020 tarih … yevmiye maddesinde 86.592,00-TL bakiye alacağın Şüpheli Alacaklar Hesabına virman yapıldığını ve karşılık ayrıldığını, 11/01/2021 takip tarihi itibarıyla davacı şirketin 86.592,00-TL asıl alacağı olduğunu, davalıya ihtar çekilmediğini, temerrüde düşürülmediğini, temerrüdün takiple birlikte oluştuğunu, davacının takip öncesine ilişkin faiz talebinin yersiz olduğu kanaatine varıldığını mütalaa etmiştir.
Davalı şirket tarafından davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulundukları yerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmediği, bu kapsamda davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmasından vazgeçilmiş sayldığı, dava konusu itirazın yöneltildiği ödeme emrine dayanak alacağın faturaya dayalı olduğu, faturalara konu ticari alım satım ilişkisinin bir süredir devam etmekte olduğu, alım satım ilişkisi çerçevesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete kısmi ödemede bulunulduğu, yapılan kısmi ödemelerin ticari alım satım ilişkisinin varlığına delalet teşkil ettiği gözetildiğinde, davacının lehine delil vasfını haiz olan ticari defter ve belgelerinde yer alan 86.952,00-TL tutarında davalı şirketten alacaklı olduğu, davalı şirketin icra takibine yönelik itirazının asıl alacak bedeli mukabilinde haksız olduğu, alacağın likit mahiyette bulunduğu ve davacı tarafın icra inkar tazminatı taleplerinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bilirkişinin 23/02/2022 tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki beton alımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan beton karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalara konu alacak açısından davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan ödemeler düşüldükten sonra bakiye mal bedelinin davalıdan tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı vekili tarafından müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine 88.704,69-TL asıl alacak, üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu borca itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 23/03/2022 tarihli raporunda davacı şirketin 11/01/2021 takip tarihi itibariyle davalı şirketten 86.592,00-TL alacaklı olduğunu, davalıya ihtar çekilmediğini, temerrüde düşürülmediğini, temerrüdün takiple birlikte oluştuğunu, davacının takip öncesine ilişkin faiz talebinin yersiz olduğu kanaatine varıldığını mütalaa ettiği, davalı şirket tarafından davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulundukları yerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmediği, bu kapsamda davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmasından vazgeçilmiş sayldığı, dava konusu itirazın yöneltildiği ödeme emrine dayanak alacağın faturaya dayalı olduğu, faturalara konu ticari alım satım ilişkisinin bir süredir devam etmekte olduğu, alım satım ilişkisi çerçevesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete kısmi ödemede bulunulduğu, yapılan kısmi ödemelerin ticari alım satım ilişkisinin varlığına delalet teşkil ettiği gözetildiğinde, davacının lehine delil vasfını haiz olan ticari defter ve belgelerinde yer alan 86.952,00-TL tutarında davalı şirketten alacaklı olduğu, davalı şirketin icra takibine yönelik itirazının asıl alacak bedeli mukabilinde haksız olduğu, alacağın likit mahiyette bulunduğu ve davacı tarafın icra inkar tazminatı taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … İnşaat Madencilik Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinin İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 7.360,18-TL tutarındaki 745 sayılı 28/08/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 8.510,21-TL tutarındaki 782 sayılı 07/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 22.540,55-TL tutarındaki 815 sayılı 14/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 11.745,25-TL tutarındaki 845 sayılı 21/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 18.795,42-TL tutarındaki 885 sayılı 28/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 7.350,16-TL tutarındaki 908 sayılı 30/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak ve 10.290,23-TL tutarındaki 911 sayılı 07/10/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 86.592,00-TL yönünden İPTALİNE, İzmir 6. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 7.360,18-TL tutarındaki 745 sayılı 28/08/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 8.510,21-TL tutarındaki 782 sayılı 07/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 22.540,55-TL tutarındaki 815 sayılı 14/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 11.745,25-TL tutarındaki 845 sayılı 21/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 18.795,42-TL tutarındaki 885 sayılı 28/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak, 7.350,16-TL tutarındaki 908 sayılı 30/09/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak ve 10.290,23-TL tutarındaki 911 sayılı 07/10/2020 tarihli faturaya ilişkin asıl alacak bedeli olmak üzere toplamda 86.592,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında reeskont faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 86.592,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … İnşaat Madencilik Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinden alınarak davacı … Beton Turizm Ticaret Sanayi İnşaat Hafriyat Mermer İşletmesi Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.915,10-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1.035,26-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.879,84-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 12,00-TL elektronik tebligat, 235,00-TL normal tebligat, 0,60-TL (KEP) posta masrafı, 600,00-TL bilirkişi masrafı, 59,30-TL peşin harç ve 1.035,26-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.942,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 12.056,96-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.