Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/477 E. 2021/540 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/477 Esas
KARAR NO : 2021/540

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …, bölge baz istasyonlarının bakım bölümünde baz istasyonlarının çalışabilmesi için gereken elektrik enerjisi aboneliklerinin sağlanması, elektrik fatura bedellerinin ödenmesi, aboneliklerin takibi, sisteme girişi ve çıkan sorunların giderilmesi gibi destek konularda çalıştığını , davalı … ile diğer davalı şirket suç teşkil eden ve muvazaalı eylem ile şirketlerine karşı haksız fiil işlediklerini, davalıya ödenen bu bedel gerçek bir hizmet alımına konu olmadığını, davalı şirketçe hazırlanan faturalar, davalı … ile muvazaalı ve hileli olarak davacı şirketin ödeme sistemine dahil edildiğini, akabinde de davalı firmaya 74.340 TL usulsüz ödeme gerçekleştirilmesini sağladığını, davalı tarafından kasten ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen sahtecilik eylemleri ile davacı şirket açıkça maddi zarara uğratıldığını belirterek davanın kabulü ile, uğranılan 74.340-TL zararın, haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA ;
Davalı … tarafından dosyaya sunulan28/10/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiasının asılsız olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER ;
İzmir CBS’nin … ve … sayılı soruşturma dosyaları, bilirkişi raporu, tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Davacı vekili, davalı …’nun elektrik bedeli ödemelerinde saha operasyonları uzmanı olarak çalıştığını ve 30 Nisan 2019 tarihinde müvekkili şirketten ayrıldığını, davalı …’nun diğer davalı tarafından düzenlenen faturayı, ödeme sistemine tanımladığını ve müvekkilin bu şekilde bir hizmet almadığı halde davalı firmaya karşılıksız olarak ödeme yaptığını, davalı şirketçe hazırlanan faturaların davalı … ile muvazaalı ve hileli olarak müvekkili şirketin ödeme sistemine dahil edildiğini, davalı firmaya 74.340 TL usulsüz ödeme yaptığını belirterek davanın kabulü ile uğranılan 74.340-TL zararın, haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Dava, usulsüz ödeme yapılan bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya Nitelikli Hesaplamalar Uzmanı Bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirketin düzenlediği soruşturma raporunda; elektrik ödemelerinde, bölge personelinin tedarikçilerden temin ettiği elektrik faturalarını sisteme girdiği ve nihai onayın ”bölge personeli” tarafından verilmesi sonrası ödemelerin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde ise ; görevini ifa ederken şirketin veya tedarikçi firmaların para trafiği ile bir ilgisi olmadığını belirtmektedir. Davalı … ”Saha Operasyonları Uzmanı” olarak belirtilmiş olup, ” bölge personeli” sorumluluk ve yetkilerine sahip olup olmadığı , iki ünvanın aynı ünvan olarak mı geçtiği hususunun belirlenmesi ve tedarikçi firmaların para trafiği ile bir ilgisi olup olmadığının çözümü için kişinin görev tanımı/ sorumluluğu / yetkisi / erişimleri ile ilgili bilgi / belgenin temini gerekmektedir. Davacı Şirketin düzenlediği Soruşturma Raporunda ; … isimli Şirketin, …’nun 24 Ocak 2019 tarihli ”talebi” ile … sistemine tedarikçi olarak tanımlandığı, ilerleyen zamanlarda da faturanın Saha Operasyonları Uzmanı … tarafından sisteme girildiği belirtilmektedir. Davalı cevap dilekçesinde ise ; Firmanın fatura bilgilerini sisteme işlediğini, ödemenin şirketin muhasebesi ile ilgili olduğunu ve hizmet bedelinin de direk şirketlerin özlük hesaplarına aktarıldığını belirtmektedir. Tedarikçi şirketlerin hizmet bedellerinin sisteme işlenişinin davalı tarafından yapıldığı tespit edilmekle birlikte, ilgili faturaların sisteme girişi ile ödeme onaylarının aynı işlem dahilinde aynı kişi tarafından mı yapıldığının belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca faturaların ödenmesi ile ilgili yönetici sorumlu silsilesinin, başka bir deyişle ödeme talimatı/onayı verenle fiilen ödemeyi yapan kişilerin aynı olup olmadığı, işbu ödemelerde davacı şirket muhasebe departmanının sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Davacı şirketin uğradığı bir zarar olup olmadığının tespiti için Tedarikçi şirketler ile sözleşme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bir nüshası ve sözleşmeye aykırı olarak hizmetin alınmadığı hususuna ilişkin bilgi/belge (ihtar vs) , sözleşme yapılmamış ise tedarikçi firmalar ile hizmet alım işleyişine ilişkin bilgi ve işbu hizmetin alınmadığı hususuna ilişkin bilgi/belge (ihtar vs) Davacı dilekçesinde ve düzenlediği Soruşturma Raporunda ; ilgili faturanın 1 Mart 2019 tarihinde (1) defa, 19 Nisan 2019 tarihinde ise (2) defa olmak üzere toplam (3) defa ödendiği ve böylelikle …’a karşılığında herhangi bir hizmet alınmaksızın toplam TL.74.340,- tutarında ödeme yapıldığını belirtmiştir. Ancak işbu ödemelere ilişkin banka ve hesap kayıtlarının temini gerekmektedir. Davalı …’in diğer davalı şirket harici 5 şirkete de aynı usulde haksız ödemeler gerçekleştirdiğine yönelik iddia ve soruşturma raporları çerçevesinde kapsamlı bir araştırma ve soruşturma yapılan Ceza soruşturma dosyalarının akıbeti hususlarının açıklığa kavuşması,
Ayrıca diğer davalı şirket ve yetkilisi hakkında savcılık soruşturmasına ilişkin bilgi/belge dosyada mevcut olmadığından temini gerekmektedir. İşbu eksikliklerin tamamlanması sonrası sistemin muhasebesel işleyişi ve ilgili faturaların ödenmesi ile ilgili mali müşavir bir bilirkişinin de görüşü alındıktan sonra raporun sonuçlandırılmasının gerekiği kanaati hasıl olmuştur. Ancak Sayın Başkanlığınızca ilgili faturalara ilişkin herhangi bir hizmet alınmadığı, faturaların mükerrer ödendiği ve davalıların işbu mükerrer ödemelerden sorumlu olmasıyla haksız kazanç elde ettikleri hususunda kanaat oluşması halinde ilgili hesaplama; 24.780 TL alacak tutarının temerrüt tarihinden ( 1 Mart 2019) dava tarihine kadar ( 18 Eylül 2020) yasal faiz tutarı ile 3.464,45 TL toplamda 28.244,45 TL, 24.780 TL alacak tutarının temerrüt tarihinden ( 19 Nisan 2019) dava tarihine kadar ( 18 Eylül 2020) yasal faiz tutarı ile 3.165,05 TL toplamda 27.945,05 TL ve 24.780 TL alacak tutarının temerrüt tarihinden ( 19 Nisan 2019) dava tarihine kadar ( 18 Eylül 2020) yasal faiz tutarı ile 3.165,05 TL toplamda 27.945,05TL olarak toplamda 84.134,55 TL tazminat tutarı olacağı sonucuna varıldığı tespitlerine yer verilmiştir. Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıda değinilen somut olay ve yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde davalıların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek muvazalı işlemlerle aslında gerçek bir durumu yansıtmayan ve herhangi bir hizmet alımına ilişkin olmayan faturalar düzenlemek suretiyle davacı şirketin 74.340,00 TL tutarında zararına neden oldukları, söz konusu bu zararın davalılarca müştereken ve müteselsilen giderilmesi gerektiği hususunda mahkememizde vicdani kanı oluşmuş ve davanın kabulüne karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
Davanın KABULÜNE,
74.340 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 10.464,20 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 5.078,16 TL harç olmak üzere 1.269,55 TL harçtan mahsubuna, 3.808,61 TL eksik harç ile 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yapılan 114,00 TL tebligat, 11,00 TL elektronik tebligat, 1.269,55 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 1.323,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde, mahkememize veya bulunduğu yerde varsa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek istinaf dilekçesi ile, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde, istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/07/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza