Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/501 E. 2021/674 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/501 Esas
KARAR NO : 2021/674

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için İzmir …İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı itirazı ile takibin durdurulduğunu, arabuluculuk yoluna müracaat edilmiş ise de sonuç alınamadığını, satılan mal ve hizmetlerin davalı nam ve hesabına, davalının kabulü ile yapıldığını, satılan … davalı firmaya ait veya davalı firma tarafından davacıya yönlendirilen … olduğunu, nakliye ile uğraşan davalı şirketin kendisine ait veya müşterisine ait … davacı şirketten kendi namına mal ve hizmet almak için yönlendirdiğini, sonrasında yapılan anlaşma ile devamında düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini, davalının cari hesap borcundan sorumlu olduğunu, cari hesap kayıtları ve faturaların … San. Ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzim edildiğini, ancak daha sonra davalının unvan değişikliği ile ….San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak değiştirildiğini, arz edilen hususlar gereği, davalı itirazının iptaline, takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı faturalarına konu mal ve hizmeti almadığını, davacıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, dava dilekçesinden anlaşılacağını, müvekkili olan davalının kendi nam ve hesabına bir hizmet almadığını, davacıya yönlendirilen … olduğunu, davalı müvekkilinin borçtan sorumlu olmadığını, hukuki uyuşmazlıklarda cari hesaba dayalı mal veya hizmetlerin 5.000,00-TL üzerindeki alacağın tanıkla ispatının mümkün olmadığını, takibe konu faturaların davalıyla bir ilişiğinin bulunmadığını, usulüne uygun fatura ibrazı olmamakla birlikte hizmete konu araçların mülkiyetinin davalı müvekkiline ait olmadığını, borcun kabul edilmediğini, arz edilen nedenlerle haksız davanın reddine, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve dekontlar,
4-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
5-… plakalı, … plakalı, … plakalı ve … plakalı … ait 2016 yılına ilişkin tescil kayıtları,
6-Davalı şirkete ait aktif ve pasif … kayıtları,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 02/09/2021 havale tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki mal ve hizmet alımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen hizmetler karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … Sanayi Ticaret Limited Şirketi, borçlusunun … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 19.604,02-TL bedelli asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı vekilinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri daha önceden mahkememize bildirmiş olduğu göz önünde bulundurularak, 11/02/2021 tarihli duruşmanın 9 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere davalı vekiline 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davalı vekili davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı gibi ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmemiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasa hükümleri çerçevesinde davalı şirketin ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve taraflar arasındaki cari hesap ekstresi, … plakalı …, … plakalı …, … plakalı … ve … plakalı … ait 2016 yılına ilişkin tescil kayıtları, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı takip dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, var ise taraflar arasında hangi hukuki sebepten kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki mal ve hizmet alımına ilişkin ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen hizmetler karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesaptan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, var ise alacak miktarı, icra takibinde yer alan asıl alacak bedeli ile işlemiş faiz bedellerinin usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 02/09/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davaya konu faturaların … Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına tanzim edildiğini, 18/01/2018 tarihinde … Sanayi Ticaret Limited Şirketi unvanını aldığını, unvan değişikliği Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde … tarih … sayfada yayınlandığını, cari hesap ekstresinde yer alan davacı faturaları, BA/BS farumları ile Gelir İdaresi Başkanlığına Şubat/2016 ayı BS forumlarıyla beyan edildiğinin tespit edildiğini, faturaların içeriğine göre … yeni … takıldığını, … takılan … … plakalı, … plakalı ve … plakalı … olduğunu, … plakalı araçta ise … tamiri yapıldığını, davacı firmaya ait E-Defter kapanış kayıtlarında … Alıcılar Hesap Kodunda 19.604,02-TL bakiye alacağın işli olduğunu ve bir sonraki yıla devrettiğinin tespit edildiğini, davacı kayıtlarına göre davacı şirketin 06.07.2020 takip tarihi itibariyle davalıdan 19.604,02-TL alacağının olduğunu mütalaa etmiştir.
Davalı tarafın ticari defter ve belgelerini sunmaması, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmemesi sebebiyle ticari defter ve belgelerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılması, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu birlikte dikkate alındığında, davacı şirketin icra takibi tarihi itibariyle davalı şirketten 19.604,02-TL alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Alacağın faturaya dayandığı ve bu sebeple likit mahiyette bulunduğu kanaatiyle icra inkar tazminatı talebinin kabulü yönünden hüküm kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı aslı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve dekontlar, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, … plakalı, … plakalı, … plakalı ve … plakalı … ait 2016 yılına ilişkin tescil kayıtları, davalı şirkete ait aktif ve pasif … kayıtları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 02/09/2021 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafıdan süresinde yapılan itirazın iptali ve asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir …İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 19.604,02-TL bedelli asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı vekilinin davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı gibi ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği, bu sebeple davalı şirketin ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verildiği, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri incelemek suretiyle tanzim ettiği 02/09/2021 havale tarihli raporunda davacı kayıtlarına göre davacı şirketin 06.07.2020 takip tarihi itibariyle davalıdan 19.604,02-TL alacağının olduğunu mütalaa ettiği, davalı tarafın ticari defter ve belgelerini sunmaması, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmemesi sebebiyle ticari defter ve belgelerine dayanmaktan vazgeçmiş sayılması, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen ve dava dilekçesine ekli bulunan faturalar ve davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu birlikte dikkate alındığında, davacı şirketin icra takibi tarihi itibariyle davalı şirketten 19.604,02-TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 19.604,02-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %13,75 avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 19.604,02-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.339,15-TL karar ve ilam harcından, 236,77-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.102,38-TL karar ve ilam harcının davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 22,00-TL elektronik tebligat, 19,00-TL normal tebligat, 0,50-TL Kep masrafı, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 236,77-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 932,67-TL yargılama giderinin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınarak tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.