Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/366 E. 2022/303 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/366
KARAR NO : 2022/303

DAVA : Ticari Şirketin Feshi İstemli
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirketin feshi istemli davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin … tarafından tek ortaklı olarak 26.05.2014 tarihinde kurulduğunu, 10.08.2017 tarihinde genel kurul kararı ile 25 adet payın …’e, 25 adet payın …’ya, 50 adet payın kurucu tarafından davacıya devredildiğini, şirket müdürü olarak …’nın seçildiğini, 26.09.2019 tarihinde genel kurul kararı ile …’in kendi payını …’ya devrettiğini, müvekkilinin, ortaklığın başladığı tarihten beri şirketin iş ve işleyişiyle ilgili diğer ortaktan bilgi alamadığını, şirketin içine giremediğini, bilgi alma, belge inceleme hakkının tamamen kısıtlandığını, şirket bilançolarının müvekkiline gösterilmediğini, müvekkilinin şirketin ihtiyaçlarını her zaman karşıladığını ancak hiç kar payı almadığını, müvekkilinin ortaklık hakkının engellenmesinin çekilmez hal aldığını, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiğini ve sürekli güvensizlik ortamı oluştuğunu, şirket müdürü olan diğer ortağın kusurundan kaynaklı olarak şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiğini, ortaklık mevcudunun kalmadığını, müvekkilinin şirketin ne durumda olduğunu bilmediğini, şirketin borca batık olması ve sürekli zarar eder durumda bulunmasının fesih için haklı sebep olduğunu, bunun yanında kar dağıtılmamasının ayrı bir fesih sebebi sayıldığını, 10/03/2021 tarihinde şirket isminin değiştirilmesi için müvekkiline karar defterinin gönderildiğini, kararı müvekkilinin imzalamadığını, müvekkili tarafından imzalanmadan, genel kurul çağrısı yapılmadan ve usulüne uygun şekilde gazetede yayınlanmadan şirket isminin 15/03/2021 tarihinden bu yana dağıtılan broşürlerde, sosyal medyada ve şirket binası tabelasında değiştirilerek kullanıldığını, müvekkilinin, şirket yetkilisi diğer ortağa bu şekilde bir şirket yürütmek istemediğini, yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu beyan ettiğini, genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şekilde ihlal edilmesinin haklı fesih sebebi sayılıp bu durumun şirketin iyi idare edilmediğini gösterdiğini, bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanmasının haklı nedenle fesih sebebi olduğunu, uygulamada haklı sebep olarak kabul edilen bütün sebeplerin davalı şirkette mevcut olduğunu bildirmiş, davalı şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 13.09.2017 tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalı şirketin ünvanının değiştirildiğini ve …’nın kurucu temsilci olarak atandığını, aynı tarihli kararla verilen yetkiye dayanarak şirket temsilcisinin davalı ünvanını değiştirdiğini, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün olur yazısı ile davalı şirkete iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verildiğini, 13.09.2017 tarihli toplantıda alınan …/…. sayılı kararda şirket temsilcisi …’ya verilen yetkilerde davacının da imzası ve onayının bulunduğunu, şirketin ünvanında bir değişiklik olmadığını, bizzat davacının talebi ile kurumun, Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki isminin değiştirildiğini, şirket yetkilisinin kurum ismi değişikliği kararını tek başına almasında kanunen bir engel de bulunmadığını, davacının şirket ortağı … ile ortaklarından olduğu “… Eğitim Hizmetleri Limited Şirketi” isimli bir şirket için de aynı gerekçelerle fesih davası açtığını, bu davanın, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… esasında kayıtlı olduğunu, bu dava ile aynı günde açıldığını, şirketin feshedilmesini gerektirecek haklı bir durumun bulunmadığını, davacının aslında para alarak ortaklıktan çıkmak isteyip, kar payı dağıtımı yapılmadığı ve şirket bilançolarının kendisine gösterilmediği, ortaklık hakkının şirketin diğer ortağı tarafından engellendiğine ilişkin iddialarının doğru olmadığını, davacının bu iddiasını destekleyen hiçbir somut gerekçe sunmadığı gibi şirketin mali durumu ve faaliyetleri hakkında her türlü bilgiye sahip olduğunu, …. Şirketi ile davacının şirketinin mali müşavirinin aynı kişi olması nedeniyle davacının kayıt ve belgelere ulaşamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin bütün kayıtlarının son derece titizlikle ve sağlıklı olarak tutulduğunu, istediği zaman kayıtları inceleyebileceğini, davacının müvekkili şirketten farklı olarak kendisine ait başka bir eğitim kurumu bulunduğunu, şirketin idare ve temsil yetkisinde hiçbir sorun bulunmayıp, basiretsiz ve ağır ihmal oluşturan bir durumun söz konusu olmadığını, davacının güven sorununa ilişkin iddialarının doğru olmadığını, güven sorunu yaşayan ve davalı şirketin yetkilisi ile nedensiz yere irtibatı kesenin davacı olduğunu, şirketin kar elde edemediği için ortaklarına kar payı dağıtımı yapamadığını, özellikle yaklaşık iki yıldır yaşanan ve büyük bir ekonomik krize yol açan salgın hastalığın araya girmesi nedeni ile şirketin kar elde edemediğini, şirket ortağı …’nın büyük bir gayret ve özveri göstererek sorumluluğu tek başına üstlenip ekonomik tablonun üstesinden gelmeye çalışarak eğitim faaliyetlerine zorluklarla da olsa devam etmeye çalıştığını ve şirketi tek başına ayakta tuttuğunu, davacının dershaneye girişinin engellenmediğini, dershanenin haftanın 7 günü açık olduğunu, şirket yetkilisinin online eğitim sürecini başından sonuna büyük bir özveriyle yönetmesine rağmen davacının salgın bahanesi nedeniyle şirkete uğramadığını, şirketin SGK, vergi dairesi ve kendi çalışanlarına borcu bulunmadığını, haklı sebebin şirketin feshini meşru kılacak nitelikte ve ağırlıkta olması gerektiğini, kusurlu ortağın, Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralına ve bu kural çerçevesinde dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne aykırı hareket ederek kendi kusurlu davranışlarına dayanıp, şirketin feshini talep edemeyeceğini bildirmiş, davanın reddine, haklı sebebin varlığının kabulü halinde davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; T.T.K’nun 636 (3) maddesi uyarınca haklı sebep nedeniyle davalı limited şirketin, feshi istemine ilişkindir.
Ticaret sicil kayıt örneğinden; davalı limited şirketin dava tarihinde %50 oranda paylarla ortaklarının davacı ile davalı şirketi münferiden temsile yetkili … olduğu görülmüştür.
TTK’nun 636 (3) maddesinde; haklı sebeplerin varlığında her ortağın, mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin istem yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir bir diğer çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davacı taraf, şirketten çıkmak için haklı sebepler olarak; şirketin iş ve işleyişiyle ilgili bilgi alamadığı, bu hakkının kısıtlandığı, şirketin içine giremediği, şirketin kar elde etmediği, hiç kar payı almadığı, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği, şirket müdürü olan diğer ortağın kusurundan kaynaklı olarak şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiği, ortaklık mevcudunun kalmadığı, şirketin borca batık olduğu veya sürekli zarar ettiği, şirket isminin kendi rızası alınmadan değiştirildiği, şirket yetkilisi ortağın genel kurul kararlarına aykırı hareket ettiği ve kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullandığı, yönetici ortağa güveninin kalmaması nedeniyle ortaklığın çekilmez hale geldiği iddialarına dayanmıştır.
Davanın niteliği gereği taraflarca sunulan ve bildirilen bütün deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, davalı şirkete ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınan rapor birlikte değerlendirilmek suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen gerekçeli, denetime ve hükme elverişli nitelikteki bilirkişi raporunda; davalı şirketin 30/06/2021 tarihi itibariyle 227.445,29 TL tutarında borca batık olduğu, 2017, 2018, 2019 ve 2020 bilanço dönemlerini zarar ile kapattığı, 30/06/2021 mizan verilerine göre 36.585,47 TL zararda olduğu, önceki yıllara nazaran satış tutarının %70 oranında arttırılarak 2019 yılında 325.111,99 TL brüt satış geliri elde edildiği, salgın nedeniyle 2020 yılında eğitim kuruluşlarının uzun süre kapalı kalması nedeniyle 2020 yılı satış gelirinin 2018 yılı seviyesinin gerisine düştüğü, hissedarlarına dağıtabileceği herhangi bir kar elde etmediği, şirket ortaklarından …’nın davalı şirketten alacağının 305.196,45 TL olduğu, 2017 ve 2021 yılı eğitim dönemlerinde öğrenci sayısının birbirine yakın sayılarda bulunduğu, şirketin geçmiş döneme ilişkin donuklaşmış bir borcunun bulunmadığı, şirketin sürekli zarar etmesi nedeniyle ortaklardan …’ya borçlanma suretiyle faaliyetini sürdürdüğü, güçlü bir sermaye artışına gidilmemesi halinde mevcut finansal yapısının sürdürülemez olduğu, genel kurul toplantılarında kar dağıtılmasına ilişkin bir karar alınmadığı, şirketin faaliyetine devam etmesi yönünde ortaklar arasında fikir ve eylem birliği olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Davalı tanığı bbb, davacının salgından önce ara sıra gelip gitmesine rağmen salgından sonra hiç gelmediğini, şirkete gelmesi halinde engellenmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmiş, davalı tanığı … ise, davacı ve vekilinin talep etmesi halinde bilançolarını kendilerine verdiğini, istedikleri takdirde her daim verebileceğini bildirmiştir.
Toplanan tüm delliler, yeminli tanık beyanları ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporu ile; davacı taraf şirketin iş ve işleyişiyle ilgili bilgi alamadığı, bu hakkının kısıtlandığı, şirketin içine girmesinin engellendiği iddiasında bulunmuş ise de, davacının yarı paylı ortağı olduğu davalı şirkete salgından önce ara sıra gelip gittiği, salgından sonra ise hiç gitmediği, şirket merkezine ve şirketin işlettiği eğitim kurumuna gitmesi halinde engellenmesinin söz konusu olmadığı, şirkete ait defter ve kayıtlara istediği her an ulaşabileceği ve şirket muhasebecisi tarafından istediği her türlü bilgi ve belgelerin kendisine verilebileceği, buna göre davacının şirkete ilgisizliğinin kendisinden kaynaklandığı belirlenmiş olup, davacının bu durumun aksine iddialarının haklılık taşımadığı gibi bu yöndeki iddialarını kanıtlar hiç bir delil sunulmadığı, hiç kar payı dağıtılmadığı iddia edilmiş ise de, şirketin 2017 yılından beri sürekli olarak zarar ettiği ve genel kurul toplantılarında kar payı dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığı birlikte değerlendirildiğinde kar payı dağıtılmasının mümkün olmadığı gibi bu yönde alınmış bir karar bulunmadığından şirket yöneticisi ortağın aksine hareket etmesinin söz konusu olmadığı, şirket yetkilisi ortağın şirket mallarını kötüye kullandığı ve ortaklar arasındaki güven ilişkisinin kalmadığı iddia edilmiş ise de, tüm dosya kapsamı ve özellikle bilirkişi raporu ile şirkete sürekli borç para vererek ayakta tutmaya çalıştığı, salgında dahi salgın öncesi öğrenci mevcudunu koruduğu, şirketin donuklanmış geçmiş bir borcunun bulunmadığı, davacının ilgisiz kalmasına rağmen şirket iş ve işlemlerini tek başına yürüttüğü dikkate alındığında, şirket yetkilisinin güven sarsıcı davacıyı, alacaklıları ve şirketi zarara uğratıcı özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı somut bir eylemi belirlenmediği gibi davacı tarafça bu iddiaya yönelik hiçbir delil sunulmadığı, şirket unvanın izin alınmaksızın değiştirildiği iddia edilmiş ise de, bu durumun bir fesih sebebi olmadığı gibi şirket ve kurum unvanının değiştirilmesine ilişkin kararda davacının imzasının ve izninin bulunduğu ve isim değişikliğinin şirkete zarar verdiğine ilişkin davacı tarafça hiçbir delilinin sunulmadığı gibi dosyada bu yönde bir delilin de toplanmadığı birlikte değerlendirildiğinde aksi yöndeki iddianın haklı olmadığı gibi aksinin kanıtlanamadığı, şirket müdürü olan diğer ortağın kusurundan kaynaklı olarak şirketin kuruluş gayesinin gerçekleşmesinde hukuki ve ekonomik imkansızlığın meydana geldiği iddia edilmiş ise de, şirketin salgın döneminde dahi faaliyetine devam ettiği, geçmişe dönük donuklaşmış bir borcunun bulunmadığı, zarar miktarının ekonomik ölçülere göre karşılanabilir olduğu, sermaye arttırımı halinde faaliyetine devam etmesinin mümkün bulunup, bu yola dahi başvurmadan yönetici ortağa borçlanmak suretiyle faaliyetine devam ettiği, salgın nedeniyle eğitim kurumlarının kapanmasına rağmen dört yıl boyunca öğrenci sayısında önemli bir değişiklik bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın bu yöndeki iddiasınında haklılık bulunmadığı gibi aksini kanıtlar hiç bir delilin sunulmadığı, şirketin borca batık olup, sürekli olarak zarar etmesi haklı sebep olarak iddia edilmiş ise de, yönetici ortağın şirkete borç vermek suretiyle şirketi finanse ederek faaliyetini sürdürmeye çalıştığı, salgın döneminde birçok özel eğitim kurumunun öğrencilerini kısmen veya tamamen yitirmesi, kapanması veya iflası gibi sonuçlarla yüz yüze kaldığı herkes tarafından bilinir bir gerçek olmasına rağmen davalı şirketin öğrenci sayısının yaklaşık olarak korunarak faaliyetinin devam ettiği, şirketin 2017 yılından itibaren zarar edip 2020 yılı zararının 128.937,33 TL olduğu, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere sermaye arttırımına gidilmesi halinde ve öğrenci sayısının salgında dahi önemli ölçüde düşmediği, bunun yanında şirketin geçmişe dönük donuklaşmış bir borcunun da bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde şirketin faaliyetini sürdürerek gelecekte karlılığa ulaşabileceği konusundaki umudun varlığını koruduğu, borca batıklık miktarı ile 2020 yılına ait zarar miktarı ve geçmişe dönük donuklaşmış bir borcun bulunmaması ile şirketin faaliyet alanı ve salgın hastalık birlikte değerlendirildiğinde, şirketin mevcut borca batıklık ve dört yıl boyunca zarar etmesinin başlı başına haklı bir fesih nedeni olmadığı dikkate alınarak davacı tarafça fesih sebebi olarak ileri sürülen bütün sebeplerin somut olay açısından varlığının bulunmadığı gibi davacının yarı paylı ortak olmasına rağmen salgından önce şirkete ara sıra gidip salgından sonra hiç uğramayarak şirket iş ve işlemlerine ilgisiz kaldığı, yönetici ortağın davacının güvenini sarsıcı şirketi ve davacıyı zararlandıran işlem ve kararlarının bulunmadığı gibi şirketin faaliyet alanı ve salgın nedeniyle zor durumunda olan şirketin faaliyetini finanse ederek sürdürmeye çalıştığı, şirketin sermaye arttırımına gitmesi halinde faaliyetini sürdürebileceğine karlı duruma geçebileceğine ilişkin bir umudu bulunmasına rağmen sermaye ihtiyacının yalnız yönetici ortağa borçlanmak suretiyle karşılandığı, şirketin iş ve işleyişine zorlu salgın döneminde ilgisiz kalan davacının şirketi ayakta tutmaya çalışan yönetici ortağa göre ortaklar arasındaki iletişimsizlikte ve şirketin daha verimli çalışarak karlı hale gelmesi konusunda daha az kusur olmadığı anlaşılmakla ve davacı tarafın çıkma talebinde de bulunmaması nedeniyle davacı ortağın, şirketten çıkarılması suretiyle uygun bir çözüm yoluna gidilmesine gerek bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin olarak yatırılan 59,30 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yararına takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 104,00 TL iki adet tebligat gideri ve 100,00 TL iki tanıklık ücretinden oluşan 204,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansının harcanan ve harcanacak bölümünden sonra geriye kalan bölümünün karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza