Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/648 E. 2022/305 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/648
KARAR NO : 2022/305

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirketin %16,96 paylı ortağı olduğunu, davaya konu 28/08/2020 tarihli genel kurul toplantısına 4 ortaktan 3 ortağın katıldığını, şirketin ortak … tarafından yönetildiğini, Müvekkilinin 2014 yılında, …’ın yönetim yetkisini kötüye kullandığı düşüncesiyle yönetim kurulu üyeliği görevinden istifa ettiğini, şirketin takı ve mücevherat imalatı ile satımı alanında uzun yıllar faaliyet gösterdiğini, faaliyetini 6.000 metrekare kapalı alan ve 100 çalışan ile yürütür hale geldiğini, şirket içerisindeki görevlendirme gereği müvekkilinin Antalya’da faaliyet gösteren işletmenin başında bulunduğunu, idari ve finansal yönetim … tarafından gerçekleştirildiğini, şirketin 9 metrekarelik bir alana taşınmasının … tarafından 20.000.000-USD’yi bulan tutarda kredilerin çekilmesine rağmen şirket için kullanılmadığı başkaca gerçek ya da tüzel kişilere aktarıldığı sonucu olduğunun, çalışanların …’ın himayesinde eşi … tarafından kurulan … … …-… Hediyelik Eşya Limited Şirketi’ne aktarılmış olabileceğinin müvekkilince ileri sürüldüğünü, şirket envanterinde bulunan makine takı ve araçların bulunmadığını, akıbetinin bilinmediğini, şirkete ait ürünlerin farklı şirketlerin internet sayfalarında satışa sunulduğunu, şirket merkezinin kapalı olup, tespit edilebilen herhangi bir işletmesi ve faaliyetinin bulunmadığını, gelinen aşama itibarıyla şirketin tüm malvarlığının başka gerçek ve tüzel kişilere aktarıldığını kredilerin geri ödenmediğini şirketin makinelerinin ve hammaddelerinin kaybolduğunu, şirketin merkezinin Bornova’da olmasına rağmen genel kurul toplantısının Konak’taki adreste yapılacağının ilan edildiğini ve müvekkiline bir bildirim yapılmadığını, müvekkilinin ticari kayıtları incelemek amacıyla şirket merkezine gittiğinde kapalı olduğunu gördüğünü, toplantı günü ilan edilen adrese gittiğinde …’ın toplantı başlamadan toplantıyı terk ettiğini, bu durumun tutanak altına alındığını, yeminli mali müşavir
… tarafından tutanağın daha sonra düzenleneceği ifade edilerek toplantıya son verildiğini, ertelenen toplantı neticesinde 11/8/2020 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin … sayfasında yayımlanan ilan ile toplantının 28/8/2020’de yapılacağı duyurulduğunu ve belirlenen tarihte 2017, 2018 ve 2019 yılları olağan genel kurulu toplantısının yapıldığını, müvekkili tarafından genel kurulda alınan tüm kararlara ret oyu verilerek muhalefet şerhi konulduğunu, gündemin 3.maddesinde 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait bilanço ve gelir – gider hesaplarının görüşülerek oylandığını, gündemin 4.maddesinde aynı yıllara ait yönetim kurulu faaliyet raporlarının görüşülüp onaylandığını, gündemin 5.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasının oylandığını, gündemin 6.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçimi, yetki ve sürelerinin tespitinin görüşülüp oylandığını, gündemin 7.maddesinde Türk Ticaret Kanunu’nun 395 ve 396. maddeleri hükmü gereğince, yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi hususunun görüşülüp oylandığını, şirket ana sözleşmesinin 13.maddesi gereğince bakanlık temsilcisinin toplantıda bulunmasının şart olup, şirket tarafından 22/07/2020’de icra edilen toplantıya ilişkin azlık pay sahibine usulüne uygun davetiye gönderilmemesi ve şirket merkezinin kapalı olması sebebiyle erteleme neticesinde yapılacak toplantı için bakanlık temsilcisinin görevlendirilmesi konusunda Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 32. maddesi uyarınca İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne iletilmek üzere şirkete başvuru yapıldığını, buna karşın şirketin, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuru yapmayarak davaya konu toplantıya Bakanlık temsilcisi çağırılmadan toplantının yapıldığını, bu hükme aykırı olarak toplantıya bakanlık temsilcisinin katılmaması nedeniyle alınan kararların yoklukla malul olduğunu, TTK’nun 436 (2)maddesi hükmüne aykırı olarak yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasında yeterli olumlu oy kullanılmamasına rağmen ibra kararı alındığını, 3,4 ve 5 nolu gündem maddeleriyle ilgili …’ın oydan yoksun olmasına rağmen alınan kararların hükümsüz olduğunu, 6 ve 7 nolu gündem maddelerine ilişkin alınan kararların, …’ın şirketi zarara uğratmaya yönelik eylemleri nedeniyle sermayenin korunması ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini ve şirket menfaatlerine aykırı olduğunu, rekabet izni verilmesine ilişkin gündem maddesinde yasak olmasına rağmen …’ın oy kullandığını bildirmiş, şirkete tedbiren yönetici kayyım atanmasına, genel kurul toplantısında alınan dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına, dava konusu alınan kararların hükümsüzlüğüne veya iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların tamamen asılsız olup, hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, 2014 yılı Eylül ayına kadar …, … ve …’ın münferiden şirketi temsile yetkili olduklarını, davacının aynı yıl mayıs ayında bankaların icra işlemine başlamaları nedeniyle Haziran sonunda istifa ettiğini, …’nın yetkisini kötüye kullandığı iddiasının iftira olduğunu, şirketin bütün mal varlığı, makinaları ve alacaklarının bankalar tarafından 27/05/2014 tarihinde haczedildiğini, istifasından sonra Antalya’daki şirkete ait demirbaşları önceden kurduğu … LTD şirketine kaçırdığını, davalı şirketin 6000 metrekare kapalı alan ve 100 çalışanı olduğu iddiasının doğru olmadığını, ruhsatlı alanının 1200 metrekare olup, çalışanların büyük bölümünün davacının bizzat kontrol ettiği Antalya, Marmaris, Denizli ve İzmir’deki şubelerde çalıştığını, şubelerin tek imza ile tek yetkilisinin de davacı olduğunu, şirket içinde bir görevlendirme aşamasının olmadığını, …’ın çok sayıda görevi ve zamanının büyük bölümünü şirket dışında geçirmesi nedeniyle davacının şirketin tamamını bilfiil İzmir’deki adresinde idare ettiğini, davacının iddia ettiği miktarda kredi kullanılmadığını, kredi sözleşmelerinde davacının ve eşinin de imzasının bulunduğunu, kredilerin nasıl alındığı ve nasıl kullanıldığını davacının bildiğini, kredinin başka yerlerde kullanılmasının mümkün olmadığının herkesçe bilindiğini, şirketin mali ve idari ve muhasebe sistemini davacının yönetmesi nedeniyle şirket bilançolarını gördüğünü ve 2014 yılına kadar olan tüm genel kurullarda bilançoların oybirliği ile ibra edildiğini, haczedilmeyen makinelerin davacı tarafından el konularak, oğlu üzerine kurduğu … Anonim Şirketinde kullanıldığını, şirketin marka tescili olup, ürün tescili bulunmadığını, bu sebeple isteyenin kullanmasında herhangi bir hukuki engelin olmadığını, şirketin takriben 2015 yılından beri ticari faaliyetinin ve çalışan personelinin bulunmadığını, bu sebeple yanıltıcı bilgi verilmesinin mümkün olmadığını, şirketin devamlı olarak açık tutulmasının mümkün olmayıp, davacıya gerekli tebligatın yapılmasına rağmen davacının defterleri inceleme talebinde bulunmadığını, kötü niyetle genel kurulun ertelenmesi talebinde bulunduğunu, talebinin kabul edilmesine rağmen inceleme yapmadığını, …’ın toplantıyı terk etmediğini, davacının dayandığı tutanağın kötü niyetle ve toplantı harici tutulmuş bir tutanak olabileceğini, 2010 yılında Türk Ticaret Kanunu’nun değişmiş olması nedeniyle sermaye arttırımı ve pay dağıtımı dışındaki durumlarda bakanlık temsilcisinin çağrılma zorunluluğunun bulunmadığını, buna uygun olarak 2010 yılından sonra yapılan bütün genel kurullara temsilcinin çağrılmadığını ve davaya konu kararlar da dahil olmak üzere bütün kararların Ticarel Sicil Müdürlüğünce tescil edildiğini, şirketin 2017, 2018 ve 2019 yıllarında üretim, alım satım ve gelir gider işlemi yapmadığını, bilançoların boş olduğunu, bilançonun oylanmasının ibra mahiyetinde olamayacağını, ibra ile ilgili gündem maddesinde ise …’ın oy kullanmadığını, davacının bilançoları okumadığı gibi genel kurulda soru sormadığını, …’ın huzur hakkı kar payı vesaire adı altında bir menfaat sağlamadığını, zarar eden şirketi bilfiil sevk ve idare edenin davacı olduğunu, …’ın kendi mal varlığının tamamını kaybetmesine rağmen sorumluluğu gereği şirketi sürdürmeye çalıştığını, davaları takip ettiğini, şirketi basiretle yönettiğini, 7.maddede alınan kararda TTK’nun 436.maddesine bir aykırılık ve usulsüzlük bulunmadığını, …’ın eşinin davalı şirkette 20 yıl çalıştığını, deneyimini değerlendirmek üzere küçük bir şirket kurduğunu, bazı çalışanların da farklı unvanlarda şirketler kurduklarını, hiç bir deneyimi olmayan davacının oğlunun şirket kurması karşısında …’ın eşinin mütevazi bir iş yeri açmasının normal bir durum olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; davacının ortağı olduğu, davalı anonim şirketin 28/08/2020 tarihinde yapılan 2017, 2018 ve 2019 mali yılı olağan genel kurul toplantısı tutanağının 3, 4, 5, 6 ve 7. gündem maddeleri ile alınan kararların hükümsüzlüğü veya iptali istemine ilişkindir.
Dava, T.T.K’nun 445. maddesinde ön görülen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
TTK’nun 446 (1/a) maddesi uyarınca genel kurul toplantısında hazır bulunan ortakların alınan kararlara karşı iptal davası açabilmeleri için ret oyu kullanmış ve muhalefetlerini de toplantı tutanağına kaydettirmiş olmaları gerektiği düzenlenmiştir. Bu kural emredici hüküm niteliğindedir. Somut dava yönünden genel kurul tutanağında davacının, dava konusu ettiği gündem maddeleri için ret oyu kullandığı gibi muhalefet şerhini de kaydettirdiği görülmekle, TTK’nun 446/1-a maddesindeki dava şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla dava esastan incelenmiştir.
Ticaret Sicil kayıt örneği ve ilgili belge örneklerinden davalı şirketin dört ortaklı anonim şirket olup, 28/08/2020 tarihinde 2017, 2018 ve 2019 mali yıllarına ait davaya konu olağan genel kurul toplantısının düzenlendiği, toplantıya davacıyı temsilen vekillerinin ve şirket yöneticisi … ile şirket ortağı …’ın katıldığı, şirket ortağı …’nun toplantıda temsil edilmediği, davaya konu kararların davacının verdiği ret oyuna karşılık toplantıya katılan diğer ortakların verdikleri kabul oyu ve oy çokluğu ile alındığı, tutanakta bakanlık temsilcisinin bulundurulmasının ihtiyari olduğu gerekçesi ile genel kurul toplantısının yalnız hissedarlar arasında yapıldığının belirtildiği görülmüştür.
Gerek dava dilekçesinde gerekse cevap dilekçesinde dava konusu genel kurul kararlarıyla ilgisi bulunmayan ve şirketin geçmişi ve işleyişine ilişkin bilgiler ile ortaklar arası uyuşmazlıklara ilişkin açıklamalara yer verilmiş ve karşılıklı bu nitelikteki iddialar nedeniyle delil toplanması talebinde bulunulmuş ise de, davacı tarafın, dava konusu olmayan 22/07/2020 tarihli genel kurul toplantısına çağrı yapılmaması, şirket temsilcisinin şirketi kötü yönettiğine ve zararlandırıcı işlemler yaptığına ilişkin iddiaları yanında davalı tarafın, davacının niyet ve eylemlerine yönelik iddiaları ve önceki genel kurulun ertelenmesi nedeni gibi uyuşmazlığın çözümüne bir katkısı bulunmayacak iddialara ilişkin delil toplanması yoluna gidilmemiş, sunulan ve toplanan tüm deliller ve davanın niteliği gereği bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınan rapor, ilgili yasal mevzuat, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıt örnekleri ile şirket ana sözleşmesi göz önünde tutularak uyuşmazlık çözülmüştür.
Bilirkişiler rapor ve ek raporlarında; şirket ana sözleşmesinde genel kurul toplantılarında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiserinin bulunmasının şart olup, komiserin gıyabında yapılacak genel kurul toplantılarında alınan kararların muteber olmadığına ilişkin sözleşme maddesi bulunduğunu, davaya konu toplantıda komiserin bulundurulmadığını ve bakanlığa ilgili yönetmeliğin 32.maddesi uyarınca bakanlık temsilcisinin görevlendirilmesi konusunda davacının şirkete başvurusuna rağmen şirketin başvuruda bulunmadığını, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında şirketin satışlarının olmadığını, faaliyet giderlerinin fazla olmasından dolayı şirketin zarar ettiğini bildirmişlerdir.
Genel kurul kararları; kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif dürüstlük kurallarına aykırı olması halinde niteliğine uygun olarak yokluk hükmüne veya iptale tabidirler. İbrada ve rekabet yasağına ilişkin kararlarda oy kullanmaması gereken ortakların oy kullanması ve nisabın sağlanamaması halinde karar yoklukla maluldür.
Davaya konu genel kurul toplantısının 3 nolu gündem maddesi bilanço ve gelir tablolarının görüşülüp oylanması, 4 nolu gündem maddesi yönetim kurulu faaliyet raporunun görüşülüp oylanması, 5 nolu gündem maddesi şirket yöneticilerinin ibra edilmesi, 6 nolu gündem maddesi şirket yönetim kurulu üyesinin seçimi, 7 nolu gündem maddesi ise TTK’nun 395 ve 396.maddeleri uyarınca şirket yöneticilerine izin verilmesine ilişkin olup, bütün kararların davacının ret oyuna karşılık toplantıya katılan ortak … ile yönetici ortak …’ın kabul oyu ile ve oy çokluğu ile alındığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Yönetici ortak …’ın payı 378.000/500.000, davacının payı 84.800/500.000, ortak …’ın payı ise 18.600/500.000’dir.
TTK’nun 418(1)maddesinde; genel kurulun, kanunda ve esas sözleşmede aksine daha ağır nisap ön görülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az 1/4’ünü karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığı ile toplanacağı kararların toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınacağı düzenlenmiştir. Davalı şirketin ana sözleşmesinde kanundan ayrık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
TTK’nun 436(2)maddesinde; şirket yönetim kurulu üyelerinin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları düzenlenmiştir. Somut olayda davacı 84.800/500.000 pay sahibi olarak tek yönetim kurulu üyesi olan …’ın ibra edilmemesi yönünde oy kullandığından ve yönetici …’ın kendisini ibrasında oy kullanması mümkün bulunmadığından …’a ait payın 18.600/500.000 olup, davacının 84.800 payla ret oyuna karşılık ortak …’ın 18.600 paya dayanan kabul oyuyla ibra edilmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla gündemin 5.maddesi ile alınan kararın kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olarak alındığı tespit edilmiştir.
Gündemin 7.maddesi ile alınan ve yönetici ortağa TTK’nun 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin kararda da, ibra kararı gibi TTK’nun 436(1)maddesi hükmü uyarınca kendisine izin verilen yönetim kurulu üyesinin oylamaya katılması mümkün değildir. İbra kararında olduğu gibi şirket yöneticisi …’ın oyu olmadan toplantıya katılan …’ın kabul oyunun 18.600 olup, davacının ret oyunun 84.800 pay olması karşısında oy çokluğu ile alınan karar kanun hükmüne aykırı olarak alınmıştır.
3 nolu gündem maddesi bilanço ve gelir tablolarının görüşülüp oylanması, 4 nolu gündem maddesi yönetim kurulu faaliyet raporunun görüşülüp oylanması, 6 nolu gündem maddesi ise yönetim kurulunun seçimine ilişkindir. Davalı şirketin ana sözleşmesinin 13.maddesinde, olağan ve olağan üstü genel kurul toplantılarında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı komiserinin bulunmasının şart olduğu, komiserin gıyabında yapılacak genel kurul toplantılarında alınacak kararların muteber olmadığı düzenlenmiştir. Her ne kadar 6762 sayılı Kanunda anonim şirketin toplantılarında Hükümet Komiserinin bulundurulmasının zorunlu olduğuna ilişkin hükme 6102 sayılı TTK’nunda sınırlı olarak yer verilmiş ise de; davalı şirketin ana sözleşmedeki bu hükmü değiştirir bir karar almadığı, hükmün ana sözleşmede varlığını devam ettirdiği, genel kurul kararlarının ana sözleşme hükümlerine aykırı olamayacağı, sözleşme hükmüne dayalı olarak davacı tarafça Hükümet Komiserinin hazır bulundurulması talep edilmesine rağmen davalı şirketin bu talebi gerekçeli olarak reddetmediği gibi Bakanlık Temsilcisinin hazır bulundurulması konusunda talepte bulunmadığı, buna göre dava konusu edilen alınan tüm kararların Bakanlık Temsilcisinin hazır bulunmaması sebebine bağlı olarak ana sözleşmeye aykırılık nedeniyle iptalinin gerektiği anlaşılmakla davaya konu kararların iptaline karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalı …….Şirketinin 28/08/2020 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının 3, 4, 5, 6 ve 7.gündem maddeleri ile alınan genel kurul kararlarının iptaline,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın peşin yatırılılan 54,40 TL harçtan indirilmesiyle geriye kalan 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 5.100,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 1,60 TL üç adet KEP gideri, 90,00 TL on altı elektronik tebligat gideri, 98,50 TL dört adet tebligat gideri, 21,00 TL müzekkere/posta gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.219,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/04/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza