Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/31 E. 2021/1063 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/31
KARAR NO : 2021/1063

ASIL DOSYADA
DAVA : Yabancı Hakem Heyeti Ve Mahkeme Kararlarındaki Davalının, Davacı Şirket Olmadığının Tespiti İle Kararların İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 20/10/2014

Birleşen Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesinin
…/… esas …/… karar sayılı dosyasında

DAVA : Yabancı Hakem Heyeti ve Mahkeme Kararlarının Tenfizi ve Tanınması İstemli
DAVA TARİHİ : 15/05/2015

KARAR TARİHİ :24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Yabancı Hakem Heyeti Ve Mahkeme Kararlarındaki Davalının, Davacı Şirket Olmadığının Tespiti İle Kararların İptali ve Yabancı Hakem Heyeti ve Mahkeme Kararlarının Tenfizi ve Tanınması İstemli davaların yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Asıl dosyada davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirkete 18.09.2014 tarihinde Menderes Cumhuriyet Başsavcılığı BM …/…sayılı dosyasından Hanseatik Yüksek Mahkemesi 6. Sivil Senatosu tarafından gönderilen Hamburg Mal Borsası Derneği Hakem Heyeti kararı ve bu kararın icra edilebilirliğinin tanınması dilekçesinin tebliğ edildiğini, müvekkilinin … Limited Şirketi ünvanlı olup tebligatın muhatabı olan … LTD. ünvanlı şirketten tamamen farklı bir tüzel kişilik olduğunu, müvekkil şirketin tebligatın muhatabı olan … LTD şirketi ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, müvekkil şirket yetkilisinin tebligatı alırken “… LTD. şirketi olmadığına” dair beyanda bulunduğunu ancak aldıktan sonra net olarak kendi şirketi ile bir ilgisinin olmadığını anladığını, tebligata ekli hakem heyeti kararının ve bu kararın icra edilebilirliği dilekçesinin müvekkili şirket ile hiçbir ilgisinin bulunmadığının tespiti ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini bildirmiş, müvekkil şirket tarafından itirazı kayıt ile alınan Cumhuriyet Başsavcılığı BM …/…sayılı dosyasından tebliğ edilen Hanseatik Yüksek Mahkemesi 6. Sivil Senatosu tarafından gönderilen Hamburg Mal Borsası Derneği Hakem Heyeti kararı ve bu kararın icra edilebilirliğinin tanınması dilekçesinin müvekkil şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığının tespiti ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin İtalyan Hukukuna tabi bir şirket olup, davalı şirket ile ticari ilişkisi sebebiyle uğradığı zarara istinaden müvekkili şirket tarafından Hamburg Borsası Mal Derneği Hakemi Mahkemesi’nde dava açıldığını, …/… esas numarası ile yapılan yargılamada verilen kararın müvekkili şirket tarafından temyizi sonrası Hanseatik Yüksek Mahkemesi 6. Sivil Senatosu tarafından temyiz incelemesi sonunda davalı şirketin (…), müvekkili davacı şirkete (…) 144.500,00-USD meblağını: 18.02.2011 tarihinden bu yana yıllık temel faiz üstü 45 puanla ayrıca 1.582,00- Euro meblağ ödemeye mahkum edildiğini, davalının 680 çuval acı kayısı çekirdeğini, Lot- 2-10 herbiri 50 kg davacı nezdinde geri teslim almasına, ” … davalının, Hakem Mahkemesi’nin gideri olarak saptanan 14.857,05 Euro meblağını üstlenmesine karar verildiğini, 29/07/2014 tarihinde Hanseatik Yüksek Mahkemesine müvekkili şirket Avukatının başvurarak kararın Türkçe’ye çevrilmesini ve tebliğini talep ettiğini, bunun üzerine kararın Menderes Cumhuriyet Başsavcılığı’na geldiğini ve davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı tarafın Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında kararın kendilerini bağlamadığı iddiasıyla açılan davadan müvekkilinin tebligatla haberdar olduğunu, yabancı mahkemece yapılan yargılama esnasında davalı şirkete tüm tebligatlar yapılmış olmasına rağmen davalı tarafça itiraza ilişkin herhangi bir dilekçe verilmediğini, yabancı mahkeme kararında …LTD ile … Ltd. Şirketi’nin tek bir tüzel kişilik olduğunun açıkça karara bağlandığını ve kararın kesinleştiğini, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un, 50. ve” devamı maddeleri uyarınca kesinleşmiş yabancı mahkeme ilamlarının Türkiye’de icra olunabilmesinin ancak yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğunu, müvekkil şirket ile davalı arasında imzalanmış olan 3 Aralık 2010 tarihli satış sözleşmesi gereğince alınan malların kusurlu olması sebebiyle müvekkilinin 144.500 USD’lik bir zarara uğradığını, bu durumun Hanseatik Yüksek Mahkemesi 6. Sivil Senatosu …/… numarası ile yapmış olduğu temyiz incelemesi sonucunda kesin olarak müvekkili lehine olacak şekilde karara bağlandığını, kararın icrası için Türkiye’de tanınması ve tenfizi kararı verilmesinin zorunlu olduğunu bildirmiş, Hanseatik Yüksek Mahkemesi 6. Sivil Senatosu …/… numarası ile yapmış olduğu temyiz incelemesi sonucunda kesinleşen Hamburg Borsası Mal Derneği Hakem Mahkemesi …/… esas numaralı dosyasında verilen kararın tanınması ve tenfizine, bu karar ile bağlantılı Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi’nce … … …/… esas numaralı dosyasında verilen kararın tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Asıl dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde: Hakem Kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi için 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50. ve devamı maddeleri gereğince tenfiz sürecinden geçmesi gerektiğini, kararın henüz tenfiz işleminden geçmediğini bu sebeple davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bu davadan haberdar olan Almanya’da bulunan müvekkili şirketin avukatı … tarafından Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi ne … … …/… esas numarası ile yeni bir dava açıldığını, yapılan yargılamada davalı … Ltd. Şti vekili olarak … Avukatlık Bürosunun görüldüğünü, tanınması istenen Hamburg Borsası Mal Derneği Yüksek Hakem Mahkemesi …/… esas numaralı dosyasında yapılan yargılama esnasında … Ltd. Şti’ne gerekli tüm tebligatların yapılmış olmasına rağmen itiraza ilişkin herhangi bir dilekçe verilmediğini, Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi … … …/… esas numarası ile verilen kararın 5. Sayfasının 2. Paragrafında “ Dairemizin kanaatine göre … Ltd. unvanına sahip davalının ve … LTd. Şti ile aynı olduğu kesindir. Dairemiz bu kanaate aşağıdaki mülahazalardan varmıştır.” diyerek “Davacı tarafından doldurulan 34 M/T kayısı çekirdeği teslimatı hakkındaki 3 Aralık 2010 tarihli satış sözleşmesi, satıcı olarak “ … LTD“ unvanını arz etmektedir ve altında “ … Ltd. Şti.”’nin kaşesi bulunmaktadır. “ … Ltd. Şti.” satış sözleşmesi üzerine kaşesini vurarak “ … LTD” tanıımını kendi aleyhine geçerli kılınmasını sağlamak ve sözleşmede bulunan bu tanım altında yükümlü ve yetkili olmak istediğini ifade etmiştir. Buna, davalının genel müdürünün davacının dava vekili ile, dava konusu olan kayısı çekirdeği teslimatı nedeniyle e-posta üzerinden yalnızca … …@….com adresinden yazıştığı da eklenmektedir. ““… Ltd. Şti.” ‘nin web adresi de, …@….com ’ dur , bu adreste de “Genel Talepler” için verilen e-posta adresi de aynı şekilde …@….com olarak belirtilmiştir. Davalı kendisi tarafından seçilen, Türkçe unvanının kısaltılmış tercümesinde ısrar edilmesine izin vermek zorundadır. Davacı mevcut usulde, davalıya tahkim usulünde “… LTD” tanımının altında hem temyiz yazısı hem de 13 Aralık 2013 tarihli durula daveti tebliğ edildiğini kanıtladığından, davalı tahkim usulü hakkında anlaşılacağı üzere usulüne uygun bir şekilde haberdar edilmiştir.” açıklamasını yaptığını, bu davada “… LTD” ile “ … Ltd. Şti.”nin tek bir tüzel kişilik olduğunun açıkça karara bağlandığını ve kararın kesinleştiğini, davalı tarafın ancak ilgili MÖHUK hükümleri çerçevesinde kararın tenfizine dair koşulların gerçekleşmediğine veya yabancı mahkeme kararının kısmen veya tamamen yerine getirildiğine veya kararın tenfizine engel olan bir olayın gerçekleştiğine dair itirazda bulunabileceğini, davaya konu kararların 1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (New York Sözleşmesi) kapsamında alınan kararlar olup, davanın esas yönünden de reddinin gerektiğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakma görevinin MÖHUK’un 60. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, dava dilekçesine tahkim sözleşmesinin ve/veya taraflar arasındaki sözleşmenin aslının, tanıma ve tenfizi talep edilen kararların asıllarının eklenmemesi nedeniyle dava dilekçesinin MÖHUK’un 61. maddesine aykırı olup davanın usulden reddinin gerektiğini, ilgili kararların kendilerine tebliğ edilmediğini, MÖHUK’un 62. maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmemiş olması nedeniyle davanın esas yönünden de reddinin gerektiğini, bu maddedeki birinci fıkranın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yazılı hususların ispat yükünün, davacı tarafa ait olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu gerek Hamburg Mal Borsası Derneği Hakem Heyeti kararı gerekse Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi … … …/… sayılı kararında belirtilen şirket olmadığını, kararlarda unvanı yazılı şirketten tamamen farklı bir tüzel kişilik olduğunu ve adı geçen şirketle hiçbir ilgili bulunmadığını, bu durumun ticaret sicil gazetesi, vergi levhası vs tüm resmi kayıtlar ile sabit olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan yazılı bir sözleşme olmadığı gibi davacı tarafça dosyaya bir sözleşme de ibraz edilmediğini, yabancı mahkeme kararında taraflar arasındaki sözleşmeden bahsedilmekte ise de anılan sözleşmenin farklı bir sözleşmeden kopyala-yapıştır tekniği ile kopyalanarak yapıldığını, müvekkili tarafından imzalanan bir sözleşme olmadığını, buna bağlı olarak tahkim sözleşmesi ve şartının da bulunmadığını, bu nedenle yabancı hakem kararının tanıma ve tenfizi talebinin reddinin gerektiğini, hakem heyeti dosyasında müvekkiline herhangi bir tebligat yapılmadığını, bu nedenle müvekkilinin kendisini hakem heyeti dosyasında savunamadığını, davanın bu dedenle de reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasında davaya konu hakem heyeti ve mahkeme kararının tebliğinin usulsüzlüğünün tespiti ve kararların iptali istemiyle dava açtığını, her iki dava arasında fiili ve hukuki bağlantı olması nedeniyle davaların birleştirilmesi gerektiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 13.05.2015 tarihli kararında üye devletlerin başka bir üye devlette alınan hakem kararının tanıma ve tenfizini reddetme hakkına sahip olduğuna karar verildiğini bildirmiş, davanın açtıkları dava ile birleştirilmesine ve görevsizlik, usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Asıl dava; birleşen dosyada davaya konu yabancı hakem kararı ile yabancı mahkeme ilamındaki davalı tarafın, davacı şirket olmadığı iddiası ile kararların davacı şirket ile hiçbir ilgisinin olmadığının tespiti ve hakem heyeti kararının iptali, birleşen dosyadaki dava ise; davaya konu yabancı hakem kararı ile yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.
Asıl ve birleşen dosyadaki davalar Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, davaların birleştirilmesine karar verilmiş, 10/05/2016 tarihli kararla verilen görevsizlik kararının temyizi sonrasında 05/12/2018 tarihli Yargıtay İlamı ile karar bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında bu kez 17/09/2019 tarihli kararla yeniden görevsizlik kararı verilmiş, onama kararından sonra dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
MÖHUK’un 61. maddesi uyarınca dava konusu kararların onanmış ve tercüme edilmiş ve kesinleşme şerhli örneklerinin dava dilekçesine ekli olarak sunulmaması nedeniyle mahkememizce verilen süre içinde davacı tarafça dosyaya sunulmuş, karar örneklerinden birleşen dosyadaki davacı yabancı şirketin … LTD. Şirketi hakkında yabancı hakem kararına konu sözleşmenin ihlal edildiği gerekçesiyle ve sözleşmedeki hakem tayinine ilişkin anlaşmaya dayalı olarak Yüksek Hakem Mahkemesi Hamburg Borsası Mal Derneğine başvurduğu, bu dosyada yapılan hakem yargılaması sonunda davalının hükmedilen tazminatı ve alacağı ödemesine, emtiayı geri teslim almasına ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verildiği, kararın birleşen dosya davacısı yabancı şirket tarafından temyiz edilmesi sonrasında Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi tarafından davaya konu kararla, hakem kararının iptalini gerektirir bir neden görülmediği gerekçesiyle kararının tenfizine karar verildiği ve kararın taraflara tebliğ edilerek kesinleştiği görülmüştür.
Asıl davada davacı şirket, davaya konu yabancı hakem kararı ile yabancı mahkeme kararında davalı sıfatıyla yer alan şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip şirket olup kendileriyle hiçbir bağı olmadığının tespiti ile hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Bu nedenle öncelikle yabancı hakem kararı ve mahkeme ilamında taraf olarak gösterilen davalı şirketin asıl dosyadaki davacı şirket olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıt örneklerinden şirketin, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … … sırasında kayıtlı olarak ve … Limited Şirketi unvanı ile ortaklar … ve … tarafından 22/08/2003 tarihinde ana sözleşme ile … Caddesi, No:…, Kat:…, Daire:…, …, …/… adresinde kurulduğu ve ana sözleşme ile ilk 10 yıl için …’nın münferiden temsil ve ilzama yetkili seçildiği, 25/08/2003 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, 10/11/2003 tarihli karar ile şirket merkezinin …, …., Zemin Kat, …,….,…/… adresine, ardından bu kez 14/12/2011 tarihli kararla şirket merkez adresinin …, … Caddesi, No: …, …, …/… adresine nakledildiği, 20/08/2013 tarihli kararla şirket ortağı …’nın payını …’ya devrederek ortaklıktan ayrılmasına, şirketin tek ortaklı olarak devam etmesine, ortağın 10 yıl süre ile münferit imza ile şirketin temsil ve ilzama yetkili kılınmasına ve 08/10/2015 tarihinde yapılan 2012, 2013, 2014 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında şirket adresi ile aynı olan yerde ve kapı numarası … olan adreste şube açılmasına ve şube müdürlüğüne 20 yıl süreyle münferiden …’nın yetkili kılınmasına karar verildiği, şirketin halen faal durumda olup şirket merkezinin 14/12/2011 tarihinden bu yana aynı adreste faaliyet gösterdiği görülmüştür.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü, … LTD. unvanı ile kayıtlı bir şirketin bulunmadığını bildirmiştir.
Davaya konu hakem kararında; davalı … LTD. şirketinin yasal genel müdürü … tarafından temsil edildiği ve adresinin …, … Caddesi, No: … … …/… Türkiye olduğu, 13/12/2013 tarihli sözlü duruşma sonucunda davanın hükme bağlandığı ve davalı tarafın tazminat alacak ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulduğu, davalı şirket tarafından davacı şirkete satılan dava konusu emtianın aflotoksin içerdiğinin davacı tarafça kanıtlandığı, taraflar arasındaki sözleşmeye uygun ürün teslim edilmediği, davacının bu durumu davalıya posta ile bildirdiği, davalının iddiayı reddettiği, iadeli taahhütlü mektup ile ilk duruşmanın 03/02/2011 tarihli duruşma tutanağının ve posta mesajının ekinde davalıya gönderildiği, davacının davalıya 10 günlük ek süre vererek sözleşmeye uygun mal göndermesi aksi takdirde sözleşmeden cayacağı ve tazminat talep edeceği talebinde bulunduğu, emtiayı geri almasını istediği ancak davalının tepki vermediği, yazı işleri tarafından 20/11/2013 tarihli yazı ile 13/12/2013 saat:15:00’da hakem heyeti duruşma salonundaki sözlü duruşmaya davacı ve davalı tarafın davet edildiği ve katılmadıkları takdirde yokluklarında karar verileceği uyarısının yapıldığı, davalı şirketin 27/03/2013 tarihli iadeli taahhütlü ve resmi yoldan davet edilmesine rağmen temyiz davasında ifade vermediği, sözlü duruşmaya uzak kaldığı ve kendisini temsil ettirmediği açıklanmış, Hansa İstinaf Mahkemesinin davaya konu kararında ise; gerekçeli kararda, asıl dosya davacısı şirketin adresi ve yetkili temsilcisi hakem kararındaki gibi aynı şekilde gösterilerek şirket unvanı … Limited olarak ve vekili olarak …, …,… … adresli ve … soyadlı Avukat gösterilmiş, tahkim kararının iptal edilmesi istemli olarak davalı şirketin 24 Şubat 2014 tarihinde talepte bulunduğu, tahkim kararında davacının temyiz başvurusu üzerine 16/05/2013 tarihli kararın değiştirildiği, davalı şirketin temsilcisi ve adresinin hakem kararına uygun olarak tanımlandığı, davalıya 25/03/2014 tarihli talimat ile bir ay içerisinde mütalaasını bildirmesi için fırsat verildiği, bu belgelerin 18 Eylül 2014 tarihinde istinabe yoluyla Menderes’teki adrese ve asıl dosya davacısı şirketin müdürü sıfatıyla …’ya tebliğ edildiği, …’nın yabancı mahkemedeki davada, davalı sıfatıyla yer alan şirketin mevcut olmadığını bildirdiği, her iki şirketin aynı olmadığının tespiti talebiyle bir dava açtığı, aynı zamanda tahkim kararının iptal edilmesini talep ettiği, tenfiz talebi davasına bir avukat tarafından temsil edilen davalı şirketin … Limited Şirketi unvanlı şirketin katıldığı, tahkim davasında aynı iddiaların dile getirildiği, iptal talebinin mesnetsiz ve iptal gerekçesinin bulunmadığı, davalının kendisinin bir hakem tayin edilmesi veya açılan tahkim davası konusunda uygun şekilde bilgilendirilmediğini mesnetli bir şekilde iddia etmediği, davaya konu 03/12/2010 tarihli satış sözleşmesinde … LTD. adı yazılı olmasına rağmen sözleşmenin … Limited Şirketi tarafından mühürlendiği, her iki şirketin web adresinin ve e-posta adresinin aynı adres olduğu, davalının Türkçe adının kendisi tarafından tercih edilen kısaltılmış tercümesine tutunarak hareket ettiği, bu nedenlerle her iki şirketin aynı şirket olduğunun sabit olduğu, davalıya hem temyiz yazısının hem de duruşma davetiyesinin 13/12/2013 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle tahkim davası konusunda da uygun şekilde bilgilendirildiği, mütalaasını bildirmek üzere uygun bir süre verilmesine bağlı olarak fırsatının bulunduğu ve davalının bu imkanı kullandığı, tenfiz kararının alınmasını engelleyen iptal kararlarının mevcut olmadığı, Türkiye’de davalı tarafça açılmış davanın, tenfiz davasının muteberliği açısından bir aykırılık oluşturmadığı, bu karara davalının tebliğle birlikte bir aylık süre içinde itiraz edebileceği açıklanmıştır.
Dosyada toplanan tüm deliller, ticaret sicil kayıt örnekleri, davaya konu yabancı hakem ve yabancı mahkeme kararı ile; her ne kadar asıl dosya davacısı, davaya konu yabancı hakem ve yabancı mahkeme kararında davalı sıfatı ile yer alan şirketin kendi şirketi ile hiçbir bağının bulunmadığı iddiasında bulunmuş ve bu durumun tespitini talep etmiş ise de, davaya konu yabancı hakem kararı ve yabancı mahkeme kararına ilişkin yargılamalarda yapılan tebligatlar ve bu tebligatların usulüne uygun şekilde her aşamada yapıldığına dair her iki gerekçeli karardaki tespitler ile bu davalarda yapılan tebligatların, asıl dosya davacısı şirkete yapılmış olduğu, her iki kararda davalı şirketin, kararlarda yer alan unvanıyla Türkiye’de tescil kaydının bulunmayıp, davacının yabancı hakem ve mahkeme kararlarına konu sözleşmede yabancı dildeki unvanı kullandığı, yabancı ülkedeki kararlara ilişkin tüm tebligatların davacı şirketin Menderes’teki adresine resmi yollarla ve usulüne uygun bir şekilde yapılmış olduğu, bu adreste yabancı unvanlı şirketin bulunmayıp, yalnız asıl dava dosyası davacısı şirketin ticaret şirketine kayıtlı şirket merkezi adresi olduğu, Hansa İstinaf Mahkemesi’nde davalı şirketin, asıl dosya davacı şirketinin tek ortağı ve yetkilisi … tarafından tayin edilen vekil tarafından temsil edildiği, taraflar arasındaki sözleşmede dahi … LTD. unvanı kullanılmasına rağmen davacı şirket tarafından mühürlendiği birlikte değerlendirildiğinde, asıl dosya davacısı şirket ile yabancı hakem ve mahkeme kararlarına konu davalardaki davalı ile aynı şirket oldukları anlaşılmış olmakla, asıl dosya davacısının bu durumun aksinin tespitine ilişkin davası haklı görülmediğinden ve bu iddiaya bağlı olarak yabancı hakem ve mahkeme kararının iptalinin mümkün bulunmadığı göz önünde tutularak asıl dosyadaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dosyada; yabancı hakem kararı ile yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi talep edilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde, kararlarda davalı sıfatıyla yer alan şirketin kendi şirketleri ile bir bağının bulunmadığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı, hakem heyeti dosyasında müvekkiline yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığı iddialarına dayanmış, 22/03/2021 tarihli dilekçesinde ise ayrıca sözleşmenin sahtecilik yönünden incelenmesi gerektiği, hakem kararında her iki şirketin aynı şirket olup olmadığının resmi kurumlardan teyit ve tespit edilmeden ve müvekkili şirkete usulüne uygun tebligat yapılmadan ve hangi sözleşmenin esas alındığını ve sahtecilik iddiaları incelenmeden karar verilmesinin tenfiz davasının dinlenmesine engel olduğu iddiasında bulunmuştur.
Yabancı hakem heyetlerinin kararlarının tanınması ve tenfizi, 5718 sayılı MÖHUK’un 60 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olmakla birlikte, Anayasamızın 90. maddesi hükmü doğrultusunda öncelikle ülkemizinde tarafı olduğu 10/06/1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması Ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizini engelleyen haller sözleşmenin 5. Maddesinde; aleyhine hakem hükmü öne sürülen tarafın hakemin tayininden veya hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemesi, yahut diğer bir sebep yüzünden iddia ve müdafaa vasıtalarını ikame etmek imkanını elde edememiş bulunması, hakem kararının tanınması ve icrası istenen memleketin amme intizamı kaidelerine aykırı olması halleri olarak belirtilmiş olup bu hususların, kararın icrası istenen memleketin yetkili makamının önünde ispat edilemediği takdirde hakem kararının tanınmasının ve icrasının isteğinin reddolunamayacağı düzenlenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2020 tarih, 2020/4636 esas ve 2020/5941 karar ve 10/02/2021 tarih, 2019/2417 esas ve 2021/1051 karar sayılı ilamlarında ve benzer çok sayıda ilamında tahkim yargılamasının tüm aşamalarından davalının haberdar olması, hakem heyetinin oluşumu ve uygulanan hukukta bir eksikliğin ya da yanlışlığın bulunmaması, kararın davalıya tebliğ edilip, davalının itiraz ve yasa yollarına başvurmayarak kesinleşmesi hallerinde ve yabancı hakem kararının Türk mevzuatı ile kamu düzenine ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil eden bir yanının bulunmaması halinde New York Sözleşmesi hükümleri uyarınca, yabancı hakem kararının tanıma ve tenfizine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut davada, davacının davaya konu yabancı mahkeme ve hakem kararlarının davalısı şirketle aynı şirket olmadıklarına dair iddiasının yukarıda açıklanan ayrıntılı gerekçelerle haklı olmadığı, dava konusu yargılamalardaki … LTD. Unvanlı şirketin birleşen dosyadaki davalı şirket olup sözleşmenin imzalanmasından yargılamaya kadar adı geçen unvanı kullandığı, buna bağlı olarak davaya konu her iki kararda birleşen dosya davalısına bu unvanla tebligatların yapıldığı ve karar başlıklarında aynı unvanın gösterildiği, davaya konu yabancı hakem ve mahkeme yargılamalarından tebligatların usulüne uygun yapılmamış olması nedeniyle haberdar olmadıklarına dair iddialarının da toplanan tüm delil ve belge örnekleri ile haklı olmadığı gibi her iki kararda da her aşamada tebligatların şirketin İzmir Ticaret Sicilindeki kayıtlı adresine ve resmi yollarla usulüne uygun olarak yapılıp taraf teşkilinin sağlandığının ve davalıya savunma hakkının verildiğinin ayrıntılı olarak açıklandığı, bu açıklamaya uygun olarak birleşen dosya davalısı şirkete tebligatların şirketin ticaret sicilindeki kayıtlı adresine resmi yollarla ve usulüne uygun olarak yapılmasına rağmen davalının yargılamalara katılmadığı, yalnız Hansa İstinaf Mahkemesinde yapılan yargılamada kendisini bir vekille temsil ettirdiği, buna göre davalı şirkete usulüne uygun yapılan tebligatlarla savunma ve iddialarını ileri sürme ve özellikle davalı şirket tarafından dile getirilen sahtecilik iddialarına ilişkin savunmasını ve delillerini sunma imkanı verilmesine rağmen birleşen dosya davalısı şirketin, yabancı hakem ve mahkeme kararlarında tebligatların usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, yargılamanın hangi sözleşmeye ilişkin olarak yapıldığının belirlenmediği ve davalı şirketin Türkiye’deki ticaret siciline kayıtlı kendi şirketi ile aynı olup olmadığına ilişkin tespitler yapılmaksızın yargılama yapıldığına ilişkin iddialarının her iki gerekçeli kararın içeriğindeki tespitlere göre haklı olmadığı gibi davalı tarafın özellikle taraflar arasında yabancı kararlara konu yazılı bir sözleşme olmadığı ve sözleşmenin sahtecilik yönünden incelenmesi gerektiğine ilişkin iddialarının yabancı hakem ve mahkeme yargılamasında dile getirilecek nitelikte iddialar olup New York Sözleşmesi hükümleri uyarınca tanıma ve tenfiz davasında dinlenmesinin mümkün bulunmadığı, birleşen dosya davalısının iddialarını haklı kılacak ve New York Sözleşmesinin 5. maddesinde belirtilen ve bu kararların tanınması ve tenfizine engel olmasını sağlayacak nitelikte ve yeterlilikte hiçbir delil sunmadığı birlikte değerlendirildiğinde; 10/06/1958 tarihli Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması Ve Tenfizi Hakkındaki New York Sözleşmesinin 5. maddesinde kararların tanınmasına ve tenfizine engel olur haller olarak sayılan birleşen dosya davalısının hakem tayininden ve hakemlik prosedüründen usulü dairesinde haberdar edilmemesi, diğer bir sebep yüzünden iddia ve müdafaa vasıtalarını ikame etmek imkanını elde edememiş bulunması hallerini somut olayda varlığının bulunmadığı, her iki kararın hükümlerinde ve yargılamanın başlangıcından kararların kesinleşmesine kadar olan süreçte ülkemizin kamu düzenine ve Türk Hukuk Mevzuatına aykırı bir uygulamanın yapılmamış ve kararın verilmemiş olduğu, bu engellerin bulunmaması halinde hakem kararlarının tanınmasının ve icrası isteğinin reddedilmesinin mümkün bulunmadığı dikkate alınarak birleşen dosyadaki davanın kabulüne, dava konusu hakem kararının dava dilekçesindeki talebe uygun olarak tenfizi ile yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle:
1-Mahkememizin 2021/31 Esas sırasında kayıtlı dosyasında görülen asıl davanın REDDİNE,
2-Birleşen Menderes … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyasına ait davanın KABULÜ İLE;
Davaya konu Yüksek Hakem Mahkemesi, Hamburg Borsası Mal Derneği’nin …/… (…/…) esas nolu hakem kararının tenfizi ile Hansa Bölgesi Yüksek Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2015 tarih ve … … …/… esas sayılı kararının TANINMASINA,
3-a-Asıl dosya için; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL red harcından peşin yatırılan 25,20-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 34,10-TL harcın asıl dosya davacısı … Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-Birleşen dosya için; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 27,70-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 31,60-TL harcın birleşen dosya davalısı … Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-a-Asıl dosya için; asıl dosya davalısı …. yararına takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin asıl dosya davacısı … Limited Şirketi’nden alınarak asıl dosya davalısı …’ye verilmesine,
b-Birleşen dosya için; birleşen dosya davacısı … yararına takdir edilen 5.100,00-TL vekalet ücretinin birleşen dosya davalısı … Limited Şirketi’nden alınarak birleşen dosya davacısı …’ye verilmesine,
5-Asıl ve birleşen dosyada; asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı … Limited Şirketi tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Asıl ve birleşen dosyada; asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … tarafından yapılan beş adet tebligat ücretinden oluşan toplam 45,00-TL yargılama giderinin, asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı … Limited Şirketi’nden alınarak, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … Şirketi’ne verilmesine,
7-Taraflarca her iki dosyada peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Asıl dosya davacı-birleşen dosya davalı vekili ve Asıl dosya davalı-birleşen dosya davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş günlük kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)
¸