Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/157 E. 2022/308 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/157
KARAR NO : 2022/308

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/03/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı. davalı taraf ile arasında bir ticari ilişki olmamasına karşın davaya konu icra takibindeki senetten dolayı borçlu konumda olduğunu, davacı …, takip konusu 400.000,00 TL’lik 06.06.2016 düzenleme tarihli 15.06.2017 vade tarihli senedi kendisi düzenlememiş olup senet, bir ticari ilişkiye dayanmadığını, ticari ilişki yanı sıra herhangi bir alacak ve borç ilişkisinin de taraflar arasında bulunmadığını, bir kişinin 2016 yılında, bir yıl sonrasını düşünerek bir bono düzenleyip vermesi ticari icaplar ile hayatın olağan akışına da uymadığını, davacının davalı/alacaklıya karşı muaccel ve müstakbel herhangi bir ad ve nam altında bir borcu bulunmadığını, yine bir kişinin 2017 vade tarihli bir senet dolayısıyla harekete geçmemesi, senedi ödememesinin ve iki yıl beklemesi, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, somut olayda İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi …/… E. Sayılı dosyada senet üzerinde bir inceleme yapıldığını, ancak dar yetkili mahkemece karar verilmediğini, her ne kadar imzanın davacıya ait olduğu belirtilmişse de davacının bir şekilde attığı imzalı belgenin sonradan sahte bir şekilde bonoya dönüştürüldüğü ve kötü niyetli olarak kullanıldığı bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, aynı raporda “Adli Belge İncelemeleri ve Balistik Uzmanı” bilirkişi …, bilirkişi raporunun son bölümünde; “bahse konu senedin, borçlanma amacıyla düzenlenmiş bir senet olmayıp, …’in başka amaçla yazılmış olduğu isim yazısı ve imzasının bulunduğu bir belgenin üst tarafının bilgisayar ortamında renkli yazıcı yardımı ile senet haline getirilerek isteğe uygun doldurulması ve etrafının kesilmesiyle tamamen sahte olarak oluşturulduğu”belirtildiğini, dolayısıyla yapılan kriminal inceleme sonucu işbu senedin davacının bilgisi dışında kullanıldığı, tedavüle sokulduğu, takibe konulduğu sabit olduğunu, dolayısıyla davacının işbu senetten kaynaklı bir borcu bulunmamakta olup davalıya borcunun olmadığı sabit olduğunu, kaldı ki belirtmek gerekir ki davacı ile davalı arasında herhangi bir alacak – borç ilişkisi de bulunmadığını, diğer bir ifade ile davacı ile davalı arasında borç doğurur herhangi bir işlem bulunmadığından davacının davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, borçlu olmadığını bile bile kötüniyetli olarak takip açan davalı/alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını, yargılama gideri ve avukatlık vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin sunduğu 04/11/2021 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf, müvekkilin kendisine bir borcu olmadığını bilmesine karşın müvekkil hakkında kötüniyetli olarak işlem yaptığını, davalı taraf davacıya 400.000,00 TL’lik bir ödeme yaptığını iddia ettiğini, buna ilişkin de davacıya peyderpey para verildiğini ve buna karşılık bono alındığını ifade ettiğini, oysaki davacı ile davalı arasında ne geçmişte ne günümüzde tek bir hukuki ilişki kurulduğunu, bu noktada davacı ile davalı arasında herhangi bir alacak/borç ilişkisi bulunmadığı da sabit olduğunu, buna ilişkin de davacıya peyder pey para verildiği ve buna karşılık bono alındığı ifade edildiğini, davalı taraf, davacıya peyderpey borç verdiğini ve buna karşılık 400.000,00 TL’lik bono aldığını ileri sürdüğünü, davalının davacıya 400.000,00 TL ödediğine ilişkin tek bir ödeme belgesi dosyaya sunmadığını, bu yönüyle davalı, davacıya borç para verdiğini ispatlayamadığını, dolayısıyla dava konusu bono, bedelsiz bir bono olduğunu, davacı, davalıya yönelik bir bono vermediğini defaatle beyan ettiğini, nitekim İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nde yürütülen davada, bononun sahte olarak düzenlendiği belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin sunduğu 14/10/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı … peyderpey davacı yana verdiği paranın karşılığı olarak davacı yandan 400.000 TL bedelli bir bono aldığını, davacı yana borcunu ödemesini defaatle belirtmesine rağmen borcu ödemeye yanaşmaması üzerine taraflarınca davacı borçlu aleyhine İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı icra dosyası ile icra takibine girişildiğini, icra takibine davacı borçlu yanca hem imza yönünden hem de borca itiraz yönünden itiraz edilmesi üzerine haksız itirazların mahkemece reddine ve inkar tazminatına karar verildiğini, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi …/… E., …/… K., 16/01/2021 tarihli kararda da görüleceği üzere borçlu haksız yere imzaya, borca ve ferilerine itiraz etmiş, yapılan yargılama sonucu bilirkişi raporunda da görüleceği üzere imzanın borçlunun el ürünü olduğunun tespiti ile haksız itirazların reddi ile inkar tazminatına karar verildiğini, işbu nedenlerle taraflarına yöneltilen İzmir 14. İcra Müdürlüğü …/… E. sayılı dosyada takip konusu bono bakımından dosya aslı ve ferileri yönüyle borçlu olmadıklarının tespiti ve takibin durdurulması talepli haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin sunduğu 22/11/2021 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf cevap dilekçesinde tarafına yapılan 400.000,00 TL ödemeye ilişkin tek bir ödeme belgesi dosyaya sunulabilmiş değildir diyerek elden yapılan ödemeyi kabul etmediğini, bu noktada elden yapılan ödemeye ilişkin bir makbuz sunulamayacağı gibi bu noktada da ispat külfeti davacıya ait olduğunu, davacı kullanmış olduğu … Bankası ve … Bankası A.Ş. Hesaplarını göstermiş ve Bu hesapların 2016 yılından günümüze değin incelemesi halinde görüleceği üzere malvarlığında davalı kaynaklı bir 400.000,00 TL’lik artış olmadığı gerekçesiyle bu ödemeyi kabul etmese dahi davacının delil olarak sunulan banka hesap hareketleri ödemenin yapılmadığına dair yeterli ve geçerli bir delil olma özelliğine sahip olmadığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K.m.72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İzmir 14.İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyası, 06/06/2016 keşide tarihli 15/06/2017 vade tarihli 400.000 TL bedelli bono, İzmir 3.İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 27/01/2022 tarihli rapor, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, buna karşın müvekkilinin imzası ele geçirilerek 06/06/2016 keşide tarihli 15/06/2017 vade tarihli 400.000 TL bedelli bono haline getirildiğini ve İzmir 14.İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, takibin iptali talebi ile İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinde açılan …/… Esas sayılı davada aldırılan bilirkişi raporunda her ne kadar imzanın davacıya ait olduğu belirtilmişse de davacının bir şekilde attığı imzalı belgenin sonradan sahte bir şekilde bonoya dönüştürüldüğü ve kötü niyetli olarak kullanıldığı yönünde tespit yapıldığını, bu durumun iddialarını ispat ettiğini, zaten müvekkili ile davalı arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi de bulunmadığını iddia ederek, müvekkilinin takip dosyası ve dayanağı bono nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, müvekkili yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili … peyderpey davacı yana verdiği paranın karşılığı olarak davacı yandan 400.000 TL bedelli bir bono aldığını, davacı yana borcunu ödemesini defaatle belirtmesine rağmen borcu ödemeye yanaşmaması üzerine taraflarınca davacı borçlu aleyhine İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı icra dosyası ile icra takibine girişildiğini, icra takibine davacı borçlu yanca hem imza yönünden hem de borca itiraz yönünden itiraz edilmesi üzerine haksız itirazların mahkemece reddine ve inkar tazminatına karar verildiğini, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi …/… E., …/… K., 16/01/2021 tarihli kararda da görüleceği üzere borçlu haksız yere imzaya, borca ve ferilerine itiraz etmiş, yapılan yargılama sonucu bilirkişi raporunda da görüleceği üzere imzanın borçlunun el ürünü olduğunun tespiti ile haksız itirazların reddi ile inkar tazminatına karar verildiğini iddia ederek davanın reddini savunmuş, müvekkili yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, icra takibi ve dayanağı bono nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraflar arasında; imzası inkar edilmeyen bononun keşideci imzası el geçirilerek oluşturulup oluşturulmadığı, bononun matbu olarak basılan bonolardan mı yoksa bilgisayar ortamında üretilen ve çıktısı alınan bir bono mu olduğu, bu hususlara bağlı olarak da davacının bu bono ve bonoya dayanılarak girişilen takip nedeniyle menfi tespit isteminde bulunup bulunamayacağı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır. Bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olduğu hususlarında ise taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Mahkememizce taraf talepleri ve somut olaya konu uyuşmazlık, iddia ve savunma kapsamında tespit edildikten ve davanın icra takibinden sonra açılan ve kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu az yukarıda belirlendikten sonra ilk olarak huzurdaki davaya ilişkin yasal düzenlemeler zikredilecektir;
Bu meyanda; 2004 sayılı İİK’nun 72. Maddesinde borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceği, takipten önce açılan davada mahkemece talep üzerine alacağın yüzde on beşinden az olmayacak şekilde gösterilecek teminat mukabilinde takibin durdurulması hakkında tedbir kararı verilebileceği, takipten sonra açılan davada ise tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ancak borçlunun gecikmeden doğacak zararları karşılaması ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat mukabilinde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin istenebileceği, dava alacaklı lehine sonuçlanırsa ihtiyati tedbirin kalkacağı, hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının alacağını geç almış olmaktan dolayı uğradığı zararı gösterilen teminattan alacağı, alacaklının bu sebeple uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı, bu zararın alacağın yüzde yirmisinden az takdir edilemeyeceği, dava borçlu lehine sonuçlanırsa takibin derhal duracağı, ilamın kesinleşmesini müteakip ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın icranın kısmen veya tamamen eski hale iade edileceği, borçluyu dava açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa talep üzerine ve alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde belirlenecek zararın alacaklıdan tahsiline karar verileceği, borçlu menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edileceği hususları düzenlenmiştir. Yargılama seyrine ilişkin ispat ve usul kurallarının bulunduğu ve somut olay ile yargılamaya uygulandığı 6100 sayılı yasanın 200.maddesinde bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerlerinin ikibin beşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiği ( davaya konu bononun keşide tarihi itibariyle bu sınırın 2500 TL.olduğu) , senetle ispatı gereken hususlarda bu düzenleme (birinci fıkradaki zorunluluk) hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebileceği, 201.maddede senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin iki bin beş yüz Tük Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı, 202.maddede senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu hallerde delil başlangıcı bulunması durumunda tanık dinlenebileceği, delil başlangıcının ise iddia konusu işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olduğu yasal düzenlemeleri bulunmaktadır.
Davacı tarafın, senedin keşideci davacının imzasının ele geçirilerek bono oluşturulduğu iddiası kapsamında mahkememizce, dosya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek rapor aldırılmıştır. 27/01/2022 tarihli Adi Tıp Kurumu raporunda; İnceleme konusu senedin mutat matbu senetlerden olmayıp bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş olduğu, Senedin sağ dikey kenar uzunluğunun sol dikey kenar uzunluğundan fazla olduğu, Senette borçlu isim yazısı ve imzasının senette yer alan diğer yazılardan farklı fiziki evsafta bir kalem oluşturulmuş olduğu, inceleme konusu senedin imzadan faydalanılarak oluşturulduğunu gösterir yeterlik ve nitelikte başkaca bulgu saptanmadığı hususlarında tespitlere yer verilmiştir. Bu kapsamda İzmir 3.İcra Hukuk Mahkemesinin …/… Esas sayılı dosyasına sunulan 26/11/2019 havale tarihli, Bilirkişi … tarafından düzenlenen rapordan bahsetmek gerekmektedir. Söz konusu bu raporda bilirkişi tarafından düzenlenen bu raporda, bonodaki imzanın davacının eli ürünü olduğu, senedin borçlanma amacıyla düzenlenmiş bir senet olmadığı, davacının başka bir amaçla yazmış olduğu isim ve imzasının üst tarafının bilgisayar ortamında senet haline getirilmesi suretiyle sahte olarak oluşturulmuş olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Bu rapor ise mahkememizce itibar edilmemiş, konuya ilişkin mahkememizce aldırılan ve yukarıda hulasası zikredilen Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporuna itibar edilmiştir. Zira bilirkişinin keşidecinin isim ve imzasını yazarken hangi niyet, saik ve amaçla bunu yaptığını ya da yapmadığını, başka bir söyleyişle keşidecinin bir belgeye isim ve imza yazarken bunu borçlanma amacıyla yapmadığını saptaması, hayatın doğal akışına uygun bir tespit değildir. Kaldı ki Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi tarafından, senedin imzadan faydalanılarak düzenlendiğini gösterir bir bulguya rastlanmadığı tespit edilmiştir. Senedin matbu senetlerden olmayıp bilgisayar ortamında üretildiği her iki raporda tespit edilmiştir. Ancak bu durum aynı senedin keşidecinin imzasından faydalanılarak imza ve isim yazan yerin üstüne senet metni basıldığını ispata yeterli değildir. Kambiyo senetlerinin matbu bir şekilde basılı kağıtlar vasıtasıyla oluşturulması gerektiğine dair hukuki bir mecburiyet bulunmamaktadır. Hatta kambiyo senedinin kağıda yazılması bile zorunlu bir unsur olarak kanunda düzenlenmemiştir. Parşömen, deri, tahta, duvar gibi yüzeylere bile senet metni yazılıp imzalanabilmesinin hukuken muteber olduğu öğretide ittifakla kabul edilegelmiştir. Dolayısıyla davaya konu bononun, bilgisayar ortamında oluşturulduğu bilirkişi raporlarıyla sabittir ve bu durum esasen taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davacı tarafın iddialarının aksine bu durum senedin zorunlu bir unsuru değildir ve senedin geçerliliğine etkisi bulunmamaktadır. Davacı tarafın, keşidecinin imzası ele geçirilerek tamamen sahte olarak senet düzenlendiği iddiasına ise yukarıda bahsi geçen Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu karşısında mahkememizce itibar edilmemiştir. Bu iddia davacı tarafça yukarıda değinilen ispat kuralları çerçevesinde, somut, kesin ve her türlü şüpheden uzak bir delil ile ispat edilememiştir. Bu konudaki ispat yükünün davacı tarafa ait olduğu ise her türlü tartışmadan uzaktır. Diğer yandan davacı tarafın, taraflar arasında ticari herhangi bir ilişki bulunmadığı, senet düzenlenmesini gerektiren bir durumun olmadığı yönündeki iddialarına, senedin illetten mücerretliği ilkesi kapsamında, mahkememizce itibar edilmemiştir.
Mezkur nedenlerle mahkememizce, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine, ihtiyati tedbir ve bu konudaki davalı talebi gözetilerek davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
Davanın REDDİNE,
2004 Sayılı İİK’nun 72/4 maddesi gereğince alacaklı davalının uğradığı zararın, dava değerinin takdiren %20’si oranında olduğunun tespiti ile dava değerinin %20’si olarak tespit edilen 80.000 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Mahkememizce verilen 13/10/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının, hüküm kesinleşince kaldırılmasına,
Davalı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 36.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL ret harcından peşin yatırılan 59,30-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 21,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/04/2022

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza