Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/96 E. 2021/895 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/96
KARAR NO : 2021/895

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/02/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından açılan ihale sonucunda “…”ni aldığını, davalı şirketin ihale ile aldığı işin ifası amacı ile de müvekkili şirket ile 02/05/2017 tarihinde ekli taşeron sözleşmesini imzaladığını, taraflar arasında ayrıca bu asıl sözleşmenin ayrılmaz parçası olmak üzere 18/01/2018 tarihinde ek sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme ile üstlendiği edimlerini eksiksiz bir şekilde ifa ettiğini ve sözleşme konusu işi geçici kabul tutanağı ile davalı şirkete teslim ettiğini, geçen süre zarfında herhangi bir eksik, ayıp veya hatalı imalat bildiriminde veya tespitinde bulunulmadığını, imalat ve işlerin halen sorunsuz bir biçimde kullanıldığını, 3 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen davalı şirket tarafından kesin kabul işleminin yapılmadığını ve bunun müvekkilinin alacağının geciktirilmesi ve sürüncemede kalması için kasıtlı ve bilinçli olarak yapıldığını, müvekkilinin davalı şirketten 138.159,51-TL alacağının bulunduğunu, alacağın ödenmesi için davalıya İzmir …. Noterliğinin 01/10/2019 tarih ve …/… yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ödemenini yapılmaması nedeniyle İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığının, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hak edişlerden yapılan nakit teminat kesintileri kesin kabul yapılmadığı için muaccel olmadığından alacak talebi hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taşeron sözleşmesine ilişkin kesin kabulün halihazırda yapılmadığını ve işin tasfiyesinin de henüz gerçekleşmediğini, ek protokolde hak edişlerden yapılan nakit teminat kesintilerinin kesin kabul beklenilmeden taşerona iade edilmesi için taşeron tarafından yükleniciye 136.650,41-TL bedelli nakit teminat mektubu sunulmadığı gerektiğinin belirtildiğini, ancak müvekkiline bu şekilde bir teminat mektubu da sunulmadığını, nakit teminat mektubu da ibraz edilmediğinden kesin kabul yapılıncaya dek kesilen teminat iadelerinin sözleşme gereği davacı şirkete yapılmayacağını, müvekkili tarafından ihale makamı olan İzmir Büyükşehir Belediyesine kesin kabul için başvuru yapıldığını ancak halen kesin kabul işlemi yapılmadığını, müvekkilinin bu hususta bir sorumluluğu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ”…” ihalesini alan davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 02/05/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ve 18/01/2018 tarihli taşeronluk ek sözleşmesi,
4-İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Fen İşleri Dairesi Başkanlığının 11/09/2021 tarihli … sayılı yazı cevabı ve ekinde gönderilen Geçici Kabul Tutanağı,
5-İzmir …. Noterliğinin 01/10/2019 tarihli …/… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin ilgilisine tebliğine ilişkin evraklar,
6-Davacı şirkete ve davalı şirkete ait BA/BS formları, e-fatura mükellefiyetlerine ilişkin kayıt ve belgeler,
7-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ”…” ihalesini alan davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 02/05/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ve 18/01/2018 tarihli taşeronluk ek sözleşmesi kapsamında davacı şirket tarafından alt taşeron sıfatıyla yapılan işlerin geçici kabulünün yapılmasına rağmen sözleşmelerde belirtilen sürelerde kesin kabullerinin yapılmaması sebebiyle 18/01/2018 tarihli ek sözleşmenin ilgili hükümleri doğrultusunda ve taraflar arasında düzenlenen cari hesap mutabakatı ve cari hesap ekstresi kapsamında davacının hak ettiğini iddia ettiği bedelden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir …. İcra Dairesinin Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 138.159,51-TL asıl alacak, 2.095,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 140.255,56-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle rüzgar enerji santrali kulelerinin imalatı kapsamında olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesinde; ”Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” şeklinde düzenlenmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır.
Taraflar arasında imzalanan 02/05/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ve 18/01/2018 tarihli taşeronluk ek sözleşmesinin incelenmesinde, davalı şirketin İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ”…” ihalesi kapsamında müteahhit, davacı şirketin ise taşeron sıfatını haiz oldukları, sözleşme konusunun Metropol Alan İçerisinde Bulunan Ulaşım Yollarında Bakım ve Onarım-Taldilat Dosyası Kamera Sisteminin Temini ve Devreye Alınması İşinin taşeron tarafından sözleşme ve ekleri ile teknik şartnamelere uygun olarak ifası çerçevesinde tarafların tüm hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesine ilişkin olduğu, işin süresinin 60 gün olduğu görülmektedir.
Sözleşmenin dava konusunu oluşturan uyuşmazlıkla ilgili geçici kabul ve kesin kabul işlerini düzenleyen 24. maddesinde, sözleşmeye konu işlerin taşeron tarafından tamamlanmasından 3 ay sonra, taşeronun müracaatı sonucunda geçici kabullerin yapılacağının, kesin kabulün ise geçici kabulden 18 ay sonra yapılacağının, kesin kabulün müteahhit ve taşeron firma mensuplarından ikişer kişiden oluşturacak ve müteahhidin başkanlığındaki bir kabul heyeti tarafından yapılacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dosya muhteviyatına İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Fen İşleri Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkereye verilen 11/09/2021 tarihli … sayılı cevap yazısı neticesinde kazandırılan Geçici Kabul Tutanağında yer aldığı üzere, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından yapılan işin geçici kabulünün 12/10/2017 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
Dava dilekçesinde dava konusu işin tamamlandığı, tamamlanan işlere ilişkin olarak geçici kabullerin geçici kabul tutanağı düzenlenmek suretiyle davalı şirkete teslim edildiği, geçici kabulden bu yana 2,5 yıllık sürede davalı şirket tarafından yapılan işlere yönelik olarak herhangi bir eksik, ayıp veya hatalı imalat bildiriminde bulunulmadığı, ek sözleşmenin 3. maddesi uyarınca davacı şirketin kestiği her fatura bedelinden yapılan %5’lik kesintinin %3’lük kısmı toplamı olan 136.650,41-TL’nin ödenmesinin kesin kabulün yapılması şartına bağlandığı, taraflar arasında davacı şirketin davalı şirketten olan 138.159,51-TL tutarındaki alacağına yönelik olarak cari hesap ekstresi ve cari hesap mutabakatı imzalandığı iddiaları karşısında, cevap dilekçesinde davacının sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının %95’inin ödendiğinin, %5’lik kısmının ise teminat olarak kesildiğinin, %5 oranındaki kesintinin %2’lik kısmının geçici kabulden sonra davacıya iade edildiğinin, bakiye %3’lük kısmın ise kesin kabul yapılması akabinde davacıya iade edileceğinin, iş bitiminin kesin kabulün yapılması ve işin tasfiyesi ile gerçekleşeceğinin, ancak kesin kabulün halihazırda henüz yapılmadığının, bu sebeple davacının %3’lük teminat iadesi alacağının henüz muaccel olmadığının, teminat iadesi talebinde bulunan davacıdan teminat bedeli mukabilinde teminat mektubu sunulmasının istenildiğinin, teminat iadesinin ihale makamının bahse konu iadeyi davalı şirkete yapması durumunda davalı şirket tarafından da davacı şirkete yapılabileceğinin, kesin kabul işleminin yapılmasının davalı şirketin sorumluluğunda olmadığının belirtildiği görülmekle, iddia ve savunmalar ile taraflar arasında imzalanan sözleşmeler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında, sözleşmenin ‘Kesin Kabul’ başlıklı 24.2. maddesi gayet açık olup, kesin kabulün geçici kabulden 18 ay sonra yapılacağının kararlaştırıldığı, kesin kabul açısından taşeron sıfatını haiz davacı şirkete herhangi bir yükümlülük yüklenmediği, sözleşme kapsamında geçici kabul işleminin yapıldığı ancak kesin kabul işleminin henüz yapılmadığı, yapılan kesinti bedelinin136.650,41-TL olduğu her iki tarafın da kabulünde olduğu, kesin kabulün yapılmasının veya yaptırılmasının davalı müteahhit şirketin sorumluluğunda olduğu, kesin kabulün yapılmaması açısından kapsamında ihale makamı veya davalı şirket tarafından davacı şirkete herhangi bir eksik, ayıp veya hatalı iş ihtarında veya başvurusunda bulunulmadığı, tarafların kesin surette bağlayan sözleşme hükümleri gereğince ihale makamı tarafından kesin kabul işleminin yapılmamasının davacı şirketi bağlamayacağı, davalı şirketin kesin kabulün yapılmamasından dolayı davacı şirketten yapılan %3’lük kesinti bedelini geçici kabulün yapılmasından 18 ay sonra iade etme yükümlülüğü altında olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki mail yazışmalarına da herhangi bir itiraz bulunmadığı dikkate alındığında, mail içeriklerinde yer aldığı üzere tarafların 138.159,51-TL alacak bakiyesi çerçevesinde mutabakat sağladıkları, davacı şirketin davalı şirketten 138.159,51-TL tutarında alacağının bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı şirket tarafından, kesintiye konu edilen teminat bedelinin iadesi amacıyla davalı şirkete gönderilen İzmir …. Noterliğinin 01/10/2019 tarihli …/… yevmiye numaralı ihtarnamesinde cari hesap mutabakatında yer alan 138.159,51-TL alacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 02/10/2019 tarihinde davalı şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı şirketin 07/10/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü değerlendirilmiştir.
Dava konusu icra takibinde talep edilen işlemiş faiz bedeline yönelik olarak, temerrüt tarihinin 07/10/2019, icra takip tarihinin 07/11/2019 olduğu, temerrüt tarihinden icra takibi tarihine kadar geçen sürenin 32 gün olduğu, taraflar arasındaki işin ticari iş olduğu ve davacı şirketin ticari ilişki kapsamında davalının temerrütü açısından avans faizi talep edebileceği, icra takibinde talep edilen %18,25 oranında avans faizinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğu göz önünde bulundurularak mahkememizce resen yapılan hesaplama sonucunda davacı şirketin icra takibinde talep edebileceği işlemiş faiz bedelinin (138.159,51-TL*32*18,25/36500) 2.210,55-TL olduğu, icra takibinde talep edilen işlemiş faiz bedelinin mahkememizce hesaplanan işlemiş faiz bedelinden az olduğu dikkate alındığında, bu bedel yönünden de tam kabul doğrultusunda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Dava konusu alacağın faturaya dayalı olması, alacak bedeline ilişkin olarak her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere mutabakat bulunması göz önünde bulundurulduğunda, alacak bedelinin likit mahiyette olduğu ve icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının mevcut olduğu değerlendirilerek, icra inkar tazminatının da kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ”…” ihalesini alan davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 02/05/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ve 18/01/2018 tarihli taşeronluk ek sözleşmesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Fen İşleri Dairesi Başkanlığının 11/09/2021 tarihli … sayılı yazı cevabı ve ekinde gönderilen Geçici Kabul Tutanağı, İzmir …. Noterliğinin 01/10/2019 tarihli …/… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin ilgilisine tebliğine ilişkin evraklar, davacı şirkete ve davalı şirkete ait BA/BS formları, e-fatura mükellefiyetlerine ilişkin kayıt ve belgeler ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ”…” ihalesini alan davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan 02/05/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ve 18/01/2018 tarihli taşeronluk ek sözleşmesi kapsamında davacı şirket tarafından alt taşeron sıfatıyla yapılan işlerin geçici kabulünün yapılmasına rağmen sözleşmelerde belirtilen sürelerde kesin kabullerinin yapılmaması sebebiyle 18/01/2018 tarihli ek sözleşmenin ilgili hükümleri doğrultusunda ve taraflar arasında düzenlenen cari hesap mutabakatı ve cari hesap ekstresi kapsamında davacının hak ettiğini iddia ettiği bedelden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 138.159,51-TL asıl alacak, 2.095,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 140.255,56-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, sözleşmenin dava konusunu oluşturan uyuşmazlıkla ilgili geçici kabul ve kesin kabul işlerini düzenleyen 24. maddesinde, sözleşmeye konu işlerin taşeron tarafından tamamlanmasından 3 ay sonra, taşeronun müracaatı sonucunda geçici kabullerin yapılacağının, kesin kabulün ise geçici kabulden 18 ay sonra yapılacağının, kesin kabulün müteahhit ve taşeron firma mensuplarından ikişer kişiden oluşturacak ve müteahhidin başkanlığındaki bir kabul heyeti tarafından yapılacağının düzenlendiği, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından yapılan işin geçici kabulünün 12/10/2017 tarihinde yapıldığı, sözleşme gereğince kesin kabulün geçici kabulden 18 ay sonra yapılacağının kararlaştırıldığı, kesin kabul açısından taşeron sıfatını haiz davacı şirkete herhangi bir yükümlülük yüklenmediği, sözleşme kapsamında geçici kabul işleminin yapıldığı ancak kesin kabul işleminin henüz yapılmadığı, yapılan kesinti bedelinin136.650,41-TL olduğu her iki tarafın da kabulünde olduğu, kesin kabulün yapılmasının veya yaptırılmasının davalı müteahhit şirketin sorumluluğunda olduğu, kesin kabulün yapılmaması açısından kapsamında ihale makamı veya davalı şirket tarafından davacı şirkete herhangi bir eksik, ayıp veya hatalı iş ihtarında veya başvurusunda bulunulmadığı, tarafların kesin surette bağlayan sözleşme hükümleri gereğince ihale makamı tarafından kesin kabul işleminin yapılmamasının davacı şirketi bağlamayacağı, davalı şirketin kesin kabulün yapılmamasından dolayı davacı şirketten yapılan %3’lük kesinti bedelini geçici kabulün yapılmasından 18 ay sonra iade etme yükümlülüğü altında olduğu, taraflar arasında bulunduğu belirtilen ve herhangi bir itiraza uğramayan mail içeriklerinde yer aldığı üzere tarafların 138.159,51-TL alacak bakiyesi çerçevesinde mutabakat sağladıkları, davacı şirketin davalı şirketten 138.159,51-TL tutarında alacağının bulunduğu, davalı şirketin icra takibine ve davaya konu edilen alacak bedeli yönünden 07/10/2019 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, mahkememizce resen yapılan hesaplama sonucunda davacı şirketin icra takibinde talep edebileceği işlemiş faiz bedelinin 2.210,55-TL olduğu, dava konusu alacağın faturaya dayalı olması, alacak bedeline ilişkin olarak her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere mutabakat bulunması göz önünde bulundurulduğunda, alacak bedelinin likit mahiyette olduğu ve icra inkar tazminatı talebinin yasal şartlarının mevcut olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Anonim Şirketinin İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 138.159,31-TL asıl alacak, 2.096,05-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 140.255,56-TL alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %18,25 oranında ve değişen oranlarda avans uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 140.255,56-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı … Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 9.580,86-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1.693,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.887,43-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 17.274,28-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 55,50-TL elektronik tebligat, 19,00-TL tebligat, 124-TL posta masrafı, 1.693,43-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.946,33-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.