Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/575 E. 2021/820 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/575 Esas
KARAR NO : 2021/820

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1000 ton Domates alımı konusunda davalı ile sözlü olarak anlaştıklarını, davalının anlaşmadan itibaren 10 gün içinde her gün 100 ton olmak üzere toplamda 1000 ton Domatesi teslim etme hususunda müvekkiline taahhütte bulunduğunu, davalıya aşağıda yer alan 3 adet çek verildiği, … A.Ş. Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti., lehtarı … olan, … seri nolu 20.12.2020 tarihli, 1950.000,00-7L bedelli çek, … A.Ş. Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti., lehtarı … olan, …seri nolu 20.02.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek, … A.Ş. Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti., lehtarı … olan, … seri nolu 20.01.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çeklerin davalı tarafa verilen çek toplam bedelinin 450.000,00-TL olduğunu, çeklere konu 1000 ton domatesin davacı firmaya davalı tarafından teslim edilmediği, çeklerin bedelsiz hale geldiğini, davalıyla yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, çeklerin davalı tarafından iade edilmediği, çeklerin iadesi için davalıya Torbalı … Noterliğinin 09.09.2020 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarnamede çeklerin iadesi için verilen süre içinde çeklerin iade edilmediği, çeklerin vadesinin yaklaştığını, iade edilmemesi ve çek bedellerinin tahsili halinde, müvekkilinin telafisi imkansız zarar göreceğini, arz edilen nedenlerle; çeklerin bedelsiz hale gelmesi nedeniyle davalıya borcun olmadığının tespitine, çeklerin iptaline karar verilmesine, çeklere ödeme yasağı getirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili tarafından verilen 27.11.2020 tarihli cevap dilekçesinde, özetle; davacı ile müvekkili arasındaki ticari ilişkinin domates sözleşmesinden kaynaklanmadığını, davacının dava dışı gayri resmi ortağı olan 3. Kişi …’in davalı ile arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalıya borçlu olduğunu, davacının 3.kişi … ile ortak işler yürütmekte olduğunu, davacının 3. Kişi …’e borcunun olduğunu, davacı şirketten alacaklı olan …’in bu alacağına ilişkin davalı ile arasında temlik sözleşmesi yaptığını, davacı şirketten olan alacağını davalıya devrettiğini, taraflar arasındaki ilişkiler nedeniyle davalının …’ten olan alacağını çek ile ödemeyi teklif ettiğini, yapılan temlik SözlEşmesi çerçevesinde davaya konu çeklerin 3. Kişi …’in ekonomik sıkıntıları nedeniyle ve taraflarca kabul edilen temlik sözleşmesi gereği çeklerin davalıya keşide edildiğini, davalının basiretli davranmak suretiyle … ile temlik sözleşmesi düzenlemiş olduğunu, davacı şirketin …’in ortağı olması hasebiyle davalı alacağını çek ile tahsil etmeyi kabul ettiğini, davaya konu çekleri aldığını, davacı şirketin dava açmak suretiyle hem ortağı …’e olan borcundan kurtulmak, hem de çek bedellerini ödemekten kurtulmayı hedeflediğini, davacı şirketin 3. Kişi … İle ticari ilişkisinin mevcut olduğunu, davacı şirketin …’e borcu bulunduğunu, buna ilişkin olarak ta aralarında 10.09.2019 tarihli sözleşme bulunduğunu, bu ticari ilişkiye binayen lehtarı … olan … Karşıyaka İzmir şubesine ait … sıra nolu 07.09.2020 tarihli 30.04.2021 vadeli 100.000,00-TL bedelli çek bulunduğunu, bu delillerin aralarında ticari ilişki ve …’in davacıdan alacaklı olduğunun kanıtı olduğunu, davalı … ile … arasındaki ilişki ise; davalı …’nın kardeşi …’nın … Ticaret Ltd.Şti. tarafından … adına tanzim edilen,01.04.2020 tarihli 200.00,00-TL bedelli,01.04.2020 tarihli 175.00,00-TL bedelli,09.04.2020 tarihli 100.00,00-TL bedelli,20.04.2020 tarihli 75.00,00-TL bedelli, faturalar ile müvekkilinin kardeşi … tarafından, …’e ait … Tarım Ürünleri Hayvancılık İnş. firmasına … aracılığıyla gönderilen,30.07.2020 tarihli 70.00,00-TL bedelli, 11.08.2020 tarihli 20.00,00-TL bedelli, Havale dekontların dava dosyasına ibraz edildiğini, davalı, çeklerin vadesinin gelmesini beklemeden ticari hayatta kullandığını, her bir çeki cirolamak suretiyle 3. şahıslara verdiğini, mahkemece davaya konu çekler için uygun görülen teminat yatırılması suretiyle ödemeden men yasağı konulmasına karar verildiğini, 3.kişileri etkiler şekilde men yasağı konulması davalının ticari itibari ile telafisi güç zararlara yol açacağını, davaya konu çeklerin … tarafından temlik ettiği alacağına karşılık verilen çekler olduğunu, davacı ile davalı arasında domates ticaretinin bulunmadığını, arz edilen hususlar nedeniyle; açılan haksız davanın reddine, davaya konu çekler üzerine konulan men yasağının üçüncü kişiler yönünden kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi nezdinde keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/12/2020 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri numaralı, 20/02/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek ve … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/01/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çeke ilişkin olarak bulunan tüm kayıt ve belgeler,
3-Torbalı … Noterliğinin 09/09/2020 tarih ve … yevmiye numaralı, ihtarnamesi,
4-Taraflara ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
6-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
7-Dava dilekçesine ekli bulunan dekont suretleri,
8-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
9-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/09/2021 havale tarihli bilirkişi raporu,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki 1.000 ton domates alım satımına ilişkin ticari ilişki çerçevesinde alım satıma konu mallar karşılığı olarak davacı şirket tarafından davalıya verilen 3 adet çekin alım satıma konu malların davalı tarafından davacı şirkete teslim edilmemesi sebebiyle çeklerin keşide amacının karşılıksız kaldığı iddiası kapsamında davacı şirketin dava konusu çekler sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ve çeklerin iptali taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
16/03/2021 tarihli duruşmanın 1 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere taraflara ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiş, davalı vekili ise davalıya ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmadığı gibi ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasa hükümleri kapsamında, davalıya ait ticari defter ve belgelerin mahkememize sunulmaması ve bulundukları yerin mahkememize bildirilmemesi sebebiyle davalının ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/12/2020 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri numaralı, 20/02/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek ve … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/01/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek suretleri, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri numaralı, 20/02/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek ve … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/01/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çeke ait ödeme kayıtları, cevap dilekçesine ekli fatura ve ödeme belgeleri ile sözleşme suretleri, Torbalı …. Noterliğinin 09/09/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve ihtarnamenin muhataba tebliğini gösterir tebligat evrakları, davalı … ile dava dışı … arasında imzalanan 01/04/2020 tarihli Temlik Sözleşmesi, dava dışı … tarafından imzalandığı iddia olunan ‘Belgedir’ başlıklı beyan dilekçesi, davacı şirket ile dava dışı … arasında imzalanan Ürün Yetiştirme Sözleşmeleri ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında domates alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunu bulunmadığı, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/12/2020 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri numaralı, 20/02/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek ve … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/01/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çeklerin hangi sebeple davalı adına keşide edildiği, dava konusu çeklerin ödenip ödenmediği, davacı şirket ile dava dışı … arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, davacı şirketin dava dışı …’e borcunun bulunup bulunmadığı, var ise ne kadar miktarda borcunun olduğu, neticeten davacı şirketin davalıya borçlu olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 08/09/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak; davacı tarafından tanzim edilip davalıya, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri nolu 20.12.2020 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri nolu 20.02.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri nolu 20.01.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çekin verildiğini, çeklerin toplam bedeli 450.000,00-TL olduğunu, çeklerin davalıya veriliş nedeni olarak davacı tarafından, 1000 ton domates alımı konusunda davalı ile anlaştıkları iddia edilmiş ise de; davacı kayıtlarında, taraflar arasında domates alım satımına ilişkin ticari bir ilişki tespit edilemediğini, çeklerin davacı kayıtlarında, 159.01.001 Verilen Sipariş Avansları hesap kodunda muhasebeleştirildiğini, çeklerin bedellerinin 2021 yılı içinde ödendiğini, davacınin defter ve kayıtlarının incelendiğini, …, … Ticaret Limited Şirketi, …, … Tarım Ürünleri Hayvancılık İnşaat isimli gerçek ve tüzel kişilerin davacı kayıtlarında yer almadığını mütalaa etmiştir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).
Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.).
Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu sebeple de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi sebeplerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu sebeple bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 09/06/2020 tarih ve 2018/129 Esas 2020/547 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Somut olayda, davalının alacağı, kambiyo senedi olan çeke dayalıdır. Kambiyo senetleri illeten mücerrettir. Bu durumda alacağın varlığı için, temel ilişkinin kanıtlanmasına gerek yoktur…” denilerek, illetten mücerret olan senede konu alacağın varlığı açısından temel ilişkinin ispatlanmasına gerek olmadığına dikkat çekilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde iddia edilen hususlar açısından ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı şirket tarafından tutulan ticari defter ve belgelerin incelenmesi çerçevesinde yapılan tespit ve belirlemeler dikkate alındığında, her ne kadar davaya konu çekler davacı şirkete ait ticari defter ve belgelere işlenmiş ise de çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı açısından tek başına ispat kuvvetini barındırmadıkları gibi, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerde çeklerin dayandığı ve dava dilekçesinde iddia olunan hukuki ilişkiye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, senetlerin illetten mücerret oldukları göz önünde bulundurulduğunda iddia olunan hukuki ilişkinin ve bu hukuki ilişki gereğince davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin ispatlanamadığı, bu kapsamda davacının iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi nezdinde keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/12/2020 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri numaralı, 20/02/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çek ve … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesi’ne ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri numaralı, 20/01/2021 tarihli, 150.000,00 TL bedelli çeke ilişkin olarak bulunan tüm kayıt ve belgeler, Torbalı … Noterliğinin 09/09/2020 tarih ve … yevmiye numaralı, ihtarnamesi, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, dava dilekçesine ekli bulunan dekont suretleri, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/09/2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki 1.000 ton domates alım satımına ilişkin ticari ilişki çerçevesinde alım satıma konu mallar karşılığı olarak davacı şirket tarafından davalıya verilen 3 adet çekin alım satıma konu malların davalı tarafından davacı şirkete teslim edilmemesi sebebiyle çeklerin keşide amacının karşılıksız kaldığı iddiası kapsamında davacı şirketin dava konusu çekler sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ve çeklerin iptali taleplerine ilişkin olduğu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/09/2021 havale tarihli raporunda davacı tarafından tanzim edilip davalıya, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri nolu 20.12.2020 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, …seri nolu 20.02.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek, … Anonim Şirketi Gaziemir Şubesine ait, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, … seri nolu 20.01.2021 tarihli, 150.000,00-TL bedelli çekin verildiğini, çeklerin toplam bedeli 450.000,00-TL olduğunu, çeklerin davalıya veriliş nedeni olarak davacı tarafından, 1000 ton domates alımı konusunda davalı ile anlaştıkları iddia edilmiş ise de; davacı kayıtlarında, taraflar arasında domates alım satımına ilişkin ticari bir ilişki tespit edilemediğini, çeklerin davacı kayıtlarında, 159.01.001 Verilen Sipariş Avansları hesap kodunda muhasebeleştirildiğini, çeklerin bedellerinin 2021 yılı içinde ödendiğini, davacınin defter ve kayıtlarının incelendiğini, …, … Ticaret Limited Şirketi, …, … Tarım Ürünleri Hayvancılık İnşaat isimli gerçek ve tüzel kişilerin davacı kayıtlarında yer almadığını mütalaa ettiği, davacı tarafça dava dilekçesinde iddia edilen hususlar açısından ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davacı şirket tarafından tutulan ticari defter ve belgelerin incelenmesi çerçevesinde yapılan tespit ve belirlemeler dikkate alındığında, her ne kadar davaya konu çekler davacı şirkete ait ticari defter ve belgelere işlenmiş ise de çeklerin taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı açısından tek başına ispat kuvvetini barındırmadıkları gibi, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerde çeklerin dayandığı ve dava dilekçesinde iddia olunan hukuki ilişkiye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı, senetlerin illetten mücerret oldukları göz önünde bulundurulduğunda iddia olunan hukuki ilişkinin ve bu hukuki ilişki gereğince davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin ispatlanamadığı, bu kapsamda davacının iddiasını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 7.684,88-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 7.625,58-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 39.550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.