Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/236 E. 2022/737 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/236
KARAR NO : 2022/737

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu şirket ile davacı arasında … tarihli kredi genel sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi borçlarının zamanında ödenmemesi nedeniyle alacağa muacceliyet verilerek … tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra davalılar hakkında ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalıların itirazı nedeniyle takibin durduğunu, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, sözleşmelerde banka defter ve belgelerinin kanıt olacağının ve temerrüt faizinin bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %30’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden uygulanacağının kabul edildiğini, davalıların faiz oranına ve faize itirazlarının haksız olduğunu, sözleşmeye uygun talepte bulunulduğunu, sözleşmenin şekil şartlarına uygun olduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını bildirmiş, davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına ve itiraz edilen alacak bölümü üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …’un ikametgah adresinin … olup, yetkili mahkemenin … mahkemeleri olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, TBK’nun 583.maddesindeki şekil şartları ile müteselsil kefile gidilmesi şartlarının oluşmaması nedeniyle takip yapılmasının mümkün olmadığını, kat ihtarnamesine yasal süre içerisinde itiraz ettiklerini, kat ihtarının içerik, şekil, sürelere aykırılık ve tebliğ şekli yönünden geçerli nitelikte olmadığını, davacı tarafın, fahiş hesaplanmış işlemiş faizi anaparaya ilave ederek hatalı, haksız, mevzuata ve hakkaniyete aykırı olarak takip talebinde bulunduğunu, ödeme emrinde faiz oranının boş bırakılmış olup talep edilen faiz oranının belirtilmemesi nedeniyle ödeme emrinin geçersiz olduğunu, ihtiyati haciz kararının müvekkillerine tebliğ edilmediğini, dava konusu krediler kredi garanti fonu teminatlı olup, davacı bankanın, kredi garanti fonundan aldığı tahsilatları mahsup etmeden icra takibine devam etmesinin hukuka aykırı olduğunu, kefil olan müvekkilleri açısından eşin rızasının alınma şartının yerine getirilmediğini, arabuluculuk anlaşmama son tutanağında, davacı bankanın tüm traleplerinin yer almadığını bildirmiş, davanın reddi ile davacı tarafın kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin borçlu, gerçek kişi davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmesi nedeni ile borçlu şirkete kullandırılan kredinin belirlenen ödeme gününde ödemesinin yapılmadığı iddiası ile hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağının tahsili için davacı bankanın, davalılar hakkında yaptığı icra takibinde; davalıların, icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında davaya konu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, her üç davalı adına birlikte ve yasal süre içinde vekillerinin sunduğu itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
Dava, İİK’nun 67 (1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
İtirazın iptali davalarında; icra dairesinin yetkisine itiraz edildikten sonra mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde İ.İ.K’nun 50. maddesi hükmü göz önünde tutularak, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığının belirlenmesi halinde icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın iptaline karar verildikten sonra mahkemenin kendi yetkisini incelemesi gerekmektedir.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, geçerli bir icra takibinin varlığı yönünden zorunlu olup bu durum itirazın iptali davalarında dava şartlarından biridir. İcra müdürlüğünün yetkili olduğunu resen inceleme yetkisinin bulunmaması nedeniyle, bu dava şartı mahkeme tarafından resen gözetilmek zorundadır.
Somut olayda, borca itiraz dilekçesinde bütün davalılar yönünden icra dairesinin yetkisine, cevap dilekçesinde ise yalnız davalı … için … icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğu iddia edilerek, mahkememizin yetkisine itiraz edilmiştir.
Davaya konu … tarihli genel kredi sözleşmesinin 19.maddesinde yazılı olan yetkili yerler yanında İzmir mahkemelerinin yetkili kılındığı, davalılardan şirket ile …’un ve davacının tacir olmaları nedeniyle yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, TTK’nun 7(2) maddesinde düzenlenen ticari teselsül karinesi gereği yetki sözleşmesinin davalı … yönünden de geçerli olduğu göz önünde tutulduğunda İzmir icra daireleri ve mahkemelerinin icra takibi yapılmasında ve buna bağlı olarak itirazın iptali davası açılmasında İİK’nun 50., HMK’nun 17(1) maddeleri hükümleri uyarınca yetkili oldukları dikkate alınarak davalıların gerek icra dairesinin yetkisine ilişkin gerekse mahkememizin yetkisine ilişkin itirazlarında haklılık bulunmadığı anlaşılmakla ön inceleme duruşmasında icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın iptaline, mahkememizin yetkisine ilişkin yapılan ilk itirazın reddine karar verilmiş ve yargılama yapılmıştır.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinde dava konusu tüm taleplerin görüşme konusu edilmediği iddia edilmiş ise de; dosyaya bir örneği sunulan anlaşamama son tutanağı örneğinden davaya konu icra takibindeki tüm alacakların görüşme konusu yapıldığı, davanın itirazın iptali davası niteliğinde bulunması nedeniyle dava dilekçesinde icra dosyasındaki alacaklar dışında başkaca bir talepte bulunulmadığı birlikte değerlendirildiğinde, davalılar vekilinin aksi yöndeki iddiasında haklılık görülmemiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, ödeme emrinde işleyecek faiz oranının gösterilmemesi sebebi ile ödeme emrinin geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de; bu eksikliğin ödeme emrinin geçersizliği sonucunu doğurmadığı gibi davalılar tarafından icra mahkemesinde iptali konusunda bir dava da açılmadığı dikkate alınarak, davalılar vekilinin iddiası haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili, TBK’nun 583.maddesindeki şekil şartlarının mevcut olmaması nedeniyle takip yapılmasının mümkün olmadığını iddia etmiş ise de; bilirkişi raporunda da ayrıntıları açıklandığı üzere davalı gerçek kişi kefiller yönünden TBK’nun 583.maddesinde aranan şekil şartlarının tamamının mevcut olduğu anlaşılmakla, aksi iddia haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili, müteselsil kefile gidilmesi şartlarının oluşmaması nedeniyle takip yapılmasının mümkün olmadığını iddia etmiş ise de; davalıların müteselsil kefil olup TBK’nun 586(1) maddesi hükmü uyarınca asıl borçlu şirketin ifada geciktiği ve ihtarın sonuçsuz kaldığı tüm dosya kapsamı ile açık olmakla, davalı gerçek kişi kefiller hakkında icra takibi yapmasında yasal bir engel bulunmadığı göz önünde tutulduğunda, iddiada haklılık görülmemiştir.
Davalılar vekili, kat ihtarının içerik, şekil, sürelere aykırılık ve tebliğ şekli yönünden geçerli nitelikte olmadığını iddia etmiş ise de; iddia konusu yönlerden kat ihtarında yasaya, usule ve sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, iddianın soyut olarak dile getirilip somut ve haklı görülebilecek bir aykırılık nedeni de bildirilmemesi nedeniyle kat ihtarının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilerek yargılama yapılmıştır.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ve ek raporları ile; taraflar arasında 750.000,00-TL limitli … tarihli genel kredi sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşmede davalı şirketin, asıl borçlu, gerçek kişi davalıların müteselsil kefil ve borçlu sıfatıyla taraf oldukları, TBK’nun 583. maddesi yönünden kefalete ilişkin tüm şekil şartlarının yerine getirildiği, davalı gerçek kişilerin sözleşme tarihinde şirketin ortak ve yetkilileri olmaları nedeniyle TBK’nun 584. maddesinde düzenlenen eş rızasının alınması koşulunun gerekmediği, taraflar arasındaki kredi sözleşmelerinin varlığının ve içeriğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, sözleşmenin 6. maddesinde; kredi hesaplarına bileşik faiz yürütüleceğinin, 11.2 maddesinde; herhangi bir borcun vadesinde ödenmemesi halinde ihtara gerek kalmaksızın alacağın muaccel olacağının, verilecek süre ve bildirim ile bütün alacağın muaccel hale geleceğinin, 12. maddesinde; banka tarafından kredilere uygulanan en yüksek faizin %50’sinin ilavesi ile temerrüt faizi uygulanacağının, 15.maddesinde; anlaşmazlıklarda davacı bankanın defter ve belgelerinin kesin delil olarak kabul ve taahhüt edildiğinin kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında davalı şirkete, bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen nitelikte ve miktarlarda kredinin kullandırıldığı ve … ve … tarihlerinde 60 ay geri ödeme planına bağlandığı, kredi taksitlerinin ödenmemesi üzerine 16/05/2019 tarihinde yıllık %16,80 akdi faiz oranı ile borcun yeniden yapılandırıldığı ve taksitle ödenmek üzere 57 ay geri ödeme planına bağlandığı, kredinin iki taksidinin üst üste ödenmesi üzerine kredi hesabının … tarihinde kat edildiği, … tarihli kat ihtarnamesinin düzenlendiği, ihtarnamenin davalı …’a … tarihinde tebliğ edilmesine rağmen diğer davalılara tebligatın yapılamadığı, ihtarnamede verilen bir günlük ödeme süresi içinde davalılar tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirket ile tebligat yapılan davalı … yönünden İİK’nun 68(b) maddesi hükmü ve sözleşme hükümleri gereği … tarihinde temerrütün oluştuğu, davalı müteselsil kefil …’a kat ihtarnamesinin tebliğ edilememesi nedeniyle temerrütün icra takip tarihi itibariyle oluşup her ne kadar davalılar tarafından kat ihtarnamesine itiraz edilmiş ise de yaptıkları itirazda bir haklılık bulunmadığı, kat ihtarnamesinin yasa ve sözleşme hükümlerine uygun nitelikte düzenlendiği, gerek alacağın ödeme takvimine uygun olarak ödenmediği gerekse buna rağmen yapılan yapılandırma sözleşmesindeki taksitlerin ödenmemesi nedeniyle ihlal edilmesine bağlı olarak hesabın kat edilmesi konusundaki yasal koşulların oluştuğu, ve alacağın muaccel hale gelip davalıların temerrüte düştükleri, buna göre davalılar hakkında icra takibi yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kat ihtarnamesi tebliğ edilemeyen davalı …’un takip tarihine kadar temerrüt faizinden sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, bilirkişiden alınan ek raporda davalı … yönünden buna uygun şekilde takip tarihine kadar temerrüt faizi işletilmeksizin alacağın hesaplandığı, yapılandırma sözleşmesinin ihlal edilmiş olması nedeniyle davalıların yapılandırma sözleşmesine bağlı olarak lehlerine olan indirim ve/veya düşük faiz oranından yararlanmalarının mümkün bulunmadığı, davacı tarafın sözleşmede kararlaştırılan akdi ve temerrüt faiz oranları üzerinden talepte bulunabileceği, davaya konu sözleşmede somut bir temerrüt faiz oranının kararlaştırılmamış olması nedeniyle davacı tarafın Merkez Bankasına bildirdiği oranlarını geçmemek üzere fiilen başka müşterilerine aynı nitelikteki krediler için uyguladığı oranlarda temerrüt faizi talep edebileceği, bu konudaki belge örnekleri alınarak bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve ek raporda ayrıntıları gösterildiği şekilde takip tarihi itibariyle davacı tarafın, davalı şirket ve davalı … yönünden 427.477,79 TL asıl alacak ve 129.768,53 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 557.246,32 TL, davalı … yönünden ise 427.477,79 TL asıl alacak ve 127.502,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 554.980,68 TL alacak talebinde bulunabileceği, buna karşın davacı tarafın ödeme emrinde davalıların tamamı yönünden belirlenen alacaklardan daha az miktarda 427.477,79 TL asıl alacak ve 119.332,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 546.809,86 TL alacak talebinde bulunduğu, ödeme emrinde işleyecek faiz oranının gösterilmediği, buna bağlı olarak davacı tarafın işleyecek faizin türünü ve miktarını göstermemiş olması nedeniyle ancak yasal faiz talebinde bulunabileceği değerlendirilmekle birlikte işleyecek faizin icra dosyasının infazı aşamasında icra müdürlüğü tarafından değerlendirilip tarafların icra mahkemesine şikayette bulunabilecekleri göz önünde tutularak işleyecek faiz konusunda mahkememizce bir belirleme yapılmasının gerekmediği, davalıların takip ve dava konusu yapılan tüm alacak kalemleri yönünden borca ve ferilerine ilişkin yaptıkları itirazın haksız olduğu, davaya konu alacağın likit olup, davalıların haksız itirazı nedeniyle kabul edilen alacak miktarı yönünden icra inkar tazminatına ilişkin yasal koşulların oluştuğu göz önünde tutularak; davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına, davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, davanın bütünüyle kabulüne karar verilmesi nedeniyle davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile; davalıların davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının iptali ile takibin devamına,
2-546.809,86 TL toplam alacağın %20’si oranındaki 109.361,97 TL icra inkar tazminatının, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
3-Davalıların kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL başvurma harcı ile 37.352,58TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı yararına, AAÜT’nin 13 (1) maddesi uyarınca takdir edilen 78.149,08 TL nispi vekalet ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 50,00 TL iki adet tebligat gideri, 75,50 TL on üç adet elektronik tebligat gideri, 1,20 TL ik adet kep ücreti, 21,00TL müzekkere dosya masrafı, 850,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 997,70 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve davalılarca başkaca yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak, bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza