Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/71 E. 2021/609 K. 03.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/71 Esas
KARAR NO : 2021/609

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının işbu takipteki borca itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili olduğu davacı şirketin davalı şirkete mal sattığını ve bedelini alamadığını, dava konusu edilen malın satımına ilişkin a-21/06/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, b-08/08/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, c- 19/09/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi ve iş bu sevk irsaliyelerinin borçluya teslimini gösteren, teslim alan kişilerin imzası, müvekkili olan davacı tarafın 08.08.2020 tarihinde işbu icra dosyasına mahsuben haricen 5.000,00-TL ödeme yaptığını, borca itiraz eden davalı tarafın bir yandan da kısmi ödeme yapmakla sırf alacağın tahsilini uzatmak amacıyla takibe itiraz ettiğini, itirazın iptali davası açılmasının ön şartı gereği taraflarınca 03.04.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, 02/05/2019 tarihinde arabuluculuk ilk oturumunun gerçekleştirildiğini, davalının toplantı gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen toplantıya katılmadığını, arabuluculuk görüşmesinde anlaşmaya varılamadığını, açıklanan nedenler ile davalı-borçlunun Kemalpaşa İcra dairesinin … dosyasındaki yetkiye ve borca karşı yapılan itirazlarının iptaline, takibin devamına, icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden borçlu şirket aleyhine alacak aslının tamamı üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalı uhdesine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından yasal süresi içerisinde davaya yanıt vermediği, HMK Mad 128/1 uyarınca ‘süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır’
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası,
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve dekontlar,
4-21/06/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, 08/08/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, 19/09/2018 tarih ve … nolu fatura,
5-Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Cari Hesap dökümleri,
7-Talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 09/03/2021 havale tarihli raporu,
8-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/03/2021 havale tarihli raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki mal alım satımına dair ticari ilişki kapsamında düzenlenen cari hesaptan ve davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu tespit edildi.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 8.478,63-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
07/07/2020 tarihli duruşma zaptının 5 numaralı ara kararı gereğince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili kendisine verilen kesin süre içerisinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmiştir.
07/07/2020 tarihli duruşma zaptının 6 numaralı ara kararı gereğince duruşmada hazır bulunmayan davalı … adına ticari defter ve belgelerini ibraz etmek ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş, çıkartılan tebligatın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, davalı şirket tarafından ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yer verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, Kemalpaşa İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, cari hesap ekstresi ile sevk irsaliyeleri, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait BA/BS formları, vergi sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 09/03/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davacı şirket tarafından kesilen faturaların davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere kaydedildiğini, davalı şirket tarafından kendi aleyhinde başlatılan icra takibinden sonra 5.000,00-TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri kapsamında davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL alacağının bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimata cevap verilmesi ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi raporunun mahkememize gönderilmesi akabinde bu kez davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, Kemalpaşa İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine ekli faturalar, cari hesap ekstresi ile sevk irsaliyeleri, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait BA/BS formları, vergi sicil kayıtları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 17/03/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, taraflar arasında mal satışından kaynaklı bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, sevk irsaliyeleri ve yapılan ödemeye ilişkin kayıtlar dikkate alındığında davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL tutarında alacağının bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Davaya konu icra takibinde davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 8.478,63-TL üzerinden icra takibi başlattığı, icra dosyasında yer alan takip talebinde herhangi bir feri alacak kalemine yer verilmediği, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı ve de her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere davalı borçlunun icra takip tarihinden sonra 5.000,00-TL ödemede bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemenin talep edilen borç miktarından mahsubunun gerektiği, her iki bilirkişi raporunda da bu hususun usulüne uygun şekilde belirlendiği ve davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği dikkate alındığında, davacı şirketin dava konusu icra takibi kapsamında davalı şirketten 3.478,63-TL tutarında alacağının bulunduğu ve icra takibinin 3.478,63-TL asıl alacak bedeli üzerinden devamına karar verilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve dekontlar, 21/06/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, 08/08/2018 tarih ve … nolu fatura ve malın teslim alındığına dair … seri nolu sevk irsaliyesi, 19/09/2018 tarih ve … nolu fatura, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, cari Hesap dökümleri, talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 09/03/2021 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/03/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 8.478,63-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 09/03/2021 havale tarihli raporunda davacı şirket tarafından kesilen faturaların davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere kaydedildiğini, davalı şirket tarafından kendi aleyhinde başlatılan icra takibinden sonra 5.000,00-TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri kapsamında davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL alacağının bulunduğunu mütalaa ettiği, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 17/03/2021 havale tarihli raporunda davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, taraflar arasında mal satışından kaynaklı bir ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, sevk irsaliyeleri ve yapılan ödemeye ilişkin kayıtlar dikkate alındığında davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL tutarında alacağının bulunduğunu mütalaa ettiği, davaya konu icra takibinde davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 8.478,63-TL üzerinden icra takibi başlattığı, icra dosyasında yer alan takip talebinde herhangi bir feri alacak kalemine yer verilmediği, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı ve de her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere davalı borçlunun icra takip tarihinden sonra 5.000,00-TL ödemede bulunduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemenin talep edilen borç miktarından mahsubunun gerektiği, her iki bilirkişi raporunda da bu hususun usulüne uygun şekilde belirlendiği ve davacı şirketin davalı şirketten 3.478,63-TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği dikkate alındığında, davacı şirketin dava konusu icra takibi kapsamında davalı şirketten 3.478,63-TL tutarında alacağının bulunduğu ve icra takibinin 3.478,63-TL asıl alacak bedeli üzerinden devamına karar verilmesi gerektiği kanaatiyle açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı …nin Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 3.478,63-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, Kemalpaşa İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 3.478,63-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, 2.680,37-TL asıl alacak bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 3.478,63-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …nden alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 237,62-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 62,80-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 174,82-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 60,50-TL elektronik tebligat, 114,00-TL normal tebligat, 78,50-TL posta masrafı, 500,00-TL talimat bilirkişi ücreti, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 62,80-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 1.371,20-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 774,46-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın kabul oranı dikkate alınarak 3.478,63-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın ret oranı dikkate alınarak 2.680,37-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır