Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/745 E. 2022/36 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/745
KARAR NO : 2022/36

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 04/08/2020 tarihinde amcası …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza sebebiyle müvekkilinin ağır derecede yaralandığını ve Manisa Şehir Hastanesine kaldırıldığını, uzun ve ağır tedaviler gördüğünü ve bir çok kez ameliyat geçirdiğini, hala daha tam olarak iyileşemediğini, günlük yaşamını sağlıklı bir insan gibi idame ettiremediğini, müvekkilinde oluşan daimi iş gücü kaybı tazmnatı, geçici iş göremezlik tazminatı, bakım ve tedavi giderlerinin kusurlu aracın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL daimi iş gücü kaybı tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL bakım giderleri ve 50,00-TL SGK tarafından karşılanmayan tedabi giderleri için olmak üzere toplam 300,00-TL’nin temerrüt tarihi itibariyle işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul olması nedeniyle yetki yönünden davanın reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak, müvekkiline usulüne uygun bir başvuru bulunmadığını, sigorta poliçesinin bir zenginleşme aracı olmayıp sadece gerçek zarar tutarını teminat altına aldığını, dosyanın Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminat talepleri, bakıcı giderleri gibi tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu ve trafik poliçesi teminat kapsamı dışında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davacı tarafça dava açılmadan önce davacı …’in 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanması neticesinde davalı … Anonim Şirketine … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında yapılan başvuru evrakı ve başvuru evrakının sigorta şirketine tebliğine ilişkin tebligat evrakı,
3-… Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi, hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araca ait ruhsat fotokopileri,
5-Saruhanlı Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı dosyası,
6-Manisa Şehir Hastanesi tarafından … TC Kimlik numaralı …’in 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sebebiyle gördüğü tedavilere ilişkin olarak düzenlenen tedavi evrakları,
7-İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde bulunan … TC Kimlik numaralı …’e ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 04/08/2020 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle yaralanan … TC Kimlik numaralı …’e maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin bilgi ve kayıtlar,
8-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporu,
9-İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 20/08/2021 havale tarihli maluliyet raporu,
10-Ortopedi alanında uzman doktor bilirkişinin 01/11/2021 havale tarihli raporu,
11-Davacı vekilinin 15/12/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi,
12-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 04/08/2020 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin, yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığının belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’in mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin, muhtaç ise davacıya refakat eden bakıcı ücretlerinin ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedelleri ile bakıcı ve tedavi giderlerinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”MADDE 90- Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
Aydın … Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı …’in anne ve babasının boşanmasına karar verildiği, 09/10/2007 doğumlu …’in velayetinin babasına verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Aydın … Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davacı …’in velayetinin davacı …’e verildiği ve bu çerçevede davacı …’in aktif husumet ehliyetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu uyuşmazlığın 04/08/2020 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin, yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığının belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’in mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin, muhtaç ise davacıya refakat eden bakıcı ücretlerinin ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedelleri ile bakıcı ve tedavi giderlerinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, ayrıca 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirlendiği, bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu, bu kapsamda her ne kadar davanın tarafları olan gerçek ve tüzel kişilerin yerleşim yerlerinin İzmir İli dışında olduğu ve dava konusu trafik kazasının Manisa İli sınırları içinde gerçekleştiği görülmekte ise de davalı … Anonim Şirketinin Ege Bölge Müdürlüğünün İzmir İlinde bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.
Saruhanlı Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde, şüpheli hakkında yanında öz yiğeni … ile seyir halinde iken kullanımda olduğu … plakalı araç ile Manisa gişelerini geçtikten sonra aydın istikametine doğru giderken bir anlık dikkatsizlik sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı yaralamalı trafik kazası sebebiyle soruşturma işlemlerine başlanılmış ise de, mağdur …’in babası mağdur …’in alınan beyanında olay sebebiyle kardeşi olan şüpheliden şikayetinin bulunmadığını, oğlunun sağlık durumunun iyi olduğunu beyan ettiği, şüphelinin yapılan alkol kontrolünde alkolünün bulunmadığı ve üzerine atılı suçun takibinin şikayete tabi olduğu, mağdurun olay sebebiyle şikayetinin bulunmadığı, bu sebeple şüpheli hakkında üzerine atılı müsnet suçtan şikayet yokluğu sebebiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen 04/08/2020 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında yapılan tespitler ile Saruhanlı Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı soruşturma dosyasında verilen takipsizlik kararında yapılan kusur kabulü göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü …’in %100 oranında asli ve tam kusuru ile meydana geldiği hususunda mahkememiz nezdinde hukuki ve vicdani kanaat oluşmuş, bu sebeple kusur durumunun belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiş ve bu oranlar esas alınarak yargılamaya devam edilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek … TC Kimlik numaralı davacı …’in gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’e ait Manisa Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı hususlarının, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak, 09.10.2007 doğumlu …’de 04.08.2020 tarihli trafik kazasına bağlı olarak oluşan engellilik oranı, olay tarihinde yürürlükte olan “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” (Resmi Gazete, 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı) göz önüne alınarak değerlendirildiğinde; Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu (ÇÖZGER) Özel Gereksinim Alanları Kılavuzu “Deri ve Zührevi Hastalıklar” alanından belirtilen durumlardan herhangi birisini karşılamadığı saptandığından çocuğun özel gereksiniminin olmadığı, Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” (ÇÖZGER) hükümlerinde; 5. Bölüm 14. maddesinde; “30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Engellilik Ölçütü, Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ve ilgili mülga mevzuat hükümlerine çocuk bakımından yapılan atıflar bu Yönetmelik hükümlerine yapılmış sayılır.” hükmü gereğince “Engellilik Ölçütü, Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” e göre engellilik oranının 0 (sıfır) olduğu, çocuğun yaşı ve meydana gelen yumuşak doku travması göz önünde bulundurulduğunda, tıbbi iyileşme süresinin 2 (iki) hafta olarak kabulünün uygun olacağı, ancak varsa istirahat raporu sürelerinin göz önünde bulundurulmasının daha uygun olacağı, …’de trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma sürekli bakıma muhtaç olma hallerinden birini karşılamadığı, bu nedenle, şahsın yaralanma nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığı, bakıcı yardımına ihtiyaç duymayacağı mütalaa edilmiştir.
Kökleşmiş Yargıtay 17. Hukuk Dairesi uygulamaları ve içtihatlarına göre maluliyet raporlarının düzenlenmesinde haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve yasa hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Davacı vekilinin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporuna karşı itirazlarının, güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları gereğince maluliyet oranı belirlemesi sırasında rapora esas alınacak yönetmeliğin kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik olması gerektiği, raporun kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik esas alınarak tanzim edildiği göz önünde bulundurularak reddine karar verilmiş, ancak maluliyet oranı ile geçici iş göremezlik süresi ve bakıcı refakatine muhtaç olup olmama durumu açısından yapılan tespitlere dolaylı da olsa itiraz bulunduğu dikkate alınarak; İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın 2. İhtisas Dairesine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’e ait Manisa Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı hususlarının, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan ”Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 20/08/2021 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak, …’in 04/08/2020 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe göre yapılan değerlendirmede; Travmaya bağlı gelişen yaralanmalarda esas olarak alınan cetvel, şekil ve tabloların tamamını söz konusu yönetmelik içermediği dolayısıyla aynı tarih ve sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik kapsamında değerlendirildiğinde; fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, söz konusu engel oranı 20/02/2019 tarihli 30692 sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğinin EK-3 kısmında bulunan ÇÖZGER’in mevzuatla uyumu arandığında kullanılacak tablo dikkate alındığında, küçüğün özel gereksinimi bulunmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığı mütalaa edilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 20/08/2021 havale tarihli maluliyet raporu kapsamında, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin 2 hafta olduğunun kabulü ile yargılamaya devam olunmasına, karar verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamında aynen; ”…Küçük … kaza tarihinde henüz 12 yaşında olup gelir getiren bir işte çalıştığı iddia ve ispat edilememiştir. Davacı küçüğün tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” ibarelerine yer verilmiş, küçük yaşta olup, çalıştığı ve gelir elde ettiği ispatlanamayan çocuk açısından geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin uygun görülmediğine dikkat çekilmiştir.
Dava konusu trafik kazasında yaralanması neticesinde davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin 2 hafta olduğu dikkate alındığında, davacıların davacı … açısından sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunamayacakları, ayrıca davacı …’in dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarihte yaklaşık olarak 13 yaşında olduğu ve eğitim öğretimine devam ettiği, herhangi bir işte çalışmadığı ve bu sebeple herhangi bir geliri de bulunmadığından davacı … lehinde geçici iş göremezlik tazminatı şartlarının da oluşmadığı izahtan vareste olup, davacı …’in yaralanmasının herhangi bir bakıcı refakatine muhtaç bırakma duruma yol açmadığı ve bakıcı gideri tazminatı talebinin de yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 06/03/2019 tarih ve 2016/2744 Esas 2019/2594 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Sigorta poliçesinde belirtilen, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü (belgeli tedavi giderleri), 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeyle sona erdirilmiş bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak sözkonusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderlerleri, 6111 sayılı yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, sigorta şirketi sorumludur. …” ibarelerine yer verilmiş ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olmayan tedavi giderleri açısından sigorta şirketinin de sigortalısı ile birlikte sorumlu olduğuna dikkat çekilmiştir.
Keza, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2021 tarih ve 2017/(17)4-2851 Esas 2021/1221 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde; sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. KTK’ya göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur. Sigorta poliçesinde belirtilen ve motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin Kanun’dan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk “Sosyal Güvenlik Kurumuna” geçtiğinden, 31.07.2009 tarihinde açılan eldeki davada Sosyal Güvenlik Kurumu yasal hasım hâline gelmiştir. Bu nedenle mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumunun davaya dahil edilmesi, tarafların delillerinin toplanması, davacı tarafından ödenen ve rücuen tahsili talep edilen tedavi giderlerinden KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğuna esas olanların belirlenerek KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunun, Kanun kapsamı dışında kalan giderlerden ise davalının sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir…” gerekçeleri ile sigorta şirketinin tedavi giderleri önünden sorumluluk esasları belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde yer alan tedavi gideri talepleri yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması amacıyla dosyanın ortopedi alanında uzman doktor bilirkişiye tevdi ile davacı …’e ait Manisa Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 20/08/2021 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’in 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı yaralanması sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinin ne kadar olabileceğinin hesaplanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gereken ve gerekmeyen tedavi tutarlarının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, ortopedi alanında uzman doktor bilirkişi 01/11/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacının Manisa Şehir Devlet Hastanesindeki tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğu ve SGK tarafından karşılandığının tespit edildiğini, davacının başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığını, SGK tarafından karşılanmayan yol, pansuman giderleri olarak dosya kapsamına göre yapılan hesaplamalar sonucunda 708,20-TL tedavi amaçlı yol vb. gideri ve 400,00-TL pansuman vb. gideri olmak üzere toplam 1.108,20-TL SGK sorumluluğunda olmayan tedavi amaçlı gider hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 15/12/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava dilekçesinde tedavi giderleri açısından 50,00-TL olarak belirttikleri değerini 1.108,20-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği ve dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırdığı görülmektedir.
Dava konusu trafik kazasında yaralanan …’in tedavisi amacıyla davacılar tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan tedavi giderlerinden hariç olmak üzere toplamda 1.108,20-TL tedavi giderine katlanılmak durumunda kalındığı, bu bedelin az önce de belirtildiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu dışında kalan giderlerden olduğu ve yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları ile ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince sigorta şirketinin bahsi geçen tedavi gideri bedelinden sorumlu olduğu ve davacıların bu alacak kalemi yönünden davalarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladıkları kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin tarih ve Esas Karar sayılı ilamında aynen; ”…Davacının yolcu olarak bulunduğu araç özel araç olup, asıl zarar verenden istenilemeyecek ticari temerrüt faizinin, onun sorumluluğunu üstlenen davalı Güvence Hesabından da istenemeyeceği, dolayısıyla bu aracın haksız eyleminin de TTK’nın 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına, bu durumda da trafik sigortasız aracın işleteninden ancak yasal faiz istenebileceğine, trafik sigortasız aracın işleteninin hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı Güvence Hesabından da ancak aynı oranda temerrüt faizi istenebileceğine göre, davalı Güvence Hesabı bakımından istem gibi avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile sigorta şirketinden talep edilebilecek faiz türü açısından sigorta şirketinin sigortalısının hukuki niteliğine tabi olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda yer verilen içtihat dikkate alınarak, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının davalı sigorta şirketinin sigortalısı açısından ticari mahiyette bulunmaması, ticari iş niteliği taşımaması sebebiyle davacı vekilinin avans faizi talebi yerinde görülmemiş, talep edilen faiz yasal faiz üzerinden hüküm altına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davacı tarafça dava açılmadan önce davacı …’in 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanması neticesinde davalı … Anonim Şirketine … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi kapsamında yapılan başvuru evrakı ve başvuru evrakının sigorta şirketine tebliğine ilişkin tebligat evrakı, … Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araca ait ruhsat fotokopileri, Saruhanlı Cumhuriyet Başsavcılığının …/… Soruşturma sayılı dosyası, Manisa Şehir Hastanesi tarafından … TC Kimlik numaralı …’in 04/08/2020 tarihinde meydana gelen trafik kazasında sebebiyle gördüğü tedavilere ilişkin olarak düzenlenen tedavi evrakları, İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde bulunan … TC Kimlik numaralı …’e ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 04/08/2020 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle yaralanan … TC Kimlik numaralı …’e maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin bilgi ve kayıtlar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 07/05/2021 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, ayrıca yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 20/08/2021 havale tarihli maluliyet raporu, ortopedi alanında uzman doktor bilirkişinin 01/11/2021 havale tarihli raporu, davacı vekilinin 15/12/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 04/08/2020 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik (iyileşme) süresinin, yaralanması sebebiyle davacı …’in sürekli veya geçici olarak bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığının belirlenmesi ile oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’in mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin, muhtaç ise davacıya refakat eden bakıcı ücretlerinin ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hesaplanması neticesinde, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedelleri ile bakıcı ve tedavi giderlerinin davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkin olduğu, Aydın … Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davacı …’in velayetinin davacı …’e verildiği ve bu çerçevede davacı …’in aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, dava konusu trafik kazasının … plakalı araç sürücüsü …’in %100 oranında asli ve tam kusuru ile meydana geldiği, meydana gelen kaza neticesinde davacı …’in yaralandığı, davacı …’in sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresi ve yaralanması sebebiyle bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı hususlarının tespiti amacıyla alınan raporlar çerçevesinde dava konusu trafik kazasında yaralanması neticesinde davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, davacı …’in geçici iş göremezlik süresinin 2 hafta olduğu dikkate alındığında, davacıların davacı … açısından sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunamayacakları, ayrıca davacı …’in dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarihte yaklaşık olarak 13 yaşında olduğu ve eğitim öğretimine devam ettiği, herhangi bir işte çalışmadığı ve bu sebeple herhangi bir geliri de bulunmadığından davacı … lehinde geçici iş göremezlik tazminatı şartlarının da oluşmadığı izahtan vareste olup, davacı …’in yaralanmasının herhangi bir bakıcı refakatine muhtaç bırakma duruma yol açmadığı ve bakıcı gideri tazminatı talebinin de yerinde olmadığı, ancak …’in tedavisi amacıyla davacılar tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan tedavi giderlerinden hariç olmak üzere toplamda 1.108,20-TL tedavi giderine katlanılmak durumunda kalındığı, bu bedelin az önce de belirtildiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu dışında kalan giderlerden olduğu ve yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları ile ilgili yasal mevzuat hükümleri gereğince sigorta şirketinin bahsi geçen tedavi gideri bedelinden sorumlu olduğu ve davacıların bu alacak kalemi yönünden davalarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladıkları anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
1-a)Sürekli iş göremezlik tazminatı talebi yönünden davanın REDDİNE,
b)Geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden davanın REDDİNE,
c)Bakıcı gideri talebi yönünden davanın REDDİNE,
d)Tedavi gideri talebi yönünden davanın KABULÜNE, 1.108,20-TL maddi tazminatın rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 05/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 75,70-TL karar ve ilam harcından, 54,40-TL peşin harç ve 19,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2,30-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,00-TL elektronik tebligat, 57,00-TL tebligat, 105,20-TL posta masrafı, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 820,00-TL adli tıp rapor ücreti, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı ve 19,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.754,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 1,431,15-TL’sinin davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.108,20-TL nispi vekalet ücretinin davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine,
5-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 250,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’e velayeten davacı …’den alınarak davalı … Anonim Şirketine verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2022

Katip …
(E-İMZA)

Hakim …
(E-İMZA)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.