Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/665 E. 2022/165 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/665
KARAR NO : 2022/165

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firmalarda işçi olarak sayaç okuma işinde çalışan dava dışı …’in idareleri aleyhine İzmir 11.İş Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile açtığı davada kıdem tazminatı alacağını idarelerinden talep ettiğini, mahkemenin …/… Karar sayılı ilamı ile 2.258,15-TL net kıdem tazminatı alacağının idarelerinden alınarak davacıya verilmesine hükmedildiğini, davacının İzmir 11. İş Mahkemesi’nin …/…E-…/… Karar sayılı ilamını İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, idarelerince İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasına 31.10.2019 tarihinde 7.893,82-TL; 30/10/2019 tarihinde 32,46-TL damga vergisi ve 24/09/2019 tarihinde 86,19-TL karar harcı ödendiğini, davalı şirketlerin 6098 ve 4857 Sayılı Kanunu kapsamında …’ın kendi firmalarında çalıştığı dönemlerde doğacak alacaklarından sorumlu olduğundan idarelerince işçiye ödenen ücretin davalılardan avans faizi ile rücuen tahsil edilmesinin gerektiğini belirterek idareleri tarafından İzmir 6.İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyasına 31/10/2019 tarihinde ödenen 7.893,82-TL; vergi dairesine 30/10/2019 tarihinde ödenen 32,46-TL damga vergisi ve 24/09/2019 tarihinde 86,19-TL karar harcının davalıların sorumlu oldukları dönemler dikkate alınarak tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Elektrik Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde; Arabulucunun davet mektubunun müvekkili firmaya tebliğ edilmediğini, arabulucuk dava şartının usulüne uygun olarak tamamlandığından bahsedilemeyeceğini, dava konusu olayda davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup davalı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işverenlerin dış ilişki itibariyle dava dışı işçiye karşı müseselsilen sorumlu olduğunu belirterek arabuluculuk dava şartı usulüne uygun tamamlanmadığından davanın usulden reddine, esasa girilmesi halinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın izah edilen nedenlerle esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bilişim Teknolojileri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketine usulüne uygun olarak çıkartılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmaya da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, dava dışı …’in işçilik alacaklarının tahsili yönünde İzmir 11. İş Mahkemesi’nin …/… Esas, …/… Karar sayılı ilamının İzmir 6. İcra Müdürlüğü …/… esas sayılı dosyası ile dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı, vergiler ve yargılama giderlerinin davacı idare tarafından hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalı şirketlerden kendi bünyelerinde çalıştırılan dönemlere ait sorumlu olup olmadıkları ticari avans faizi ile birlikte rücuen tahsiline ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 324. maddesinde; ”Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ”Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde ise; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. (Ek:22/7/2020-7251/9 md.) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.
Öte yandan 06.08.2015 tarihli ve 29437 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin (Yönetmelik) 197. maddesinde, dava dilekçesinin, dava harca tabi ise harç ve gider avansı, harca tabi değilse gider avansı tahsil edildikten sonra tevzi edileceği ve tevzi formunun bir örneğinin başvuru sahibine verileceği hükme bağlanmıştır.
Yönetmeliğin “Harç, gider avansı ve delil avansının ödenmesi” başlıklı 205. maddesinde de; ” (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
Adlî yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adlî yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması hâlinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir…” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır. (Yön. m. 45/3). Bu durumda Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5 fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK.’nun 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin 4. ve 5. fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir (Pekcanıtez H./Atalay O./ Özekes., M., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku 13. Bası, Ankara 2012, s.354).
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken, bir kısım sürelerin tespiti ise işin özelliğine ve tarafların durumuna göre hâkime bırakılmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90. maddesine göre, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeple artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler”.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesi ise; “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” hükmünü içermektedir.
O hâlde, kanunun tayin ettiği süreler hâkim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, hâkimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hâkim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi hâlinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hâkim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.
Bu şekilde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hâkimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hâkim tarafından hemen yerine getirilmelidir.
Mahkememizin 09/12/2021 tarihli celsesi 2 numaralı bendi gereğince hükmedilen bilirkişi incelemesi yapılmak üzere 500 TL delil avansının yatırılması amacıyla davacı vekiline iki haftalık kesin süre verildiği aksi halde bilirkişi incelemesinden vazgeçmiş sayılacağı dosyanın mevcut durumuyla değerlendirileceğinin usulüne uygun şekilde tefhim edilmek suretiyle ihtar edildiği halde yatırılması gereken delil avansının mahkememiz veznesine yatırılmadığı, dosyada 252,50-TL yetersiz avans bulunduğundan bilirkişiye dosyanın tevdi edilemediği, hatta duruşma gününe kadar da yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi içeriği ile netice-i talep açısından karar verilebilmesi amacıyla esaslı unsurlar olan dava dışı işçinin davalı şirketlerde çalışmasının tespiti, süresi ve davalıların sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla yaptırılacak bilirkişi incelemesi açısından kullanılmak üzere gerekli olan delil avansının davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması sebebiyle, davacı tarafın bilirkişi incelemesi delillerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılması gerektiği izahtan vareste olup, bahsi geçen hususların kesin ve net olarak belirlenmesi dosyada yeterli miktarda delil avansı bulunmaması sebebiyle mümkün bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçeler dahilinde davacı tarafın, iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın peşin harç olarak alınan 136,84-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 56,14-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … Elektrik Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Elektrik Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
5-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
6-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.360,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)