Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/220 E. 2021/366 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/220
KARAR NO : 2021/366

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde … sayılı mecburi mali mesuliyet poliçesi ile davalı … adına sigortalı … plakalı aracın seyir halindeyken önce … plakalı … kontrolündeki araca çapması, ardından … plakalı … kontrolündeki araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davalı adına sigortalı aracın trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde makas atmaya çalışırken yukarıda belirttikleri kazaya sebebiyet verdikleri, ardından kaza mahallini terk ettiği, bu durumun 08.08.2019 tarihli kaza tespit tutanağında da sabit olduğu, sürücünün olay yerini terk etmesi ile sigorta poliçesinin umumi şartları ihlal edilmiş olduğundan ödenilen bu tazminatın davalı taraftan rücuen tahsili için her ne kadar İstanbul … icra dairesi …/… esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatılmışsa da karşı tarafın yetkiye itirazları ile dosya, İzmir … İcra dairesinde …/… Esas numarasını aldığı, ancak haksız ve takibi durdurmaya yönelik olarak borca itirazda bulundukları, davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı olarak yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davacı tarafça zmms poliçesi ile teminat altına alınan davalı sigortalıya ait aracın neden olduğu kazada zarara uğrayan dava dışı 3. kişi hak sahiplerine davacı tarafça ödenen tazminatın rücuen tahsiline yönelik itirazın iptali istemlidir. .
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir…
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır. Aynı genel şartların A.3. maddesinde “teminat dışında kalan haller”, B.1. maddesinde “rizikonun gerçekleşmesi halinde sigorta ettirenin yükümlülükleri”, B.3. maddesinde “sigortacının halefiyeti” ve B.4. maddesinde ise “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.). Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Sigortacının rücu hakkı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde ; ”Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklinde düzenlenmiştir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/k. maddesine göre; “Tüketici: ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi” ifade eder. Tüketici işlemi ise Kanunun m. 3/l.bendinde tanımlanmıştır. Buna göre tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemni kapsar. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan, kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Aynı Kanun’un Diğer Tüketici Sözleşmeleri başlıklı 49/(1). maddesinde, finansal hizmetlerin her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade ettiği, finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmenin ise finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler olduğu, aynı Kanun’un 83/2. maddesinde, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, aynı Kanun’un 73/1.maddesinde ise, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere somut uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğundan (HMK m.1) yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. ( Emsal mahiyette; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 01/05/2016 tarih 2015/10238 esas 2016/4889 karar ve yine 11. HD’nin 15/06/2016 tarih 2016/6247 esas 2016/6612 karar ve 11.HD’nin 18/01/2016 tarih 2015/15629 E. 2016/436 K. sayılı içtihatları).
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 08/08/2019 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı terk trafik kazası neticesinde dava dışı zarar gören taraflara 25.747,30 TL ödenmesi neticesinde ödenen tazminat bedelinin sigortalı araç maliki davalıdan rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi …/… sayılı dosyası ile açılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, iş bu davanın taraflar arasındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi hükümleri kapsamında sigortalıya karşı açıldığı, buna göre sigorta şirketi tarafından üçüncü kişilere ödenen tazminat bedellerinin rücuen tahsili amacıyla açılan dava bakımından sigortalının mesleki ve ticari bir amaç ile aracı kullanmadığının belirlenmesi durumunda tüketici konumunda bulunduğu, dava dosyası kapsamında yer alan poliçe bilgileri dikkate alındığında davalının aracı mesleki ve ticari bir amaçla kullanmadığının görüldüğü, açıklanan sebeplerle davalının tüketici sıfatını haiz olduğu, taraflar arasındaki işin davalının ticari işletmesini de ilgilendirmediği, davacının tacir olmasının da tek başına uyuşmazlığı ticari bir dava niteliğine getirmeyeceği, davanın ticari dava türlerine girmemesi, 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun kapsamının “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklandığı, Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işleminin “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlandığı, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli kılındığı, belirtilen sebepler dahilinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1-k. maddesi atfiyla aynı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca iş bu davaya bakmaya İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı,HMK.1,2 114/(c)- 115, 6102 sy. TTK’nın 4. maddeleri gereğince usulden reddine, kararın kesinleşmesi ve iki haftalık sürede başvurulması halinde dava dosyasının görevli İzmir Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın HMK 114/2, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme ile HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/05/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)