Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/740 E. 2021/997 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/149 Esas
KARAR NO : 2021/819

DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Mah. … Sokak, … adresindeki … Sitesi Sosyal Tesislerini 18 yıldan bu yana işletmekte olduğunu ve bu işyeri için müvekkili ile davalı arasında 06.08.2015 tarihinde … tesisat nolu perakende satış sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin belirtilen tesislerde 2019 yılı başından itibaren elektrik kullanmasına rağmen kendisine herhangi bir fatura tanzim edilmemesi üzerine davalı şirkete giderek durumu araştırdığını ve 42.329,85-TL tutarında borcunun olduğunu öğrendiğini, ayrıca müvekkiline abonelik sözleşmesinin tek taraflı olarak fesih edildiğinin, yeni abonelik tesis edilebilmesi için yeni sözleşme imzalaması gerektiğinin ifade edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin 03.09.2019 tarihinde yazılı olarak “abonelik sözleşmesinin hangi sebeple ve hangi gerekçelerle fesih edildiğinin kendisine bildirilmesini” belirten dilekçeyi davalı şirkete vermesine karşılık davalı taraftan herhangi bir cevap alamadığını, bunun üzerine müvekkilinin borçlu duruma düşmemek için dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafça çıkarılan borcu ödediğini, müvekkili ile davalı arasında sözleşmenin “Sözleşmenin sona ermesi ve feshi” başlıklı maddesinde sözleşmenin feshedilebilmesi için ihtar gönderilmesi gerektiği belirtilmesine karşılık müvekkiline yazılı bir ihtarda bulunulmadığını, müvekkilinin hiçbir ihbar ve ihtarla temerrüde dahi düşürülmeksizin aboneliğinin fesh edilmesi, hukuken genel ilkelere aykırı olduğu gibi, sözleşmenin 18.maddesinin 8.bendine de açıkça aykırı olduğunu, yine müvekkiline tahakkuk ettirilen 42.329,85 TL tutarındaki faturanın hesaplanmasının da hukuka ve sözleşmeye aykırı olup, müvekkilinin geçmiş yıllardaki tüketimleri ve ödemeleri dikkate alındığında bu faturanın fahiş olduğunu, açıklanan nedenlerle; müvekkiline ait … Sitesi … adresindeki sosyal tesislerde kurulu … tesisat nolu elektrik abonelik sözleşmesinin haksız fesih edildiğine, feshin geçersizliğinin ve sözleşmenin halihazırda geçerli ve yürürlükte oldsuğunun tespitine, müvekkilinden fazla tahsit edilen miktarın, önceki yıllardaki tüketim endeksleri mukayese edilerek hesaplanmasını ve fazla tahsil edilen miktar için şimdilik 15.000 TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, reddinin gerektiğini, dava dilekçesindeki “Abonelik Sözleşmesine” ait 1 nolu talep yönünden perakende satış sözleşmesinin tarafı olan … A.Ş.’ne husumet yöneltilmesi Gerektiğini, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12.09.2012 tarihli toplantısında; dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin, dağıtım şirketleri tarafından 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine ilişkin hazırlanan “Dağıtım ve Perakende Satış Faaliyetlerinin Hukuki Ayrıştırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar” kabul edilerek 27.09.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığını, EPDK’nın bu kararı sonrası İzmir ve Manisa illerinde faaliyet göstermek üzere … A.Ş.’nin kurularak 13.12.2012 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek kuruluş işlemlerinin tamamlandığını ve 01.01.2013 tarihinden itibaren bu şirketin perakende satış faaliyetini sürdürmekte olduğunu, bu çerçevede davacının abonelik sözleşmesine ilişkin işlemin müvekkil! …A.Ş.’nin faaliyet konuları arasında olmadığını, bu yüzden aboneliğin feshine ilişkin talebin tarafının … A.Ş. olduğunu, nitekim davacı tarafın dosyaya sunduğu perakende satış sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin tarafının … A.Ş. olduğunun görüleceğini, davacının elektrik faturası gelmeyince müvekkil şirketin veznesine geldiği yönündeki ifadesinin de doğru olmadığını, zira müvekkil şirketin veznesinin bulunmadığını, bu yüzden davanın dava dilekçesindeki 1 nolu talep yönünden husumet sebebiyle reddini talep ettiklerini, davacının, … A.Ş.’ne olan borcu sebebiyle kesilen elektriğini, mührü sökmek suretiyle birden fazla kere kaçak elektrik kullandığını, bu nedenle davaya konu faturaların tahakkuk ettirildiğini, davaya konu edilen …seri nolu ve 40.793,00 TL, … seri nolu ve 686,80 TL, … seri nolu ve 4.985,10 TL’lık faturaların kaçak elektrik kullanım faturaları olduğunu, davacı …’a ait … tesisat nolu aboneliğin enerjisinin … A.Ş’ne olan borcundan dolayı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 35. Maddesi gereği görevli tedarik şirketinin bildirimi üzerine kesildiğini, kesilen elektrik enerjisinin mühür sökerek tekrar bağlanması üzerine …- … – … – … ve … nolu kaçak elektrik faturalarının tahakkuk ettirildiğini, daha sonra belirtilen tesisatta 2018 yılı yaz dönemi sayaç okumasının yapılamadığını, ardından 23.08.2019 tarihinde dava konusu edilen …seri nolu ve 40.793,00 TL . tutarındaki faturanın mühür sökerek kaçak elektrik kullanımı sebebiyle düzenlendiğini, bu faturanın ardından 26.08.2019 tarihinde tekrar mühür sökerek enerji kullanıldığı gerekçesiyle … seri nolu ve 686,80 TL tutarındaki faturanın düzenlendiğini, 23.09.2019 tarihinde tekrar aynı aboneliğe gidildiğinde mühür sökülerek kaçak elektrik kullanımı yapıldığının belirlenmesi üzerine bu kere… seri nolu ve 4.985,10 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini, davacının aboneliğinde yapılan işlemlerin ve düzenlenen faturaların bu konudaki yasal mevzuata ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olduğunu, açıklanan nedenlerle; öncelikle dava dilekçesindeki 1 nolu talep yönünden; davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle husumetten reddine, dava dilekçesindeki 2 nolu talep yönünden; Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli mahkeme olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesine ve görevsizlik kararı verilmesi halinde görevli mahkemeye arabuluculuk müracaatı yapılmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, bunun kabul edilmemesi halinde davanın, zaman aşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazları doğrultusun usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı görevsizlik kararı,
2-Davacıya ait … tesisat numaralı Perakende Satış Sözleşmesi,
3-Davacıya ait … tesisat numaralı sayaç tüketim endeks ve ödeme bilgileri,
4-Davacıya ait … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin cari hesap borç dökümü,
5-Davacı tarafından davalı şirkete yapılan 03/09/2019 tarihli başvuru dilekçesi,
6-Davacı tarafından … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin olarak yapılan ödeme belgeleri,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı 24/01/2020 başvuru tarihli 13/02/2020 tarihli arabuluculuk son anlaşamama tutanağı,
8-Mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı,
9-İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 14/10/2020 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı,
10-Mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı,
11-İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı,
12-… Anonim Şirketi nezdinde bulunan, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin olarak imzalanan abonelik sözleşmesinin feshedilip feshedilmediği, feshedilmiş ise hangi tarihte ve hangi sebeple feshedildiği, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin olarak düzenlenen faturaların ve faturaların davacıya tebliğini gösterir evrak ve kayıtlar ile abonelik sözleşmesinin onaylı sureti, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin sayaç okuma kayıtları, bahsi geçen sayaca ait 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olarak düzenlenen enerji kullanım kayıtları, davacı … adına ait … Tesisat numaralı sayacın bulunduğu adres itibariyle düzenlendiği iddia olunan kaçak elektrik tespit tutanakları ve faturalar, kaçak elektrik kullanımını gösterir fotoğraflar, davacı adına tahakkuk ettirilen 42.329,58-TL tutarındaki tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin davacı tarafından ödenip ödenmediğine ilişkin olarak düzenlenen kayıtlar,
12-Elektrik Elektronik Mühendisi bilirkişi ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 24/09/2021 havale tarihli raporları,
13-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacıya ait abonelik sözleşmesi gereğince davacı adına tahsis edilen … Tesisat numaralı sayaç kapsamında kullanılan elektrik aboneliği sebebiyle davalı şirket tarafından davacı adına fatura düzenlenmemesi ve bu sebeple kullanım bedellerinin davacı tarafından ödenememesi neticesinde davacıya ait abonelik sözleşmesinin feshedilmesi akabinde davacı adına tahakkuk ettirilen 42.329,58-TL tutarındaki tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin davacı tarafından davalı şirkete ödenmesine rağmen, davacıya ait abonelik sözleşmesinin herhangi bir ihtarat olmaksızın feshedildiği iddiası kapsamında … Tesisat numaralı sayaca ait abonelik sözleşmesinin haksız sebeple feshedildiğinin, feshin geçersizliğinin ve sözleşmenin halihazırda geçerli ve yürürlükte olduğunun tespiti ile davacı tarafından fazla ödendiği iddia edilen tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin önceki yıllardaki tüketim endeksleri ile mukayese edilerek hesaplanması neticesinde davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Öncelikli olarak yargılama safahatına değinmek gerekirse, davanın açılması akabinde İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edildiği, bahsi geçen mahkemede yapılan yargılama sonucunda İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı görevsizlik kararı neticesinde dosyanın mahkememize tevzi edildiği, dosyanın mahkememizin …/… Esas sırasına kaydının yapılarak yargılamaya başlanıldığı, yapılan yargılama sonucunda her ne kadar davacı vekilince İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı 24/01/2020 başvuru tarihli 13/02/2020 tarihli arabuluculuk son anlaşamama tutanağı mahkememize sunulmuş ise de, zorunlu arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurulması gerektiği, arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin görevsizlik kararı akabinde yapmış olduğu zorunlu arabuluculuk başvurusunun iş bu dava dosyası açısından geçerliliğinin bulunmadığı göz önünde bulundurularak 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A. maddesi ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’na eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddeleri atfıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, mahkememizce verilen …/… Esas …/… Karar sayılı kararın ”İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi ve kararın kesinleşmesi üzerine dosyanın İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği, davacı vekilince 18.02.2020 tarihinde henüz ön inceleme duruşması yapılmadan önce arabuluculuk son tutanağının mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı ve davadan önce arabuluculuğa başvuru yapılması mutlak (tamamlanamaz) dava şartı ise de ; taraflarca ileri sürülmeyen ve mahkemece nazara alınmayan bu eksiklik hükümden evvel giderilmiş olduğundan HMK’nun 115/3 maddesi karşısında davanın dava şartı yokluğundan reddedilemeyeceği halde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş , buna ilişkin davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına; davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesini haiz İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 14/10/2020 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına ve esasa girilmek suretiyle yargılama yapılması gerektiğinden bahisle dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verildiği, kaldırma kararı akabinde dosyanın mahkememizin …/… Esas sayılı sırasına kaydının yapıldığı ve yargılamaya devam olunduğu, mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile ise özet olarak istinaf ilamı çerçevesinde mahkememiz kararının kaldırılmasına dayanak gösterilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/3. maddesinde düzenlenen hükmün dava şartı noksanlığının mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmediği, taraflarca ileri sürülmemediği ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderildiği durumlarda, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddine karar verileyeceği hükmünün iş bu dosya açısından uygulama yerinin bulunmadığı, mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sırasında icra edilen 30/06/2020 tarihli duruşma tutanağında da görüleceği üzere yargılama safahatlarından ön inceleme duruşmasına dahi geçilmemediği ve neticeten davanın esasına girilmeden önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvuru dava şartına ilişkin eksiklik fark edilerek hüküm kurulduğu, dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk dava şartı yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle davanın 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A. maddesi ve 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’na eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddeleri atfıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, mahkememizce verilen …/… Esas …/… Karar sayılı kararın ise ”…dairemizce kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verildiği, bu karara karşı yerel mahkemenin direnme veya dosyayı iade hakkı bulunmadığı ve kaldırma kararına uygun olarak olarak usuli işlemleri yerine getirmesi, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerektiği halde dairemizce kanundan kaynaklanan yetkiye istinaden kesin olarak verilen kaldırma kararında açıklandığı üzere gerekli araştırma ve incelemenin yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi, görev ya da yetki kargaşasına neden olabilecek bu tür davranışlardan kaçınılması, dosyanın gereksiz yere sürüncemede kalmasına neden olunmaması, bu durumun adil yargılanma hakkının ihlali ve hakimin hukuki sorumluluğunu doğuracağının bilinmesi gerektiği sabit iken, ilk derece mahkemesince fiili direnme anlamına gelecek şekilde yazılı biçimde karar verilerek dosyanın dairemize gönderilmesi doğru olmamış ve verilen kararın HMK’nın 353/1-a,4. maddesi gereğince yeniden kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesini haiz İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararı üzerine dosyanın mahkememizin 2021/149 Esas sırasına kaydının yapıldığı görülmektedir.
Mahkememizce kaldırma kararlarından önce verilen kararlarda da belirtildiği üzere, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki Perakende Satış Sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinin, halihazırda geçerli ve yürürlükte olduğunun tespiti ile davacıdan fazla tahsil edildiği iddia edilen bedelin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, iş bu davanın davacıya ait iş yerine ilişkin elektrik abonelik sözleşmesinin haksız yere feshedildiğinin, halihazırda geçerli ve yürürlükte olduğunun tespiti ve davacıdan fazla olarak tahsil edildiği iddia edilen bedelin davacıya iadesine yönelik istirdat davası olduğu, işi yerine ilişkin abonelik sözleşmesi dikkate alındığında davanın ticari dava niteliğinde olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları kapsamında istirdat davasının arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığı mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ile 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3/1. ve 18/A. maddelerinde yer alan kati hükümler gereğince dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartı olmasına rağmen davacı tarafça arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın görevsiz mahkemede doğrudan dava açılmış olduğu, arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı, mahkememizce ön inceleme duruşmasına geçilmeksizin dava şartı eksikliğinin farkına varıldığı hali hazırda mahkememizin kabulünde olmakla birlikte, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı gereğince davanın esasına girilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacıya ait iş yerine ilişkin abonelik sözleşmesi ve sözleşmeye bağlı tüm evraklar ile davalı şirket tarafından tanzim olunan kaçak elektrik tespit tutanakları ve tutanaklara bağlı olarak davacı adına düzenlenen faturaların ve sair gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde, dosyanın bir Elektrik Elektronik Mühendisi bilirkişi ile bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, taraflar arasında davacıya ait … tesisat numaralı sayaç kapsamındaki aboneliğe ilişkin olarak imzalanan Perakende Satış Sözleşmesi, davacıya ait … tesisat numaralı sayaç tüketim endeks ve ödeme bilgileri, davacıya ait … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin cari hesap borç dökümü, davacı tarafından davalı şirkete yapılan 03/09/2019 tarihli başvuru dilekçesi, davacı tarafından yapılan … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin ödeme belgeleri, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin sayaç okuma kayıtlarının, bahsi geçen sayaca ait 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olarak düzenlenen enerji kullanım kayıtları, davacı … adına ait … Tesisat numaralı sayacın bulunduğu adres itibariyle düzenlendiği iddia olunan kaçak elektrik tespit tutanakları ve faturalar, davacı adına tahakkuk ettirilen 42.329,58-TL tutarındaki tesisat cari hesap borç dökümü ile sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinin halihazırda yürürlükte olup olmadığı, değil ise hangi sebeple yürürlükte olmadığı, sözleşmenin davalı … Anonim Şirketi tarafından feshedilip feshedilmediği, feshedilmiş ise hangi sebeple ve hangi tarihte feshedildiği, feshedilmiş ise sözleşmenin feshedildiğinin davacıya usulüne uygun şekilde bildirilip bildirilmediği, abonelik sözleşmesi kapsamında davacı tarafından kullanılan elektrik aboneliğine ilişkin elektrik kullanımının davalı şirket tarafından faturalandırılıp faturalandırılmadığı, dava dilekçesi ekinde ve müzekkere cevaplarında sunulan faturaların mahiyetlerinin ne olduğu, faturaların davacıya gönderilip gönderilmediği, fatura bedellerinin davacı tarafından usulüne uygun şekilde ve zamanında ödenip ödenmediği, sözleşmenin feshedilmesinin usul ve yasa hükümleri ile ilgili mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, sözleşmenin feshi akabinde davacı tarafından kaçak elektrik kullanılıp kullanılmadığı, davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen kaçak elektrik kullanım tespit tutanakları ile kaçak elektrik kullanım cezasına ilişkin faturaların usul ve yasa hükümleri ile ilgili mevzuata uygun olup olmadığı, davacı tarafından kaçak elektrik kullanılmış ise davalı şirket tarafından düzenlenen faturada yer alan bedelin yerinde olup olmadığı, davacının ödediği bedelin iadesini talep edip edemeyeceği, edebilecek ise hangi oran ve miktarda iade talep edebileceği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 24/09/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davaya konu faturaların düzenlenme sebebinin aboneliğin iptali olmayıp, kaçak elektrik kullanımı olduğunu, dosyadaki belgelere göre … Anonim Şirketi tarafından aboneliğin iptal edildiği tarihin 30/09/2019 tarihi olduğunu, yani davacının 8 kere kaçak elektrik kullanımından sonra 30/09/2019 tarihinde abonelik … Anonim Şirketi tarafından sonlandırıldığını, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin “Haklı Fesih Sebepleri” başlıklı 16. maddesinin 2.b. bendinde “kullanım yerinde kaçak yada usulsüz elektrik enerjisi tüketildiğinde” aboneliğin (ikili anlaşmanın) feshedileceğinin belirtildiğini, … Anonim Şirketi tarafından davacının aboneliğinin 8 kere kaçak elektrik kullanımı tespit edildikten sonra sonlandırılmasının Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olduğu görüşüne varıldığını, davaya konu bütün kaçak elektrik kullanımlarının dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi … tarafından kesilen elektrik enerjisini, yükümlülüğünü yerine getirmeden …Anonim Şirketinin izni dışında ve mühür koparılarak açılması şeklinde gerçekleştirildiğinden, bu eylemlerin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 26.1.c. maddesine göre kaçak elektrik kullanımı olduğunu, davacının, bu davaya konu ettiği 14/10/2017, 23/08/2019 ve 26/08/2019 tarihli kaçak elektrik faturaların kontrol amaçlı olarak Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine ve söz konusu faturaların tahakkuk ettirildiği tarihlerde geçerli EPDK tarifelerine göre kontrol edildiğini, faturaların yönetmeliğe ve tarifelere uygun hesaplandığı görüşüne varıldığını, bu durumda davacının ödemesi gereken tutarın 14/10/2017 tarihli kaçak elektrik faturası olarak 578,70-TL, 14/10/2017 tarihli kaçak elektrik faturası gecikme zammı ve KDV bedeli olarak 272,45-TL, 23/08/2019 tarihli kaçak elektrik faturası olarak 40.793,00-TL ve 26/08/2019 tarihli kaçak elektrik kullanım faturası olarak 686,80-TL olmak üzere toplamda 42.330,95-TL olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Usul ve yasa hükümleri ile taraflar, mahkememiz ve Bölge Adliye Mahkemesinin denetimine uygun ve elverişli şekilde düzenlenen bilirkişi heyeti raporu çerçevesinde, davacının elektrik aboneliği kapsamında kendisine sunulan elektrik tedarikine ilişkin olarak düzenlenen faturaları ödememesi üzerine kesilen elektriğini ilgili mevzuata aykırı olarak izinsiz bir şekilde açmak ve mühür bozmak suretiyle kullanmaya devam etmesinin kaçak elektrik kullanımı olduğu, kaçak elektrik kullanımı sebebiyle davacı adına düzenlenen kaçak elektrik kullanımına ilişkin fatura bedellerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine ve söz konusu faturaların tahakkuk ettirildiği tarihlerde geçerli EPDK tarifelerine uygun olduğu, davacının adına tahakkuk ettirilen ve ödediğini belirttiği usul ve ilgili mevzuata uygun olarak düzenlenen fatura bedellerini davalıdan talep edemeyeceği, davacının bu talebi yönünden davasının usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı mahkememizce kabul görmüştür.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi). Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık (esastan) sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o uyuşmazlık (dava konusu) hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir (HMK m.303) (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s.3005).
Tarafların, dava ve taraf ehliyetine sahip olmaları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114.1-d. maddesinde belirtilmiş olup dava şartlarındandır.
Yine aynı kanunun 115. maddesinde ise; ”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Davacıya ait … tesisat numaralı Perakende Satış Sözleşmesinin davacı ile dava dışı … Anonim Şirketi ile imzalandığı ve davalı … abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığı nazara alındığında, dava dilekçesine konu edilen haksız olarak feshedildiğinin ve hali hazırda geçerli olduğunun tespiti talebi açısından davalı … pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar mahkememizce yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin 30/06/2020 tarihli duruşmada … Anonim Şirketinin davaya dahil edilmesi talebinin davacıya ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında kullanılan elektrik aboneliğine ilişkin olarak imzalanan abonelik sözleşmesinin tarafının … Anonim Şirketi olduğu, bu durumun sözleşme içeriğinde açıkça yer aldığı, ancak davalı … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketi aynı binada, aynı çalışanlar eliyle bir bütün halinde faaliyet gösterdiği, bu kapsamda davacının talebinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediği, ayrıca yargılamanın makul sürede tamamlanması açısından davacı vekilinin talebinin kabul edilebilir olduğu kanaatiyle, … Anonim Şirketinin davaya dahil edilmesine karar verilmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinde ve yasal mevzuatımızda dava dilekçesinde davanın yöneltilmediği gerçek veya tüzel bir kişinin dahili davalı yoluyla davaya dahil edilmesi usulünün yer almadığı, mahkememiz ara kararının sehven kurulduğu ve yerinde olmadığı anlaşılmakla, dahili davalı olarak Uyap sistemine kaydolunan … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketinin Uyap sisteminde dahili davalı olarak bulunan kaydının silinmesine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.
Dava dilekçesinde husumet yöneltilmeyen ve mahkememizce davacı vekilinin talebi üzerine sehven kurulan ara karar neticesinde davaya dahil edilen ve akabinde dava dilekçesinde husumet yöneltilmeyen gerçek veya tüzel bir kişinin dahili davalı yoluyla davaya dahil edilmesi usulünün yer almadığı gerekçesiyle taraf sıfatının silinmesine karar verilen … Anonim Şirketi hakkında, en başından taraf olmadığı ve sehven dahil edilmesi akabinde kaydının silindiği iş bu dava açısından olumlu ve olumsuz bir hüküm kurulmasına gerek görülmemiş, hüküm kısmında … Anonim Şirketi açısından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş ve … Anonim Şirketi açısından herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir olunmamıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmalar, İzmir …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı görevsizlik kararı, davacıya ait … tesisat numaralı Perakende Satış Sözleşmesi, davacıya ait … tesisat numaralı sayaç tüketim endeks ve ödeme bilgileri, davacıya ait … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin cari hesap borç dökümü, davacı tarafından davalı şirkete yapılan 03/09/2019 tarihli başvuru dilekçesi, davacı tarafından … tesisat numaralı aboneliğe ilişkin olarak yapılan ödeme belgeleri, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı 24/01/2020 başvuru tarihli 13/02/2020 tarihli arabuluculuk son anlaşamama tutanağı, mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 14/10/2020 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı, mahkememizin …/… Esas …/… Karar sayılı kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı, … Anonim Şirketi nezdinde bulunan, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin olarak imzalanan abonelik sözleşmesinin feshedilip feshedilmediği, feshedilmiş ise hangi tarihte ve hangi sebeple feshedildiği, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin olarak düzenlenen faturaların ve faturaların davacıya tebliğini gösterir evrak ve kayıtlar ile abonelik sözleşmesinin onaylı sureti, davacı …’a ait … Tesisat numaralı sayaç kapsamında bulunan aboneliğe ilişkin sayaç okuma kayıtları, bahsi geçen sayaca ait 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin olarak düzenlenen enerji kullanım kayıtları, davacı … adına ait … Tesisat numaralı sayacın bulunduğu adres itibariyle düzenlendiği iddia olunan kaçak elektrik tespit tutanakları ve faturalar, kaçak elektrik kullanımını gösterir fotoğraflar, davacı adına tahakkuk ettirilen 42.329,58-TL tutarındaki tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin davacı tarafından ödenip ödenmediğine ilişkin olarak düzenlenen kayıtlar, Elektrik Elektronik Mühendisi bilirkişi ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 24/09/2021 havale tarihli raporları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın davacıya ait abonelik sözleşmesi gereğince davacı adına tahsis edilen … Tesisat numaralı sayaç kapsamında kullanılan elektrik aboneliği sebebiyle davalı şirket tarafından davacı adına fatura düzenlenmemesi ve bu sebeple kullanım bedellerinin davacı tarafından ödenememesi neticesinde davacıya ait abonelik sözleşmesinin feshedilmesi akabinde davacı adına tahakkuk ettirilen 42.329,58-TL tutarındaki tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin davacı tarafından davalı şirkete ödenmesine rağmen, davacıya ait abonelik sözleşmesinin herhangi bir ihtarat olmaksızın feshedildiği iddiası kapsamında … Tesisat numaralı sayaca ait abonelik sözleşmesinin haksız sebeple feshedildiğinin, feshin geçersizliğinin ve sözleşmenin halihazırda geçerli ve yürürlükte olduğunun tespiti ile davacı tarafından fazla ödendiği iddia edilen tesisat cari hesap borç dökümü bedelinin önceki yıllardaki tüketim endeksleri ile mukayese edilerek hesaplanması neticesinde davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davanın ticari dava niteliğinde olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları kapsamında istirdat davasının arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığı mahkemece re’sen gözetileceği, dava şartı noksanlığını belirleyen hakimin davayı usulden reddetmekle yükümlü olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. maddesi ile 6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3/1. ve 18/A. maddeleri gereğince dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartı olmasına rağmen davacı tarafça arabuluculuk başvurusu yapılmaksızın görevsiz mahkemede doğrudan dava açılmış olduğu, arabuluculuk dava şartının sonradan tamamlanabilecek dava şartlarından olmadığı mahkememizin hali hazırda kabulünde olmakla birlikte, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/03/2021 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı gereğince davanın esasına girilerek yargılamaya devam olunduğu, davacıya ait iş yerine ilişkin abonelik sözleşmesi ve sözleşmeye bağlı tüm evraklar ile davalı şirket tarafından tanzim olunan kaçak elektrik tespit tutanakları ve tutanaklara bağlı olarak davacı adına düzenlenen faturaların ve sair gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde mahkememizce yapılan görevlendirme sonucunda bilirkişi heyetinin 24/09/2021 havale tarihli raporlarında davacının, bu davaya konu ettiği 14/10/2017, 23/08/2019 ve 26/08/2019 tarihli kaçak elektrik faturaların yönetmeliğe ve tarifelere uygun hesaplandığı görüşüne varıldığını, davacının ödemesi gereken tutarın 14/10/2017 tarihli kaçak elektrik faturası olarak 578,70-TL, 14/10/2017 tarihli kaçak elektrik faturası gecikme zammı ve KDV bedeli olarak 272,45-TL, 23/08/2019 tarihli kaçak elektrik faturası olarak 40.793,00-TL ve 26/08/2019 tarihli kaçak elektrik kullanım faturası olarak 686,80-TL olmak üzere toplamda 42.330,95-TL olduğunu mütalaa ettikleri, davacının elektrik aboneliği kapsamında kendisine sunulan elektrik tedarikine ilişkin olarak düzenlenen faturaları ödememesi üzerine kesilen elektriğini ilgili mevzuata aykırı olarak izinsiz bir şekilde açmak ve mühür bozmak suretiyle kullanmaya devam etmesinin kaçak elektrik kullanımı olduğu, kaçak elektrik kullanımı sebebiyle davacı adına düzenlenen kaçak elektrik kullanımına ilişkin fatura bedellerinin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğine ve söz konusu faturaların tahakkuk ettirildiği tarihlerde geçerli EPDK tarifelerine uygun olduğu, davacının adına tahakkuk ettirilen ve ödediğini belirttiği usul ve ilgili mevzuata uygun olarak düzenlenen fatura bedellerini davalıdan talep edemeyeceği, davacının bu talebi yönünden davasının usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı, davacıya ait … tesisat numaralı Perakende Satış Sözleşmesinin davacı ile dava dışı … Anonim Şirketi ile imzalandığı ve davalı … abonelik sözleşmesinin tarafı olmadığı nazara alındığında, dava dilekçesine konu edilen haksız olarak feshedildiğinin ve hali hazırda geçerli olduğunun tespiti talebi açısından davalı … pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, Perakende Satış Sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinin ve hali hazırda geçerli olduğunun tespiti talebi yönünden davanın usulden reddine, istirdat talebi açısından davanın reddine, … Anonim Şirketi hakkında, en başından taraf olmadığı ve sehven dahil edilmesi akabinde kaydının silindiği iş bu dava açısından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıya ait … tesisat numaralı sayaç kapsamındaki aboneliğe ilişkin olarak imzalanan Perakende Satış Sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinin ve hali hazırda geçerli olduğunun tespiti talebinin pasif husumet ehliyeti dava şartı yokluğu sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-e. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Fazla ödenen bedelin istirdadı talebinin REDDİNE,
3-… Anonim Şirketi yönünden HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 256,17-TL harçtan mahsubu ile fazla alındığı anlaşılan 196,87-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı … Anonim Şirketine verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacı …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile … Anonim Şirketi vekilinin yüzlerine karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.