Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/590 E. 2021/668 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/590
KARAR NO : 2021/668

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında borçlu davalının ihracata konu yurt dışı deniz yolu kargo taşınmasına ilişkin taşıma akdinden kaynaklanan cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, taşıma akdine ilişkin vecibelerin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, malın alıcıya teslim edildiğini, taraflar arasında taşıma akdinden kaynaklanan herhangi bir ihtilaf olmadığını, 25/02/2020 tarihli faturalar gereğince 19.960,00 USD cari hesap alacağı mevcut olup davalı borçlu yan tarafından 12/08/2020 tarihinde 6.663,00 USD değerinde bir kısım ödeme yapılmış olmasının faturaları ve borcu ikrar niteliğinde olduğunu, ancak bakiye 13.297,00 USD alacağın ödenmemesi üzerine bakiye alacak üzerinden İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini mahkum edilmesine talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ve davaya konu icra takibinin yetkili yerde açılmadığını, HMK’nın genel yetki başlıklı 6. maddesine göre yetkili yerin davalının ikametgah adresi olduğunu, işbu davaya konu icra takibininde Bursa İcra Müdürlüğünde açılması gerektiğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek açılan davanın öncelikle yetkisiz icra dairesinde ve mahkemede açılması nedeniyle usulden reddine, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
4-Taraflara ait vergi sicil kayıtları,
5-Taşıma işlemine ilişkin olarak düzenlenen faturalar,
6-Konişmento ve ara konişmento,
7-Cari hesap ekstresi ve taşıma belgeleri,
8-Davacı şirkete ve davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
9-Talimat aracılığıyla tanzim edilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 18/06/2021 havale tarihli raporu,
10-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 13/08/2021 havale tarihli raporu,
11-Sair deliller.

DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında yurt dışı deniz yolu lojistik ve kargo taşıması işlerine ilişkin olarak bulunduğu iddia olunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … … Lojistik ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, borçlunun davalı …-… Yalıtım Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 13.297,00-USD asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
İtirazın iptali davaları açısından icra takiplerinin yetkili icra dairesinde açılması hususunun dava ön şartı olduğu, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın dava ön şartı olarak ön inceleme aşamasına geçilmeden önce incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği göz önünde bulundurularak, icra takibi ve davanın taraflar arasında yurt dışı deniz yolu lojistik ve kargo taşıması işlerine ilişkin olarak bulunduğu iddia olunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde de para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmüne yer verildiği, alacaklı davacı şirketin yerleşim yerinin ”… Caddesi,…, No:…, Kat:…-…, Ofis No:…, …/İzmir” olduğu, bu kapsamda İzmir … İcra Dairesi’nin dava konusu takip açısından yetkili olduğu anlaşılmakla, borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Keza davalı vekilinin mahkememize yönelik süresinde yapmış olduğu yetki ilk itirazının da, yukarıda açıklanan gerekçeler kapsamında mahkememizin yetkili olduğu kanaatiyle reddine karar verilmiştir.
30/03/2021 tarihli duruşmanın 6 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, taraf vekilleri taraf şirketlere ait ticari defter ve belgelerin yerlerini verilen kesin süreler içerisinde mahkememize bildirmişlerdir.
Davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, taşıma işlemine ilişkin olarak düzenlenen faturalar, konişmento, ara konişmento, cari hesap ekstresi ve taşıma belgeleri ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında yurt dışı deniz yolu lojistik ve kargo taşıması işlerine ilişkin olarak bulunduğu iddia olunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 18/06/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalının incelenen defter kayıt ve belgelerine göre davacı firmadan 19.960,00-USD değerinde fatura aldığını, davacıya 6.663,00-USD değerinde ödemede bulunduğunu ve icra tarihi itibariyle davacıya 13.297,00-USD borçlu olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, taşıma işlemine ilişkin olarak düzenlenen faturalar, konişmento, ara konişmento, cari hesap ekstresi ve taşıma belgeleri, talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında yurt dışı deniz yolu lojistik ve kargo taşıması işlerine ilişkin olarak bulunduğu iddia olunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat Mahkemesine sunulan bilirkişi raporu da göz önünde bulundurularak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 13/08/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirkete ait ticari defterlerin 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği kapsamında e-defter olarak tutulduğunu, yasal süresinde e-defterlerin e-defter beratının alındığını, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinde takibe konu faturanın kayıt altına alındığını, davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenmiş olan faturaların ilgili dönemde vergi dairesine BS formları ile beyan edildiğini, davacı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihi itibariyle davalı şirketin 13.297,00-USD borçlu olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinde ve davalı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınan fatura ve ödemelerin birebir uyumlu olduğunu, her iki taraf ticari defterlerinde de icra takip tarihi itibariye davacı şirketin davalı şirketten 13.297,00-USD alacaklı olduğunu, davacı şirketin takip talebinde takip tarihine kadar faiz isteminde bulunmadığını, takip tarihinden itibaren asıl alacak için yıllık %1,75 oranında (1 yıl ve daha uzun vadeli Kamu Bankalarınca uygulanan Azami mevduat faiz oranı) faizi ile birlikte ilamsız takip yoluyla takipte bulunulduğunu, davalı tacirin borcunun dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 19/1. maddesi uyarınca ticari nitelik gösterdiğini, bu davanın aynı Kanun’un 4/1. madde hükmü uyarınca nispi ticari dava olduğunu, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinin de bulunduğunu, dolayısıyla ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faiz oranı üzerinden faiz istenilebilecek ise de faturaların yabancı para cinsinden düzenlenmiş olması sebebiyle 1 yıl ve daha uzun vadeli Kamu Bankalarınca uygulanan Azami mevduat faiz oranı üzerinde faiz talep edilebileceğini mütalaa etmiştir.
Her iki tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesine yönelik olarak alınan bilirkişi raporlarının, taraflar arasındaki ticari ilişki ve borç alacak miktarları açısından birbirini doğruladığı ve aynı tespitler çerçevesinde düzenlendikleri dikkate alındığında, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 13.297,00-USD alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, taşıma işlemine ilişkin olarak düzenlenen faturalar, konişmento ve ara konişmento, cari hesap ekstresi ve taşıma belgeleri, davacı şirkete ve davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, talimat aracılığıyla tanzim edilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 18/06/2021 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 13/08/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında yurt dışı deniz yolu lojistik ve kargo taşıması işlerine ilişkin olarak bulunduğu iddia olunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 13.297,00-USD asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla talimat mahkemesi aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 18/06/2021 havale tarihli raporunda davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, davalının incelenen defter kayıt ve belgelerine göre davacı firmadan 19.960,00-USD değerinde fatura aldığını, davacıya 6.663,00-USD değerinde ödemede bulunduğunu ve icra tarihi itibariyle davacıya 13.297,00-USD borçlu olduğunu mütalaa ettiğini, davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla mahkememizce alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 13/08/2021 havale tarihli raporunda davacı şirkete ait ticari defterlerin 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği kapsamında e-defter olarak tutulduğunu, yasal süresinde e-defterlerin e-defter beratının alındığını, usulüne uygun tutulan ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinde takibe konu faturanın kayıt altına alındığını, davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenmiş olan faturaların ilgili dönemde vergi dairesine BS formları ile beyan edildiğini, davacı şirket ticari defterlerinde icra takip tarihi itibariyle davalı şirketin 13.297,00-USD borçlu olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinde ve davalı şirket ticari defterlerinde kayıt altına alınan fatura ve ödemelerin birebir uyumlu olduğunu, her iki taraf ticari defterlerinde de icra takip tarihi itibariye davacı şirketin davalı şirketten 13.297,00-USD alacaklı olduğunu mütalaa ettiği, her iki tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesine yönelik olarak alınan bilirkişi raporlarının, taraflar arasındaki ticari ilişki ve borç alacak miktarları açısından birbirini doğruladığı ve aynı tespitler çerçevesinde düzenlendikleri dikkate alındığında, davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 13.297,00-USD alacağının bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …-… Yalıtım Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 13.297,00-USD asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %1,75 oranında ve değişen oranlarda bir yıl ve daha uzun vadeli kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami mevduat faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 13.297,00-USD’nin takip tarihi itibariyle yürürlükte olan kur karşılığı (13.297,00-USD*7,3503) 97.736,94-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …-… Yalıtım Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden alınarak davacı … … Lojistik ve Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 7.693,23-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak alınan 1.437,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.255,59-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 14.647,03-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 55,00-TL elektronik tebligat, 19,00-TL tebligat, 33,00-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 1.437,64-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.599,04-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/09/2021

Katip …
(e-imza)
¸

Hakim…
(e-imza)
¸

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.