Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/679 E. 2021/256 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/679
KARAR NO : 2021/256

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında icra takibine konu senetler nedeniyle alacak-borç ilişkisinin araç satışlarından kaynaklı olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine müvekkili alacağının tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz edip takibin durduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E.sayılı dosyasına yapılan takibe davalının itirazının iptaline, takibin 17.731,89 TL üzerinden ve takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, müvekkilinin borca itiraz dilekçesinde borcu kabul etmediğini, alacaklının borca mahsuben müvekkiline ait olan
… plakalı dorse ve müvekkiline sattığı … plakalı aracı (çekici) geri aldığını belirttiğini, borcuna mahsuben müvekkilinin uhdesinde bulunan aracı alan davacının senetlerin kalanını müvekkile iade etmediğini, aradan 6 yıl geçtikten sonra da İzmir … İcra Müdürlüğü’ndeki …/… numaralı takibi başlattığını, taraflar aralarındaki alım satım ilişkisine binaen 24 adet senet düzenlediklerini, müvekkilinin 17 adet senedi ödemesinin ardından davacı yanın müvekkiline sattığı aracı müvekkiline ait olan dorsesiyle birlikte geri aldığını, tarafların bakiye borcunun bu aracı sattırarak karşılamak ve mahsuplaşmak üzere anlaştıklarını belirterek mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın yetkili yer olan Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi dosyası halen derdest olduğundan davanın derdestlik nedeniyle reddine, mahkememizde aksi kanaat hasıl olursa zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, mahkememiz aksi kanaatte ise esasa ilişkin cevaplarımız doğrultusunda davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında araç satışından kaynaklı olarak düzenlenen bonoların ödenmemesi üzerine bedellerinin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.. şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 5.maddesinde; “Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” hükmü,6.maddesinde ise; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” hükmü düzenlenmiştir.
İİK’nun 50/1 maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadarki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İİK’nun 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca, bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra daireleri ve mahkemeleri ile bonoda öngörülen ödeme yeri icra daireleri ve mahkemeleri yetkilidir. TTK m.777/3 maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden bononun düzenleme yerindeki icra dairesi ve mahkemeleri yetkilidir.
HMK’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi hususu ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19.maddesinde; “.. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
Davalı vekili 15/01/2021 havale tarihli yetki itirazını bildiren cevap dilekçesinde; yetki itirazında bulunarak, yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi olan Kocaeli mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunu ödedikçe geri aldığı senetlerde de başka bir yer mahkemesinin salahiyeti kararlaştırılmadığını, dosyanın yetkili yer mahkemesi olan Kocaeli mahkemelerine gönderilmesini belirterek yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Yetki itirazının süresinde olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları,Arabuluculuk Son Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası itiraz dilekçesi ve sair deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin vekaletnamesi, Arabuluculuk Son Tutanağı ve GİB kayıtlı olduğu adresin … … olduğu, şirket naklinin 2015 yılında İzmir olduğu, davalının ikametgahı ve cevap dilekçesi ekinde sunulan 4 adet bonoda düzenleyen kısmında İzmit/Kocaeli yer aldığı başkaca bir yer belirlenmediği, TTK.777/3.maddesi gereğince ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, düzenleme yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceği davalının yetki itirazının süresinde ve usulünce yapıldığı anlaşıldığından HMK 114-115 maddeleri gereğince yetki yönünden dava şartının mevcut olmadığı kanaatine varılmış ve mahkememizin yetkisizliğine yetkili mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yetkili mahkemenin Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi olması ve Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1/ç) maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın kesin yetkili ve görevli KOCAELİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır