Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/493 E. 2021/1165 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2020/493
KARAR NO : 2021/1165

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı, imar affının çıktığı günlerde tapusuz olan evinin imar affından yararlanmasını istemiş,bu konuda bir arkadaşı davalıyı(davalı iş takipçisidir) tavsiye ederek benim tapu işimi halletti istersen bir tanış demiş,davacı,davalı ile tanışmış evinin imar affından yararlanması için gerekli parayı ve belgeleri verdiği, davalının bu işleri hallettiği, daha sonra davalı, davacıyı kandırarak sahte olarak hazırlamış olduğu Çevre Şehircilik ve İl Müdürlüğünce 31.12.2019 tarihinde, … taşınmaz (ihale) nolu, … ili,… İlçesi,… mh…. pafta,… ada,… parsel de kayıtlı ev niteliğinde bir taşınmaz var, bu ev 125.000,00 TL’ye ihaleye çıkartılacak, bunu sana alalım dediği, ihale masrafı olarak da 125.000,00 TL’yi şüpheliye teslim ettiği, karşılığında, dava dilekçeleri ekinde görülen sahte evrağı verdiği, davalı bu ihalenin iptal olduğunu ve paranın iade edilmeyeceğini söylediği, bunun yerine davacıya; … ili,… ilçesi,… mh…. parselde kayıtlı arsanın arkasında … parsel sayılı bir arsa var, (böyle bir arsanın da olmadığı da daha sonra tespit edildiği, .)gel sana bu arsayı alalım dediği, sahte bir imar krokisi düzenleyerek davacıya verdiği ve bunun karşılığında davacıdan 153.000,00 TL.daha almış,bu şekilde davalı, haksız bir şekilde davacıdan aldığı paralarla sebepsiz zenginleştiği, ayrıca davalı, belediyeden 147.000,00 TL.para iadesi olacak deyip davacıya devamlı gerek telefonla, gerekse yüzyüze buluşup, ona devamlı manevi baskı yapıp, hile ile kandırarak,dava konusu 147.000,00 TL.bedelli bir de senet aldığı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın,…/… hazırlı dosya numarası ile nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla davalıdan şikayetçi olduğu, soruşturmanın devam ettiği, davalı da hile ile davacıdan aldığı senedi İzmir … İcra Müdürlüğü’nün,…/… Esas sayılı dosyası icraya koyduğu ve davacı hakkında icra takibi başlattığı, İİK.md.72 gereğince icra takibine konu İzmir … İcra Dairesi’nin,…/… Esas sayılı dosyasında bulunan senetten dolayı davacının,davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya(alacaklıya),davacı tarafından haksız bir şekilde icra takibinden önce ve sonrasında ödenen tüm paraların istirdatına, İİK.md.40/2 gereğince icranın eski hale iadesine, icra takibinin davacının daha fazla mağdur olmaması için,yargılama sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına, davacıdan icra takibinde tahsil edilen paraların davalıya ödenmemesine,davalının icra takibini haksız ve kötüniyetli olarak yürütmesi sebebiyle alacak miktarının %20 si oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu senedin, müvekkilin davacı borçluya elden 172.000,00-TL borç para vermesi ve davacının kendisine sonradan 25.000,00-TL elden geri ödemesi sonucu kalan bakiyeye karşılık tanzim edildiği, davaya konu edilen senet, davacı yanca kendi rızası dolayısıyla ve hiçbir hile baskı vs. olmaksızın düzenlendiği, icra ve dava konusu edilen 147.000,00-TL lik senet de müvekkilinin davacı yana elden borç olarak vermiş olduğu paraya ilişkin olduğu, davacı borçlu, müvekkilinden 172.000,00-TL borç para aldığı ve sonrasında bu paranın 25.000,00-TL sini müvekkiline ödediği, ancak kalan bakiyeye karşılık senet düzenlemek istediği, müvekkilin bu teklifi kabul etmesi üzerine tarafların, dava konusu 147.000,00-TL lik senedi tanzim ettikleri, senedin vade tarihi geldiği zaman davacı yan, senetten doğan borcunu ödemediği, bunun üzerine İzmir … İcra Dairesinin …/… E. Sayılı dosyası ile devam eden icra takibi başlatıldığı, davacı yan, ödeme emrinin kendisine ulaşmasından sonra kanuni süre içerisinde hiçbir itirazda bulunmaksızın borcu kabul ettiği ve söz konusu icra takibi bu bağlamda kesinleştiği, davacı borçlunun müvekkili sayın mahkeme huzurunda suçlu olarak yansıtmaya ve bu yolla senet borcundan kurtulmaya çalıştığı açıkça ortada olduğu, davacının açmış olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötüniyeti açıkça ortada olan davacı borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Uyuşmazlığın, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak Çevre Şehircilik Bakanlığından yapılan ihalelere katılıp uygun fiyata taşınmaz alınacağı inancıyla davalıya verilen 147 bin TL bedelli senetten dolayı karşılığının alınmadığı ve dolandırıcılığa dayalı olarak hile ile haksız yere imzalanan karşılığı olmayan senetten dolayı İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Takip sayılı dosyasında borçlu olunmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir. Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyası, İzmir C.Başsavcılığı’nın …/… sayılı hazırlık dosyası UYAP üzerinden getirtilerek incelenmiştir.
Mahkememizin 12/10/2021 tarihli duruşmasında dinlenen davacı tanığı …, 2018 yılında imar affından yararlanmak için babasının 20 yıllık arkadaşı … bize …’ü takipçi olarak bizim işlerimizi yapması için tavsiye ettiği, gecekondu evlerinin imar affından yararlanmak için 2500 TL para verdikleri, 2018 in son ayları 2019 yılı 6. Ayda bu işlemler devam ederken … … mah. de haciz var diye …’ün babasına ihaleye 3 kişi girme konusunda bir teklifte bulunduğu, ilk önce 25 bin TL para verildiği, sonra 8.ay-9.ay civarı 100 bin TL daha verildiği, toplamda 125 bin TL bu iş için para verilmiş olduğu, 12.ayda bize ihaleye gircez diye söz verdiği, yılbaşında kendilerinin o ihaleye giremedikleri, öyle bir ihalenin olmadığını söyledikleri, evin imarla ilgili işlemleri bittiği, tapuları aldıkları, güven ortamı oluştuğu, 2 3 ay geçtikten sonra kendi evlerinin istikametindeki arkada toprak bir alan olduğu, bu alanda 155 bin TL ye almak için kendilerine bir teklifte bulunduğu, burayı da kendilerinin aldıkları tapuların arkasına arsa olarak alacağının sözünü verdiği, kendilerinin de bu parayı ödedikleri, belediyeye yatan fazla paranın iade alınacağı inancıyla işlemlerin yürütülmesi için 147 bin TL daha verdi babam, ancak Tapu Kadastroya gittiğimizde bizimle ilgili hiçbir işlem olmadığını gördükleri toplamda 285 bin TL nakit para ve 147 bin TL lik senet verdikleri, gelecek ihale ile ilgili sahte evrak verip vermediği hususunda, sahte evraklar olduğu, kendilerinin de onların bir kısmının fotoğrafı var bir kısmını da dosyasında tutuğu, başlık kısımlarının fotoğrafını aldıklarını, 125 bin TL paranın ödendiği ve ardından ihalenin olmadığı buna rağmen hangi güven ilişkisine dayalı olarak akabinde 155 bin TL nin verildiğine dair, 3 senelik babasının arkadaşı olmuş olduğu, bu olaylar sırasında evin imarıyla ilgili işlemleri halledip tapuları verdiği için güven ortamı oluştuğu, belediyeye yatan parayla ilgili , hükümet konağının aşağısında çay ocağı olduğu, oranın sahibi kendisiyle babam daha çok alıp verdiği, belediyeye yatan paranın ne için yatırıldığını babasının bildiğini, tanık … …, davacının eşi olduğunu, gözüyle gördüğü eşinin parayı ihaleye yatırdığında yanında olduğu, 25 bin TL teminat yatırıldığı Bayraklı Adliyesine girdikleri ve yatırdıkları, …’ün kendilerini koridorda bıraktığı, kendisinin salona girip kendisinin götürdüğü yatırmak için, bir zaman sonra ihalenin hepsinin parasının yatırılması gerektiğini söylediği, 100 milyar para aldığı, vergi dairesine Bornova’da içeriye girildiği, kendilerini alt katta bıraktığu eşimle bekledikleri, kendisinin yukarıya çıktığı parayı yatırmak için , kendisinin eşiyle sözleşme yapmak için internet cafeye gönderdiği, kendilerini oyaladığı, sonra ben kendisine yukarıya yatırdığı paranın evrakını sorduğu, o esnada biraz atıştıkları eşinin de geldiği o sırada, yatırılan paranın makbuzu olmadığını söylediği, sonra 100 milyar parayı getirdiği önlerine attığı, alın gidin bu paranızı dediği, daha sonra eşini yanına çektiği önceki yatırılan teminatın yanacağı yalanıyla elinden parayı aldıkları eşini ikna ettiği üst kata çıkıp yatırdıkları, sorduğunda yine evrağın olmadığı, kendisine çevre şehircilikten yarın evrakların çıkartılıp alınacağını söyledikleri, 1 yıl bekledikleri yılbaşından sonra ihale olacak dedikleri, ihalenin olmadığı, … … mah. Deki daireyi dışarıdan kendilerine gösterdiği, sonra devletten bu parayı alamayacaklarını, buna karşılık evin arkasındaki arsayı alalım diye yönlendirdikleri, orasının da yaşlı bir teyzenin Bornova belediyesine , belediyenin de vakfa bağışladığını, vakıftan alacağız diyerek 155 bin TL elden para aldığı kendisinin de yanında olduğu, gelişmelerden sonra tapuya gittiklerinde böyle bir evrakın olmadığını gördükleri, sonradan evrakları getirdiği, tapudaki bazı yetkili kişilere … …, … … bir de … … ‘a bunu gösterdiklerinde bu evrakın sahte olduğunu söyledikleri , evrakları da daha sonra kaçırdığı, kadastronun üst katında bana gösterecekti, ancak kendisinin de ilkokul mezunu resmi olup olmadığını anlamadığı, daha sonraları da kendisini telefondan sürekli aradığı, anlaşmaya çağırdığı, eşine sahte makbuzlarla bana borçlusun diyerek elinden 150 milyarlık senet ve toplamda 285 bin TL lik aldığını, tanık … …, serbest meslek çalışanı olduğunu, …’ ı … … kendisinin tanıştırdığını, imar affıyla ilgili, 3 önde 2 arkada olmak üzere 5 dairesini imar barışı affından yararlanmak için anlaştıkları, sonra devam ettiği, gerekli yerlere yatırılacak paraların yatırıldığı, kendisine sorduğunda … borçlu olduğunu söyledi ısrarla 147 bin TL lik senet var dediği, … arabasını satıp verdiği bu adamı işi yürüsün diye, …’ın sahte evrak verdiğini kabul etmediğini, yapı kayıt belgesi Çevre Şehircilik düzenlendikten sonra verdiği, bunun aksinin olamayacağı, diğer hususlarla ilgili bir bilgisinin olmadığını, senedin kendisinin yanında imzalanmadığını, senedin …’ ın verdiği borçtan dolayı alındığı, hükümet konağının arkasında bir sefer imar barışı başladıktan sonra 33 bin TL … benim yanımda …’a teslim ettiği, hatta kendisinin de saydığını beyan etmiştir.
Aynı oturumda davalı tanığı … …, evrak kayıtta çalıştığını, bildiği … … … …la görüşecekti, kendisinin de yıllık izinde olduğu, kendisini de yanına şahit olarak çağırdığı, gıda çarşısına gittikleri, cafe de oturdukları, karşılıklı senet yaptıkları, … bey … …a 147 bin TL para verdiği, ona karşılık, ne için 147 bin TL verdiğini bilmediğini, sadece borç verdiği ile ilgili diye bildiğini, belediyeye yapılanlarla, ihaleyle ilgili bir bilgisinin olmadığını, tanık … …, … beyin kendisini aradığını, … beyden kendisinin alacağım var gel aracı ol dediği, kendisinin … beyi aradığını toplantı için çağırdığını, telefonda … beyin kendisinden 147 bin TL alacağı var dediği, o gün görüşmeye gelmediği, sonraki aradığında ne yaparlarsa yapsınlar gelmiyorum dediği, daha da kendisinin de aramadığını, senedi … beyde gördüğünü, … beyin niye borç aldığını, imar affıyla ilgili takipçi olup olmadığını,… beyin evinin arkasının satılan kısımla ilgili bilgisinin olmadığı, kendisine güvendiğini o yüzden çağırdı, Allah rızası için dediğini, davacı vekilinin 147 bin TL nin ne ile ilgili olduğunu sorması üzerine, kendisinin bilmediğini ama arabasını satıp parasını … beye verdiğini söylediği, … beyin maddi durumuyla ilgili bilgisinin olmadığı, … bey’in nüfus müdürlüğünde çalıştığını beyan etmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, İzmir Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen 09/03/2021 tarihli müzekkere cevabında taraflara ait herhangi bir kaydın olmadığı, ihale konusunun Hazineye ait olduğu, bu taşınmaz üzerindeki çay ocağının ihale edildiği ancak tarafların bir kaydının bulunmadığının bildirildiği, bu cevaptan da anlaşıldığı üzere, ihale bilgilerinin iddia edildiği gibi gerçekleşecek idiyse İzmir Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nden teyit edilebileceği, bu konuda davacının önünde bir engel bulunmadığı, kamu kurum ve kuruluşlardaki kayıtların halka açık olarak öğrenme imkanının günümüzde daha da kolay hale getirildiği, bir başvuru sonucu kişinin adres, cep telefonu, e-mail gibi araçlarla yönlendirildiği, bilgilendirildiği, söz konusu ihalenin yapılacağı, sorunsuz yürüyeceği kabul edilse dahi üzerinde yer alan geçici teminat bedelinin senet bedelinden çok daha düşük olduğu, bu bedelin yatırıldığı inancından sonra resmi kayıt, dekont ve makbuzların elde bulunması gerektiği, ki bulunmadığı taktirde her insan gibi neden bulunmadığının araştırılmasının davacıdan bekleneceği, davacı tanığı eşinin de beyanlarında görüldüğü üzere aslında Vergi Dairesine gidildiğinde bir takım hususlardan dolayı şüphelenildiği, bunu teyit ettirmek için yetkili kişilere sorma çabasında olunduğu, ancak; her nasılsa davalıya ödemelerin yapıldığını kabul ettikleri, sözleşme konusu ihalenin gerçekliğinin olup olmadığı hususunu davacının tüm yönleriyle araştırma yaparak tam anlamıyla kanaat ettikten sonra imza atması gereken kendi sorumluluğunda bir husus olduğu, var olmayan bir ihale adı altındaki sözleşmeye imza atılması ve akabinde senet verilmesinin kendisini bağlayacağı, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, dava konusu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu hususunun davacı tarafın kabulünde olduğu, borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğünün davacı borçluya ait olduğu, davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlamasının gerektiği, davacının senedin hile ile alındığına dair şikayeti üzerine takipsizlik kararı verildiği, belirtilen sebepler dahilinde dava konusu senedin anlaşmaya aykırı olarak hile ile alındığının usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlanamadığı, davacının hile iddiasını tanık beyanlarıyla da ispat edemediği gibi kendi tanığı … …’nın dahi ‘… borçlu olduğunu söyledi ısrarla 147 bin TL lik senet var dedi, … arabasını satmış vermiş bu adamı işi yürüsün diye, …’ın sahte olarak verdiğini kabul etmiyorum’ şeklinde aleyhinde beyanda bulunduğu, neticede senedin anlaşmaya aykırı olduğu hususlarının delillerle ispat edilemediği, yemin deliline de başvurulmadığı görülmekli ispat edilemeyen davanın reddine, kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
Kötü niyet tazminatı talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harcın peşin harç olarak alınan 2.530,63-TL harçtan indirilmesi ile geriye kalan 2.471,33-TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2.maddesi gereğince hesap ve takdir edilen 17.915,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, karar HMK 341vd maddeleri gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Mahkememize veya aynı nitelikteki başka yer Mahkemesine verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı asil ile davalı vekilinin vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/12/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)