Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/573 E. 2021/518 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/573 Esas
KARAR NO : 2021/518

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 26/10/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı aracın 20.06.2020 tarihinde hasarlandığını, SBM kayıtlarında görüleceği üzere kazada davalının sigortacısı olduğu … plakalı aracın %100 kusurlu olduğunu ve bu konuda uyuşmazlık bulunmadığını, onarım nedeniyle müvekkilinin aracında değer kaybı oluştuğunu, değer kaybı için davalı şirkete başvuru yapıldığını, bilirkişi marifeti ile değer kaybı tespitinin gerektiğini, gerçek değer kaybının hesaplanması gerektiğini, değer kaybı tespiti için eksper raporu alındığını, bu bedelin yargılama gideri olarak sayılmasının gerektiğini, belirterek yukarıda açıklanan nedenler ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalma kaydıyla şimdilik 50,00-TL değer kaybı, 50,00-TL hasar tazminatının kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile ve 608,75-TL ekspertiz ücreti ile arabuluculuk vekalet ücreti bedelinin yargılama giderleri arasında davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın müvekkili olduğu şirket nezdinde 3.3.2020-2021 vadeli ZMMS sigortalısı olduğunu, kusur oranlarının tespitinin gerektiğini, gerçek zararın tespitinin gerektiğini, sorumluluklarının kusur oranı ve poliçe limiti dahilinde olduğunu, sigortalı aracın davacı aracına temas dahi etmediğini, meydana gelen kazada sorumluluklarının bulunmadığını, kaza tespit tutanağında sadece davacı beyanı ile kusur dağılımı yapıldığını, tek taraflı beyanla sigortalı aracın çarptığını iddia ettiklerini, iddianın gerçeği yansıtmadığını, Kamera kaydı incelendiğinde, … plakalı aracın davacı aracının yanından geçtiğini ve uzaklaştığını, temas dahi etmediğini, davacı aracındaki zarara sigortalı aracın sebebiyet vermediğini, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını, davanın sigortalı araç malikine ihbarını talep ettiklerini, kusur ve hasar raporu alınmasının gerektiğini, faiz türü ve tarihini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-… Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi,
3-Hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-20/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
6-… ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları,
7-… plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı,
8-Tanık beyanları,
9-Bilirkişi heyetinin 16/03/2021 havale tarihli raporu,
10-Davacı vekilinin 09/06/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi,
11-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 20/06/2020 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar bedeli ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybı bedeli miktarlarının belirlenmesi ile belirlenecek hasar ve değer kaybı bedellerinin davalı … şirketinden tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları kapsamında değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki ikinci el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5. Bölümünde belirtilen ‘Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlığı altında bulunan (a) bendinde ‘Maddi Zararlar Teminatı’ kapsamında araçta meydana gelen değer kaybı da sayılmıştır.
İlgili maddede Maddi Zararlar Teminatı; ”Hak sahibinin bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.” olarak tanımlanmıştır.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesi’ne müzekkere yazılarak kazaya karışan araçlara ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak davacı tarafa ait araca ilişkin tramer kayıtları temin edilmiştir.
Davalı … şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya arasına alınmıştır.
11/03/2021 tarihli duruşmada dinlenilen davacı tanığı …’ın beyanında davacının kayın biraderinin eşi olduğunu, dava konusu trafik kazasını gördüğünü, kazanın gerçekleştiği sırada davacıya ait aracın da bulunduğu evin önünde olduğunu, kazanın gerçekleştiği sırada davacıya ait evin az ilerisinde bulunan marketin önünde olduğunu, marketin önünde olduğu sırada bir ses geldiğini, sesin geldiği yere doğru baktığnı, olayın üzerinden uzunca bir zaman geçmesi sebebiyle plakasını tam olarak hatırlamadığı ancak 42 ile başladığını gördüğü ve kazadan sonra trafik polislerine beyan ettiği plakalı … marka ve modeldeki aracın geri geri geldiğini gördüğünü, bahsettiği aracın geri manevra sırasında davacıya ait aracın sağ tarafına sürtmek suretiyle çarptığını, araca durması yönünde seslenmelerine rağmen araç sürücüsünün kaza mahallini terk ettiğini, aracın kaçmasından sonra davacıyı çağırdığını, davacının trafik polislerini arayarak kazayı ihbar ettiğini, kaza mahallinin çevresinde bulunan iş yerlerinin kameralarının olduğunu düşündüğünü belirttiği, davacı tanığı …’in ise aynı duruşmada dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 20/06/2020 tarihinde davacıya ait iş yerini kapattıklarını, akabinde diğer tanık …’yi davacının evine bırakmak için eve doğru yol aldıklarını, restaurantı gece saat 01:00 sularında kapattıklarını, davacıya ait evin bulunduğu … sokakta bulunan geniş kavşağa arabayı park ettiğini, …’nin arabadan aşağıya indiği sırada bir ses duyduklarını, …’ye arabaya çarptılar dediğini, 18-20 kişilik bir minibüs davacıya ait araca çarpan aracın önünde durunca davacıya ait araca çarpan araç şoförünün geri manevra yaptığını, geri manevra yapınca aracın sağ arka kısmı ile davacıya ait aracın sol ön kısmına çamurluk, kapı ve aynayı kapsayacak şekilde çarptığını, davacıya ait araca çarpan aracın plakasının … veya … olduğunu, …’nin aracı durdurma çabasına rağmen davacıya ait araca çarpan araç sürücüsü olay yerinden kaçtığını, araç kaçarken yanlarından geçtiği için plakasını net olarak gördüğünü, sonra davacıya haber verdiklerini, trafik polisine haber verildiğini, kazadan 4 gün sonra çarpan kişinin … olduğunu trafik kayıtlarından ve davalı … tarafından sigortalanan aracın sigorta acentesi vasıtasıyla öğrendiğini, … ile görüştüğünü, kendisi ile yaptığı görüşmede davacıya ait araca çarpıp kaçtığını kabul ettiğini ve 3-4 gün içinde İzmir’e geleceğini söylediğini, kendisinden arabanın hasarlı resimlerini istediğini, Whatsapp üzerinden kendisine aracın hasarlı resimlerini gönderdiğini, kendisinin hasar bedelini ödeyeceğini yine yaptıkları yazışmalarda beyan ettiğini, ancak daha sonra hasarı ödemediğini ve Whatsapta bulunan yazışmalardaki kendi beyanlarını sildiğini beyan ettiği görülmektedir.
Gerekli evrak ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik ve otomotiv alanında uzman bilirkişiye tevdi ile, dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 20/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarında yer alan davacıya ait … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi plakalı araca ait tramer kaydı ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, taraflar arasında 20/06/2020 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasının oluşumunda … nolu aracın %100 kusurlu olduğunu, trafik kazası sonucunda davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarı ve hasar nedeniyle araçta oluşan değer kaybı bedelinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda aracın kazadan önceki hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonraki hasarlı ikinci el piyasa değeri arasındaki fark esas alınmak suretiyle belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 16/03/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, dava konusu trafik kazasının oluşumunda olay yerini terk eden … plakalı kamyonet sürücüsünün geri manevra kurallarına uymamasının etken olduğunu, park halindeki … plakalı araç otomobil sürücüsünün kusur ihlali yapmadığını, kaza ve hasarın uyumlu olduğunu, dava konusu aracın trafik kazasında hasar görmesi neticesinde aracın hasar onarım bedelinin 2.987,00-TL yedek parça, 1.392,40-TL işçilik bedeli olmak üzere KDV dahil 4.379,40-TL olduğunu, aracın daha önceden karışmış olduğu trafik kazasında aldığı hasardan dolayı çekme belgeli olduğunu, bu sebeple araçta değer kaybı oluşmayacağını mütalaa etmişlerdir.
Davacı vekilinin 09/06/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesinde, dava dilekçesinde 50,00-TL olarak belirttikleri hasar bedeli taleplerini 4.379,40-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği ve dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmış olduğu görülmektedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı … şirketine başvuru yapıldığı, başvuru dilekçesinin 31/08/2020 tarihi itibariyle davalı … şirketine usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı … şirketinin rizikonun kendisine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 11/09/2020 tarihinde temerrüte düştüğü kanaatine varılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. maddesinde; ”Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.” hükmüne yer verilmiş olup, avukatlık ücretinin kapsadığı işlere yer verilmiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinde ise ‘Arabuluculuk, Uzlaşma Ve Her Türlü Sulh Anlaşmasında Ücret’ hususunda; ”1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 7.200,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 1.080,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 1.080,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek bu Tarifeye göre belirlenir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen kanun ve tarife hükümleri kapsamında, avukatlık ücretinin kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığı olduğunun, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukatın 1.080,00-TL maktu ücrete hak kazanacağının, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceğinin, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretin (c) bendine göre ödediği maktu ücretin mahsup edilmesi ile bu tarifeye göre belirleneceğinin düzenlendiği, avukatın müvekkili olan tarafın yargılama sonucunda vekili olan avukata ödeyeceği vekalet ücretinin, anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti kapsamında ödemesi gereken vekalet ücreti miktarının mahsup edilmesi neticesinde hesaplanacak bakiye bedelden ibaret olduğu dikkate alındığında, yapılan yargılama neticesinde ödenecek vekalet ücreti açısından avukatın müvekkili olan tarafa anlaşmazlık ile sonuçlanan arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin ek bir külfet olarak yüklenmediği, müvekkili tarafından ödenecek sonuç vekalet ücreti içerisinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin de yer aldığı, belirtilen sebepler dahilinde arabuluculuk faaliyeti vekalet ücretinin, yargılama sonucunda hüküm altına alınan vekalet ücretinden hariç tutulduğuna dair herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, aksine arabuluculuk vekalet ücretinin, avukatın yargılama sonucunda hak edeceği vekalet ücreti içerisinde yer alacağının düzenlendiği, ilgili kanun ve mevzuat hükümleri kapsamında avukatın müvekkiline yüklenmeyen arabuluculuk vekalet ücretinin karşı taraftan tahsilinin talep edilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi iyi niyet kurallarına da aykırılık teşkil edeceği ve hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak, davacı vekilinin talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, … Sigorta Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 20/06/2020 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, … ve … plakalı araçlara ait trafik tescil kayıtları, … plakalı araca ait Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi nezdinde bulunan tramer kaydı, tanık beyanları, bilirkişi heyetinin 16/03/2021 havale tarihli raporu, davacı vekilinin 09/06/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 20/06/2020 tarihinde meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacı …’a ait … plakalı araçta meydana gelen hasar ve hasar nedeniyle oluşan değer kaybı bedeli miktarlarının belirlenmesi ile belirlenen hasar ve değer kaybı bedellerinin davalı … şirketinden tahsili taleplerine ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinin 16/03/2021 havale tarihli raporlarında dava konusu trafik kazasının oluşumunda olay yerini terk eden … plakalı kamyonet sürücüsünün geri manevra kurallarına uymamasının etken olduğunu, park halindeki … plakalı araç otomobil sürücüsünün kusur ihlali yapmadığını, kaza ve hasarın uyumlu olduğunu, dava konusu aracın trafik kazasında hasar görmesi neticesinde aracın hasar onarım bedelinin 2.987,00-TL yedek parça, 1.392,40-TL işçilik bedeli olmak üzere KDV dahil 4.379,40-TL olduğunu, aracın daha önceden karışmış olduğu trafik kazasında aldığı hasardan dolayı çekme belgeli olduğunu, bu sebeple araçta değer kaybı oluşmayacağını mütalaa ettikleri, davacı vekilinin 09/06/2021 havale tarihli bedel arttırım dilekçesinde, dava dilekçesinde 50,00-TL olarak belirttikleri hasar bedeli taleplerini 4.379,40-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği ve dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmış olduğu, davacı tarafın dava konusu araçta oluşan hasarı usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı kanaatiyle, usul ve yasa hükümlerine uygun olarak düzenlenen bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen reddine kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-a)Hasar bedeli talebi yönünden açılan davanın KABULÜNE, 4.379,40-TL maddi tazminatın poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 11/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Şirketinden tahsili ile davacı …’a verilmesine,
b)Değer kaybı bedeli talebi yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Sair hususların gerekçeli kararda ele alınmasına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 299,15-TL karar ve ilam harcından, 54,40-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 244,75-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 11,00-TL elektronik tebligat, 114,00-TL normal tebligat, 93,00-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harcı, 74,00-TL ıslah harcı, 608,67-TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 2.009,47-TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranı dikkate alınarak 1.986,78-TL’sinin davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekilinin arabuluculuk vekalet ücretinin yargılama giderleri arasında davalıdan tahsili talebinin reddine,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın kabul oranı dikkate alınarak 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca davanın red oranı dikkate alınarak 50,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
9-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.