Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/670 E. 2021/1182 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/670
KARAR NO : 2021/1182

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2020
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arası ticari ilişki nedeniyle davalının müvekkiline takip dayanağı 18/06/2020 tarihli fatura ile borçlandığını, müvekkilinin davalı için özel ürettiği malları teslim almaması üzerine önceki teslimatların yapıldığı adrese gönderilmesine dair 22/06/2020 tarih ve … sıra numaralı nakliye fatura bedeli ve İzmir … Noterliğinin 26/06/2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesine dair giderden oluşan borcun ödenmediğini, bunun üzerine İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı ile icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptaline, % 20 icra inkar tazminatına ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın faaliyet adresinin Antalya olması nedeniyle Antalya İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, esasa ilişkin olarak müvekkili ile davacı şirket arasında dava konusu faturalar gereği ticari bir ilişki oluşmadığını, müvekkili şirket çalışanları tarafından davacı şirkete fatura konusu mallar ile ilgili olarak bilgi sorulduğunu ve fiyat araştırması yapıldığını, davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen mailler incelendiği takdirde ödemenin yapıldığı takdirde üretim olacağı ve malların alınabileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından sipariş verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, fatura konusu malların balık kutusu olduğunu, balık işi ile uğraşan her şirketin sipariş edebileceği ve kullanabileceği bir ürün olduğunu, müvekkili şirkete özel bir üretim yapılmadığını, ürünlerin nerede olduğunun dahi belli olmadığını, müvekkilinin hem para ödeyip hem de mal teslim almama riski ile karşı karşıya olduğunu, biran olsun ticari ilişkinin kurulduğu kabul edilse dahi nakliyeden müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-İzmir … Noterliğinin 26/06/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ evrakı,
4-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
5-Davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Talimat mahkemesi aracılığıyla Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 20/04/2021 havale tarihli raporu,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/08/2021 havale tarihli raporu,
8-Ambalaj alanında uzman kimya mühendisi bilirkişinin 19/11/2021 havale tarihli raporu,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 75.477,52-TL asıl alacak (fatura), 1.881,77-TL işlemiş avans faizi, 1.839,91-TL asıl alacak (muhtelif) ve 43,26-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.242,46-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
İcra takibi ve davanın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde de para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmüne yer verildiği, alacaklı davacı şirketin yerleşim yerinin ”… Sokak, No:…/…, …-…/…” olduğu, bu kapsamda İzmir … İcra Dairesinin dava konusu takip açısından yetkili olduğu anlaşılmakla, borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Keza davalı vekilinin yetki ilk itirazının da yine, alacaklı davacının yerleşim yerinin ”… Sokak, No:…/…, …-…/…” olduğu göz önünde bulundurulduğunda yerleşik Yargıtay içtihatları, Bölge Adliye Mahkemesi kararları ve ilgili Kanun hükümleri doğrultusunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlendiği üzere yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağının düzenlendiği, madde metni ve yerleşik Yargıtay içtihatları dikkate alındığında yetki ilk itirazının cevap dilekçesi sunma süresinde Mahkemeye sunulması gerektiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunma süresi içerisinde yetki ilk itirazını Mahkememize bildirmediği, cevap dilekçesi sunma süresi içerisinde sunmuş olduğu süre uzatım talebini içerir dilekçesi doğrultusunda kendisine verilen süre içerisinde ve cevap dilekçesi sunma süresi geçtikten sonra sunmuş olduğu cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmakla reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkememizin 25/02/2021 tarihli celsesinde taraf vekillerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verildiği, taraf vekillerince süresinde ticari defter ve kayıtların bulunduğu adreslerin bildirildiği görülmüştür.
Davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve cari hesap ekstresi, İzmir … Noterliğinin 26/06/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin muhataba tebliğine ilişkin tebligat evrakı, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 20/04/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı şirkete ait dava konusu dönem olan 2020 yılı ticari defterin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalı şirkete ait ticari defterin e-defter olduğunu, e-defter beratlarının usulüne uygun olarak yapıldığını, kayıtların mali mevzuata uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasında 2020 yılında dava konusu fatura dışında bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davacının davalıya kestiği dava konusu edilen faturanın yasal süresi içinde davalı tarafından davacıya iade faturası kesildiğini ve ihtarname ile bu fatura iadesinin davacıya bildirildiğini, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturanın yasal süresinde davalı tarafından iade edildiğinden davalı şirket kayıtlarına göre cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunmadığını, davacı ile davalı şirket personellerinin yazışmasının hukuki takdir ve değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğunu, davacının davalıya kestiği fatura muhteviyatı malları davalı için ürettiğinin kabulü halinde davacının davalıdan takip konusu edilen asıl alacak tutarı olan 75.477,52-TL tutarında davacının davalıdan asıl alacağının hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Talimat dosyasının dönmesi ve talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporuna itiraz sürecinin tamamlanması akabinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve cari hesap ekstresi, İzmir … Noterliğinin 26/06/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin muhataba tebliğine ilişkin tebligat evrakı, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, talimat dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu da göz önünde bulundurularak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 27/08/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirketin, 2020 yılına ait olan yevmiye ve kebir defterlerinin yasal mevzuat hükümleri doğrultusunda e-deftere tabi olduğunu, davacı şirketin 2020 yılı ticari defterleri incelendiğinde defter beratlarının usulüne uygun olarak bildiriminin yapıldığını, muhasebe kayıtlarının mali mevzuata ve kanunlara uygun olarak kayıt altına alındığını, davacı şirket, ticari defter kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 18.06.2020 tarihinde 75.477,52-TL’lik bedelli … nolu E fatura ile başladığını ve davacı tarafın ticari defter kayıtlarında kayıt altına alındığı, 31.12.2020 tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 75.477,52-TL alacaklı kaldığını ve alacak bakiyesinin 2020 yılı kapanış kaydı ile 2021 yılına devredildiğini, davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle davacının 75.477,52-TL bedelli satış faturasının ilgili dönemde davacı şirket tarafından BS formları ile vergi dairesine beyan edildiğini, dava dosyası içeriğinde mevcut olan belgeler ile davacı defterlerinde yapılan inceleme sonucunda; tarafların çalışanları arasında gerçekleştirilen yazışmalar sonucunda davacının sattığı/ürettiği malzemelerin alışverişine dayanan ticari ilişki olduğunu, davacı kayıtlarında hareketlerin açık hesap (cari hesap) şeklinde takip edildiği 75.477,52-TL bedelli 1 adet fatura düzenlendiği ve cari hesaba borç olarak kaydedildiğini, davacı şirketin yasal defterlerinin doğru olduğuna karar verilmesi durumunda, davacı şirketin fatura tarihi olan 18/06/2020 tarihinden takip tarihi olan 17/09/2020 tarihi arasında tahakkuk eden 75.477,52-TL’lik fatura bedeline uygulanan faiz tutarı 1.881,77-TL olarak hesaplandığını, başlatılan takipte nakliye bedeli tutarı olan 1.298,00-TL için 30,94-TL faiz tutarı, noter gideri için talep edilen 541,91-TL için 12,32-TL faiz talep edebileceğini, hesaplamalar sonucunda toplam 77.317,43-TL asıl alacağa, toplam 1.925,03-TL faiz hesaplandığını, başlatılan takipte asıl alacak yönünden yapılan hesaplamalara uygulanan reeskont faiz oranı sonucu hesaplanan faiz tutarı 1.925,03-TL olarak hesaplandığını, hesaplamalar sonucunda davacı talebine bağlı 77.317,43-TL asıl alacağa 1.925,03-TL faiz talep edilebileceğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamındaki iddia ve savunmalar çerçevesinde davaya konu icra takibine dayanak faturada yer alan malların özel üretim olup olmadığının tespiti amacıyla Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak mahallinde keşif icra edilerek dosyanın keşif sırasında refakate alınan ambalaj alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, keşif tutanağı ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalının talebi üzerine üretildiği belirtilen dava konusu malların özel üretim malları olup olmadığı, davalının özel siparişi üzerine üretilip üretilmedikleri, davalının teslim almaması neticesinde malların davalıdan başka bir kişi ya da şirkete satılmasının mümkün olup olmadığı, davalının teslim almaması sebebiyle malların davacının elinde kalıp kalmayacağı hususlarının ve sair hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, ambalaj alanında uzman kimya mühendisi bilirkişi 19/11/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı şirkete özel grafik çalışmanın grafik, bıçak ayarlarının onaylandığını, baskıda kullanılacak baskı materyalinin temelini oluşturduğu fiyat teklifinin baskıya onay vermek sureti ile kabul edildiği göz önünde bulundurulduğunda davacı firmanın üstüne düşenleri kusursuz olarak zamanında yapmışken, davalı firmanın bunun karşılığı olan malı aldırmadığını ve ödemeyi gerçekleştirmediğinin görüldüğünü, davalı firmanın %100 kusurlu olduğunu mütalaa etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329. maddesinde; ”Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.
Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Davalı şirketin, dava konusu icra takibine dayanak faturada yer alan malların özel üretim olmamaları sebebiyle davacı şirket tarafından kullanılabilecekleri düşüncesiyle icra takibine itirazda bulunduğu, itirazın dayanağının alınan bilirkişi raporu çerçevesinde yapılan hukuki değerlendirme neticesinde sonuca ulaştırıldığı, bu kapsamda davalı şirketin icra takibine itirazında kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği, kaldı ki davalı şirketin icra takibine itiraz ederken kötü niyetli olduğuna yönelik olarak delil vasfı bulunan herhangi bir bilgi ve belgenin davacı tarafça mahkememize sunulmadığı dikkate alınarak, davalı şirket açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/1. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/2. maddesi gereğince yaptırım uygulanması talebi yerinde görülmemiş, bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, İzmir … Noterliğinin 26/06/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ evrakı, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, talimat mahkemesi aracılığıyla Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 20/04/2021 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 27/08/2021 havale tarihli raporu, talimat mahkemesi aracılığıyla ambalaj alanında uzman kimya mühendisi bilirkişinin 19/11/2021 havale tarihli raporu, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 75.477,52-TL asıl alacak (fatura), 1.881,77-TL işlemiş avans faizi, 1.839,91-TL asıl alacak (muhtelif) ve 43,26-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 79.242,46-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, her iki tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi çerçevesinde alınan bilirkişi raporları ile yine ambalaj alanında uzman bilirkişinin raporu doğrultusunda, davaya konu icra takibine dayanak faturanın her iki tarafın ticari defter ve belgelerinde işli olduğu, faturaya konu malların grafik, kesim özellikleri dikkate alındığında davalı şirkete özel olarak üretildiği, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince davacı şirket tarafından davalı şirkete özel olarak üretilen malların davalı şirket tarafından alınmaması durumunda davacı şirket tarafından kullanılmasının veya başka bir müşteriye satılarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, davacı şirketin anlaşma gereğince üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirerek davalı şirket tarafından talep edilen malları üreterek hazır hale getirdiği, davalı şirketin ise anlaşmaya aykırı olarak talebi üzerine malların üretimi gerçekleştirildikten sonra malları almaktan vazgeçtiği, talimatı doğrultusunda kendisine özel olarak üretilen malları teslim almadığı gibi malların bedelini de ödemediği, bu kapsamda davalı şirketin kendisine özel olarak talimatı doğrultusunda üretilen malların bedeli mukabilinde davacı şirkete ödeme yapma zorunluluğu olduğu, davacı şirketin davasında haklı olduğu ve iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 75.477,52-TL asıl alacak, 1.881,77-TL işlemiş avans faizi, 1.839,91-TL asıl alacak ve 43,26-TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplamda 79.242,46-TL tutarında alacaklı olduğu, dava konusu icra takibine dayanak faturanın her iki tarafın ticari defter ve belgelerinde yer aldığı, faturaya dayanan alacağın likit mahiyette bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜNE,
1-Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 75.477,52-TL asıl alacak, 1.881,77-TL işlemiş avans faizi, 1.839,91-TL asıl alacak ve 43,26-TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplamda 79.242,46-TL üzerinden 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %10 oranında avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 79.242,46-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhinde kötü niyetli olduğundan bahisle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/1. maddesi gereğince Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi çerçevesinde ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 329/2. maddesi gereğince idari para cezasına mahkum edilmesi taleplerinin, davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kötü niyetli olduğunun ispat edilememesi sebebiyle REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.413,05-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 924,18-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.488,87-TL karar ve ilam davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 60,50-TL elektronik tebligat, 25,00-TL tebligat, 78,10-TL posta masrafı, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti, 419,90-TL keşif harcı, 150,00-TL ATGV araç ücreti, 924,18-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.312,08TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 11.101,52-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.