Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/209 E. 2021/800 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/209 Esas
KARAR NO : 2021/800

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/10/2020 tarihinde …’a ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, …’a ait ve kendisinin sevk ve idaresindeki … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kazanın meydana geldiği Edirne ili, Merkez İlçesi Sabuni Mahallesi Talat paşa Caddesinde Demir İş Merkezinin önünde trafik kurallarına uygun şekilde seyir halindeyken, müvekkil aracının arkasında seyreden … plakalı aracın, araç takip mesafesini ihlal ettiğinden ve trafikte kontrolsüz hızla seyrettiğinden sebeple önünde seyreden … plakalı müvekkil aracına arkadan çarptığını, ve bunun sonucunda müvekkilinin aracının arka kısmında maddi hasar meydana geldiğini, davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğünü, davalı sigorta şirketinin muhtemel süre uzatım talebinin reddinin gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenler ile fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekilinin davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf tarafından dosyaya sunulan ve başka bir ülkede alınan zarara ilişkin raporu kabul etmenin mümkün olmadığını, Raporun özel bir kurum tarafından hazırlanmış olup yanlı bir rapor olduğunu %10’u bile zarar görmemiş bir aracın pert olduğu iddia edilen raporu esas almak doğru olmadığını, mahkeme tarafından görevlendirilecek bilirkişi tarafından düzenlenecek bilirkişi raporu kararın daha sağlıklı olmasını sağlayacağını, Ortada herhangi bir kusur raporu da mevcut olmayıp, kusurun tamamının davalı müvekkile yüklenmesini kabul etmediklerini bu hususta davacı taraf da kusurlu olup işbu dava kapsamında kusur raporu alınmasının da gerekli olduğunu, hasarlı aracın fotoğrafları incelendiğinde aracın onarılabilir olduğunun açık olduğunu, bu hususta Türkiye’de düzenlenmiş herhangi bir rapor bulunmadığını, ancak davacı tarafın sunduğu ve kabul etmediğimiz bilirkişi raporunda araç bedeli 21.000 Euro olmasına rağmen 19.000 Euro gibi bir maliyetin çıkarılması abesle iştigal olduğunu, Uzman olmayan bir kişi bile aracın tamir bedelinin bu kadar olmayacağını sadece araç fotoğraflarına bakarak görülebileceğini, ayrıca rapor tanzimi için ödendiği iddia edilen 1.904.95 Euro bedelin tarafımızdan istenmesi doğru olmadıığını, 1.9004,95 Euro bedelin tarafımıza yükletilmesi hukuka aykırı olduğunu, davacı taraf kendi kararı ile yaptığı masrafları taraflarından talep edilmeyeceğini, ortada herhangi bir kusur raporu, hasara ilişkin raporun mevcut olmadığını, bu kapsamda öncelikle araç ile ilgili yukarıdaki hususlarda rapor alınıp daha sonra hesap bilirkişisi tarafından hasarın hesaplanarak buna göre kusur oranı da dikkate alınarak karar verilmesinin gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenler ile resen takdir edeceği sebepler kapsamında açılan işbu davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi özetle Müvekkil şirket ile diğer davalı … arasında …poliçe numaralı ZMMS sigortası tanzim edilmiş olup … plaklı araç tanzim edildiğini, müvekkil şirket sigortalısı araç ile davacı tarafa ait olan … plakalı araç arasında 12/10/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı tarafın aracında hasar oluştuğundan bahisle müvekkil şirkete başvuru yapıldığını, müvekkil şirket tarafından geçerli bir ekspertiz raporu alınmış ve bu rapor doğrultusunda teklifte bulunulduğunu, İşbu durum karşısında anlaşma sağlanamadığını, öncelikle belirtmek istediğimiz husus, müvekkil şirket konu kazada ZMMS sigortacısı olup araçta meydana gelen gerçek zarardan azami poliçe limitine kadar sorumlu olduğunu, Müvekkil şirketin poliçe kapsamında tutulabileceği en fazla tutar 41.000,00-TL olup daha fazlasından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirket sigortalısı aracın sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkil şirket KTK kapsamında kusuru ile sorumlu olacağından ve işbu kazada da kusurlu olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı … nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen …numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 12/10/2020 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı …’un yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan hasar dosyası,
3-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
4-12/10/2020 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı,
5-… plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
6-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
7-31/12/2020 tarihli ekspertiz raporu,
8-Davalı sigorta şirketine gönderilen 25/02/2021 tarihli başvuru ve tebliğ evrakı,
9-Trafik alanında uzman ve otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 05/08/2021 havale tarihli raporları,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 12/10/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesine müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir trafik alanında uzman ve bir otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 12/10/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, hasar dosyası, tramer kaydı, dava konusu araca ait yurt dışı tamirat evrakları ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 12/10/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdikleri hususu ile trafik kazası sonucunda davacıya ait …plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar nedeniyle zarar bedelinin, yurt dışı tamirat evraklarının dava konusu trafik kazası ve hasar ile uyumlu olup olmadığının da değerlendirilmesi suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulmasının istenilmesine, düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 05/08/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesi açısından … plakalı otomobil sürücüsü … önündeki araç ile güvenli takip mesafesini korumadığını, … plakalı otomobil sürücüsü … kural ihlalinde bulunmadığını, hasar yönünden 12.10.2020 tarihinde sürücü … yönetimindeki … plakalı araç ile Talatpaşa Cadddesi üzerinden Ordu Caddesi istikametine seyir |halinde iken Demir İşmerkezi önüne geldiğinde önünde seyir eden … idaresindeki … plakalı aracın arka kısımlarına kendi aracının ön kısımları ile çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası tespit raporunda kazaya ait fren izinin bulunmaması … plakalı araçta oluşan hasarların fazla olmasına neden olduğunu, kazaya neden olan … plakalı aracın … tarafından …poliçe numaralı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, poliçenin 01/04/2020 – 01/04/2021 tarihleri arasında geçerli olduğunu, sigorta poliçesi araç başına 41.000,00-TL ile teminat güvencesinde olduğunu, … plakalı aracın Almanya’da kazadan önceki piyasa rayiç bedelinin 21.000,00-EUR olduğunun görüldüğünü, tamir maliyetinin 19.788,14-EUR olmasından dolayı araç tamirinin ekonomik olmayacağından araç açısından pert – total işlemi yapıldığını, işlem sonunda aracın kazalı durumda alınan tekliflerin değerinin 5.500,00-EUR olduğunu, aracın tamir edilmeyip pert – total işlemi yapıldığında araç rayiç değeri ile sovtaj değeri arasındaki farkın (21.000,00-5.500,00) 15.500,00-EUR toplam hasar bedeli talep edebileceğini mütalaa etmişlerdir.
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ekinde yer aldığı üzere, davacı tarafça dava konusu araçta oluşan hasar bedeline yönelik taleplerin karşılanması amacıyla davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce 25/02/2021 tarihinde başvuru yapıldığı, başvuru evrakının 26/02/2021 tarihi itibariyle davalı sigorta şirketine usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, sigorta şirketinin başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde herhangi bir olumlu veya olumsuz cevap vermemesi üzerine 8 iş gününün sona erdiği tarih olan 11/03/2021 tarihinde temerrüte düştüğü değerlendirilmiş, davacı tarafça talep edilen tazminat bedeline temerrüt tarihi olan 11/03/2021 tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın 1.080,00-TL maktu ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davalı … nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen …numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 12/10/2020 tarihinde meydana gelen dava konusu trafik kazası nedeniyle davacı …’un yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, başvuru sonucunda açılan hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 12/10/2020 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı, … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, 31/12/2020 tarihli ekspertiz raporu, davalı sigorta şirketine gönderilen 25/02/2021 tarihli başvuru ve tebliğ evrakı, trafik alanında uzman ve otomotiv alanında uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 05/08/2021 havale tarihli raporları ve sair deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu anlaşmazlığın 12/10/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli miktarının belirlenmesi ile belirlenen hasar bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebine ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinin 05/08/2021 havale tarihli raporlarında dava konusu trafik kazasının oluşumunda … plakalı otomobil sürücüsünün kusurlu fiillerinin etken olduğunu, … plakalı araç sürücüsüne atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacıya ait araçta 15.500,00-EUR tutarında hasar oluştuğunu mütalaa ettikleri, usul ve yasa hükümleri ile yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına uygun şekilde düzenlenen bilirkişi raporu dikkate alındığında, davacı tarafın iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispat ettiği kanaatiyle, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Hasar bedeline yönelik maddi tazminat talebinin KABULÜNE, 15.500,00-EUR maddi tazminatın, davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 12/10/2020 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise poliçe limiti 43.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarından itibaren 8 iş gününün sona erdiği tarih olan 11/03/2021 tarihinden itibaren, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi Hakkında Kanun’un 4/a. maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru Türk Lirası karşılığının davalılar … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 10.377,45-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 2.594,37-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.783,08-TL karar harcının davalılar … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,00-TL elektronik tebligat, 76,00-TL normal tebligat, 21,00-TL posta, 0,60-TL Kep ücreti, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 2.594,37-TL peşin harç ve başvurma harcı 59,30-TL olmak üzere toplamda 3.795,27-TL yargılama giderinin davalılar … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın kabul miktarı göz önünde bulundurularak 18.382,12-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılar … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.