Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/457 E. 2021/1171 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/457
KARAR NO : 2021/1171

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait …’nın yer aldığı; … … Caddesi … Mevkii …-…/… adresindeki tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından numune alınmak suretiyle analiz hizmetleri ve havuz suyu analizleri, içme ve kullanma suyu analizleri, ayrıca gıda analizleri, hijyen swap analizlerinin yapıldığını, bu analizlerin formüle edilmek suretiyle deney raporlarının hazırlandığını, gıda analizlerinin davacı tarafından dava dışı … & … … … San. Tic. Ltd.Şti ne yaptırıldığını ve davacıya fatura edildiğini, davacı tarafından yapılan işe ilişkin davalıya faturalar kesildiğini, fatura bedellerin ödenmemesi üzerine davacı alacağın tahsili için İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, takibe itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalı itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep edilmiştir.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar,
4-Aydın İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde davalı şirkete ait … isimli tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından alınan numunelerine ilişkin analiz raporlarını içerir evrak ve kayıtlar,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
6-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/06/2021 havale tarihli raporu,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 12/11/2021 havale tarihli ek raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafında davalı şirkete verilen davalı şirketin ‘… … Caddesi, … Mevkii, …, …/…’ adresinde mukim … isimli tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından alınan numunelerine ilişkin analiz raporlarının düzenlenmesine konu hizmet çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … Anonim Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 8.279,40-TL asıl alacak ve 132,70-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.412,10-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkememizin 26/01/2021 tarihli celsenin 6 numaralı ara kararı uyarınca davacı vekili ve davalı … Anonim Şirketi adına ticari defter ve belgelerini ibraz etmek ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verildiği, çıkartılan tebligatın davacı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davalı adına çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine davalı şirket adına 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tekrardan tebligat çıkartıldığı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca çıkartılan tebligatın davalı şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davacı vekilinin davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirdiği görülmüş, davalı şirketin ise usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerinin bulunduğu yeri mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini mahkememize sunmaması üzerine, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmasından vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiş, gerekli olan incelemenin davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinden gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın mahkememizce re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflara ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, İzmir … İcra Dairesi’nin …/…Esas sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin açılış kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, var ise taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafında davalı şirkete verilen davalı şirketin ‘… … Caddesi, … Mevkii, …, …/…’ adresinde mukim … isimli tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından alınan numunelerine ilişkin analiz raporlarının düzenlenmesine konu hizmet çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen asıl alacak ve faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir 17/06/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı defterlerinin incelenmesinde, davalı firmanın … İli … İlçesinde 3 adet oteli olduğu, davacı firma tarafından davalı firmanın otellerine verilen hizmetlerin ön muhasebede 3 ayrı cari hesap koduyla tutulduğu, bu cari hesap kodları ve bakiyeleri davalı firmaya bağlı … ve cari hesapların … … … …/Cari hesap kodu 120.01.0544 Alıcılar Hesap Kodunda 24.07.2019 tarihi itibariyle 8.349,98-TL davacı alacağı, …/Cari hesap kodu 120.01.0544.01 Alıcılar Hesap Kodunda 24.07.2019 tarihi itibariyle 8.279,40-TL davacı alacağı ve … … … …/Cari hesap kodu 120.01.0544.02 Alıcılar Hesap Kodunda 24.07.2019 tarihi itibariyle 10.038,03-TL davacı alacağı olarak yer aldığını, davalıya ait olarak yer alan cari hesaplardan “…” ait 120.01.0544.01 Alıcılar Cari hesap kodunda yer alan 8.279,40-TL alacağının, İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyası ile talep edildiğini, davacı firmanın genel muhasebesinde yer alan kayıtlarında davalıya ait 3 ayrı birimden alacağı toplamının 23.08.2019 takip tarihi itibariyle 26.667,41-TL olduğunu, davalıdan İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyası ile talep edilen miktarın, toplam miktar olan 26.667,41-TL’nin içinde yer aldığını, daha sonra davalı hesabından, 23.08.2019 takip tarihinden sonra, 11.09.2020 dava tarihinden önce, yani takip tarihi ile dava tarihi arasında; 31.12.2019 tarihinde 24.000,00-TL’nin davalı borcundan düşüldüğünü, 31.12.2019 tarihi itibariyle davalı borcunun 2.667,41-TL kaldığını, davacı kayıtlarından tespit edildiğini, davacı tarafından davalıya ihtar çekilmediğini ve temerrüte düşürülmediğini, davacının takip öncesi faiz talebi yerinde olmadığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin davalı şirkete ait cari hesaba sehven 24.000,00-TL ödeme kaydı atıldığı beyanı ve raporda bu kapsamda yapmış olduğu itirazı üzerine dosyanın 17/06/2021 havale tarihli raporu tanzim eden Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile davacı vekilinin 05/07/2021 havale tarihli dilekçesi ve ekinde yer alan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir … … tarafından düzenlenen beyan dilekçesi göz önünde bulundurularak, 17/06/2021 havale tarihli raporda davalı … Anonim Şirketi hesabına kaydedildiği tespit olunan 24.000,00-TL bedelli ödeme kaydının dayanağı bulunup bulunmadığı, ödeme kaydına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin davacı şirket kayıtlarında yer almadığı, ödeme kaydının sehven atılmasının mümkün olup olmadığı, bu kapsamda ödeme kaydının dayanağının gerçekte var olup olmadığının, neticeten davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu tutarın belirlenerek düzenlenecek ek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir 12/11/2021 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak, davacı firmanın muhasebesinin Mali Müşaviri … … tarafından tutulduğunu, davacının 2019 yılı yevmiye defterinde yer alan kayıtlarda; 31.12.2019 tarih 210 nolu fişte davalı firma lehine 24.000,00-TL alacak kaydının atıldığının tespit edildiğini, bu kaydın sehven atıldığını, kaydın dayanağı tahsilat makbuzu, tediye makbuzu, çek alımı, banka havalesi vb. bir belgenin bulunmadığını, 24.000,00-TL alacak kaydının ortaklar hesabına yazılması gerekirken yanlışlıkla davalı firmanın borcundan düşüldüğü ifade edildiğini, davacı kayıtlarının tekrar incelendiğini, yapılan mahsup kaydının bir belgeye dayanmadığını, herhangi bir belgeli ödeme olmaksızın davalı borcundan 24.000,00-TL mahsup edildiğinin anlaşıldığını, davalı tarafça takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce davacıya 24.000,00-TL ödeme yapıldığının belgelenememesi halinde, 23.08.2019 takip tarihi itibariyle davacı alacağının 26.667,41-TL olacağını ve bu alacağı talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyası, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar, Aydın İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde davalı şirkete ait … isimli tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından alınan numunelerine ilişkin analiz raporlarını içerir evrak ve kayıtlar, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 17/06/2021 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 12/11/2021 havale tarihli ek raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafında davalı şirkete verilen davalı şirketin ‘… … Caddesi, … Mevkii, …, …/…’ adresinde mukim … isimli tesisin ozmos su ve çıkışı, sıcak su hattı ile havuzlarından alınan numunelerine ilişkin analiz raporlarının düzenlenmesine konu hizmet çerçevesinde davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 8.279,40-TL asıl alacak ve 132,70-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.412,10-TL bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, alınan bilirkişi raporları çerçevesinde davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle 8.279,40-TL tutarında alacaklı olduğu, alacağın faturaya dayandığı dikkate alındığında likit mahiyette bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜNE,
1-Davalı … Anonim Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 8.279,40-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/…Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 8.279,40-TL asıl alacak bedeli üzerinden devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 8.279,40-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 565,57-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 99,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 466,23-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 16,50-TL elektronik tebligat, 260,00-TL tebligat, 1,00-TL posta masrafı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 99,34-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 1.234,21-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/12/2021

Katip…
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.