Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/387 E. 2021/1183 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/387
KARAR NO : 2021/1183

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 23/06/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Haksız Rekabetin Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 12/12/219 tarihi itibari ile … Cad. … /İZMİR adresinde güzellik ve kişisel bakım üzerine kadın ve erkek müşteri portföyü ile hizmet veren bir işletme olduğunu, davalının da güzellik ve kişisel bakım üzerine hizmet verdiğini, davalı ile müvekkilinin aynı lokasyon üzerinde olduğunu ve aralarında en fazla 2 km olduğunu, müvekkilinin kendisine ait dekorasyon ve vitrin özellikleri, özgün bir dış cepheye sahip olması neticesinde gerek bulunduğu muhitte gerekse sosyal mecralarda tanına bir işletme olmasını sağladığını, davalının uzun süredir hizmet verdiği işletmesinin tüm iç mimarisinde ani bir değişikliğe giderek müvekkiline ait işletmenin kendine has unsurlarını tüm dekorasyonunu ve mobilyalarını, ilgili kanunların amir hükümlerine aykırılık teşkil edecek ve karıştırılmaya neden olacak biçimde kendi işletmesinde kullandığını, müvekkilinin davalının bu eyleminden kendi müşterileri ve müşterisi olmayıp sosyal medya hesabından işletmesini takip eden pek çok kişinin araması, yazması sonucu haberdar olduğunu bu durumun müşterilerde müvekkilinin yeni bir şube açtığı, işletmenin yer değiştirdiğini düşünmesine yol açtığını, bu durum hakkında davalıya üçüncü kişiler tarafından sorular yöneltilmesi neticesinde işletmesine ait sosyal medya hesabından gerek işletme sahibini küçük düşürücü gerekse işletmesine karşı açıkça haksız saldırı niteliği taşıyan videolar paylaştığını belirterek davalıya ait işletmede yapılan tadilat ile değiştirilen dış cephe, vitrin, işletmenin iç dekorasyonu ve mobilyaları bakımından karşılaştırıldığında müvekkilinin işletmesinde mevcut vitrin, iç mimari ve benzeri tüm unsurların karıştırılmaya yol açacak nitelikte olup olmadığını, davalının eylemlerinin haksız rekabete ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında karıştırmaya sebebiyet verecek ölçüde haksız olup olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş yerini açmadan önce müvekkilinin müşteri olduğunu, müvekkilinin davacıdan 15 ay önce 10/09/2017 tarihinde açıldığını ve o tarihten beri aynı adreste faaliyet gösterdiğini, davacının müvekkili ile aynı lokasyon içerisinde müvekkilinden sonra güzellik merkezini müvekkilinden sonra açtığını, davacının kendisine özgünmüş gibi beyan ettiği tüm ürünlerin değişik firmalarda tüm ürünlerin aynı renk ve modellerde bulunduğunu, benzer dekorasyon tercihinde bulunan pek çok güzellik salonu olduğunu yapılan kısa bir araştırma ile anlaşılmasının mümkün olduğunu, müvekkilinin Bornova’da bulunan şubesini de davacıdan önce 08/10/2019 tarihinde açtığını ve bu şubenin dekorasyonunun pembe ağırlıklı, pembe boya, pembe desk ve pembe koltuklarla dekore ettirdiğini, bu doğrultuda da merkez şubesinin dekorasyon ve yenileme işlemini şubesi ile aynı konsept yaptırdığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Davacıya ait işletemeye ilişkin kayıtlar,
2-Davacıya ait işletmenin içini ve dışını gösterir fotoğraflar,
3-Tarafların sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlara ilişkin ekran görüntüleri,
4-Tarafların işletmelerine ait fotoğraflar,
5-Davalıya ait işletmeye ilişkin kayıtlar,
6-Keşif tutanağı,
7-Bilirkişi heyetinin 24/11/2021 havale tarihli raporları,
8-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı …’ın kendisine ait Estetik&Güzellik Merkezi isimli işletmesinin Üçyol Şubesinde yaptırdığı tadilat ve dekorasyon işlemleri neticesinde, davacının işletmesine has unsurlara haiz tüm vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurlarını kendisine ait işletmede kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise bu durumun karıştırılmaya mahal verecek düzeyde olup olmadığı, bu kapsamda yapılan tadilat ve dekorasyon işlemleri sonrasında davalıya ait işletmenin Üçyol Şubesinde kullanılmaya başlanıldığı belirtilen ve davacının işletmesine has olduğu iddia olunan vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurların davalıya ait işletmede kullanılmasının haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestîsi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinde haksız rekabete ilişkin genel ilke ”Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde belirtilmiştir. Bu madde ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına uyan, uyarlanabilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiştir. Kanunun amacı, ekonomik alanda doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlâlini önlemek olup, 55. maddede de sınırlayıcı olmamak kaydıyla dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar gösterilmiştir. Haksız rekabet hükümleri, sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil, rekabete dayalı ekonomik düzenin de korunmasını amaçlar. Buna göre haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması gibi hususlar aranmamaktadır. Bununla birlikte failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinde haksız rekabetin genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 55. maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinde sayılan hâllerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hâllerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hâllerine tam olarak uymuyorsa veya bu hâllerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinin uygulanması mümkün olacaktır.
Bu aşamada uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinde; ”Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1.Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2.Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3.Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5.Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6.Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7.Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8.Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9.Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10.Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11.Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12.İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1.Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2.Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3.İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4.Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c)Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1.Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2.Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3.Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d)Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e)İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f)Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1.Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2.Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buradaki “kötüleme” kavramı, genel bir ifade ile bir kişinin ticari hayatı hakkında olumsuz intiba yaratılmasını ifade etmektedir.
Kötüleme yoluyla haksız rekabette, doğrudan mağdura yönelik bir hareket yer almamakta, dürüstlük kurallarına aykırı davranılarak, mağdurun dışında yer alan kişilere, mağdurla ilgili yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bilgiler verilerek bu kişilerin mağdur hakkında yanlış kanaat edinmeleri sağlanarak mağdur kötülenmektedir. Bu haksız rekabet türünde, konu mağdur veya onun ticari işletmesi ya da buna dâhil değerler, muhatap ise mağdurun müşterileridir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 57/1-1 (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55/(1)-a-1) maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Susma ise bu madde kapsamına girmemekle birlikte bilgilendirme yükümlülüğünün söz konusu olduğu yerde susmanın haksız rekabet sayılması ancak 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 56. (6102 sayılı TTK’nin 54/2) maddesindeki genel ilke kapsamında mümkün olmaktadır.
Görüldüğü üzere kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir açıklamanın (beyanın) olması; bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Bu itibarla mağdurun müşterilerine yönelik yapılan eylemin kötüleme niteliğinde olup olmadığı müşterilerin de özellikleri gözetilerek her somut olaya göre titizlikle incelenmelidir.
Yanlış açıklama (beyan), içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalardır. Yanıltıcı beyan, mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek açıklamalardır. Gereksiz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb. hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır (Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal, Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2017, s. 428.).
Açıklamanın “yanlış” olup olmadığını tespit bakımından yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığıdır. Gerçeğe uygun olmayan açıklamalar objektif olarak doğruluğu ve yanlışlığı tespit edilebilen açıklamalardır. Olaylar/olgular hakkındaki her türlü kötüleyici nitelikteki yanlış açıklamalar haksız rekabet olarak değerlendirilecektir. Açıklama gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemez. Yanıltıcı açıklamadan kastedilen ise açıklamanın takdim ediliş tarzının, seçilen sözcüklerin resimlerin veya yapılan karşılaştırmanın hedef kitlede veya kişilerde bıraktığı genel izlenim neticesinde açıklama konusunun olduğundan değişik ve olumsuz algılanmasıdır. Öte yandan gereksiz yere incitici beyanlar, amacını aşan değer yargıları ifade etmektedir. Amacın aşılmasıyla birlikte gerçek dahi olsa açıklamalar, gerçek dışı veya gerçeğe uymayan, gerçekle bağdaşmayan veya gerçeğe ters hâle gelmektedir. Zira burada gerçek olmasına rağmen açıklama amacını aşan bir durum ortaya çıktığından bu açıklama (beyan) gereksiz yere incitici olmaktadır. Örneğin bir kişinin “taklit” ve “korsan” mal ürettiğini anlatan ifadeler; tüketiciyi uyarmanın ötesinde, somut olayın özelliğine göre teamülün kabul ettiği toleransı aşması durumunda gereksiz yere incitici bir nitelik ve amaç taşımaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.04.1994 tarihli ve 1993/11-965 E., 1994/252 K. sayılı kararı). Başka bir deyişle somut olayın özelliklerine göre genel olarak toplumda ve özellikle hedef alınan muhatabın algılama seviyesi dikkate alındığında gerçek dahi olsa teamülün kabul ettiği tolerans sınırı aşılması halinde açıklama; 6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil edecektir.
Hemen belirtilmesi gerekir ki, bir açıklamanın “yanlış” olup olmadığı tespit edilirken yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığı iken, “yanıltıcı” olup olmadığı veya “gereksiz yere incitici” olup olmadığı tespit edilirken kullanılacak ölçüt açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Başka bir deyişle açıklama hangi kişi grubuna yapılıyor ise o kişi grubuna mensup orta yetenekteki bir kişinin açıklamayı algılama biçimi esas alınacaktır. Dolayısıyla bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Aslan/Nomer Ertan, Füsun: Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2015, s. 540.).
Davalı vekilinin Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle yapmış olduğu mahkememizin görevine yönelik itirazının dava konusu talebin tescilli bir marka veya patente ilişkin olmadığı, bu kapsamda uyuşmazlığın mahkememizin görev alanında kaldığı göz önünde bulundurularak reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalının işletmesinde bulunan dekorasyon ve vitrin düzenlemeleri ile sair hususların davacının işletmesi ile benzer mahiyette olup olmadığı, bahsi geçen unsurların davacının müşteri portföyünde kafa karışıklığı oluşturabilecek mahiyette olup olmadığı, haksız rekabet teşkil edip etmediği hususlarının ve sair hususların belirlenebilmesi amacıyla mahallinde keşif icra edilmesine karar verilmiş olup, keşfin icrası akabinde dosyanın mimar bilirkişi ve haksız rekabet alanında alanında uzman bilirkişilerden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticari işletmeler, keşif tutanağı ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacıya ait ticari işletmede kullanılan vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurların davacının işletmesine has olup olmadığı, davacının işletmesinde kullanılan vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurların davalıya ait Estetik&Güzellik Merkezi isimli işletmesinin Üçyol Şubesinde kullanılıp kullanılmadığı, kullanılıyor ise bu durumun müşteri portföyü açısından karışıklığa yol açıp açmadığı, davacının işletmesinde kullanılan vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurların davalıya ait Estetik&Güzellik Merkezi isimli işletmesinin Üçyol Şubesinde kullanılmasının haksız rekabet teşkil edip etmediği hususlarının ve sair hususlarının belirlenerek belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 24/11/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, keşif tarihi itibariyle yerinde yapılan incelemelerde, davacı tarafın işletmesinin tek katta yaygın mahallerden, davalı tarafın işletmesinin ise iki kata dağıtılmış mahallerden oluşmakta olduğunu, giriş alanı, girişteki dekoratif objeler, vitrin, vitrin reklamları ve karşılama bölümlerinin farklı tasarlandığını, girişte, vitrin bölümünün hemen arkasında, davacı tarafta pembe renkli yaprakları olan ağaç formunda bir dekoratif obje bulunmakta iken, davalı tarafta aynı konumda bir su sebili ve ayaklı dezenfektan ünitesi bulunmakta olduğunu, işletme içinde başka bir mahalde, benzer bir objenin bulunmadığını, zeminde, davacı tarafta traverten malzeme kaplanmış olup, davalı tarafta ana mekânda beyaz seramik, merdivenlerde boya, özel odalar ve idari alanda laminant parke kaplanmış olduğunu, davacının aynı olduğunu beyan ettiği duvarların ortasındaki çıta dekorların benzediği ancak bu duvarda, davacı tarafın işletmesinde başka bir dekorasyon objesi bulunmazken, davalı tarafın işletmesinde neon ışıklarla işletme adının yazılmış olduğunu, karşısındaki duvarda, davacı taraf işletmesinde bir aydınlatma objesi bulunmakta iken, davalı taraf işletmesinde duvar kâğıdı kaplanmış olduğunu, davacı işletmesinde bulunan pedikür lavaboları ile davalı işletmesinde bulunan pedikür lavabosunun adet ve model olarak farklı olduğunu, davacı işletmesinde bulunan dekoratif salıncak objesinin, davalı tarafta bulunmadığını, davacı işletmesinde bulunan bekleme koltuğu modeli ile davalı taraf işletmesinde bulunan bekleme koltuğu modelinin aynı olmadığını, sırt bölümlenme unsurları ve renk itibariyle benzerlik bulunduğunu, davacı işletmesinde bulunan koltuklar ile davalı taraf işletmesinde bulunan koltukların model ve renk olarak aynı olduğunu, adet olarak farklı sayıda olduğunu, uygulama bölümlerinin davacı ve davalı taraf işletmelerinde farklı alanlarda tasarlandığının tespit edildiğini, keşif tarihinden önce mahalde bir tadilat yapılıp yapılmadığına yönelik bir bulguya rastlanmadığını, önceden var olup yerinden kaldırılmış objeler ve takılmış/yapılmış olan elemanların olup olmadığı ile ilgili bir olguya keşif esnasında rastlanmadığı için bu yönde bir kanaat oluşturulamadığını, dava taraflarının hangisinin daha önce tespit işlemi yerlerde daha önce faaliyete başladıkları kısmı bir tarafa, tespit işleminde belirlenen hususların ışığında davalı tarafın, davacı tarafa yönelik haksız rekabet eyleminin belirlenemediğini, davacı tarafın vurgu yaptığı mobilya aksamındaki benzerlikler iddiasında sadece koltuklar yazılı fotoğraflardaki koltuk tipinde benzerlik olması, onun da aynı işyerinden alınmış olma olasılığının olması ve davacı yana özgülenmiş bir model olmaması, yine davacı yanın yaptığı vurgulardan mobilya ve iç mekânın hakim rengi konusunda da hizmet verilen alanın yüksek ağırlıkta kadına hizmet verilen yerler olması bu nedenle de pembe ve pembenin tonları ile kırmızı ve kırmızının tonlarının kadına yönelik tanımlama renkleri olması dikkate alındığında davacıya özgülenecek bir durumunun olmadığını, davacı yanın talebinde dillendirdiği kabartma ahşap çıtalar kullanılan duvar kaplamasının da davacı işyerinin bir şubesiymiş gibi davalı işyerinde kullanıldığı sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığını, zaten bunun için öncelik davacının bu tip duvar kaplamasının kendi işyerine özgülenecek bir durum olduğunu kanıtlaması gerekliliği bulunduğunu mütalaa etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacıya ait işletemeye ilişkin kayıtlar, davacıya ait işletmenin içini ve dışını gösterir fotoğraflar, tarafların sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlara ilişkin ekran görüntüleri, tarafların işletmelerine ait fotoğraflar, davalıya ait işletmeye ilişkin kayıtlar, keşif tutanağı, bilirkişi heyetinin 24/11/2021 havale tarihli raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı …’ın kendisine ait Estetik&Güzellik Merkezi isimli işletmesinin Üçyol Şubesinde yaptırdığı tadilat ve dekorasyon işlemleri neticesinde, davacının işletmesine has unsurlara haiz tüm vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurlarını kendisine ait işletmede kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise bu durumun karıştırılmaya mahal verecek düzeyde olup olmadığı, bu kapsamda yapılan tadilat ve dekorasyon işlemleri sonrasında davalıya ait işletmenin Üçyol Şubesinde kullanılmaya başlanıldığı belirtilen ve davacının işletmesine has olduğu iddia olunan vitrin, dış cephe, dekorasyon ve mobilyalarından oluşan iç mimari ve tüm unsurların davalıya ait işletmede kullanılmasının haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti taleplerine ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinin 24/11/2021 havale tarihli raporlarında özetle davalı tarafın davacı tarafa yönelik haksız rekabet eyleminin belirlenemediğini mütalaa ettikleri, tarafların güzellik merkezi işletmek suretiyle aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, güzellik merkezi mahiyetindeki iş yerlerinin hitap ettiği genel müşteri portföyünün ilgi alanları ve zevkleri çerçevesinde pembe veya kırmızı renkleri ile bu renklerin çeşitli tonlarında dekore edilmelerinin, bahse konu renklerin herhangi birine özgülenmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında haksız rekabet teşkil etmeyeceği, taraflara ait davaya konu işletmelerde kullanılan dekorasyon, koltuk, vitrin gibi unsurlarda benzerlik olmasının aynı işyerinden alınmış olma olasılığının bulunması yanında bir kişiye özgülenmeyen ve özel tasarım niteliği bulunmayan ürünler olması karşısında haksız rekabet teşkil etmeyeceği, kaldı ki taraflara ait işletmelerde benzerliklerin yanında birçok farklılıkların da bulunduğu, taraflara ait işletmelerin dış cephe görünümlerinin benzer olmadığı, taraflara ait işletmelerdeki uygulama alanlarının farklı bölümlerde tasarlandığı, her ne kadar dava dilekçesi ekinde yer alan fotoğraflardan bir kısmı raporda değerlendirilmemiş ise de, davacıya ait iş yerinin girişinde bulunan pembe renkli ağacın davalı tarafından kendi işletmesinde kullanılmasının müşteri portföyünün iş yerlerini karıştırmasına sebebiyet verecek mahiyette ve haksız rekabet oluşturacak düzeyde bulunmadığı, dava dilekçesinde yer alan ekran görüntülerinin bilgisayar ortamında her zaman ve durumda düzenlenmesi mümkün olduğu dikkate alındığında tek başına delil kuvvetini haiz olmadığı, ekran görüntülerinde yer alan instagram uygulaması üzerinden üretildiği anlaşılan paylaşımlara bazı kişiler tarafından yapılan yorumların bazılarının davalının işletmesinin fotoğraflarını davacıya ait işletme ile karıştırdıkları intibası meydana getirdiği, ancak davalı tarafından davacıyı ve işletmesini kötülemek amacıyla yapıldığı iddia olunan paylaşımların direkt olarak davacının veya işletmesinin muhatap alınarak yapıldığını belirlemenin mümkün olmadığı, ancak alınan bilirkişi raporu ile sair deliller çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda sonuç olarak davacıya ait işletmede bulunan unsurların davacıya özgülenmiş ve davacıya özel olarak tasarlanmış unsurlar olmadıkları, keza tarafların genel olarak hitap ettikleri müşteri portföyleri göz önünde bulundurulduğunda renk bazında benzer kullanımların olağan olduğu, yine kullanılan bazı ürünlerin benzerlik taşımasının bu ürünlerin aynı iş yerinden satın alınma ihtimalinden kaynaklanabileceği, haksız rekabetten bahsedebilmek için bir tarafa özgülenmiş veya bir taraf içi özel olarak tasarlanmış ürünlerin diğer tarafça karıştırılmaya yol açacak mahiyette kullanılmış olmasının gerektiği, her iki tarafın ticari işletmesinin bazı unsurlarında benzerliklerin varlığı mahkememizin kabulünde ise de, birçok farklılığın da bulunduğu, belirtilen gerekçeler dahilinde davalının işletmesinde kullandığı unsurların ve sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımların haksız rekabet teşkil eder mahiyette olmadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken peşin alındığından bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/12/2021

Katip …
e-imza
¸

Hakim …
e-imza
¸