Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/599 E. 2022/990 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/599 Esas
KARAR NO : 2022/990
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili, müvekkilinin müteahhit olup … Yapı İnşaat unvanı ile müteahhitlik yaptığını, müvekkilinin davalı taraf ile sözleşme akdedilmeden önce anlaşma konusu işin yapılacağı taşınmazda davalı tarafın ağabeyinin yetkilisi olduğu … İnş. Tur. Akaryakıt Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin arsa malikleri ile akdetmiş olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesini devralmak suretiyle kat karşılığı inşaat işini yüklendiğini, söz konusu sözleşme uyarınca davalı tarafın, yapılacak olan mimari, betonarme, elektrik, mekanik projelerinin yapımı ve harita mühendisliği hizmetinin yaptırılması edimini üstlendiğini, sözleşme bedelinin 53.000,00 TL + KDV belirlendiğini, sözleşme hükümlerinde belirtilen şartların gerçekleşmemiş olmasına rağmen davalının önce ihtarname göndererek ve akabinde İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, tebligatın muhtara bırakılması nedeniyle takibin kesinleştiğini, haciz işlemi nedeniyle takipten haberdar olduğunu, anlaşmanın 3, 4 ve 6. maddelerinde belirtilen şartların gerçekleşmemesi nedeniyle 8. madde hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığını, icra takibinin yasal ve sözleşme kapsamında dayanağının bulunmaması nedeniyle cezai şart koşulları oluşmadığından ve 04.09.2019 tarihli ödeme protokolü ile 03.01.2019 tarihli ek protokolün, davalının cebri icra tehdidi altında hukuka aykırı şekilde korkutularak ve davalının sözleşme konusu işi yapacağına yönelik beyanları ile aldatılarak imzalatılmış olduğundan TBK’nın 36 ve 37. maddeleri uyarınca irade sakatlığı nedeniyle iptali gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün icra dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine, mümkün olmadığı takdirde TBK’nın 182/3. maddesi uyarınca cezai şartın tahsili talepli olarak açılan icra takip konusu alacağın tenkisine, müvekkilinin haricen ödediği ve davalı alacaklı tarafından icra dosyasına tahsil edildiği bildirilen 35.000,00 TL’nın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 100.00,000 TL’nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının mimarlık hizmeti verdiğini, müteahhit olduğunu bildiren …’ın davalıya müracaat ederek , davalının abisinin sahibi olduğu şirketin kat karşılığı sözleşmesi bulunan Çiğli ilçesindeki bir arsanın müteahhitlik hizmetlerini devir aldıklarını ve bu kapsamda bu iş ile ilgili her nevi mimarlık ve mühendislik hizmetini bedel karşılığı davalının üstlenmesini talep ettiğini ve 12.09.2017 tarihinde karşılıklı bir ticari sözleşme imzalandığını, sözleşme konusu işin yapılması ile ilgili talebin karşı davacı yandan gelmiş bulunmakla birlikte, davalı ile hukuki bağı bulunmayan firmaların devir sözleşmesinden gerçekleşmeden önce davalının haber ve bilgisi bulunmadığını, davalının aile bireylerinin davacı yanı davalı ile çalışmaları noktasında bir baskısı ve zorlaması da olmadığını, zira, taraflar arasında yapılan devir sözleşmesinde böyle bir madde de bulunmadığını, neticede davacı yanın da dava dilekçesinde belirttiği üzere taraflar sözleşme konusunda anlaştıklarını, davalının ve sahibi olduğu şirketlerin fiyat politikası verdiği hizmetin kalitesi ile ölçülür, davacı yan aynı işin piyasa da 30-35 bin TL ye yapıldığını iddia ettiğini, davalının maliyetler çerçevesinde her yıl yeniden fiyatlarını güncellemesinin piyasa koşullarına sözleşmeden önce uygun şekilde yapıldığını, davalı üstlendiği bütün işlerde sözleşmeden önce müşterilerini iş bedeli ve fiyat politikası konusunda bilgilendirdiğini, davalı sözleşmeyi ancak karşı tarafın kabulü ile işi üstlendiğini, borçlu yanın dava dilekçesinde olayları saptırarak, dikkati dağıtmak ve gerçekleri gizlemeye çalışmak gayretinde olduğunu, davacı yan davalının projeler yapabilmesi için elzem olan vekaletnameleri temin etmiş olmasına rağmen , tüm ihtarlara karşın kasıtlı olarak davalıya vermediğini, zira, davacı borçlu … arsa ile ilgili vekaletnameleri 13.06.2018 tarihinde edindiğini fakat evrakları davalıya vermeyeceklerini yapılan sözlü görüşmelerde açıkça beyan ettiğini, bunun üzerine borçlu tarafa 29 Haziran 2018 tarihli , … yevmiye no.’lu ihtarname gönderilerek sözleşmenin 3. maddesi çerçevesinde vekaletnameleri ve ilgili evrakları davalıya ulaştırmanın davacının sözleşme ile sabit edimleri olduğu, bu edimi yerine getirmemeleri halinde ise sözleşmenin 8. Maddesinde düzenlenen cezai şart gereği sözleşme bedelinin davacıdan talep edileceği kendilerine ihtaren bildirildiğini, davalının 16 Temmuz 2018 tarihli ve 27006 yevmiye numaralı 2. Bir ihtarnamesi de davacı tarafa tebliğ olduğunu ancak 2. İhtarname de tıpkı 1. İhtarname gibi cevapsız kaldığını, davacı yan takibin kesinleşmesinden sonra davalı ile temasa geçtiğini, yaptıklarından pişman olduğunu, iş ve işlemleri davalının takip etmesini bildirdiğini, bunun üzerine davalı icra dosyasının kesinleşmiş olmasına rağmen, işin yapımı ve sorunun çözümü için gösterdiği hassasiyetin bir başka delili olarak davalı yan ile 04.09.2019 tarihinde bir ödeme protokolü yapıldığını, buna göre; borçluya, borç bakiyesini , kendi talep ettiklerinden bile uzun bir vadede ödeme kolaylığı davalı tarafça sağlandığını, davalının iyi niyetine rağmen davacı borçlu yine edimlerini yerine getirmemiş ve 20.12.2018 tarihinde nakit ödemesi gereken parayı ödememiş ve ödeme protokolüne açıkça aykırı davrandığını belirterek davacı yanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan davasının reddine ,yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmeleri kapsamında davalı tarafça mimarlık hizmeti verilmesi içerikli anlaşma yapıldığı, bu anlaşmanın müvekkiline yüklediği edimlerin müvekkili tarafından yerine getirildiği, daha sonra taraflar arasında protokol yapıldığı, yapılan bu protokolün sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğu, bu sözleşme ve protokolden kaynaklı ve davalı tarafça müvekkilinden talep edilen alacağın vaki olmadığını, bu sözleşmeden kaynaklı ve müvekkilinden talep edilen cezai şart alacağının iptal edilmesi gerektiğini ve bu alacak dayanak gösterilerek davacı hakkında başlatılan İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasında davacının borçlu bulunmadığının tespitini, bu mümkün olmadığı takdirde icra takip dosyasına konu alacağın tenkisine, davacının haricen ödediği ve davalı alacaklı tarafından icra dosyasına tahsil edildiği bildirilen 35.000,00 TL’nın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 100.000 TL’nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı yanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağı nedeniyle başlatılan icra takip dosyasında borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davalı tarafından davacı hakkında 62.540,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla 25/07/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşıldı.
04.09.2018 tarihinde taraflar arasında İzmir 22. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya borcunun ödenmesine ilişkin ödeme protokolü yapılmıştır.
03.01.2019 tarihli Ek Protokole göre, 12.09.2017 tarihli sözleşme geçerliliğini bütün maddeleri ile sürdürmektedir. Dolayısıyla tarafların esas sözleşme uyarınca birbirlerine karşı olan hak ve yükümlülükleri devam edecektir.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş ve 20/05/2021 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi raporunda; 12/09/2017 tarih ve 04/09/2018 tarihli ödeme protokolü ve 03/01/2019 tarihinde düzenlenen protokoller gereğince, davalı tarafın protokol ve ek protokollerde belirtilen, edimleri yerine getirmediği, … ve … arasında, 12/09/2017 tarihli anlaşma, 04/09/2018 tarihli ödeme protokollerine ve İzmir 21.noterliğinde 13/06/2018 tarih ve 21723 sayılı Gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, yapılacak işlerin bütün niteliklerinin karşılıklı olarak belirlenmiş olup, ancak, İnşaata başlanması sürecinde gerekli yazışmaların yapılabilmesi için, iki arsa sahibinin vefat ettiği haliyle bu kişilerden vekalet alınamayacağı bu kişilerin varislerinden vekalet alınarak işleme başlanacağı için bu kişilerin varislerinden vekaletname alınamaması sebebiyle, vekaletname vermeyen varislerine karşı İzmir Karşıyaka 1.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından … E. Dava açılmış olup arsaya mahkeme tarafından tedbir konulduğu, iki arsa sahibinin vefat etmesi ve bunların varisleri ile anlaşma sürecine gidilmesi(mahkeme vb.) takip eden süreçte tüm arsa sahipleri ile gayrimenkul satış vaadi ve gayrimenkul inşaat sözleşmesi imzalanması, Belediyedeki hissenin alım süreci, Çiğli belediyesine imar durum belgesi alınması için yapılan başvurunun %40 ile cevaplanmasına itiraz edilmesi ve itiraz neticesinde %60 ile 25/12/2018 tarihinde sonuçlanması, gibi durumların bir inşaat işlemine başlanılması anında ortaya çıkması muhtemel sorunlar olduğu için sözleşmede belirtilen şartların değişmesine esas teşkil etmekte olup, bu oluşan şartların değişmesine sebep olan iki arsa sahibinin ölümü, varisleri ile mahkeme süreci, belediye ile yaşanan sorunlar ve bu sorunların giderilmesi inşaat işinin gecikmesine esas teşkil ettiği, borcun tamamının ödendiği yönündeki tespitine yer verilmiştir.
Mahkememizce dosya ek rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş ve 09/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi raporunda; Arsa sahiplerine ait vekaletnamelerin 13/06/2018 tarihinde alındığı İzmir 21. Noterliğinin sözleşmesinde görüldüğü varislerle ilgili soruna ilişkin hususların bu sözleşmede yer aldığı, Davalının Bornova 4.noterliğinden 29/06/2018 tarihinde gönderdiği … yevmiye nolu ihtarname ile davacıdan vekaletnameleri istediğine ilişkin belgenin dosyada mevcut olduğu, Davalının yine vekaletnamelerin teslimi hususunda Bornova 4.noterliğinin 16 Temmuz 2018 tarih 27006 sayılı ihtarnamesi ile vekaletnameleri istediğine ilişkin belgenin dosyada mevcut olduğu, dosya kapsamındaki taraflar arasında imzalandığı görülen 12/09/2017 tarihli sözleşmenin 3.maddesinde arsa ile ilgili vekaletnameleri alması akabinde ivedilikle projeleri başlatmayı ve bu işlemler ile ilgili gerekli evrakları mimara sağlamayı kabul ve taahhüt eder. Maddesinin vekaletnameler tamamlanmadan hiçbir resmi işlemin başlamayacağının göstergesi olduğu kanaatinde olduğumu, Vekaletnamelerin … teslim edildiğine dair bir belgenin olmadığı, Ancak dosyada vekaletnamelerin nüshalarının 03/01/2019 tarihinde teslim edildiğine dair taraflar arasında 03/01/2019 tarihinde imzalanmış ek protokolün olduğuna ilişkin belgenin dosya kapsamında yer aldığı, tarafımdan dosya kapsamını tekrar incelemem neticesinde tespit edilmiş olduğu yönündeki tespitine yer verilmiştir.
22/10/2021 tarihli bilirkişi ek raporu aldırılmıştır. Bilirkişi raporunda; Dava dosyasındaki bütün belgelerin tekrar incelenmesi neticesinde, İcra dosyasına ödenen toplam tutarın ve ödeme tarihlerine göre hesaplanacak faizler sonucu kalan borcun 18/02/2019 tarihine kadar 33.208,76.-TL olduğu hesaplanmış olduğu yönündeki tespitine yer verilmiştir.
Mahkememizce dosya yeniden rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş ve 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi raporunda; Taraflar arasında 12.09.2017 tarihli eser sözleşmesinin mevcut olduğu, Bu sözleşme uyarınca tarafların birbirine hak ve borçlar yüklendiği, Sözleşme çerçevesinde henüz tarafların borçlarını yerine getirmeden icra takibi başlatmanın dürüstlük kuralına aykırı olacağı yönündeki tespitine yer verilmiştir.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacı vekili her ne kadar davacının kat karşılığı inşaat sözleşmeleri kapsamında davalı tarafça mimarlık hizmeti verilmesi içerikli anlaşma yapıldığı, bu anlaşmanın müvekkiline yüklediği edimlerin müvekkili tarafından yerine getirildiği, daha sonra taraflar arasında protokol yapıldığı, yapılan bu protokolün sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğu, bu sözleşme ve protokolden kaynaklı ve davalı tarafça müvekkilinden talep edilen alacağın vaki olmadığını, bu sözleşmeden kaynaklı ve müvekkilinden talep edilen cezai şart alacağının iptal edilmesi gerektiğini ve bu alacak dayanak gösterilerek davacı hakkında başlatılan İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasında davacının borçlu bulunmadığının tespitini, bu mümkün olmadığı takdirde icra takip dosyasına konu alacağın tenkisine, davacının haricen ödediği ve davalı alacaklı tarafından icra dosyasına tahsil edildiği bildirilen 35.000,00 TL’nın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 100.000 TL’nın dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapmış olması sebebiyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş ise de tüm dosya kapsamı, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporları, 12/09/2017 tarihli sözleşme ve 04/09/2018/ tarihli ödeme protokolü ve 03/01/2019 tarihli ek protokol incelendiğinde taraflar arasında 12/09/2017 tarihinde yapılan anlaşmaya göre davacı müteahhidin, davalıya İzmir Çiğli K. Çiğli Mahallesi … Ada …-… parselde yapılacak inşaatın , mimari, betonarme, elektrik, mekanik projeleri ve harita mühendisliği hizmetini 53.000,00 TL+KDV karşılığında yaptıracağı sözleşmenin devam eden maddelerinde müteahhitin arsa ile ilgili vekaletnameleri alması halinde ivedilikle projeleri başlatmayı ve bu işlemler ile ilgili gerekli evrakları mimara sağlamayı kabul ettiğinin, müteahhitin 2019 ve sonraki yıllarda evrakları temin etmesi halinde geçen her yıl için tefe+tüfe/2 oranında enflasyon fiyat farkı uygulanacağının ve son olarak sözleşmeden vazgeçen veya kendi kusurundan dolayı edimini yerine getiremeyen tarafın sözleşme bedelini karşı tarafa vermeyi kabul ettiğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafından Bornova 4. Noterliğinin 29/06/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya 12/09/2017 tarihli sözleşme gereğince kararlaştırılan edimlerin yerine getirilmesi ihtarının yapıldığı yine Bornova 4. Noterliğinin 16/07/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile davacıya 12/09/2017 tarihli sözleşmeye davacı tarafından aykırı davranıldığının tespit edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle sözleşme bedelinin ödenmesi ihtarının yapıldığı, 25/07/2018 tarihinde İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalı tarafından davacı hakkında 62.540,00 TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı,04/09/2018 tarihinde taraflarca imzalanan ödeme protokolünün 1. Maddesinde ” Borçlu …’ın İzmir 22. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya borcuna karşı herhangi bir itirazı olmayıp borcun tamamını tüm ferileri ile birlikte gayri kabili rücu kabul etmiştir.” ifadesinin yer aldığı 03.01.2019 tarihli taraflarca imzalı ek protokolün 7. Maddesinde de “..müteahhit … revize edilerek güncellenmiş sözleşme bedelinin tamamını 10/01/2019’da …’nın …. Nolu hesabına ödemeyi kesin olarak kabul ve taahhüt etmiştir. Bu ödemenin de vadesinde yapılmaması durumunda taraflar arasında imzalanmış bütün sözleşme ekleri ve ödeme protokolü mimar tarafından haklı gerekçe ile başkaca ihtara ve uyarıya ihtiyaç duymaksızın feshedilecek, mimarın işi yapma yükümlülüğü ortadan kalkmış olacak ve taraflar arasındaki icra dosyası tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile kaldığı yerden devam edecektir.” kaydının yer aldığı anlaşılmakla davacının ödeme protokolü ve ek protokol başlıklı belgelerdeki taraflar arasındaki anlaşma gereği sözleşme konusu borcun ödenmesi yönünde taahhütte bulunduğu, 12/09/2017 tarihli sözleşmeden ve icra takibinden sonra düzenlenen protokoller uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin davacı tarafından davalıya haricen ödendiğine dair dosyamıza bilgi, belge ibraz edilmediği ve davacının iddiasını ispat edemediği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 648,81-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 382,40-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yüzüne karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸