Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/111 E. 2021/550 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/111 Esas
KARAR NO : 2021/550

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın … Şubesi ile davalı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, sözleşmeye istinaden davalı şirkete kredi kullandırıldığını, davalıların ödeme taahhüdünü yerine getirmediklerini, bunun üzerine ihtarname keşide edilerek muaccel hale gelen borcun ödenmesinin istenildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine ihtiyati haciz kararı alındıktan sonra icra takibine geçildiğini, davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, kefil olan davalıların da müteselsil ve müşterek borçlu ve kefil sıfatı ile aynı şartlarla sorumluluğu üstlendiklerini, sözleşmedeki hükme uygun olarak icra takibinde faiz talebinde bulunduklarını, HMK’nun 17. maddesi uyarınca sözleşme ile İzmir Mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle icra takibinin İzmir’de açılmasının hukuka uygun olduğunu, müvekkili bankanın alacağının tüm yasal mevzuat, banka mevzuatı ve sözleşme hükümleri çerçevesinde tespit edilmiş olup, yasal olmayan herhangi bir talebinin söz konusu olmadığını, davalıların itirazının haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yasal süresi içinde icra dosyasında takibe, yetkiye ve borca itiraz ettiklerini, davacının haksız ve hukuka aykırı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkillerinin ikamet adresinin … olması sebebiyle İzmir İcra Müdürlüklerinin yetkisiz olup, genel yetkili icra müdürlüğünün, İİK’nun 50. maddesinin yollamasıyla HMK’nun 6. maddesi gereği borçlunun yerleşim yerinin yetkili olduğunu, her üç davalının ikamet adresinin … olması sebebiyle … İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, ayrıca HMK’nun 6 ve 7. maddeleri uyarınca müvekkillerinin yerleşim yeri adreslerinin … olması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkisiz olup davaya bakmaya … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkillerinin davacıya, davaya konu borcunun bulunmadığını, talep edilen faiz oranının hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş olduğunu, gabin teşkil eden fahiş faiz oranının aynı zamanda TBK’nun 28.maddesine de aykırı olduğu gibi işlemiş faizin TCMB tarafından açıklanan temerrüt faiz oranından fazla olduğunu, müvekkilinin hemen her banka ile çalışıp bu nedenle ne kadarlık borç ödediğini veya ne kadar borcun kaldığını bilmemesi nedeniyle alacağın likit olmaması ve müvekkilinin ve kötü niyetli olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, davacı tarafın iddialarının ispatlanamayıp haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiş, İzmir İcra Dairelerinin yetkisizliği nedeniyle davanın yetki yönünden reddine, müvekkillerinin borcu bulunmadığından davanın esastan reddi ile davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin borçlu, gerçek kişi davalıların müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile yer aldıkları ticari nitelikli genel kredi sözleşmesinden doğan borcun süresinde ödenmediği iddiası ile hesabın kat edilmesinden sonra yapılan icra takibinde davalıların icra dairesinin yetkisi ile borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında takibe ve davaya konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili için 21/01/2021 tarihinde ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin davalı şirket ile davalı …’a tebliğ edilemeyip, davalı …’a tebliğinden sonra, davalılar vekili tarafından her üç davalı için birlikte ve yasal süre içinde sunulan 03/02/2020 tarihli itiraz dilekçesi ile; yetkili icra dairesinin … İcra Dairesi olup icra dairesinin yetkisine itirazla birlikte müvekkillerinin borçlarının bulunmadığı iddia edilerek borcun tamamına ve ferilerine itiraz edilmiş, bu nedenle takip durmuştur.
Davalı şirket ile davalı …’a ödeme emri tebliğ edilememiş olsa da adı geçen davalılar adına da itiraz dilekçesinin birlikte sunulduğu, davacı tarafta adı geçen davalılar yönünden de takibe devam iradesi bulunduğu göz önünde tutularak her üç davalı yönünden itirazın yasal süre içinde yapıldığı ve geçerli olduğu kabul edilmiştir.
İtiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmemiş olması nedeniyle dava yasal süre içinde açılmıştır.
İtirazın iptali davalarında icra dairesinin yetkisine itiraz edildikten sonra mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde İ.İ.K’nun 50. maddesi hükmü göz önünde tutularak öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi, takibin yetkili icra dairesinde yapıldığının belirlenmesi halinde icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın iptaline karar verildikten sonra mahkemenin kendi yetkisini incelemesi gerekmektedir.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, geçerli bir icra takibinin varlığı yönünden zorunlu olup bu durum itirazın iptali davalarında dava şartlarından biridir. İcra müdürlüğünün yetkili olduğunu resen inceleme yetkisinin bulunmaması nedeniyle, bu dava şartı mahkeme tarafından resen gözetilmek zorundadır.
Somut olayda, davalı tarafça icra takibinin yetkisine itiraz edilmesi yanında mahkememizin de yetkisiz olduğu konusunda yasal süre içinde sunulan cevap dilekçesinde ilk itirazda bulunulmuştur.
Her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı iddia edilerek HMK’nun 17. Maddesi uyarınca takibin İzmir İcra Dairelerinde açılmasının hukuka uygun olduğu iddia edilmiş ise de dosyaya davacı tarafça bir örneği sunulan kredi sözleşmesi örneğinin “Yetkili mahkeme, icra daireleri ve kanuni düzenlemeler” başlıklı 19. maddesinde yetkili mahkeme ve icra dairelerine ilişkin bir bölüm ayrılmasına rağmen yetkili icra dairesi ve mahkemesi bölümünün boş bırakıldığı, bir yer adının yazılı olmadığı, aynı paragrafta kredinin sonradan başka bir şubeye nakdedilecek olması halinde nakdedilen şubenin bulunduğu yer mahkeme ve icra dairelerinin de yetkili kılındığı, ayrıca bu durumun müşterinin ikametgahı ve bulunduğu yerin veya müşteriye ait mal ve değerlerin veya kredinin nakdedildiği şubenin bulunduğu yerin adli mercilerine başvurulmasına engel olmayacağının yazılı olduğu görülmüştür. Bunun yanında taraflar arasında düzenlenen kefalet hükmü başlıklı kefalet sözleşmesinde başkaca bir yetki düzenlemesine de yer verilmemiştir.
Sözleşmelerde yetkili kılınan bir yer belirlenmemekle birlikte yukarıda açıklanan ilave yetkili yerler belirlenmiş, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkileri saklı tutulmamıştır.
Davaya konu kredi sözleşmelerinde yer alan davalıların sözleşmedeki yazılı adresleri ile her üç davalının yerleşim yerleri …’tır. Bunun yanında kredi sözleşmesinin yapıldığı şube davacı bankanın … Şubesi’dir. Davalılar itiraz dilekçesinde takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını, yetkili icra dairesinin … İcra Dairesi olduğunu bildirmişlerdir. Bu bildirim yetki itirazı yönünden usulüne uygun yetki itirazı niteliğindedir.
Kredi sözleşmelerinde taraflarca uyuşmazlığın çözümündeki yetkili yerin belirlenmediği, sözleşmede yalnız kredinin şubeler arası nakledilmesi ile müşterinin yerleşim yeri ve mal varlığının bulunduğu yerin yetkili olacağının kararlaştırıldığı, dava dilekçesinde icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın iptali konusunda tarafların İzmir İcra Dairelerini yetkili kıldıkları dışında hiç bir açıklamaya yer verilmediği ve bu konuda bir delil ve belge sunulmadığı gibi davaya konu kredinin bir başka şubeye nakdedildiğine dair bir iddiada bulunulmadığı, sözleşmedeki tarafların yerleşim yerinin İzmir olduğu ya da İzmir’de mal varlıklarının bulunduğu yönünde bir iddiada da bulunulmadığı, davaya konu kredi sözleşmesinde imzası bulunan davalı gerçek kişilerin her ikisinin yerleşim yeri ile davalı şirketin ticaret siciline kayıtlı adresinin … olarak yazılı olduğu, bu duruma göre takibin İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesi ile HMK’nun yetkiye ilişkin düzenlemelerine göre belirlenecek icra müdürlüklerinde yapılabileceği, bu bağlamda alacağın para borcundan kaynaklanması nedeniyle TBK’nun 89. ve HMK’nun 10. ve 14. maddeleri ile Türk Ticaret Kanunu’nun 7. maddesinde düzenlenen teselsül karinesinin somut olayda uygulanması gerektiği, buna göre takibin sözleşmelerin düzenlendiği ve ifa edileceği yerde yapılabileceği gibi genel yetki kuralı gereğince sözleşmede taraf olan borçlu ile müteselsil kefillerin yerleşim yeri mahkemesinin yetki alanında da yapılabileceği, sözleşmelerin düzenlendiği ve ifa edileceği yerin davacı bankanın … Şubesi olup HMK’nun 6. ve 7. maddeleri uyarınca sözleşmede taraf olan bütün davalıların sözleşmedeki yazılı yerleşim yerlerinin de … olduğu göz önünde tutulduğunda … İcra Dairesi’nin yetkili olduğu, bu durumda İzmir İcra Müdürlüğü’nün yetkisiz olup icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla geçerli bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle dava koşulu gerçekleşmediğinden HMK’nun 114 (2) ve 115 (2) maddeleri uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle, davanın usulden REDDİNE,
2-Davacı bankanın … Yönetimi A.Ş’nin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6741 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi ve 24/01/2017 tarih 2017/9756 kararname eki ve kararın 2. bendi gereği harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı taraf yararına A.A.Ü.T’nin 7 (2) maddesi uyarınca takdir edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021

Başkan …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Katip …
e -imzalıdır