Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/536 E. 2021/1133 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/536
KARAR NO : 2021/1133

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … tarafından müvekkili hakkında İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yolu ile takip başlatıldığını, müvekkilinin takip alacaklısı olarak görülen …’e ve senette lehtar olarak görünen …’e herhangi bir borcu bulunmadığını, Almanya Federal Cumhuriyetinde yaşamakta olup uzun yıllardır Almanya’da ticaret ile iştigal ettiğini, davalı … ile Türkiye’de bulunduğu süreçte tanıştığını, davalı …’e sohbetinde ehliyetini kaptırdığını söylediğini, davalı …’ün emniyette tanıdıkları olup işi halledeceğini vaadederek müvekkilinden 10.000 euro ve 31.500 TL para aldığını, sonrasında ehliyeti geri getirmediğini, davalı …’ün bu olay sonrasında müvekkilin varlıklı birisi olduğunu anlayıp çok kârlı işlerin var olduğunu söyleyip Türkiye’de yatırım yapma ve akıllı ev alma tavsiyesinde bulunduğunu, müvekkilinin akıllı ev almaya karar verdiğini, bu amaçla davalı …’e 1.310.000,00 TL gönderdiğini, paranın 860.000,00 TL’ sini davalı …’ün isteği ile davalı ve …’ün oğlu olan …’e banka kanalı ile gönderip, kalan 450.000,00 TL’ sini ise elden verdiğini, davalı …’ün ev alma işinin gerçekleşmeyeceğini müvekkiline söylediğini, müvekkilinin parasının iadesini talep ettiğini, iade edilmediği gibi davalı …’ün müvekkilinin evine gelerek eşinin ve taksi şoförü ola …’nın yanında kafasına silah dayamak suretiyle bir takım boş senet ve boş kağıtlara imza attırdığını, davaya konu senedin müvekkilinden silah zoruyla alınmış olan senetlerden olduğunu, müvekkilinin bu olay nedeniyle büyük korkuya kapılıp Almanya’ya dönmek zorunda kaldığını, müvekkili ile davalılar arasında bir borç ilişkisini doğuracak hiçbir parasal ilişki mevcut olmadığını, aksine müvekkilinin davalılara gönderdiği 1.310.000,00 TL nedeniyle davalılardan alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların silah zoruyla aldığı senetleri kendi adlarına değil müvekkilinin hiç tanımadığı üçüncü kişiler üzerinden tahsil etme düşüncesi içerisine girdiklerini, müvekkilinin Almanya’da bulunduğu esnada silah zoruyla alınan senetlerden bir tanesinin dava dışı … lehtar gösterilecek şekilde doldurulduktan sonra ciro edilerek yine dava dışı … adına İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, bu takibe konu senedin silah zoruyla ve tehditle alınan senet olduğunu, her iki senedin aynı anda aynı şekilde imzalattırılmış olduğu ve üstünün daha sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulmuş olduğu anlaşıldığını, bu konuda her iki senedin davalı … tarafından doldurulup doldurulmadığı bakımından teknik bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini, dava dışı icra takibine dayanak senetteki lehtar …’ın soruşturma dosyasında verdiği ifadesinde minibüsünü sattığını ve bu satış sonrası eline geçen 250.000 euro’yu borç olarak verdiğini ve karşılığında da 250.000 euro’luk senet aldığını söylemiş olmasına rağmen söz konusu senet bedelinin 2.850.000,00 TL olduğunu, keşide tarihindeki kur olan 6,04 TL üzerinden hesaplama yapıldığında 250.000 euronun karşılığının 1.510.000,00 TL yaptığını, söz konusu senet bu bedelle tamamen alakasız olarak 2.850.000,00 TL olarak doldurulması nedeniyle çelişkilerin söz konusu olduğunu, dava dışı senet ile ilgili yaptıkları borca itiraza ilişkin İzmir … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında müvekkilinin adı, kimlik numarası ve imzası dışında senette bulunan diğer metinlerin başkaca kişiler tarafından sonradan doldurulduğunun bilirkişi raporu ile de ispatlandığını, davalılar ve dava dışı … ve … arasında da fiil ve fikir birliği ile irtibatın mevcut olduğunu, telefon kayıtlarının celbi ile bu irtibatın anlaşılacağını, davalı …’ün soruşturma dosyasındaki ifadesinde …’i geçmişte tanımadığını, yaklaşık 8-9 ay önce kendisinin …’yu tanıyıp iş yaptığını duyduğu için alacağını tahsil etmek amacıyla kendisinden bilgi almak istedini, bu sebeple kendisine ulaştığını ve tanıştıklarını söylediğini, bu ifadenin tamamen hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı … ve davalı …’in müvekkilinden alacaklı olduklarını iddia ettiklerini, davalı …’ün iddia ettiği gibi …’in sadece alacağını tahsil için bilgi almak istemiş olsaydı, davalı …’ün müvekkilinin başkaca borçları olması karşısında takibe konu senedin ödeme tarihinin 22/01/2019 olmasına rağmen icra takibine koymak için 11 ay daha geçmesini beklememesi ve alacağını tahsil etmesinin beklediği süreçte daha da güçleşeceğini ön görmesinin gerekli olup mantıken böyle bir durumdan haberdar olur olmaz icra takibi başlatması gerektiğini, bu durumun alacağın olmadığını gösterdiğini, davalı …’ün … ile zaten görüşmekte olup aralarındaki görüşmeye bahane olarak bu şekilde ifade verdiğini, ayrıca davalı …’ün soruşturma dosyasında 02/06/2020 tarihli ifadesinde … isimli şahsı gördüğünü söylediğini, her ikisinin tanışık olup zaten fiil ve fikir birliği ile hareket ettiklerini, bu durumu ifadesinde tanıdığını ve gördüğünü söyleyerek ikrar ettiğini, davalı …’ün de … ile irtibat halinde olması nedeniyle babası ile birlikte hareket eden davalı …’ün de …’in tanıdığının açık olduğunu, davalı …’ün soruşturma dosyasındaki 16/12/2019 tarihli ifadesinde davacıyı iki kez gördüğünü, ilk kez babası ile ev pazarlığı yaparken, ikinci kez sözleşmenin yapıldığı 19/12/2018 tarihinde gördüğünü söylediğini, bununla davalı …’ün müvekkili ile arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi olmadığını söylediğini, aynı ifadesinde müvekkilinin banka üzerinden gönderdiği paraların olduğu hesabı kast ederek kendisi adına olan … Bankası hesabını babası …’ün kullandığını, kendisinin babasına iş konusunda yardım ettiği için adına yatırılan paraları çekip babasına verdiğini söylediğini, bu ifadeden davalı …’ün babasının işlerine yardım eden, herhangi bir vasfı olmayan bir kişi olduğunun anlaşıldığını, müvekkili ile davalı … arasında davalının da kabulünde olduğu gibi herhangi bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, davaların baba oğul olup aralarında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmaması nedeniyle davalı …’ün senedi ciro ederek oğlu adına icraya koydurmasının davalıların kötü niyetli olduklarını ispat ettiğini, icra takibinde davalı …’ün alacaklı babasının borçlu olmasına rağmen babası aleyhine tebligat dahi çıkarmamış olmasının iddialarını doğruladığını, davalıların soruşturma dosyasında alınan 16/12/2020 tarihli ifadelerinde sözleşme olarak bahsettikleri 19/12/2018 tarihli borç ödeme belgesini doldurduklarını iddia ettiklerini, davalı …’ün ifadesinde ilk para alışverişinden birkaç gün sonra …’nun ev almaktan vazgeçtiğini, daha önce verdiği paralardan 60.000,00 TL’yi cayma bedeli olarak kendi isteğiyle ona iade etmediğini, kalan 450.000,00 TL’yi şahsi birikiminden …’ya verdiğini, kalan bedeli ise oğlu … ile bankadan çektiklerini ve 800.000,00 TL olarak bir çanta içerisinde …’daki evine götürüp teslim ettiklerini, davacının paraları banka yolu ile gönderdiğini, kendisini ise davacının sözlü nakit isteği sebebiyle banka aracılığıyla değil fiziki teslim ile verdiğini, bu para alışverişi sonrasında 19/12/2018 tarihli borç ödeme belgesini doldurduklarını, sözleşmenin metnini oğlum …’ün yazdığını, …’nun bu metni okuyup anladım yazarak imzaladığını beyan ettiğini, bahsedilen bu nitelikte bir belgeye müvekkilinin kesinlikle imza atmadığını, bu konuda imza incelemesi yapılması gerektiğini, ancak davalıların, müvekkilinin kafasına silah dayayarak senet imzalattıkları esnada ayrıca bir takım boş kağıtlara da imza attırdıklarını, davalıların son derece organize bir plan çerçevesinde müvekkilinden haksız kazanç elde etmeyi garantiledikleri için böyle bir belgeye ihtiyaçları olacağını düşünerek müvekkiline boş kağıda da imza attırdıklarını, gerek imzanın kime ait olduğu gerekse belgenin düzenleniş şekli itibariyle imza ile yazının aynı kalem ürünü olup olmadığı, yazım açıları incelenerek imzanın üstünün sonradan doldurulup doldurulmadığı konularında teknik bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, söz konusu belgede davalı … tarafından müvekkiline 180.000 euro borç verildiğini, bu borç karşılığı 180.000 euroluk senet alındığını, aynı zamanda müvekkilden alınmış olan 1.310.000 TL’nin tamamının elden teslim edildiğini yazılı olduğunu, yazılanların gerçekle hiçbir alakası olmayıp tamamen yalan beyanlar olduğunu, davalı …’ün oğlu …’ün soruşturmadaki ifadesinde 19/12/2018 günü …’ya gittiklerinde babasının yanında 800.000 TL’lik daha önce hesabına gelen ve poşet içerisinde çekerek babasına teslim ettiği paranın olup olmadığını hatırlamadığını, sözleşmeyi doldururken de herhangi bir para alışverişi görmediğini beyan ettiğini, davalıların beyanlarının çelişkili olduğunu, davalı …’ün parayı vermek için oğluyla müvekkilinin evine gittiklerini yanında 1.250.000 TL olduğunu ve bu parayı müvekkiline iade ettiğini söylediğini, ancak bu amaçla yanında bulunan oğlunun, babasının yanında poşet görmediğini, para alışverişi görmediğini söylediğini, buradan davalı …’ün müvekkiline para iade etmediğinin anlaşıldığını, davalı …’ün soruşturmadaki ifadesinde 60.000 TL’nin cayma bedeli olarak kabul edilerek iade edilmediğini söylemesine rağmen anılan belgede müvekkili tarafından davalılara gönderilen paranın tamamının iade edildiği yazdığını, bu durumun yazılı belgenin gerçeği yansıtmadığını ve davalıların çizdiği senaryonun çatlaklar vermeye başladığını gösterdiğini, davalıların gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarından söylediklerinin tutarsızlaştığını, söz konusu belgede iade edilen 1.310.000 TL haricinde 180.000 euro’nun da belge tanzim tarihi olan 19/12/2018 tarihinde TL karşılığı 1.100.000 TL olan müvekkile borç olarak verildiğinin yazdığını, anca davalı …’ün ifadesinde bu paradan hiç bahsetmeyip yanında sadece iade etmek için getirdiği 1.250.000 tl’nin bulunduğunun belirttiğini. oğlunun ise babası …’ün yanında hiç para olmadığını söylediğini, davalıların belirttikleri gibi yanlarında 2.450.000 TL değerinde nakit para ile müvekkiline gitmelerinin ve bu parayı nakit olarak vermelerinin hayatın olağan akışına aykırı olup davalıların bu parayı verebilecek ekonomik çaplarının olmadığını, müvekkilinin ev almak için 1.310.000 TL’yi doğrudan verebilecek ekonomik güçte olduğunu, davalıların iddia ettiği gibi bu 1.310.000 TL’yi de iade almış ise üstüne elinde parası olmasına rağmen 180.000 euro daha borç almasının tamamen akla ve mantığa aykırı olup davalıların iddialarının yalan olduğunu gösterdiğini, davalılar hiçbir şekilde müvekkiline böyle bir borç vermediklerini, ekonomik çaplarının müvekkiline böyle bir borç vermeye yetebilecek ölçüde de olmadığını, müvekkilinin davalıların danışıklı olarak üçüncü kişiler adına başlattığı takipten yurt dışında bulunduğu esnada haricen haberdar olduğunu, Türkiye’den bir avukata vekaletname vererek işlemleri takip etmesini istediğini, ilk icra takibindeki tebligatın müvekkilini yurt dışındayken Türkiye’de hiç bilmediği bir adreste muhataba bizzat teslim kaydı ile tebliğ edildiğinin görüldüğünü, bu durumun imkansız olup davalılar ve iş birlikçilerinin müvekkilinden para kopartma kastı ile devlet memur ve kurumlarını da suça ortak ederek sahte adres ve kimlik ile müvekkiline yasa dışı bir şekilde tebligat yaptıklarını ve takibin kesinleştirdiklerini, bu konu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, soruşturmanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …/… sayılı dosyası ile başlatıldığını, ilk takibe karşı menfi tespit davası açtıklarını, suç duyurularında bulunduklarını ve icra dosyasındaki usulsüzlükler sebebiyle icra mahkemelerinde şikayet yoluna başvurduklarını, takibin durdurulması yönünde karar alındığını, davalıların dava dışı … ve … üzerinden para tahsil edemeyeceklerini ve sürecin uzayacağını anladıklarında bu kez ellerinde bulunan senetlerden diğerini lehtarı … olacak şekilde doldurduklarını, ve ciro edilerek davalı …’e teslim edilmiş gibi göstererek davaya konu icra takibine konu ettiklerini, davalılar hakkında silahla tehdit ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından Urla Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyasında yapılan soruşturmanın derdest olduğunu, müvekkilinin varlıklı olup davalılardan bir borç almasını gerektirecek hiçbir sebep olmadığı gibi davalıların müvekkiline borç verecek ekonomik gücünün bulunmadığını bildirmiş, icra takibinin tedbiren durdurulması, aksi takdirde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyadi tedbir kararı verilmesine, davaya konu icra dosyası nedeniyle davacıya silah zoruyla imzalattırılmış olan ileride çıkabilecek diğer senetlerden dolayı davacının, davalılara borçlu olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere davalıların kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; senetteki imzaya itiraz edilmeyip ikrar edildiğini, senedin veriliş şeklindeki iddiasını davacının ispat etmesi gerektiğini, dava konusu belgenin kambiyo senedi olup asıl borç ilişkisinin senetten anlaşılmasına imkan bulunmayan kıymetli evrak niteliğinde olduğunu, senet ile hukuki münasebet arasında bir bağ kurulmaması halinde senede bakarak, alttaki münasebetin ne olduğunun tesbiti mümkün olmaması durumunda ihtilaf halinde hamilin davasını sadece bu kıymetli evraka dayandırabileceğini, temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve mahiyetini ispat zorunda olmadığını, Geçerli bir temel münasebetin bulunmadığının veya buna ilişkin defilerin dermeyanının ve ispatının borçluya yüklendiğini, bu nedenle davacının ileri sürdüğü ve hayatın gerçeklerine uygun düşmeyen soyut iddialarını ispat etmesi gerektiğini, silah zoruyla tehdit edilerek elinden senet alınan kişinin tehdit ortadan kalktığı anda soluğu şikayet için yetkili mercilerde alması gerektiğini, davacının ise aradan uzun bir süre geçtikten sonra yasal mercilere başvuru yapmayı tercih ettiğini, bu sebeple ileri sürdüğü ve inandırıcılıktan uzak iddialarına itibar etmenin mümkün görünmediğini, davacının suç duyurusunda bulunması üzerine Urla Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma numaralı dosyası ile yapılan soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiğini, takip konusu bononun davacının nakit borcundan dolayı tanzim edilmiş olup aksinin yazılı belge ile davacı tarafından ispatının gerektiğini, dava dilekçesindeki dava dışı kişilere veya olaylara dair anlatımların dava ve takip konusu senet ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının bu davada sadece takip konusu edilen senet ile ilgili iddialarını ve bu iddialarını ispata yarar delillerini ileri sürebileceğini, davacı yanın tanık dinletme talebini kabul etmediklerini, davacının iddialarını yazılı delille ispat yükü altında olduğunu bildirmiş davanın reddine, davacının alacağının %20 si oranında inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında gerçek bir borç alacak ilişkisi bulunmamasına rağmen silahlı tehdit yoluyla davacıdan alındığı iddiasına dayalı olarak davaya konu icra dosyasına dayanak bono nedeni ile davacının, davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin …/… esas sayılı dosyasında aynı davacı tarafından davalılar … ve … hakkında aynı maddi vaka olaylardan kaynaklandığı iddia edilen ve bir başka icra takibine konu edilen bonodan dolayı 16/09/2019 tarihinde menfi tespit davası açılmış olup yargılamasına devam edilmektedir.
Davacı, bu dosyanın davalıları ile mahkememizin …/… esas sayılı dosyasındaki davalıların birlikte hareket ettikleri ve her iki davaya konu bonodan dolayı dava dilekçesinde dayandığı sebeplerle borçlu olmadığını iddia etmektedir. Davacı taraf bu dava dosyasında senetlerin silahlı tehdit yoluyla ve zorla alındığı iddiasında bulunmuş, …/… esas sayılı dosyasında ise bu dosyadaki davalılarla herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, senet düzenlenmesini gerektirecek bir neden olmadığını ve bonodaki imzanın kendi eli ürünü olmadığı iddialarına dayanmıştır.
Davacı tarafça her iki davaya konu maddi vakalar ile ilgili birden çok suç duyurusunda bulunulmuştur. Silahlı tehdit suçu ile senetlerin alındığına ilişkin soruşturma Urla Cumhuriyet Başsavcılığının …/… soruşturma sayılı dosyasında yürütülmektedir. Davacı tarafın her iki dosyadaki davalıların birlikte hareket ederek devlet memur ve kurumlarını da suça ortak etmek suretiyle sahte adres ve kimliğe dayanarak yasa dışı şekilde tebligat yaptıkları ve takibin kesinleştirdikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunduğu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında yapılan soruşturma sonunda İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasına konu düzenlenen iddianamede her iki dosyanın davalıları ve dava dışı sanıklar hakkında kamu davası açılmış, her iki dosyanın davalılarının kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlaması ile cezalandırılmaları talep edilmiştir.
Mahkememizdeki bu dava dosyası ile yine mahkememizde derdest olan …/… esas sayılı dosyadaki davalıların aynı nitelikte davalar olması yanında davacısının da aynı olduğu, davalıları farklı olsa da, davaya dayanak maddi vakalar ile hukuki sebeplerin kısmen farklı ve kısmen benzer olduğu, …/… esas sayılı dosyada davaya dayanak senedin silahlı tehdit yoluyla alındığı iddiası yerine senetteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasına dayanılmış ve 2020/536 esas sayılı dosyada imza inkarında bulunulmayarak senetlerin silahlı tehdit yoluyla alındığı iddiasına dayanılmış ise de İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında Ağır Ceza Mahkemesine her iki dosyanın davalıları hakkında sanık sıfatıyla kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçlamasıyla dava açıldığı, her iki dava dilekçesinde tüm davalıların sanık sıfatıyla yargılanacakları eylemleri anlatılarak dava konusu edildiği, buna göre davalıların suçlarının sabit görülmesi halinde verilecek mahkumiyet kararının usul ve yasa hükümleri gereği mahkememiz kararını etkiler niteliğinin bulunduğu, her iki dosyanın davalıları hakkında dava dilekçesinde dile getirilen eylemleri birlikte işledikleri iddiasıyla tümünün aynı suçlama ile yargılanmalarının talep edildiği, buna göre her iki davayı oluşturan maddi vakalar ve hukuki nedenler kısmen farklılık gösterse de, atılı suça konu eylemler yönünden aynı olup bu eylemlerin her iki dosyada maddi vakıa olarak yargılama ve uyuşmazlık konusu olduğu, buna bağlı olarak her iki dosyada toplanacak delillerin büyük oranda aynı ve benzer olduğu, her iki dosya yönünden İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyada açılan davanın sonucunun beklenmesinin zorunlu bulunduğu, birlikte değerlendirildiğinde HMK’nun 166(4) maddesinde belirtilen şekilde her iki davanın aynı nedenlerden doğduğu ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bir biri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla bu dava dosyasının Mahkememizin …/… esas sayılı dosyası ile HMK nun 166. Maddesi uyarınca birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerektirici Nedenlerle:
1-a-Bu dava dosyasının Mahkememizin …/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ,
b-Mahkememiz esasının birleştirme nedeniyle kapatılmasına,
c-Yargılamaya Mahkememizin …/… esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmesine,
d-Yargılama harç ve giderlerinin birleştirilen dosyada hükümle birlikte değerlendirilmesine,
2-İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında yargılamaya başlanılan davanın ve verilecek kararın mahkememizdeki davayı doğrudan etkiler niteliği dikkate alınarak, davanın bekletici mesele sayılarak davanın sonucunun ve verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesine,
3-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’na müzekkere yazılarak, …/… soruşturma sayılı dosyada; İddianame ile dava açılmış ise hangi mahkemede, hangi esasta dava açıldığının bildirilmesi ile birlikte iddianame örneğinin,
Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise karar örneğinin ve itiraz edilmiş ise itiraza ilişkin karar örneğinin,
Soruşturma sürmekte ise hangi aşamada olduğunun bildirilmesinin istenilmesine,
4-Davacı vekiline İzmir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen alacak davasının esas numarasını bildirmek üzere iki hafta kesin süre verilmesine,
5-Davacı vekili tarafından duruşmada sözlü olarak yeniden bir ihtiyati tedbir talebinde bulunulması nedeniyle İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkereler yazılarak her iki dava dosyasındaki iddianame örnekleri ile iddianamenin kabulüne karar verilmiş ise kabul kararı ve tensip tutanağı örneklerinin uyap sistemi üzerinden gönderilmesinden sonra ihtiyati tedbir istemi hakkında gerekçeli ve yasa yolu açık olmak üzere karar verilmesine,
6-Davacı vekili tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin esas numarası bildirildiğinde ilgili mahkemeye dosya akıbeti konusunda müzekkere yazılmasına,
7-İzmir … Ağır Ceza Mahkemesi’ne uyap sistemi üzerinden müzekkere yazılarak …/… ve …/… esas sayılı dosyalardaki iddianame örnekleri ile iddianame kabul edilmiş ise tensip tutanağı örneklerinin uyap sistemi üzerinden gönderilmesinin istenilmesine,
Davacı vekilinin yüzününe karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, nihai kararla birlikte istinaf yolu mümkün olmakla birlikte bu aşamada kesin olarak oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/12/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)