Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/232 E. 2022/120 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : … Esas
KARAR NO : 2022/120

DAVA : İpoteğin Terkini, Ödeme Emrinin ve Takibin iptali İstemli
DAVA TARİHİ : 08/11/2019

Birleşen İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin
…. Esas Sayılı Dosyasında

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan asıl dava dosyasında İpoteğin Terkini, Ödeme Emrinin ve Takibin İptali ile birleşen dava dosyasında İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Mahkememizin … esas sayılı asıl dava dosyasında davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin kardeşlerine ait ……Şti’nin kullandığı ticari krediye kefil olarak kardeşleri ile hissedar olduğu Torbalı… Mh….Parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı lehine ipotek sözleşmesi akdettiğini, ipoteğe konu borcun ödendiğini, davalının şirkete daha sonra defalarca ticari kredi kullandırıp tahsil ettiğini, ihtarname tebliğ etmelerine rağmen davalının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, müvekkilinin icra takibine konu edilen borcun sorumlusu veya kefili olmadığını, ipoteğe konu borcun ödenip ipotek süresinin dolduğunu, TBK gereği eşinin muvafakatının daha sonra davalı tarafından sağlanmadığını, müvekkilinin kefil olduğu borçdan sonra başkaca kredi sözleşmesine imza atmadığını, davalı tarafça 13.02.2017 tarih ve 2938 yevmiye ile müvekkilinin imzası veya muvafakati olmaksızın ipotek güncellemesi yapıldığını, bu işlemde davacının ve eşinin imzasının mevcut olmadığını bildirmiş, davaya konu taşınmazın tapu kaydı üzerinde davalı lehine konulan ipoteğin kaldırılmasına, takip ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, davalı gerçek kişilerin sözleşmeyi kefil olarak imzadıklarını, davalı şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek 12/12/2018 tarihli kat ihtarnamesinin davalılara tebliğ edildiğini, ödeme yapılmaması üzerinde dava konusu icra takibinin yapıldığını, davalıların icra dairesinin yetkisine, borca ve bütün ferilerine itiraz etmeleri nedeniyle takibin durduğunu, tüm itirazların haksız ve hukuksuz olduğunu bildirmiş, davalıların itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Mahkememizin … esas sayılı asıl dosyasında davalı … vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili banka ile dava dışı ……Şirketi arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiğini, davacı ile şirket ortakları … ve …’ın kefil olarak sözleşmeyi imzaladıklarını, kredinin teminatı olarak Torbalı İlçesi Eğerci Mahallesindeki … Parsel sayılı taşınmaz üzerine müvekkili banka lehine ipotek sözleşmesi akdedildiğini, borçluların sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle İzmir …….İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile davacı aleyhine takip başlatıldığını, davacının takip dosyasındaki sorumluluğunun borca kefil olmasından ve hissedarı olduğu taşınmaz üzerinde banka lehine ipotek sözleşmesi akdetmesinden ileri geldiğini, TTK’nun 7.maddesi uyarınca taraflar arasındaki ilişkinin ticari olup davacının kredi borcundan müteselsilen sorumlu olduğunu, TBK’nun 584(son) maddesi uyarınca işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eş rızasının aranmadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun, TMK’nun 2.maddesi uyarınca dürüstlük kurallarına aykırı ve yargıyı yanıltıcı olarak açıldığını, kredinin ticari kredi nitelikli olup borçlu şirketin faaliyetine devam etmesi nedeniyle kefil olan davalının da sorumluluğunun devam ettiğini bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin …… esas sayılı dava dosyasında; davalılar yasal cevap süresi içinde cevap dilekçesi sunmamışlar, davalı … vekili 16/07/2020 ve 13/04/2021 tarihli dilekçelerinde; dosyanın Mahkememizdeki asıl dava dosyası ile birleştirilmesini ve ön inceleme duruşmasında ise öncelikle derdestlik itirazlarının değerlendirilmesini talep etmiş, davalı … ön incelemedeki beyanında davayı kabul etmediğini, faize faiz yürütüldüğünü bildirmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Asıl dava dosyasında dava; birleşen dosyadaki davalı şirketin borçlu, davacının ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmeleri nedeni ile borçlu şirkete kullandırılan kredinin teminatı olarak davacının, davalı banka lehine Torbalı İlçesi Eğerci Mahallesindeki 695 Parsel sayılı taşınmazdaki payı üzerine 20/07/2010 tarih ve…….yevmiye nolu ipotek sözleşmesi ile tesis edilen ipoteğin, kredi borcunun ödendiği, davalı şirkete daha sonraki sözleşmeler ile kullandırılan krediler için davacının kefil sıfatının bulunmadığı, TBK’nda ipotek tesisi için eş rızasının alınması konusunda getirilen düzenleme gereğince davacının eşinin rızasının alınmadığı iddiaları ile kaldırılması istemine ilişkindir.
Birleşen dava dosyasında dava; davalı şirketin borçlu, gerçek kişi davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmeleri nedeni ile borçlu şirkete kullandırılan kredinin belirlenen tarihte ödemesinin yapılmadığı iddiası ile hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalıların icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Asıl dava dosyasına konu İzmir …….İcra Müdürlüğü ….. sayılı dosyasında; davalı banka, davacı ve dava dışı borçlular hakkında 14/10/2019 tarihinde takibe konu alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapmış, takibe konu taşınmaz ihale edilerek icra dosyası sonuçlandırılmış, davacı ipoteğe konu taşınmazını ihale yolu ile satın almış ve ihale kesinleşmiştir.
Birleşen dava dosyasına konu İzmir …..İcra Müdürlüğü …….sayılı dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında 17/10/2019 tarihinde davaya konu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin davalılara tebliğinden sonra davalı … diğer davalılardan bağımsız olarak sunduğu, diğer davalıların birlikte yasal süre içinde sundukları itiraz dilekçeleri ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmeleri nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
Birleşen dava dosyasındaki dava, İİK’nun 67 (1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Birleşen dava dosyasında davalı … vekili, derdestlik itirazında bulunmuş ise de; asıl dava dosyasının ipoteğin kaldırılması istemli olmasına karşın birleşen dava dosyasındaki talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali niteliğinde olması nedeniyle davacı-davalı … ile banka yönünden taraflar aynı olsa da uyuşmazlık konularının ve sonuç talebin farklı olması nedeniyle derdestlik söz konusu olmadığından bu yöndeki iddia haklı görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller ve bilirkişi raporu ile; davalı …’ın tarafı olmadığı 13/07/2012 ve 03/04/2015 tarihli sözleşmeler hariç, birleşen dava dosyasına konu ve bu davadaki taraflar arasında 11/05/2006, 04/10/2006, 12/07/2010, 13/07/2012, 03/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği, bu sözleşmelerde birleşen dosya davalısı şirketin asıl borçlu, birleşen dosya davalılarının ve asıl dosya davacısı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla taraf oldukları, birleşen dosya davalıları … ve …’ın borçlu şirketin ortağı olmalarına rağmen, birleşen dosya davalısı ve asıl dosya davacısı …’ın borçlu şirketle ortaklık ve yöneticilik bağının bulunmadığı, borçlu şirketin birleşen dosya davacısı bankadan kullanacağı kredilerin teminatı olarak birleşen dosya davalısı ve asıl dosya davacısı … adına kayıtlı 695 parsel, birleşen dosya davalısı … adına kayıtlı 194 parsel ve birleşen dosya davalısı … adına kayıtlı taşınmazlar üzerine 20/07/2010 tarihinde 80.000,00 TL limitli ipotek tesis edildiği, ardından 13/02/2017 tarihinde aynı taşınmazlar üzerine 600.000,00 TL limitli ikinci bir ipotek tesis edildiği, birleşen dava dosyasındaki dava konusu alacakların 03/04/2015 tarihli kredi sözleşmesinden sonra kullandırılan kredilerden kaynaklandığı belirlenmiştir.
Asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı … vekili, Türk Borçlar Kanununda ipoteğin tesisinden sonra eş rızasının alınmasının zorunlu hale getirilmesine rağmen banka tarafından bu zorunluluğun yerine getirilmediği iddiası ile ipoteğin kaldırılmasının gerektiği iddiasında bulunmuş ise de; dava dosyasına sundukları 01/10/2021 tarihli dilekçede dava konusu ettikleri ipoteğin, 20/07/2010 tarihinde tesis edilen ipotek olduğunu bildirmesi karşısında, hukuken dayandıkları TBK’nun 584.maddesindeki değişiklik tarihinin 28/03/2013 olup ipoteğin daha önce tesis edilmiş olması nedeniyle eş rızasının alınmasının gerekmediği gibi davacı …’ın taraf olduğu 11/05/2006, 04/10/2006 ve 12/07/2010 tarihli genel kredi sözleşmelerinin TBK’nun 584.maddesindeki değişiklikten önce yapılmış olması nedeniyle eşinin rızasının alınmasının gerekmediği, gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Türk Borçlar Kanunu hükümleri yönünden davaya konu 20/07/2010 tarihli ipoteğin tesis tarihinde …’ın eşinin rızasını alınmasını gerektirir bir düzenlemenin bulunmaması ve daha sonra bu nitelikte düzenlemelerin yapılmış olmasının önceki sözleşmeyi geçersiz hale getirmediği gibi, eşin rızasının daha sonra alınmasını gerektirir bir yasal düzenleme de getirilmediği birlikte değerlendirildiğinde davacı … vekilinin aksi yöndeki iddiası haklı görülmemiştir.
Asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı …, asıl dava dosyası yönünden ipoteğin tesis edildiği kredi borcunun bütünüyle ödendiği, bu nedenle ipoteğin kaldırılması gerektiği iddiasındadır. Buna karşı davalı taraf cevap dilekçesinde; ipoteğin birleşen dosyadaki genel kredi sözleşmelerine bağlı olarak verildiği, ödeme yapılmaması üzerine icra takibi yapıldığı, borcun bütünüyle ödenmemesi nedeniyle ipoteğin kaldırılması için koşulların oluşmadığını iddia etmiştir.
Asıl dava dosyasında 13/02/2017 tarihinde tesis edilen ipoteğin dava konusu olmaması, yalnız 20/07/2010 tarihli ipoteğin dava konusu yapılması karşısında ipotek limitinin 80.000,00 TL olup dava konusu 20/07/2010 tarihli ipoteğin borçlu ……Şirketi namına açılmış ve açılacak bilcümle borçlu hesaplardan veya senetlerden …. gibi ipotek akit senedinde belirtilen çok farklı nitelikteki borç kalemlerinden ve hukuki işlemlerden doğmuş doğacak bütün borçlardan dolayı verilip belli bir kredi sözleşmesine hasren verilmediği gibi sözleşmede bir süre de öngörülmediği, buna göre asıl davaya konu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip tarihinde borçlu şirketin takibe konu edilen borçlarının bulunduğu, her ne kadar davacı …’ın taraf olduğu 11/05/2006, 04/10/2006, 12/07/2010 tarihli kredi sözleşmelerinin borçlarını ödeyip, borçlu şirketin her iki dava dosyasındaki icra takibine konu alacaklarının davacı …’ın tarafı olmadığı 13/07/2012 ve 03/04/2015 tarihli kredi sözleşmelerinden kaynaklanmış olsa da ipotek tesisinin kredi sözleşmelerinden bağımsız olarak borçlu şirketin doğmuş ve doğacak dava ve takip konusu borçlarını da kapsadığı, bu nedenle davacı …’ın ipoteğe konu borçlu şirketin davaya konu icra takip tarihi itibariyle borcu bulunmadığına ilişkin iddiasının haklı olmadığı, buna bağlı olarak ipoteğin kaldırılmasına ilişkin isteminin reddinin gerektiği anlaşılmış ise de; davaya konu takip dosyasında taşınmazın ihale yolu ile davacı … tarafından satın alındığı ve ihalenin kesinleştiği, kesinleşen ihale nedeniyle ipoteğin sona erdiği, buna göre asıl davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla asıl davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, açıklanan nedenlerle davanın haklı görülmemesi nedeniyle takibin ve ödeme emrinin iptaline ilişkin taleplerin reddine, davacı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalılar, birleşen dava dosyasına konu ilamsız icra takibine ilişkin icra dosyasına sundukları itiraz dilekçelerinde usulüne uygun yetki itirazında bulunmuşlar, icra dairesinin yetkisiz olduğunu, yetkili icra dairesinin yerleşim yerleri nedeniyle Torbalı İcra Müdürlüğü olduğunu iddia etmişlerdir.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, geçerli bir icra takibinin varlığı yönünden zorunlu olup bu durum itirazın iptali davalarında dava şartlarından biridir. İcra müdürlüğünün yetkili olduğunu resen inceleme yetkisinin bulunmaması nedeniyle, bu dava şartı mahkeme tarafından resen gözetilmek zorunda olup davalılar tarafından sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek yetkili icra dairesinin İzmir İcra Dairesi olarak gösterilmesi nedeniyle usulüne uygun sunulan icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın haklı olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu alacakların 03/04/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle bu sözleşmenin “Yetkili Mahkeme ve Uygulanacak Hukuk” başlıklı 5.2.maddesinde belirli ve tek bir yerin yetkili olduğu kararlaştırılmamış, müşteri ve kefillerin krediyi kullandıran banka şubesinin veya Genel Müdürlüğünün ikamet yerindeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkisini kabul ettikleri, bu mahkemelerin yetkili kılınmasının genel mahkemelerin yetkisini bertaraf etmeyeceğini, müşteri ve müteselsil kefillerin ikametgahı veya bulundukları yerin veya müşteriye ve kefillere ait mal ve değerlerin bulunduğu veya kredinin nakledildiği şube ikametgahındaki mahkeme ve icra dairelerinin de yetkili olduklarının kararlaştırıldığı, TTK’nun 7(2) maddesi uyarınca ticari teselsül karinesi gereği yetki sözleşmesinin tüm davalıları bağlayıcı olduğu, buna göre krediyi kullandıran banka şubesinin Mahkememizin yetki alanı içinde yer alan şube olması nedeniyle sözleşmedeki yetki hükmüne uygun olarak İzmir İcra Dairelerinin yetkili olup, davaya konu icra takibinin burada yapılmasının mümkün olması karşısında, davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlarının haksız olduğu anlaşılmakla ve birleşen dava dosyasında icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın iptaline karar verilmesi nedeniyle uyuşmazlık usul ve esas yönünden çözümlenmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı taraf, davaya konu icra dosyasında, davalıların yetki itirazı ile birlikte ödeme emrinde belirtilen tüm alacaklar yönünden itirazın iptalini talep etmiştir.
Toplanan tüm deliller, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli, ayrıntılı, hükme ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile; davacı banka ile davalı şirket arasında 11/05/2006, 04/10/2006, 12/07/2010, 13/07/2012, 03/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği, davalılar … ve …’ın tüm sözleşmelerde müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla taraf oldukları, davalı …’ın 11/05/2006, 04/10/2006, 12/07/2010 tarihli sözleşmelerde aynı sıfatla taraf olduğu, davaya konu icra dosyasına konu edilen alacakların tamamının 03/04/2015 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı, buna göre davalı …’ın 03/04/2015 tarihli sözleşmenin müteselsil kefil sıfatıyla tarafı olmaması ve önceki kefil olduğu sözleşmelerden kaynaklanan dava konusu bir borcun bulunmaması nedeniyle dava ve takip konusu alacaktan sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, davalı kefiller … ve …’ın yönünden TBK’nun 583.maddesinde aranan kefalete ilişkin tüm şekil şartlarının yerine getirildiği gibi adı geçen davalıların, davalı şirketin ortağı olmaları nedeniyle TBK’nun 584. maddesinde düzenlenen eşinin rızasının bulunması koşulunun gerekmediği, taraflar arasında kredi sözleşmesinin varlığının ve içeriğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, sözleşmenin 5.1maddesinde HMK’nun 193.maddesi uyarınca banka defter ve kayıtlarının geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olacağının, farklılık olması halinde banka kayıtlarının esas alınacağının kararlaştırıldığı, taraflarca delil ve belgelerde farklılık iddiasında bulunulmaması nedeniyle dosyada toplanan deliller ve banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme ile uyuşmazlığın çözümünün yeterli ve gerekli olduğu, sözleşmenin 4.2 maddesinde muacceliyet tarihindeki banka tarafından TCMB’na bildirilen cari akdi faiz oranının iki katının temerrüt faizi olarak kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında davata şirkete bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen nitelikte ve miktarlarda kredinin kullandırıldığı, davalı kefillerin kefalet limitinin 1.500.000,00 TL olduğu, Kredi Garanti Fonu tarafından davacı bankaya 107.696,08TL tutarında ödeme yapılmış ise de bu ödemenin sorumlu olan davalıların davaya ve takibe konu alacaklarından sorumluluklarını kaldırmadıklarının dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, bilirkişi raporunda ayrıntıları açıklandığı üzere …… nolu kredi hesabının 17.taksidinin ödenmesinden sonra 15/10/2018 tarihli izleyen taksitlerin ödenmediği, diğer kredi hesaplarının bir kısmında kısmi tahsilat yapılıp bir kısmında hiç tahsilat yapılamadığı, yapılandırma hesabına aktarılmasına rağmen bir tahsilat yapılamadığı, buna göre davalıların, kararlaştırılan ödeme gününde ödemelerini yerine getirmemeleri nedeniyle hesabın kat edilmesi konusunda sözleşme koşullarının oluştuğu, davacı banka tarafından hesabın kat edilerek 12/12/2018 tarihli kat ihtarnamesinin düzenlendiği, ihtarnamenin davalılara 15/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede verilen sürede ödeme yapılmaması nedeniyle davalıların temerrüdünün 17/12/2018 tarihi itibariyle oluştuğu, davalıların hesap kat ihtarnamesine itiraz etmedikleri gibi verilen süre ve sonrasında ve dava tarihine kadar bir ödemede bulunmadıkları, bilirkişinin sözleşme hükümlerine uygun olarak fiilen uygulanan faiz oranları ile TCMB’na bildirilen faiz oranlarına göre davaya konu icra dosyasındaki ödeme emrinde kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan farklı nitelikteki krediler için davacı tarafça talep edilen akdi faiz ve temerrüt faizi oranlarının kanun ve sözleşme hükümlerine uygun olup, bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen ana para ve ferilerine ilişkin yapılan hesaplamalar miktarınca davalıların davacı bankaya karşı sorumluluklarının bulunup, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ilamlı takip dosyasında yapılan tahsilatların dava tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle icra dairesince infaz aşamasında gözetilmesi gerekip, bu aşamada davaya konu alacaktan mahsubunun gerekmediği anlaşılmakla; Davalı … hakkında açılan davanın reddine, davalılar Çağdaş…Şirketi, … ve … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; davalıların davaya konu İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının kısmen iptali ile; takibin, 472.391,31-TL asıl alacak, 223.232,20-TL faiz alacağı, 123,90-TL masraf alacağı ve 606,00-TL masraf alacağı olmak üzere 696.353,41-TL toplam alacak ile işleyecek faiz yönünden takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 57 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda işletilecek temerrüt faizi üzerinden devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin 63.424,98-TL asıl alacak, 30.304,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 93.729,30-TL’lik isteminin reddine, 696.353,41-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 139.270,68-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, İzmir……İcra Müdürlüğünün ……. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip dosyasında dava tarihinden sonra ipotekli taşınmazların satışından elde edilen tahsilatın infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına, alacağın likit olduğu ve davalıların davanın kabul edilen bölümü yönünden icra takibine haksız olarak itiraz ettikleri dikkate alınarak; davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Mahkememizin … esas sırasında kayıtlı dosyasında görülen asıl dava yönünden;
a)İpoteğin kaldırılması istemi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
b)Takibin ve ödeme emrinin iptali istemi yönünden davanın reddine,
2-Birleşen İzmir ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyasına ait davada;
a)Davalı … hakkında açılan davanın reddine,
b)Davalılar …….Şirketi, … ve … hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalıların davaya konu İzmir …… İcra Müdürlüğü’nün …..sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının kısmen iptali ile; takibin, 472.391,31-TL asıl alacak, 223.232,20-TL faiz alacağı, 123,90-TL masraf alacağı ve 606,00-TL masraf alacağı olmak üzere 696.353,41-TL toplam alacak ile işleyecek faiz yönünden takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 57 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda işletilecek temerrüt faizi üzerinden devamına,
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 63.424,98-TL asıl alacak, 30.304,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 93.729,30-TL’lik isteminin reddine,
696.353,41-TL toplam alacağın %20 ‘si oranındaki 139.270,68-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
İzmir 23.İcra Müdürlüğünün 2019/13447 sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip dosyasında dava tarihinden sonra ipotekli taşınmazların satışından elde edilen tahsilatın infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
3-a-Asıl dosya için; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL red harcının peşin yatırılan 170,78 TL + 1.590,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.760,78 TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 1.680,08 TL harcın isteği halinde asıl dosya davacısı …’a iadesine,
b-Birleşen dosya için; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 47.567,90TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.200,00 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 42.367,90 TL harcın birleşen dosya davalıları ……..Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
c-Birleşen dosya için; davacı … AŞ tarafından yatırılan 5.200,00 TL harç bedelinin birleşen dosya davalıları …….Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … AŞ’ye verilmesine,
4-a-Asıl dosya için; asıl dosya davalısı Halk Bankası AŞ yararına takdir edilen 11.200,00 TL vekalet ücretinin asıl dosya davacısı …’dan alınarak davalı … AŞ’ye verilmesine,
b-Birleşen dosya için; davanın kabul edilen bölümü yönünden davacı … AŞ yararına takdir edilen 51.867,67 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davalıları ……..Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … AŞ’ye verilmesine,
5-Birleşen dosya için; davalı … yönünden takdir edilen 56.554,14 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacısı Halk Bankası AŞ’den alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Asıl dosya davacısı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Birleşen dosya davacısı Halk Bankası AŞ tarafından yapılan 228,00 TL on iki adet tebligat gideri, 33,00 TL altı adet elektronik tebligat ücreti ve 475,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 736,00 TL yargılama giderinden davanın kısmen reddine ve kısmen kabulüne karar verilmesi ve davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesi nedeniyle davalı …’a ait yapılan yargılama giderleri düşüldükten sonra diğer davalılar hakkında yapılan yargılama giderinin 7/8’inin karşılığı olan 644,00 TL yargılama giderinin birleşen dosya davalıları Çağdaş…Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı … AŞ’ye verilmesine, 1/8’inin karşılığı olan 92,00 TL yargılama giderinin davacı … AŞ üzerinde bulunmasına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, 7/8’inin karşılığı olan 1.155,00 TL’nin birleşen dosya davalıları Çağdaş…Şirketi, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen, 1/8’inin karşılığı olan 165,00 TL’nin birleşen dosya davacısı Halk Bankası AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca her iki dosyada peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Asıl dosya davacı birleşen dosya davalı … vekili ile asıl dosya davalı birleşen dosya davacı … vekilinin ve birleşen dosya davalısı …’ın yüzüne karşı, birleşen dosya davalıları … ve Çağdaş…Şirketinin yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/02/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza