Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/455
KARAR NO : 2022/1048
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİH İ : …
KARAR TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde davalı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkil … …’e çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada müvekkilinin basit tıbbi müdahaleler ile giderilmeyecek şekilde yaralandığını, bu nedenle davalarının kabulüne, müvekkil … … lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00-TL manevi tazminata, haksız fiil nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL maddi tazminata, yine müvekkil … … lehine maluliyet sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL maddi tazminata, müvekkil anne … lehine çocuğun geçirdi kaza nedeniyle yaşamış olduğu elem ve üzüntü nedeniyle 10.000,00-TL manevi tazminata, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Kazaya karıştığı belirtilen … plakalı araç ile poliçe numarasının uyuşmadığını, bu nedenle plakanın teyidinin gerektiğini, belirtilen poliçe numarası ile … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS sigortası ile sigortalı olduğunu, bu nedenlerle başvuru şartı yokluğu ile davanın reddine, haksız davanın reddine, maluliyet raporunun Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Dairesi’nden alınmasına, kusur raporunun Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, yapılacak hesaplamada müterafık kusur indirim sebeplerinin göz önünde bulundurulmasına, davacıların ceza yargılaması sırasında şikayetlerinden vazgeçmeleri ya da uzlaşma bildirimleri mahkemece ceza dosyasından tetkik edilerek araştırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin somut olayda sorumluluğunun söz konusu olmadığını, müvekkil şirketle ilgili bu kazaya ilişkin açılmış herhangi bir soruşturma dosyası da bulunmadığını, kazada davacı tarafın kusurlu olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, kaza tarihinde müvekkil şirkete ait aracın diğer davalı … sevk ve idaresinde olduğunu, gerek iş için gerekse hafta sonları dahil kişisel kullanım için aracın sevk ve iaderisinin gerekli yetkinliklere sahip olan diğer davalı …’a verilmiş olduğunu, müvekkil şirketin aracın her türlü bakım ve onarımını takip ettiğini, kazanın oluşunda araçla ilgili herhangi bir teknik arızanın söz konusu olmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … ile … tarihleri arasında diğer davalı şirket nezdinde görev yaptığını, müvekkilinin adresinin … olduğunu, iş yeri görev tanımında yer almamasına rağmen davalı şirket sahibi tarafından müvekkiline … adreslerinde ikamet eden iş arkadaşlarına servis yapması istenildiğini, müvekkilinin ev-iş güzergahı dışına kalan ve müvekkilinin güzergahına ters olan adreslerden iş yeri çalışanlarının alınıp bırakılmasının istenildiğini, işveren emri ile müvekkilinin servis yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle kazanın iş yeri ve mesai saatleri içerisinde gerçekleşmiş olduğunu, kaza sonrası müvekkilinin ağır depresyon geçirdiğini, olay sonrası iş yerinde de kendisine baskı yapılarak iş akdinin sonlandırıldığını ve müvekkilinin halen işsiz olduğunu, müvekkili aleyhine kaza nedeniyle açılan herhangi bir soruşturma dosyası bulunmadığını, kusur oranına ilişkin bir bir rapor ve mahkumiyet de söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-… Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-… Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,
…-… … Sulh Ceza Hakimliğinin … D.İş Esas sayılı dosyası,
4-Davalı … (… Sigorta Anonim Şirketi) nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, davacı … adına adına velayeten kendi adına asaleten davacı … tarafından … tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacılara yapılan ödemelere ait evraklar,
5-… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi nezdinde dava konusu … tarihli yaralamalı trafik kazasından dolayı … TC Kimlik numaralı …’e ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
6-… plakalı araca ait trafik tescil ve ruhsat belgeleri,
7-Davacı … ve davacı …’e ait sosyal ve ekonomik durum tespit tutanakları,
8-Davalı …’a ait sosyal ve ekonomik durum tespit tutanağı,
9-… SGK İl Müdürlüğü nezdinde …’e ait iş yeri sicil dosyaları ve hizmet döküm cetvelleri,
10-… SGK İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu … tarihli yaralamalı trafik kazasında davacı …’in yaralanması nedeniyle herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerini gösterir kayıt ve belgeler,
11-Trafik alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu,
…-… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının tanzim etmiş olduğu … tarihli sağlık kurulu raporu,
13-Otopedi alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … havale tarihli bilirkişi raporu,
14-İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin tanzim etmiş olduğu … tarihli Adli Tıp Raporu,
15-Çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu,
16-Estetik ve plastik rekonstrüktif cerrahi alanında uzman doktor bilirkişi ile çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi heyet raporu,
17-Estetik ve plastik rekonstrüktif cerrahi alanında uzman doktor bilirkişi ile çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu… tarihli bilirkişi ek heyet raporu,
18-Adli tıp alanında uzman doktor bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu,
19-Tanık beyanları,
20-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı sebebiyle davacı …’in mahrum kalacağı gelirlerinin, davacı …’in yaralanması neticesinde iyileşme sürecinde bakıma ihtiyacı olması sebebiyle davacı anne …’in işinden ayrılması ve davacı …’in iyileşme süreci boyunca çalışamaması sebebiyle mahrum kaldığı gelirleri ile tedavi giderleri ve tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının belirlenmesi, davacı … açısından belirlenecek sürekli iş göremezlik tazminatı bedeli ile davacı … açısından belirlenecek mahrum kalınan gelir ve tedavi giderleri ile tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının ve manevi tazminat bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. …. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
İş Hukukunda ve Sosyal Güvenlik Hukukunda “sürekli iş göremezlik” olarak adlandırılan bedensel zararlara “kalıcı sakatlık” denildiği gibi, Yargıtay kararlarında ve Adli Tıp Kurumu raporlarında “beden gücü kaybı” veya “çalışma gücü kaybı” ya da “meslekte kazanma gücü kaybı” da denilmektedir. Sürekli iş göremezlik durumu kendi içinde sürekli kısmi iş göremezlik ve sürekli tam iş göremezlik olarak ikiye ayrılmaktadır.
Sürekli kısmi iş göremezlik hâline giren kişi çalışmasını sürdürebilir ise de, yaşıtlarına ve aynı durumda olanlara göre (sakatlığı oranında daha fazla güç ve çaba harcayacağından), kazançlarında bir azalma olmasa bile (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunduğu kabul edilmektedir.
Sürekli tam iş göremezlik, beden gücünün bütünüyle yitirilmesi durumudur. Bu durumdaki kişi artık çalışamayacak ve kazanç elde edemeyecektir. Bu nedenle tazminat yüzde yüz oranı üzerinden hesaplanacak, giderek başkasının yardımıyla yaşamını sürdürmesi zorunluluğu varsa, ayrıca tazminata bakıcı giderleri de eklenecektir.
Geçici iş göremezlik tazminatı ise, haksız fiil neticesinde yaralanan kişinin, yaralanması neticesinde gördüğü veya göreceği tedavi süresince, sağlıklı iken elde ettiği ancak yaralanması sebebiyle tedavisi tamamlanana kadar mahrum kaldığı gelirlerinden ibarettir. Geçici iş göremezlik tazminatı açısından hak talep edilebilmesi için, bahsedildiği üzere kişinin gelir getirici bir işte çalışması ve yaralanması neticesinde tedavi süresinde gelirlerinden mahrum kalması şarttır.
… İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesine müzekkere yazılarak kazaya karışan araca ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya muhteviyatına kazandırılmıştır.
Davacının tedavi gördüğünü belirttiği hastaneye müzekkere yazılarak, dava konusu trafik kazasında yaralanması çerçevesinde davacı açısından düzenlenen tedavi evrakları celp edilmiştir.
Davalı … vekilinin yetki ilk itirazının, davaya konu uyuşmazlığın, … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı sebebiyle davacı …’in mahrum kalacağı gelirlerinin, davacı …’in yaralanması neticesinde iyileşme sürecinde bakıma ihtiyacı olması sebebiyle davacı anne …’in işinden ayrılması ve davacı …’in iyileşme süreci boyunca çalışamaması sebebiyle mahrum kaldığı gelirleri ile tedavi giderleri ve tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının belirlenmesi, davacı … açısından belirlenecek sürekli iş göremezlik tazminatı bedeli ile davacı … açısından belirlenecek mahrum kalınan gelir ve tedavi giderleri ile tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının ve manevi tazminat bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesinde haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğunun düzenlendiği, bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda dava konusu … tarihli trafik kazasının… İli, …ilçesinde meydana geldiği, bununla beraber zarar gören sıfatını haiz davacıların ikamet adreslerinin ‘…’ olduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
Davacılar tanığı … … tarihli duruşmada, …’in …, …’ın … olduğunu, torunların kapının önünde oyun oynarlarken kendisinin de yanlarında olduğunu, bir anda…’in ağabeyi …’in yola fırladığını, araba çarpmasın diye kendisinin …’in peşinden gittiğini, …’in kapının önünde yalnız kaldığını, …’i alıp geri geldiğini, arkasını döndüğünde…’in arabanın altında olduğunu, kazanın nasıl gerçekleştiğini görmediğini ancak olayın öncesinde olay mahallinde herhangi bir araba olmadığını, torununu arabanın altından çıkardığını, üst komşusunun arabasıyla hastaneye götürdüklerini, evin avlusu olduğunu ama merdivenden çıkış kapısının önüne denk geldiğini beyan etmiştir.
Davalı … vekilinin, … tarihli duruşmada hazır edilen tanıklarının davalı müvekkilinin diğer davalı … bünyesinde çalıştığı anda ve iş tanımı kapsamında yaptığı görev sırasında kazanın gerçekleştiği hususunda beyanda bulunacaklarını beyan ettiği, her ne kadar davalı …’un davacı …’e çarpan aracın sürücüsü olması sebebiyle sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak, sadece tarafların arasındaki rücu ilişkisinde önem teşkil edebilecek, bu sebeple alınması talep edilen beyanlar mahkememiz nezdinde gerçekleştirilen yargılamaya herhangi bir fayda sağlamayacak olduğu mahkememizin kabulünde ise de, tanıkların huzurda hazır edilmeleri sebebiyle beyanları alınmış, ancak dosyamız açısından herhangi bir önem teşkil etmemeleri sebebiyle gerekçeli kararda davalı … tanıklarının beyanlarına yer verilmesine gerek görülmemiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, … tarihli trafik kazası tespit tutanağı, sigorta poliçesi, hasar dosyası, soruşturma dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ile sair deliller göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile yaya konumunda bulunan davacı …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri hususunun belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi … havale tarihli raporunda sonuç olarak; … plakalı otomobil sürücüsü …’un geri manevra kurallarına uymadığını, mağdur yaya …’in yol içinde tedbirsiz ve dikkatsiz hareket ettiğini mütalaa etmiştir.
Taraf vekillerinin tamamının trafik alanında uzman bilirkişi … havale tarihli raporuna itiraz etmeleri ve dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen … tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporundaki tespit ve belirlemeler arasında çelişki bulunduğunun tespit edilmesi üzerine; İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın Trafik İhtisas Dairesine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, … tarihli trafik kazası tespit tutanağı, sigorta poliçesi, hasar dosyası, soruşturma dosyası, trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporu ile sair deliller göz önünde bulundurularak, … plakalı araç sürücüsü ile yaya konumunda bulunan davacı …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun hangi maddelerini ihlal etmek suretiyle … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumuna sebebiyet verdikleri ve hangi tarafa hangi oranda kusur izafe edilebileceği hususlarının belirlenerek, tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazları ayrı ayrı ve açık bir şekilde karşılanarak ve de trafik kazası tespit tutanağı ile trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporu arasındaki çelişki kati surette giderilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … havale tarihli kusur raporunda sonuç olarak; davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki araç ile olay mahalli sokak üzerinde geri manevra alanını yeterince kontrol etmeden geriye doğru manevra yaparak kaplama içerisinde bulunan …doğumlu çocuk yayaya idaresindeki aracın arka kısmı ile çarpıp yayayı aracın altına alması sonucu meydana gelen olayda %80 oranında asli kusurlu, … doğumlu davacı çocuk yaya …’in kaplama içerisinde tehlike arz eder şekilde bulunduğu sırada, geriye doğru manevra yapmakta olan davalı sürücü idaresindeki aracın sadmesine maruz kaldığı olayda yaşı nedeni ile davranış faktörlerinin olay meydana gelmesinde %20 oranında tali kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … havale tarihli kusur raporuna karşı itirazlarının, trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … havale tarihli kusur raporunun dava konusu trafik kazasının oluşumu ve tarafların kusur durumları açısından yapılan tespitler açısından aynı doğrultuda ve birbiri ile uyumlu olarak düzenlendiği göz önünde bulundurularak reddine karar verilmiş, yargılama sırasında alınan trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … havale tarihli kusur raporunun dava konusu trafik kazasının oluşumu ve tarafların kusur durumları açısından yapılan tespitler açısından aynı doğrultuda ve birbiri ile uyumlu olarak düzenlendiği, bu kapsamda kusur raporları doğrultusunda dava konusu trafik kazasının davalı …’un %80 oranında asli, davacı …’in %20 oranında tali kusuru neticesinde meydana geldiği kabul olunarak, bu kusur oranları esas alınmak suretiyle yargılamaya devam olunmasına karar verilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli Tıp Kurumu İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmeli, buna göre; 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu (ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması), 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Tedavi evraklarının temini akabinde … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek davacı …’in gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’e ait … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, … tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise sürekli iş göremezlik oranının ne kadar olduğu, davacı …’in yaralanması sebebiyle bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin ne kadar olduğu, …’in yaralanması sebebiyle davacıların yapmış oldukları tedavi giderlerinin ne kadar olduğu hususlarının, dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in sürekli iş göremezlik oranı, bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin ne kadar olduğu ve …’in yaralanması sebebiyle davacıların yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen … havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak; … doğumlu …’te davaya konu … tarihli trafik kazasına bağlı olarak oluşan engellilik oranı, olay tarihinde yürürlükte olan “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” (Resmi Gazete, 20.02.2019 tarihli 30692 sayılı) göz önüne alınarak değerlendirildiğinde; şahsın engellilik oranına neden olacak fiziksel bir arızasının bulunmadığı, dolayısıyla çocuğun fiziksel yaralanması nedeniyle özel gereksiniminin olmadığı, çene kemiklerindeki kırıklar nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 4 (dört) ay olarak kabulünün uygun olacağı, şahsın yaralanma nedeniyle 1 (bir) ay süreyle bakıma muhtaç olduğu, sürekli bakıma muhtaç olmadığı mütalaa edilmiştir.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Esas Karar sayılı kararında aynen; ”…6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi ile getirilen ” Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü gereğince trafik kazası sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu tazminatların da davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu belirtildiği üzere davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiğinden, tüm bu açıklanan nadenlerle davalı vekilinin itirazın yerinde olmadığı anlaşıldığından…” ibarelerine yer verilmiş, sigorta şirketinin tedavi giderlerinden sorumluluğu ortaya konulmuştur.
Davacı tarafın belgesiz tedavi giderlerinin tahsili talebi açısından inceleme yapılması amacıyla dosyanın adli tıp alanında uzman doktor bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’e ait olarak … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in sürekli iş göremezlik oranı, bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin ne kadar olduğu ve …’in yaralanması sebebiyle davacıların yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen … havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’in … tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı yaralanması sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinin (ameliyat, pansuman, tıbbi malzeme vs. tedavi sürecindeki çeşitli giderler) ne kadar olabileceğinin hesaplanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gereken ve gerekmeyen tedavi tutarlarının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, adli tıp alanında uzman bilirkişi … havale tarihli raporunda sonuç olarak; … tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 7.314,84-TL olarak tespit edildiğini, bu bedelin maddi tazminat kalemi olarak kabul edilip edilmeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğunu, sürekli maluliyetten kaynaklı zararının bulunmadığını, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağının 2.558,40-TL olduğunu, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 250,00-TL olduğunu, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 160,00-TL olabileceğini mütalaa etmiştir.
Davacılar vekilinin adli tıp alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, her davanın dava tarihindeki mevcut duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda iş bu davada davacı … açısından muhtemel tedavi giderlerinin hesaplanmasının mümkün olmadığı, raporun bu yönüyle usul ve yasa hükümlerine uygun olarak düzenlendiği anlaşılmakla bu yöndeki itirazların reddine, raporda …’in doğum tarihinin … olarak, kaza tarihi itibariyle yaşının ise … olarak kabul edildiği, ancak davacı …’in doğum tarihinin … tarihi olduğu, bu doğrultudaki itirazların yerinde olduğu, ancak davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, bu kapsamda sürekli iş göremezlik tazminatı alacağı bulunmadığı, kaza tarihi itibariyle … yaşında olması sebebiyle iyileşme sürecinde geçici iş göremezlik tazminatına da hak kazanamayacağı, sair tazminat kalemleri açısından davacının kaza tarihi itibariyle yaşının kaç olduğunun herhangi bir önem teşkil etmediği anlaşılmakla, yargılamaya herhangi bir katkısı bulunmayacağı kanaatiyle ek rapor alınmasına yer ve gerek olmadığına, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin adli tıp alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, raporda yapılan hesaplamalara yönelik olmayıp mahkememizce değerlendirilmesi gereken hukuki hususlara yönelik olduğu anlaşılmakla esas hakkındaki hükümle birlikte değerlendirilmelerine, davalı … vekilinin adli tıp alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporuna karşı itirazlarının, kusur ve maluliyet oranlarına yönelik olan kısımları yönünden mahkememizce kusur ve maluliyet oranı yönünden önceki safahatlarda yapılan kabuller dikkate alınarak reddine, sair itirazların raporda yapılan hesaplamalara yönelik olmayıp mahkememizce değerlendirilmesi gereken hukuki hususlara yönelik olduğu anlaşılmakla esas hakkındaki hükümle birlikte değerlendirilmelerine karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin 1. fıkrasına 09.06.2021 tarihli ve 7327 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile eklenen hüküm ile, “b) Destekten yoksun kalma tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,
c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak,…” hesaplanacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
Danıştay tarafından da ölüm veya bedensel zarardan kaynaklanan maddi tazminat hesaplamalarında TRH 2010 yaşam tablosunun kullanıldığı görülmektedir. Nitekim Danıştay 10. Dairesinin … tarihli ve …E., … K. sayılı kararında; “..Öncelikle, söz konusu raporda bakiye ömür belirlenmesinde PMF 1931 Hayat Tablosunun esas alındığı görülmektedir.
Destekten yoksun kalma zararı, özü itibarıyla varsayımsal verilere dayanılarak hesaplanmakta ise de; bilirkişi raporunun ilgililerin gerçek maddi zararlarını göstermesi için raporda gerçeğe en yakın ve güncel verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle, tazminat hesabına esas bakiye ömrün belirlenmesinde ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun esas alınması…” gerektiği belirtilmiştir.
Bu noktada vurgulanmalıdır ki, yaşam sürelerinin tespitinde kullanılan tablolar arasında farklılık bulunması tazminat miktarını önemli ölçüde etkilemektedir. Şöyle ki; PMF 1931 yaşam tablosu cinsiyet ayırımı gözetmeyen bir tablo olup, kadın-erkek ayrımı yapılmamıştır. Bu tabloda yeni doğan bir insanın ömrü ortalama 56,64 olarak kabul edilmiştir. Oysa TRH 2010 yaşam tablosunda çok yerinde olarak kadın ve erkekler için ikili bir ayrıma gidilmiştir. TRH 2010 yaşam tablosunda yeni doğan bir insanın ömrü kadınlarda 78,02, erkeklerde ise 71,93 olarak belirlenmiştir. Her iki tablo karşılaştırıldığında başlangıçta yaşam süreleri arasında 15 ilâ 22 yıl arasında değişen sürelerde farklar doğmakta, orta yaşlarda yaşam süreleri birbirine yaklaşmakla birlikte sonuç olarak muhtemel yaşam ve bakiye ömür sürelerinin PMF 1931 tablosunda daha az, TRH 2010 tablosunda daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih ve 2020/344 Esas 2021/1850 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir…” ibarelerine yer verilmiş ve ölüm veya cismani zarara yönelik olarak tazminat talebi ile ikame edilen davalarda yapılan yargılamalar sırasında desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin TRH-2010 yaşam tablosu esas alınarak belirlenmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarih ve 2020/2628 Esas 2021/2552 Karar sayılı ilamında aynen; ”…destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar). Ayrıca; yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre 60 yaşına kadar aktif devre kabul edilmekte olup, 60 yaşını tamamladıktan sonra pasif devre zararı hesaplanması gerekmektedir.
Eldeki dosyada ise, yerel mahkemece hükme esas alınan … tarihli ek aktüer raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, aktif devre 65 yaşına kadar kabul edilerek tazminatın belirlendiği, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken de, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmadığı görülmüş olup, bilirkişi raporu yukarıda açıklanan Yargıtay uygulamasına uygun ve hüküm tesisine elverişli değildir…” ibarelerine yer verilerek destekten yoksun kalma tazminatı hesabında kullanılması gereken iskonto oranları belirtilmiştir.
Her ne kadar … tarihli duruşma tutanağının … numaralı ara kararı ile dosyanın davacıların belgelendirilmeyen tedavi gideri taleplerinin hesaplanması amacıyla adli tıp alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiş ve adli tıp alanında uzman bilirkişi tarafından davacıların tedavi gideri talepleri yanında aktüerya hesabı açısından da rapor tanzim edilmiş ise de, raporun mahkememiz ara kararı bulunmaksızın sehven düzenlendiğinin anlaşıldığı, ancak dosyanın tevdi edildiği adli tıp alanında uzman bilirkişi …. …’in aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisi olarak Bilirkişilik Bölge Listesinde yer aldığı, raporun güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosunun ve müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değerinin uygulanması suretiyle, davacı …’a ait vergilendirilmiş gelir hesaplamaya esas alınarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri ile trafik alanında uzman bilirkişinin … havale tarihli raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen … havale tarihli kusur raporu göz önünde bulundurularak dava konusu trafik kazasının davalı …’un %80 oranında asli, davacı …’in %20 oranında tali kusuru neticesinde meydana geldiği yönünde yapılan mahkememiz kabulü ve … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’in sürekli iş göremezlik oranı, bakıcı refakatine muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise süresinin ne kadar olduğu ve …’in yaralanması sebebiyle davacıların yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen … havale tarihli maluliyet raporunda davacı …’in sürekli iş göremezlik oranının %0, geçici iş göremezlik süresinin 4 (dört) ay olduğu, davacı …’in 1 (bir) ay süre ile bakıcı refakatine muhtaç olduğu dikkate alınarak, davacı …’in … tarihinde gerçekleşen yaralamalı trafik kazasında yaralanmasından dolayı mahrum kaldığı ve kalacağı sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı alacaklarının varsa davaya konu … tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı …’e velayeten davacı …’e dava konusu trafik kazasında yaralanması sebebiyle dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu ve davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda yapılan rücuya tabi ödemenin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, ödeme günü ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi ile birlikte hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarından indirilmesi suretiyle hesaplanarak, davacının talep edebileceği tazminat kalemleri ve bu kalemler karşılığında talep edebileceği tazminat miktarlarının her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilerek yerleşik ve güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına uygun olarak, bilimsel, gerekçeli ve denetime uygun ve elverişli şekilde düzenlendiği, taraf vekillerinin bilirkişi tarafından düzenlenen rapora görevlendirme ve bilirkişi sıfatı açısından herhangi bir itirazda bulunmadıkları, bu kapsamda usul ekonomisi ve yargılamanın süratle bitirilmesi ilkeleri dikkate alınarak, raporun bu haliyle kabul edilmesi suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekilinin …havale tarihli bedel arttırım dilekçesinde, müvekkili anne ve … adına talep edilen manevi tazminat talepleri sabit olmakla birlikte; müvekkili … lehine, haksız fiilin gerçekleştiği … tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faizle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 100,00-TL olarak talep edilen maddi tazminatın (annenin asgari ücret ile çalışmakta iken işini bırakmak zorunda kalması da nazara alınarak) … tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağını 7.314,84-TL’ye, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağını 2.558,40-TL’ye, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderini 250,00-TL’ye, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderini ise 160,00-TL’ye, neticeten dava değerini 10.283,24-TL’ye artırdıklarını, yaralanan kişinin, olay gününden başlayarak tümüyle iyileşip yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı tüm tedavi ve iyileşme giderlerini zarar sorumlularından istenebileceği, hatta bu masrafların dava ve hüküm gününe kadar yapılmasının için koşul olmadığı, gelecekte yapılması olası tedavi ve iyileşme harcamalarının da istenebileceği görüşü kabul edildiğinden; maluliyet sebebi ile müvekkili … lehine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız fiilin gerçekleştiği … tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faizle birlikte maddi tazminatın 10.000,00-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği görülmektedir.
YYargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih ve 2020/2660 Esas 2021/2624 Karar sayılı ilamında aynen; ”… … kaza tarihinde henüz … yaşında olup gelir getiren bir işte çalıştığı iddia ve ispat edilememiştir. Davacı küçüğün tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” ibarelerine yer verilmiş, … yaşta olup, çalıştığı ve gelir elde ettiği ispatlanamayan çocuk açısından geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin uygun görülmediğine dikkat çekilmiştir.
Her ne kadar … tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararında davacı vekiline arttırılan dava değeri üzerinden hesaplanacak eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş ise de, yargılamanın önceki safahatlarında davacı tarafın adli yardım talebinin kabul görmesi çerçevesinde harç ikmaline yer ve gerek görülmemiştir.
Davalı …’un kazanın meydana gelmesinde %80 oranında asli kusurlu araç sürücüsü ve davalı … ise …’un sürücüsü olduğu aracın maliki olduğu, bu sebeple bahsi geçen davalılar yönünden temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan … tarihinde oluştuğu izahtan varestedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının … tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği … tarihinde vuku bulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık tespitinin … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı sebebiyle davacı …’in mahrum kalacağı gelirlerinin, davacı …’in yaralanması neticesinde iyileşme sürecinde bakıma ihtiyacı olması sebebiyle davacı anne …’in işinden ayrılması ve davacı …’in iyileşme süreci boyunca çalışamaması sebebiyle mahrum kaldığı gelirleri ile tedavi giderleri ve tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının belirlenmesi, davacı … açısından belirlenecek sürekli iş göremezlik tazminatı bedeli ile davacı … açısından belirlenecek mahrum kalınan gelir ve tedavi giderleri ile tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının ve manevi tazminat bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesi taleplerine ilişkin olarak yapıldığı, aktüerya alanında uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davacı …’in geçici iş göremezlik süresi açısından mahrum kaldığı gelirinin 7.314,84-TL olarak belirlendiği, davacı vekilinin bedel arttırım dilekçesinde ”annenin asgari ücret ile çalışmakta iken işini bırakmak zorunda kalması da nazara alınarak … tarihinde yaralanan …’in geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının” 7.314,84 TL’ye arttırıldığının belirtildiği, bu durumun uyuşmazlık tespiti ile bedel arttırım dilekçesindeki talepler yönünden çelişki oluşturduğu dikkate alınarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesi uyarınca davacı vekilinden dava dilekçesinde 100,00-TL iken bedel arttırım dilekçesinde 7.314,84-TL’ye arttırılan bedelin hangi alacak kalemine yönelik olduğu hususunda sorulmuş, davacı vekili 23/…/2022 tarihli duruşmadaki beyanında, annenin işinden ayrılması hususunu manevi tazminat talebine esas alınmak üzere belirttiklerini, bu süreçte annenin mahrum kaldığı gelir bedeli yönünden anne lehine herhangi bir maddi tazminat talepleri bulunmadığını, bedel arttırım dilekçelerinde belirttikkleri üzere 7.314,84-TL olarak bildirdikleri bedelin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK’nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve bu tarih itibariyle ülkenin ekonomik koşulları, paranın değeri, dava konusu trafik kazasının davacı…’in %20 oranında tali, davalı …’un %80 oranında asli kusuru neticesinde meydana gelmiş olması, kaza neticesinde davacı…’in vücut bütünlüğünde sürekli mahiyette araz oluşmasa da geçici iş göremezlik süresinin ise 4 (dört) ay olduğu, davacı…’in yaralanmasının mahiyeti, geçirmekte olduğu ve geçirebileceği tedavi sürecinin ağırlığı, kaza tarihi itibariyle henüz …yaşında olması, kaza neticesinde oluşan yaralanmasının bünyesinde yaratacağı etkiler göz önünde bulundurularak; davacı…’in kaza sebebiyle acı ve elem yaşadığı, kaza sebebiyle tedavi gördüğü ve halen tedavi görmekte olduğu ve haksız fiil tarihi itibariyle ülkemizde mevcut bulunan ekonomik koşulları ile paranın değeri dikkate alınarak, davacı… lehine 19.000,00-TL manevi tazminat, davacı … açısından ise yavrusunun dava konusu trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralanmış olması, geçirdiği ve geçireceği tedavi sürecinin duygusal ağırlığı ve haksız fiil tarihi itibariyle ülkemizde mevcut bulunan ekonomik koşulları ile paranın değeri dikkate alınarak, davacı … lehine 6.000,00-TL manevi tazminat takdirinin uygun olacağı değerlendirilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları,…Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, …Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,… …. Sulh Ceza Hakimliğinin … D.İş Esas sayılı dosyası, davalı … (… Sigorta Anonim Şirketi) nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen … numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, davacı … adına adına velayeten kendi adına asaleten davacı … tarafından … tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacılara yapılan ödemelere ait evraklar, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi nezdinde dava konusu … tarihli yaralamalı trafik kazasından dolayı … TC Kimlik numaralı …’e ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, … plakalı araca ait trafik tescil ve ruhsat belgeleri, davacı … ve davacı …’e ait sosyal ve ekonomik durum tespit tutanakları, davalı …’a ait sosyal ve ekonomik durum tespit tutanağı, …SGK İl Müdürlüğü nezdinde …’e ait iş yeri sicil dosyaları ve hizmet döküm cetvelleri, … SGK İl Müdürlüğü nezdinde davaya konu … tarihli yaralamalı trafik kazasında davacı …’in yaralanması nedeniyle herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerini gösterir kayıt ve belgeler, trafik alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının tanzim etmiş olduğu … tarihli sağlık kurulu raporu, otopedi alanında uzman bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … havale tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin tanzim etmiş olduğu … tarihli Adli Tıp Raporu, Çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu, estetik ve plastik rekonstrüktif cerrahi alanında uzman doktor bilirkişi ile çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi heyet raporu, estetik ve plastik rekonstrüktif cerrahi alanında uzman doktor bilirkişi ile çene cerrahisi alanında uzman diş hekimi bilirkişinin tanzim etmiş olduğu… tarihli bilirkişi ek heyet raporu, adli tıp alanında uzman doktor bilirkişinin tanzim etmiş olduğu … tarihli bilirkişi raporu, tanık beyanları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın … tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’in vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik oranı sebebiyle davacı …’in mahrum kalacağı gelirlerinin, davacı …’in yaralanması neticesinde iyileşme sürecinde bakıma ihtiyacı olması sebebiyle davacı anne …’in işinden ayrılması ve davacı …’in iyileşme süreci boyunca çalışamaması sebebiyle mahrum kaldığı gelirleri ile tedavi giderleri ve tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının belirlenmesi, davacı … açısından belirlenecek sürekli iş göremezlik tazminatı bedeli ile davacı … açısından belirlenecek mahrum kalınan gelir ve tedavi giderleri ile tedavi sürecinde yapılan tüm masraflarının ve manevi tazminat bedellerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava konusu trafik kazasının sürücü …’un idaresindeki … plakalı otomobili ile… sokak üzerinde geri geri manevra yaptığı esnada numara … önünde aracının arka kısımları ile karşıya geçmekte olan yaya …’e çarpması sonucunda meydana geldiği, kazanın oluşumunda davalı …’un %80 oranında asli, davacı …’in %20 oranında tali kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacı …’in yaralandığı, yaralanması çerçevesinde davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 4 (dört) ay olduğu, davacı …’in 1 (bir) ay süre ile bakıcı refakatine muhtaç olduğu, aktüerya alanında da uzmanlığı bulunan ve bilirkişilik listesinde yer alan adli tıp alanında uzman bilirkişi tarafından mahkememiz ara kararı doğrultusunda usul ve yasa hükümleri ile yerleşik yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına uygun şekilde yapılan hesaplama neticesinde davacının talep edebileceği sürekli iş görmezlik tazminatı miktarının bulunmadığı, geçici iş görmezlik tazminatı miktarının 7.314,84-TL olduğu, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat miktarının 2.558,40-TL olduğu, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi gideri tazminatının 250,00-TL olduğu, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım gideri tazminatı miktarının ise 160,00-TL olduğu, davacı vekilinin bedel arttırım dilekçesinde geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağını 7.314,84-TL’ye, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağını 2.558,40-TL’ye, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderini 250,00-TL’ye, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderini ise 160,00-TL’ye, neticeten dava değerini 10.283,24-TL’ye artırdıklarını, yine sürekli iş göremezlik tazminat alacağını 10.000,00-TL’ye arttırdıklarını beyan ettiği, davalı …’un kazanın meydana gelmesinde %80 oranında asli kusurlu araç sürücüsü ve davalı … ise …’un sürücüsü olduğu aracın maliki olduğu, bu sebeple bahsi geçen davalılar yönünden temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan … tarihinde oluştuğu, davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının … tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği … tarihinde vuku bulduğu, her ne kadar davacılar vekilince sürekli iş göremezlik tazminatı açısından dava değeri 10.000,00-TL’ye arttırılmış ise de davacı …’in vücut bütünlüğünde sürekli araz meydana gelmediğinden sürekli iş göremezlik tazminatı talep hakkının da bulunmadığı, yine davacı …’in … tarihinde doğduğu ve kaza tarihi itibariyle … yaşında olduğu, davanın açıldığı, raporun tanzim edildiği tarih itibariyle ve hali hazırda gelir getirici bir işte çalışmasının mümkün olmadığı, …’in yaralanması neticesinde geçireceği iyileşme sürecinde herhangi bir gelir kaybına uğramayacağı dikkate alındığında geçici iş göremezlik tazminatı da talep edemeyeceği, belirtilen sebeplerle bahsi geçen sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerinin reddine, davacı tarafça usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlanan bakıcı gideri, tedavi gideri ve ulaşım gideri tazminatı alacakları yönünden davanın bedel arttırım dilekçesinde yer alan bedeller mukabilinde kabulüne, manevi tazminat taleplerinin ise yukarıda açıklanan gerekçeler dahilinde kısmen kabulüne kısmen reddine, neticeten açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Maddi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
a)Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
b)Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin REDDİNE,
c)Bakıcı gideri tazminatı talebinin KABULÜNE, 2.558,40-TL maddi tazminatın davalılar … ve davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden, davalı … yönünden ise poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine,
d)Tedavi gideri bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 250,00-TL davalılar … ve davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden, davalı … yönünden ise poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine,
e)Ulaşım gideri bedeli tazminatı talebinin KABULÜNE, 160,00-TL davalılar … ve davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan … tarihinden, davalı … yönünden ise poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine,
2-Manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
a)Davacı … yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 19.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve davalı … müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e velayeten davacı …’e verilmesine, 81.000,00-TL manevi tazminata yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
b)Davacı … yönünden manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 6.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve davalı … müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, 4.000,00-TL manevi tazminata yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİ
.-Maddi tazminat talepleri yönünden;
a)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken ancak adli yardım kabulü nedeniyle alınamayan 80,70-TL başvurma harcı ve maddi tazminat yönünden 202,77-TL peşin harç olmak üzere toplam 283,47-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.968,40-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c)Yargılama aşamasında adli yardım kabulü nedeniyle suç üstü ödeneğinden karşılanan yargılama giderlerinin maddi tazminata yönelik olduğu dikkate alınarak 1.278,80-TL bilirkişi, 189,63-TL posta, 245,50-TL e-tebligat, 73,00-TL normal tebligat, 700,00-TL adli tıp raporu, 485,00-TL … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve 1,50-TL KEP müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.973,43-TL yargılama giderinden;
-Kabul miktarına göre hesap ve takdir olunan 430,90-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Red miktarı üzerinden hesap ve takdir olunan 2.542,53-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
d)Davalıların kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Hükümleri uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Manevi tazminat yönünden;
a)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken ancak adli yardım kabulü nedeniyle alınamayan 1.707,75-TL karar ve ilam harcının davalı … ve davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
b)Manevi tazminat yönünden yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer ve gerek olmadığına,
c)Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı … ve davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı … ve davalı … kendilerini vekille temsil ettirdikleri göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve davalı … verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, davalı …Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı….
Katip
Hakim
Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.