Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/203 E. 2022/238 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/203
KARAR NO : 2022/238

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/04/2014
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın 07.01.2014 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak davacıların kaldığını, müteveffanın davalılardan … Bankası A.Ş den 09.10.2013 tarihinde tüketici kredisi kullandığını, sözleşme gereği bir yıl süreli, 50.000,00-TL vefat teminatlı poliçenin diğer davalı … A.Ş tarafından düzenlendiğini, murisin ölümü üzerine davalı sigorta şirketine başvurularak düzenlenen poliçe gereği 50.000,00-TL vefat teminatının ödenmesinin talep edildiğini, davalı sigorta şirketinin beyan yükümlülüğünün kasıtlı ihlali gerekçesi ile sigortadan caydığını ve sigorta bedelini ödemeyeceğini bildirdiğini, murisin hastalıklarını gizlediğini beyan ettiklerini, ölüm sebebinin deri üstündeki bir yarada mikrop kapması sonucu oluşan enfeksiyondan kaynaklandığını, murisin sigorta şirketi ile poliçeyi düzenlerken ölümcül bir rahatsızlığının olmadığı gibi yalan ve eksik bildirimde de bulunmadığını, cayma hakkının yasal koşullarının oluşmadığını beyanla, davalı … A.Ş tarafından haksız olarak sözleşmeden cayıldığının tespiti ile davalı bankaya bakiye kalan kredi borcunu ödemekle yükümlü olduğunun tespitine, 20.11.2013-20.2.2014 tarihleri arasında ödenen toplam 4.984,28 TL. tutarındaki taksitlerin davalı sigorta şirketinden talep tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizleri ile birlikte alınarak müvekkillerine ödenmesine, … Bankası A.Ş ile müteveffa arasında yapılan 09.10.2013 tarihli tüketici kredisi sözleşmesinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Ticaret Mahkemesinde bakılması gerektiğini, davacıların aktif husumetlerinin olmadığını, beyan yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı sözleşmeden cayılmış olması nedeniyle sigorta değerinin ödenmesinin mümkün bulunmadığını, Hayat Sigortası Genel Şartlannın C.2.2 maddesi gereğince, gerek sigortalı, gerekse sigorta ettirenin sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmaması veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektirecek halleri bildirme zorunda olduğunu, bu yükümlülüğün ihlali halinde sigortacının sözleşmeden cayabileceğini, bu yükümlülüğün kasten ihlali halinde ise riziko gerçekleşmiş olsa bile sigortacının sözleşmeden cayabileceğini ve prime hak kazanacağını sigortalın SGK takip listesine göre 04.05.2009 tarihinden itibaren kardiyoloji servisinde, 06.10.2009 tarihinden itibaren de nefroloji servisinde tedavi gördüğünü, poliçenin ise 09.10.2013 tarihinde düzenlendiğini, buna rağmen sigortalının sağlık problemi olmadığını ifade etmesinin beyan yükümlülüğünün kasten ihlali olduğunu, müvekkili şirketin sigorta bedelinde sorumlu tutulması halinde bile davacıya sorumluluğun en fazla borcu aşan kısım için olabileceğini, faiz talebinin yerinde olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davacılar murisi … ile davalı … Anonim Şirketi arasında 09/10/2013 tarihli İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi, hesap özetleri ve ekstreler,
3-Davalı … Anonim Şirketi nezdinde davacılar murisi müteveffa … adına düzenlenen … numaralı Bireysel Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesi,
4-Sigorta poliçesinin tanzimi öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından hazırlanan ve davacılar murisi tarafından imzalanan Kredili Hayat Sigortası Soru Formu,
5-Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ve davacılar murisi tarafından imzalanan Hayat Sigortaları Bilgilendirme Formu,
6-Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı veraset ilamı,
7-Müteveffa …’a ait tedavi evrakları, epikriz raporları, MEDULA Sağlık Sistemi kayıtları,
8-İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından davacılar murisi … adına düzenlenen Ölüm Belgesi,
9-İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası,
10-Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamı,
11-İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası,
12-Bilirkişi heyetinin 09/02/2022 havale tarihli raporları,
13-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 07/01/2014 tarihinde vefat eden davacılar murisi … ile davalı … Anonim Şirketi Bostanlı Şubesi arasında imzalanan 09/10/2013 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi kapsamında davalı … Anonim Şirketi tarafından davacılar murisi lehinde düzenlenen 09/10/2013 tarihli ve … numaralı Hayat Sigortası Poliçesinin davalı … Anonim Şirketi tarafından haksız olarak feshedildiğinin ve davacıların muris … ile davalı … Anonim Şirketi Bostanlı Şubesi arasında imzalanan 09/10/2013 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcundan dolayı davalı … Anonim Şirketine borçlu olmadıklarının tespiti ile 20/11/2013-20/02/2014 tarihleri arasında ödenen 4.984,28-TL tutarındaki kredi taksitlerinin davalı … Anonim Şirketinden tahsili ile davacılara verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Dosyanın İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde ”…dava tarihi olan 29/04/2014 tarihinde 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddeleri yürürlükte olmadığı, taraflar arasında sigorta sözleşmesinin kurulduğu, sigorta sözleşmesi nedeniyle bankaya borçlu olmadıklarının tespitinin talep edildiği, sigorta sözleşmelerinin de TTK’da düzenlenmiş olup mutlak ticari dava olduğu anlaşılmıştır. Dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, davanın mutlak ticari dava olması gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesi gereğince görev dava şartıdır. Her aşamada dikkate alınır. Dava tarihi itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddeleri yürürlükte olmadığı, davanın mutlak ticari dava olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmış, dava dilekçesinin görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile mahkememize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verildiği üzere İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamı neticesinde verilen bir karar olup, bozma öncesinde İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında dosyanın tevdi edildiği bankacılık alanında uzman bilirkişi, sigorta alanında uzman bilirkişi ve adli tıp alanında uzman bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 29/06/2015 tarihli raporlarında verdikleri ”07.01.2014 tarihi itibariyle kalan kredi anapara borç tutarının, 2.taksit sonunda kalan anapara tutarı olan 48.863,19.-TL olduğu, dava konusu poliçe teminatının 50.000.-TL olduğu, davacıların murisinin dava konusu kredi sözleşmesinin tanzimi anında düzenlenen hayat sigortalarının düzenlenmesinden önce kişinin sigortalanma öncesi hastalıklarının “diabet”* HT “hipertansiyon”* KBY “kronik böbrek yetmezliği” olduğunun belirtildiği, belirtilen bu hastalıkların kronik hastalıklar olduğu, kişide ölüm nedeni olarak belirtilen klinik durumların “septisemi, akut böbrek yetmezliği ile kalp yetmezliği” kronik hastalıklarının direkt komplikasyonu veya sonucu olduğunu gösteren bir tıbbi kanıta rastlanmadığı, ölümün kişide mevcut olan kronik hastalıklar nedeniyle olduğunun kesin olarak söylenemeyeceği ve illiyet bağının kurulamadığı, Vefat olayı ile mevcut rahatsızlık arasında illiyet bağının kurulamaması sebebiyle, davalı sigorta şirketinin söz konusu hayat sigortası poliçe limitinden borç miktarı kadar sorumlu bulunduğu, davalı sigorta şirketinin caymasının sonuca etkili bulunmadığı, davacıların, davalılardan sigorta şirketinin haksız olarak sözleşmeden caydığının tespiti ile davalı bankaya bakiye kalan kredi borcunu ödemekle yükümlü olduğunun tespiti taleplerinde bulunabileceği” yönündeki mütalaa doğrultusunda davanın kabulüne, müteveffa …’ın 09/10/2013 tarihli … poliçe numaralı hayat sigortasının davalı … AŞ tarafından haksız olarak sözleşmeden caydığının ve davalı … Bankası AŞ ye kalan kredi borcunu ödemekle yükümlü olduğunun tespitine, davalı … Bankası AŞ ile müteveffa … arasında yapılan 09/10/2013 tarihli tüketici kredisi sözleşmesinden dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine, davacılar tarafından davalı … Bankasında 20/11/2013-20/02/2014 tarihleri arasında ödenen toplam 4.984,28-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Dosyanın görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmesi akabinde … Bostanlı Şubesine müzekkere yazılarak
… TC Kimlik numaralı … tarafından kullanılan İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi kapsamında, kredi sözleşmesinin, hesap hareketleri ve ekstrelerin mahkememize gönderilmesinin, davalı … Anonim Şirketi tarafından davacılar murisi … TC Kimlik numaralı … lehine tanzim edilen 09/10/2013 tarihli ve … numaralı Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesi kapsamında bulunan dain-i murtein sıfatına binaen yargılamanın sonucunda haklı çıkmaları durumunda davacıların hak kazanabilecekleri tazminat bedellerini almalarına muvafakat verilip verilmeyeceği hususunun mahkememize bildirilmesi istenilmiş olup, bankanın davacılar murisi tarafından kullandırılan kredi kapsamında 92.980,09-TL tutarında alacağının bulunduğu ve alacak bedeli haricinde kalan bedel olursa bu bedelin davacılara ödenmesine muvafakatleri bulunduğunu mahkememize bildirdiği görülmüştür.
Davacılar murisi … ile davalı … Anonim Şirketi arasında 09/10/2013 tarihli İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşme kapsamında davalı … Anonim Şirketi tarafından davacılar murisi …’a 50.000,00-TL tutarında kredi kullandırıldığı görülmektedir.
Davacılara ve murislerine ait nüfus kayıt örneklerinden, davacılar murisi …’ın 07/01/2014 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Davacılar murisi … adına İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Ölüm Belgesinde, davacılar murisinin 07/01/214 tarihinde gerçekleşen vefat sebebinin ”A41.5-Septisemi, diğer gram-negatif organizmalara bağlı, N17.9-Akut Böbrek yetmezliği, tanımlanmamış, I50.9-Kalp yetmezliği, tanımlanmamış” olarak belirlendiği görülmektedir.
Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararında, davacılar murisi …’ın terekesinin 4 pay kabul edilerek, 1 payının …’a, 1 payının …’a, 1 payının …’a ve 1 payının …’a aidiyet ve intikaline karar verilmiştir.
Davanın konusu davacılar ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen hayat sigortası poliçesi olup, davalı sigorta şirketi nezdinde davacılar murisi adına düzenlenen … numaralı Bireysel Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesinin incelenmesinde, poliçenin 17/10/2012 ile 17/10/2017 tarihleri arasında geçerli olduğu ve davacılar murisi tarafından davalı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan … numaralı krediye binaen düzenlendiği, sigorta teminatının sigortalının 1. yılda vefatı halinde 22.000,00-TL, 2. yılda vefatı halinde 19.800,00-TL, 3. yılda vefatı halinde 16.500,00-TL, 4. yılda vefatı halinde 12.100,00-TL ve 5. yılda vefatı halinde 6.600,00-TL olduğu görülmektedir.
Sigorta poliçesinin tanzimi öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından hazırlanan Kredili Hayat Sigortası Soru Formunun davacılar murisi tarafından imzalandığı, sigortalıya ”Bugüne kadar herhangi bir hastalık geçirdi mi?”, ”Ameliyat veya şua tedavisi oldu mu?”, ”Herhangi bir sakatlığı var mı?”, Kalp, kanser veya AIDS tedavisi gördü mü?” sorularının yöneltildiği ve sorulara davacılar murisi tarafından ”Hayır” cevabının verildiği, ayrıca ”Şimdi tamamen sıhhatte mi?” sorusuna sigortalının ”Evet” cevabının verildiği, ”Bu formdaki bütün sorulara tam ve doğru cevaplar verdiğini beyan ederim.” ibaresinin yer aldığı ve formun davacılar murisi tarafından adı ve soyadı yazılmak suretiyle imzalandığı ortadadır.
Yine davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen Hayat Sigortaları Bilgilendirme Formunun her sayfasının davacılar murisi tarafından adı ve soyadı yazılmak suretiyle imzalandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1401.maddesinde, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para İle ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Tüm sigorta sözleşmelerinin gerçekleştirilmesinin ana amacı, kişinin can veya mal varlığına gelebilecek tehlikelere yani rizikolara karşı güvence sağlayabilmektir. Sigorta akti hiçbir şekle bağlı değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1424. maddesinde, sigortacının sigorta sözleşmesinin yapılmasından itibaren imzalanmış poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlü olduğu, 1425. maddede ise poliçenin içeriği düzenlenmiş, maddede, sigorta poliçesinin tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile genel ve varsa özel şartları içereceği, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenleneceği ifade edilmiştir.
Kredi hayat sözleşmelerinde amaç, kredi kullandıran bankanın, krediyi edinenen tüketicinin ölümü halinde borcunu ödeyememe riskini karşılamaktır. Hayat sigortasını yapan şirket ise kişinin sağlık durumuna ilişkin riziko durumunu değerlendirerek, ilgili ile sigorta poliçesi yapabileceği gibi, sigorta poliçesi yapılması talebini de red edebilir. Veya sigorta poliçesinin primlerini ilgilinin hastalık durumuna göre daha yüksek belirleyebilir.
Tüketici sigorta sözleşmesinin yapılışı sırasında kendisince bilinen, sigorta şirketinin sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarda yapmasını gerektirecek durumların varlığını bildirme yükümlülüğü altındadır. Aksi durum sigorta şirketinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkı verir.
Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1435. maddesi kapsamında, sigortacıya bildirilmeyen hususlar sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlar altında yapılmasını gerektirecek nitelikte ise ya da sigortacı tarafından sözlü veya yazılı olarak sorulan hususlar aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğünü düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1435., 1439. ve 1440. maddeleri her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Yargıtay’ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlar’ının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Sigorta sözleşmeleri iyiniyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1290. maddesi ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta şirketinin sorusu üzerine sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1290. maddesine göre sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için ise sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1437. maddesinde; “Tazminat ve bedel ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439. maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1439. maddesinde; ”Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar; bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu açıklamalara göre; gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1439. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre, sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Her ne kadar görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın mahkememize gönderildiği İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamı neticesinde verilen bir karar olup, bozma öncesinde İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında alınan rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dosyanın görevsizlik kararı verilmek suretiyle gönderildiği mahkemenin görevsizlik kararı veren mahkemece yapılan usuli işlemler ve verilen karar ile bağlı olmadığı, gerek görülmesi durumunda mahkemenin usuli işlemleri yeniden yapabileceği hususu ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamında uyuşmazlığın esasına girilmeksizin kararın yalnızca görev yönünden bozulmasına karar verildiği gözetilerek, İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında rapor tanzimi amacıyla oluşturulan heyet dahilinde yer alan adli tıp alanında uzman bilirkişinin uzmanlığının adli tıp alanına ilişkin olması, davacılar murisinin vefat sebebinin ise ”A41.5-Septisemi, diğer gram-negatif organizmalara bağlı, N17.9-Akut Böbrek yetmezliği, tanımlanmamış, I50.9-Kalp yetmezliği, tanımlanmamış” olarak belirtilmesi karşısında bilirkişi heyetinin alanında uzman bilirkişilerce oluşturulması gerektiği kanaatiyle dosyanın bir kardiyoloji alanında uzman doktor, bir enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji alanında uzman doktor, bir nefroloji alanında uzman doktor, bir sigorta alanında uzman ve bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, müteveffa …’a ait tedavi evrakları, epikriz raporları, müteveffa …’a ait MEDULA Sağlık Sistemi kayıtları, müteveffa …’a ait ölüm belgesi, davalı … Anonim Şirketi tarafından davacılar murisi müteveffa … adına düzenlenen 09/10/2013 tarihli ve … numaralı Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesi ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacılar murisinin 07/01/2014 tarihindeki vefatının hangi sebepten kaynaklandığı, ölüme sebep olan hastalığın sigorta poliçesinin tanzim tarihi olan 09/10/2013 tarihi itibariyle mevcut olup olmadığı, mevcut ise ölüme sebep olan hastalığın 09/10/2013 tarihinden önce davacılar murisi … tarafından bilinip bilinmediği ve bilinmesinin mümkün olup olmadığı, murisin vefatının sigorta poliçesinin tanzim tarihi olan 09/10/2013 tarihinden önce var olan herhangi bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyor ise murisin vefatı ile sigorta poliçesinin tanzim tarihi olan 09/10/2013 tarihinden önce var olan ve ölüme sebep olan hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığı, illiyet bağı var ise ölüme sebep olan hastalığı sigorta poliçesinin tanzimi sırasında davalı sigorta şirketine bildirilip bildirilmediği, ölüme sebep olan hastalığın sigortalı müteveffa tarafından kasten gizlenip gizlenmediği, sigortalının hastalığın kasten gizlememiş olması halinde hastalık bildirilmemiş ise sigorta şirketinin ölüme sebep olan hastalığı araştırma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı, hastalığın sözleşmenin yapılması sırasında sigortalının bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek hallerden olup olmadığı, hastalığın sözleşmenin yapılması sırasında sigortalının bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek hallerden olması durumunda hastalığın bildirilmesi halinde; rizikonun sigortacı durumu öğrenmeden önce veya sigortacının cayabileceği veya caymanın hüküm ifade etmesi için geçecek süre içinde gerçekleşmiş olması durumunda, sigortacının tazminatı o tazminata ilişkin olarak tahakkuk ettirilen prim ile tahakkuk ettirilmesi gereken prim arasındaki orana göre ödeyeceği, sözleşmenin akdedilmesinden itibaren aralıksız veya itirazsız olarak iki yıl süreyle yürürlükte kalmış olması durumunda ise rizikoya ilişkin olarak alınan prim ile alınması gereken prim arasındaki oran çarpılarak çıkan miktarın tazminat olarak ödeneceğine yönelik hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle proporsiyon hesabı yapılarak; kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan ötürü davacıların davalı bankaya karşı borçlu olup olmadıkları, kredi borcunun ne kadarının davalı bankaya ödendiği, bakiye kredi borcu bedelinin ne kadar olduğu, davalı sigorta şirketinin müteveffanın kullandığı kredi kapsamında düzenlenen sigorta poliçesi hükümleri gereğince rizikonun meydana gelmesinden ötürü sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, sorumluluğu var ise kredi sözleşmesine konu borcun hangi miktar ve oranından sorumluluğu bulunduğu, sigorta şirketinin ödenen bedeller yönünden davacılara karşı sorumluluğu bulunup bulunmadığı, ödenen kredi borcu bedellerinin davacılara iadesinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise ne kadarının davacılara iadesinin gerektiği hususları ile sair hususların belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyetinin 09/02/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, …’ın davalı … Bankası Anonim Şirketinde 09.10.2013 tarihinde 50.000,00-TL tutarında 60 ay vadeli ve 09.10.2013-2014 vadeli 50.000,00-TL vefat teminatlı olmak üzere … numaralı Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesi düzenlendiğini, …’ın 07.01.2014 tarihinde vefat ettiğini, KAH (Koroner Arter Hastalığı) ile kalp yetmezliği ve böbrek hastalığı tanılı rahatsızlıklarının sözleşme düzenlendiği tarihinden önce de mevcudiyetinin bulunduğunu, vefatı ile ilgili hastalıklar arasında illiyet bağının bulunduğunu, murisin yaptırmış olduğu … numaralı Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortasına istinaden … Emeklilik Anonim Şirketinin Hayat Sigortası Genel Şartları C.2-2. hükümleri ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1439/2. maddesi gereği sözleşmeden cayabileceğini veya prime hak kazanarak tazminat ödememe hakkının olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12/01/2022 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamında aynen; ”…Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulunun 30/04/2020 tarihli raporu hükme esas alınarak, müteveffa tarafından davalı sigortaya beyan edilmeyen kalp rahatsızlığı ile ölüm arasında illiyet bağı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde, bozmaya uygun karar verilmiş olmasına kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” gerekçelerine yer verilerek, murisin poliçenin tanzimi sırasında beyan etmediği hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağının bulunması durumunda davanın reddi kararının yerinde olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davacılar murisi … ile davalı … Anonim Şirketi arasında 09/10/2013 tarihli İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi, hesap özetleri ve ekstreler, davalı … Anonim Şirketi nezdinde davacılar murisi müteveffa … adına düzenlenen … numaralı Bireysel Grup Kredi Hayat Sigortası poliçesi, sigorta poliçesinin tanzimi öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından hazırlanan ve davacılar murisi tarafından imzalanan Kredili Hayat Sigortası Soru Formu, davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ve davacılar murisi tarafından imzalanan Hayat Sigortaları Bilgilendirme Formu, Karşıyaka 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı veraset ilamı, müteveffa …’a ait tedavi evrakları, epikriz raporları, MEDULA Sağlık Sistemi kayıtları, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından davacılar murisi … adına düzenlenen Ölüm Belgesi, İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamı, İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası, bilirkişi heyetinin 09/02/2022 havale tarihli raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 07/01/2014 tarihinde vefat eden davacılar murisi … ile davalı … Anonim Şirketi Bostanlı Şubesi arasında imzalanan 09/10/2013 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi kapsamında davalı … Anonim Şirketi tarafından davacılar murisi lehinde düzenlenen 09/10/2013 tarihli ve … numaralı Hayat Sigortası Poliçesinin davalı … Anonim Şirketi tarafından haksız olarak feshedildiğinin ve davacıların muris … ile davalı … Anonim Şirketi Bostanlı Şubesi arasında imzalanan 09/10/2013 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesi nden kaynaklanan kredi borcundan dolayı davalı … Anonim Şirketine borçlu olmadıklarının tespiti ile 20/11/2013-20/02/2014 tarihleri arasında ödenen 4.984,28-TL tutarındaki kredi taksitlerinin davalı … Anonim Şirketinden tahsili ile davacılara verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davacılar murisinin davalı … Anonim Şirketi ile 09/10/2013 tarihli İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi imzaladığı ve sözleşme gereğince davalı bankadan 50.000,00-TL tutarında ihtiyaç kredisi kullandığı, kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında davacılar murisi ile davalı … Anonim Şirketi arasında … numaralı Bireysel Grup Kredi Hayat Sigortasının tanzim edildiği, poliçenin 17/10/2012 ile 17/10/2017 tarihleri arasında geçerli olduğu ve davacılar murisi tarafından davalı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan … numaralı krediye binaen düzenlendiği, sigorta teminatının sigortalının 1. yılda vefatı halinde 22.000,00-TL, 2. yılda vefatı halinde 19.800,00-TL, 3. yılda vefatı halinde 16.500,00-TL, 4. yılda vefatı halinde 12.100,00-TL ve 5. yılda vefatı halinde 6.600,00-TL olduğu, sigorta poliçesinin tanzimi öncesinde davalı sigorta şirketi tarafından hazırlanan Kredili Hayat Sigortası Soru Formunun davacılar murisi tarafından imzalandığı, sigortalıya ”Bugüne kadar herhangi bir hastalık geçirdi mi?”, ”Ameliyat veya şua tedavisi oldu mu?”, ”Herhangi bir sakatlığı var mı?”, Kalp, kanser veya AIDS tedavisi gördü mü?” sorularının yöneltildiği ve sorulara davacılar murisi tarafından ”Hayır” cevabının verildiği, ayrıca ”Şimdi tamamen sıhhatte mi?” sorusuna sigortalının ”Evet” cevabının verildiği, ”Bu formdaki bütün sorulara tam ve doğru cevaplar verdiğini beyan ederim.” ibaresinin yer aldığı ve formun davacılar murisi tarafından adı ve soyadı yazılmak suretiyle imzalandığı, davacılar murisi …’ın 07/01/2014 tarihinde ”A41.5-Septisemi, diğer gram-negatif organizmalara bağlı, N17.9-Akut Böbrek yetmezliği, tanımlanmamış, I50.9-Kalp yetmezliği, tanımlanmamış” sebeplerine bağlı olarak vefat ettiği, …’ın terekesinin 4 pay kabul edilerek, 1 payının …’a, 1 payının …’a, 1 payının …’a ve 1 payının …’a aidiyet ve intikaline karar verildiği, davacıların murisinin davalı banka ile imzaladığı 09/10/2013 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcundan dolayı davalı … Anonim Şirketine borçlu olmadıklarının tespiti ile 20/11/2013-20/02/2014 tarihleri arasında ödenen 4.984,28-TL tutarındaki kredi taksitlerinin davalı … Anonim Şirketinden tahsili talebi ile iş bu davayı ikame ettikleri, ilgili tüm bilgi ve belgeler toplanıldıktan sonra mahkememizce dosyanın tevdi edildiği kardiyoloji alanında uzman doktor, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji alanında uzman doktor, nefroloji alanında uzman doktor, sigorta alanında uzman ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 09/02/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, …’ın 07.01.2014 tarihinde vefat ettiğini, KAH (Koroner Arter Hastalığı) ile kalp yetmezliği ve böbrek hastalığı tanılı rahatsızlıklarının sözleşme düzenlendiği tarihinden önce de mevcudiyetinin bulunduğunu, vefatı ile ilgili hastalıklar arasında illiyet bağının bulunduğunu, murisin yaptırmış olduğu … numaralı Tüketici Grup Kredi Hayat Sigortasına istinaden … Emeklilik Anonim Şirketinin Hayat Sigortası Genel Şartları C.2-2. hükümleri ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1439/2. maddesi gereği sözleşmeden cayabileceğini veya prime hak kazanarak tazminat ödememe hakkının olduğunu mütalaa ettikleri, her ne kadar davacılar vekilince İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi heyetinin 29/06/2015 tarihli raporları ile mahkememizce dosyanın tevdi edildiği bilirkişi heyetinin 09/02/2022 havale tarihli raporları arasında çelişki bulunması sebebiyle dosyanın yeni bir heyete tevdi edilerek yeniden rapor tanzim ettirilmesi talep edilmiş ise de, İzmir 4. Tüketici Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi heyetinin murisin vefatından önceki mevcut rahatsızlıkları ile ölüm sebepleri çerçevesinde uzman hekimlerden oluşturulan bir heyet olmadığı, mahkememizce bahse konu hususlar gözetilerek yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere uzman hekimler seçilmek suretiyle heyetin oluşturulduğu, belirtilen sebeplerle dosya muhteviyatında çelişki oluşturacak iki raporun varlığından bahsedilemeyeceği, davacılar murisinin dava konusu hayat sigortası poliçesinin tanziminden önce kroner arter ile kalp yetmezliği ve böbrek hastalıklarının mevcut olduğu, murisin Kredili Hayat Sigortası Soru Formunda şahsına yöneltilen herhangi bir hastalığı bulunup bulunmadığı, hali hazırda herhangi bir tedavi görüp görmediği gibi sorulara açık bir şekilde ‘Hayır’ şeklinde cevap verdiği ve aynı formda tamamen sağlıklı olduğunu beyan ettiği, bu kapsamda davacılar murisinin sigorta poliçesinin tanzimi sırasında mevcut hastalıklarını sigorta şirketine bildirmediği ve beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacılar murisinin vefatı ile sigorta poliçesinin tanziminden önce mevcut bulunan rahatsızlıkları arasında illiyet bağının mevcut olduğu, murisin hastalıklarının sigorta sözleşmesinin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte önemli hastalıklar olduğu, davalı sigorta şirketinin beyan yükümlülüğüne aykırı davranan ve sözleşmenin imzalanması sırasında mevcut hastalıklarını gizleyen davacılar murisi ile imzaladığı sigorta poliçesinden cayma hakkı bulunduğu kanaatine varılarak, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL başvurma harcı ile 80,70-TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplamda 161,40-TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … Anonim Şirketi tarafından yapılan elektronik tebligat, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 145,70-TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı … Anonim Şirketine verilmesine,
5-Davalıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davalılara verilmesine,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … Anonim Şirketi vekilinin yüzlerine karşı, davalı … Anonim Şirketi vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.