Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/42 E. 2021/222 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/42
KARAR NO : 2021/222

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir ve çevresinde toptan kömür satış ve ticaretini yapan bir firma olduğunu, müvekkili …’ün adı geçen firmayı İzmir … Noterliğinin 06/11/2017 tarihli …. yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirket hissesinin tamamı olan 1.000 adet hisseyi 3.000.000,00-TL bedelle devir aldığını, dava dışı ….’ın 2019 Eylül ayından itibaren müvekkilin ticari faaliyet yürüttüğü piyasada özellikle toptan kömür satan şirketlerle irtibata geçerek “..Şirket bana ait, dandik bir sözleşme ile ona ….’a) devrettim, ona kömür satmayın..” şeklinde asılsız beyanlarda bulunarak şirketin ticari faaliyetlerini yasaya ve hukuka aykırı olarak engellemeye çalıştığını, ayrıca anlaşmalı olduğu apartman yönetimlerini tek tek arayarak “…bunlar ithalatçılardan kömür alamazlar, size depo malı satmaya çalışacaklar, ağır cezada yargılanacaklar…” diyerek hem müşterilerin gözünü korkutmaya hem de ticari faaliyeti engellemeye çalıştıklarını, ….’ın şirketi devrettikten sonra bir süre daha müvekkili ile şirket temsilcisi olarak İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile prim karşılığı ticari faaliyet yürüttüğünü, 2 yıl kadar sorunsuz şekilde birlikte çalışılmasına karşılık 2019 Eylül ayından sonra …. ile anlaşmazlıklar ortaya çıkması nedeniyle vekaleten yürüttüğü temsil ilişkisine 29/09/2019 tarihli azilname ile son verildiğini, ….’ın bu nedenle müvekkilinin ticari faaliyetini engellemek ve müvekkiline zarar vermek kastıyla gerçeğe aykırı olarak temsil yetkisi devam ediyormuş gibi müvekkili şirketi borçlandırıcı senetler düzenlediğini, bu senetlerden 60.000,00-TL bedelli olan bir tanesi hakkında İzmir … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin … isimli kişi ile hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle davalıya karşı hiçbir borcu bulunmadığını, dava dışı … hakkında gerçeğe aykırı bono düzenlemesi nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma sayılı dosyası ile özel evrakta sahtekarlık ve iş ve çalışma hürriyetini engellemek suçlarından şikayetçi olunduğunu, dava dışı ….’ın verilen vekaletnamede şirketi senetle borçlandırma yetkisi bulunmadığını, dava konusu haksız durum sebebiyle müvekkilinin telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağının oldukça açık olması nedeniyle İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D. İş Esas sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek 60.000,00-TL bedelli senet karşılığında hiçbir borcu olmadığının tespiti ile İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bononun keşide edildiği 23/07/2019 tarihinde …’ın …. San ve Tic Ltd Şti’nin yetkilisi olduğunu, davacı tarafından gönderilen azilnamenin dava dışı ….’a tebliğ edilmediğini, bu nedenle hukuki sonuç doğuran bir azilnamenin varlığından söz edilemeyeceğini, ayrıca müvekkili ile davacı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin yıllardır resmi kurumlar dahil olmak üzere pek ok ihalede davacı şirket adına görev aldığını, buna ilişkin belgeleri sunduklarını, davacı şirketin güncel yetkilisi olan davacı ile dava dışı … arasında meydana gelen bir takım sorunlardan dolayı müvekkilinin alacağı karşı yanca kasten bekletilmekte olduğunu, müvekkilinin bundan dolayı mağdur olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-…. Arabuluculuk Bürosunun … Dosya …. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Dava konusu 23/07/2019 düzenleme, … ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, 50.000,00-TL bedelli bono,
3-İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyası,
4-İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas sayılı dosyası,
5-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …. Soruşturma sayılı dosyası,
6-İzmir … Noterliğinin 06/11/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi,
7-İzmir …. Noterliği’nin 27/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi,
8-İzmir … Noterliği’nin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesi,
9-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı şirketin, davacı şirket tarafından İzmir …. Noterliği’nin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile prim karşılığı ticari faaliyet yürütme doğrultusunda temsil yetkisi verilen ve İzmir …. Noterliği’nin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesi ile temsil yetkisi alınan davalı … tarafından herhangi bir yetkisi olmadığı dönemde düzenlediği iddia edilen ve İzmir …. İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyasına konu edilen 23/07/2019 tanzim, 23/08/2019 ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olan, 60.000,00-TL bedelli senet dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin hususlar 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki yararın bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Sungurtekin Özkan, M./ Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında icra mahkemesinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 E., 2011/747 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Dava, davacı şirketin, davacı şirket tarafından İzmir …. Noterliği’nin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile prim karşılığı ticari faaliyet yürütme doğrultusunda temsil yetkisi verilen ve İzmir …. Noterliği’nin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesi ile temsil yetkisi alınan davalı …. tarafından herhangi bir yetkisi olmadığı dönemde düzenlediği iddia edilen ve İzmir … İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyasına konu edilen 23/07/2019 tanzim, … ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili davacı …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olan, 60.000,00-TL bedelli senet dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine yönelik ikame edilmiş bir dava olup, davanın niteliği itibariyle dava dışı ….’ın dava konusu senedin düzenlendiği tarihte davacı şirket açısından senet düzenlemeye, davacı şirketi senet düzenlemek suretiyle borç altına sokma yetkisinin bulunmadığı hususunun ispat yükü davacı taraf üzerindedir.
Dava konusu senet, 23/07/2019 düzenleme, 23/08/2019 ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, 50.000,00-TL bedelli bonodan ibarettir.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında, davalı alacaklı …’ın davacı …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhinde 23/07/2019 düzenleme, 23/08/2019 ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, 50.000,00-TL bedelli bonodan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla 60.000,00-TL asıl alacak, 1.506,58-TL işlemiş faiz ve 120,00-TL bono komisyonu bedeli olmak üzere toplamda 61.626,58-TL üzerinden icra takibi başlattığı, itiraz olmaması üzerine icra takibinin kesinleştiği, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D.İş Esas … D.İş Karar sayılı kararı kapsamında icra dosyası kapak hesabında yer alan alacak miktarının icra veznesine yatırıldığı, değişik iş dosyasına gerekli teminat bedelinin yatırılması üzerine icra dairesi tarafından 08/11/2019 tarihinde icra takibinde icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde karar verildiği görülmektedir.
İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas …. D.İş Karar sayılı kararında, davacı vekilinin başvurusu üzerine davacı tarafın yaklaşık ispat koşulunu sağlandığı gerekçesiyle İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmektedir.
Her ne kadar davacı vekili tarafından dava dışı …’ın dava konusu senetle benzer şekilde düzenlediği iddia edilen senedin lehtarı olan şahsın tanık olarak beyanlarının alınması talep edilmiş ise de, bahsi geçen senedin dava konusu senet ile ilgili olmadığı, dava konusunun senede dayalı olduğu dikkate alındığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesi çerçevesinde tanık dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı göz önünde bulundurularak davacı vekilinin tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.

Davacı şirketin 06/11/2017 tarihinde dava dışı …. tarafından İzmir … Noterliğinin 06/11/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirketin şu anki sahibi ….’e devredildiği görülmektedir.
Şirketin …. tarafından ….’e devri akabinde dava dışı ….’ın 03/11/2017 tarihinde davacı şirket müdürü …. tarafından İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile şirket temsilcisi olarak atandığı anlaşılmaktadır.
İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi içeriğinin incelenmesinde, dava dışı ….’ın şirketin tüm hesapları üzerinde her türlü işlemi yapmaya, şirket adına çek karnesi almaya, çek taahhüdünde bulunmaya, şirket adına borç ve kredi almaya, kredi sözleşmelerini imzalamaya, tüm bankacılık işlemlerini yapmaya, şirket adına her türlü ihalelere katılmaya ve ihaleler çerçevesinde tüm iş ve işlemleri yapmaya, şirket adına araç alıp satmaya, vergi ve muhasebe iş ve işlemlerinin tamamını yapmaya, şirket adına SGK işlemlerinin tamamını yapmaya, şirket adına dava açmaya, açılan davalardan ve kanun yollarından feragat etmeye, davalar ile ilgili her türlü iş ve işlemleri yapmaya, vekaletname ile kendisine tanınan yetkilerinin tamamı ile başkalarını vekil olarak atamaya ve de tevkil, teşrik ve azle yetkili olduğu hususlarının kararlaştırıldığı görülmektedir.
Yukarıda yer verilen vekaletname içeriğinde tanınan yetkilerin genişliği ve mahiyeti ile davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanları doğrultusunda dava dışı …’ın İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile ticari temsilci sıfatının bulunduğu kanaatine varılmaktadır.
İzmir … Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesi ile dava dışı …’ın İzmir … Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile tanınan yetkilerine son verildiği ve …’ın azledildiği görülmektedir.
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen 29/12/2020 havale tarihli cevapta, İzmir … Noterliğinin 06/11/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinin ticaret sicil kayıtlarında yer aldığı, ancak İzmir … Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile İzmir …. Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesinin ticaret sicil kayıtlarında yer almadığı anlaşılmaktadır.
İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı şirkete ticari temsilci olarak atanan dava dışı …’ın vekaletnamesi her ne kadar ticaret siciline bildirilmemiş ve usulüne uygun şekilde ilan edilmemiş ise de, azledildiği tarihe kadar şirket adına yaptığı tüm işlemler şirket tarafından kabul edilmiş ve ilan edilmese dahi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 542/2. maddesi gereğince şirketin dava dışı …’ın vekaletname kapsamında yaptığı iş ve işlemlerden dolayı sorumluluğu bulunmakta olup, yine zmir …. Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesinin ticaret siciline bildirilmemesi ve usulüne uygun olarak ilan edilmemesi sebebiyle davacı şirketin dava dışı…’ın yaptığı iş ve işlemler kapsamındaki sorumluluğu sona ermemiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için “ticari mümessil” kavramının değerlendirilmesinde yarar vardır.
Türk Hukukuna ticari mümessillik ile ilgili düzenleme ilk kez 1926 tarihli mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu ile girmiştir. İsviçre Borçlar Kanunu’nun iktisabı ile bu hukuk sistemindeki ticari mümessillikle ilgili hükümler olduğu gibi hukukumuza girmiştir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 449/1. maddesinde ticari mümessilin tanımı; ”Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.” şeklinde yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547/1. maddesinde ise ticari mümessil ”Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Ticari mümessillik; bir sözleşme olmayıp, tek taraflı bir hukuki işlemle verilen temsil yetkisini içerir. Buna bağlı olarak, ticari mümessillik işletme sahibinin iradesine dayanır. Dolayısıyla burada söz konusu olan temsil yetkisi kanuni değil, iradi temsil yetkisidir.
Ticari mümessilin temsil yetkisinin kapsamı kanunda tam olarak belirlenmiştir. Bu haliyle ticari mümessillik, sınırı kanunla çizilmiş iradi bir temsil yetkisidir. Ticari mümessil, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili olup açıkça yetkili kılınmadıkça, taşınmazları devredemez veya bir hak ile sınırlandıramaz.
Ticari mümessillik ticaret siciline tescil olunur. Ancak işletme sahibi tescilden önce de temsilcinin yaptığı işlemden sorumludur.
Ticari mümessil, işletme sahibini temsile yetkili bir kişi olmanın yanı sıra, aynı zamanda ticari işletmenin belirli yetkilere sahip idarecisi niteliğini de taşır. Örneğin bir bankanın genel müdürü, hukuki bakımdan bankanın ticari mümessilidir; ancak idari bakımdan da, yürütme organının bir parçasıdır. Nitekim, ticari mümessilliğin bu yönü, ticari mümessili tarif eden Borçlar Kanunu’nun 449/1. maddesinde “…işlerini idare …” ibaresiyle vurgulanmıştır.
Ticaret şirketleri organları aracılığıyla idare ve temsil edildiğinden, ticari mümessil tayin etme yetkisi de organlarına aittir.
Ticaret şirketlerinde idare ve temsil yetkisine sahip organlar, her ticaret şirketinin türüne göre değişiklik gösterir. Ancak şu hususu belirtmek gerekir ki, ticaret şirketlerinin tümünde ticari mümessil şirket ana sözleşmesiyle de tayin edilebilir.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 539/2. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 616/1-b.) ve 545. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 631/1.) maddelerine göre, limitet şirketlerde, şirket sözleşmesinde aksine hüküm olmadıkça, ticari mümessil tayinine genel kurul yetkilidir. Buradan anlaşılacağı üzere, ticari mümessil doğrudan şirket sözleşmesiyle tayin edilebileceği gibi, şirket sözleşmesinde kararlaştırılması şartıyla bu yetkinin şirketi idare ve temsile yetkili müdürlere bırakılması da mümkündür.
İşletme sahibinin, ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildir
Ticari mümessillik gibi ticari vekalet de, BK’nun 32 vd. (TBK 40 vd.) maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekalet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir.
Borçlar Kanunu’nun 453/1. ve 453/2. maddelerine göre, ”Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.”
Aynı husus Türk Borçlar Kanunu’nun 551. maddesinde ise ”Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.
Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu hükümden hareketle ticari mümessillik ile ticari vekalet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz:
Ticari mümessil, hem ticari işletme hem esnaf işletmesi için; ticari vekil ise, sadece ticari işletme için tayin edilebilir.
Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır. Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir.
Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez. Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir.
Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken, ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez.
Davacı şirketin tek ortağı ve sahibi ve de aynı zamanda 06/11/2017 tarihli Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri içeriğinden anlaşıldığı üzere 03/11/2017 tarihli … Karar numaralı karar çerçevesinde şirket müdürü olan …. tarafından ticari temsilci olarak atanan dava dışı ….’ın ticari temsilci olarak atanması usul ve yasa hükümlerine uygun olup, dava dışı ….’ın vekaletnamesi kapsamında yapmış olduğu iş ve işlemlerin davacı şirketi bağlayacağı ortadadır.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının …. Soruşturma sayılı dosyasında, davacı tarafça … hakkında özel evrakta sahtecilik, iş ve çalışma hürriyetini engellemek suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunulduğu görülmektedir. Dava dilekçesi ve soruşturma dosyasındaki şikayet dilekçesi içeriğine göre dava dışı …. hakkında yetkisi son bulduktan sonra bir kısım senetler düzenlendiğinden bahisle özel evrakta sahtecilik suçu kapsamında şikayette bulunduğu göz önünde bulundurularak dosya muhteviyatında yer alan tespitler çerçevesinde soruşturma dosyasının neticelenmesinin beklenilmesine gerek görülmemiştir.
Dava konusu senedin 23/07/2019 tarihinde düzenlendiği, davalı …’ın ise İzmir …. Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesi ile 29/09/2019 tarihinde azledildiği dikkate alındığında, senette kefil sıfatıyla davacı şirkete ait olarak bulunan imzanın davacı şirketin ticari temsilcisi dava dışı … tarafından azledilmeden önce düzenlendiği, bu kapsamda ticari temsilcinin şirketi senet ile borçlandırma yetkisi bulunduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin dava konusu senetten dolayı sorumluluğu bulunduğu kanaatine varılmaktadır. Davalı vekilinin dava konusu senedin dava dışı …’ın yetkilerinin alınmasından sonra düzenlendiği iddiası Mahkememiz nezdinde kabul görmemiştir. Kaldı ki, dava dışı …’ın yetkilerinin alınmasına yönelik olarak düzenlenen İzmir …. Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesinin ticaret siciline bildirilmediği ve usulüne uygun şekilde ilan edilmediği dikkate alındığında söz konusu senet içeriği her açıdan davacı şirket tarafından bağlayıcı olacaktır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, …. Arabuluculuk Bürosunun …. Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, dava konusu 23/07/2019 düzenleme, …. ödeme tarihli, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, 50.000,00-TL bedelli bono, İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı icra dosyası, İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D.İş Esas sayılı dosyası, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası, İzmir …. Noterliğinin 06/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi, İzmir …. Noterliği’nin 27/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi, İzmir …. Noterliği’nin 29/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın davacı şirketin, davacı şirket tarafından İzmir …. Noterliği’nin 27/12/2017 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile prim karşılığı ticari faaliyet yürütme doğrultusunda temsil yetkisi verilen ve İzmir …. Noterliği’nin 29/09/2019 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesi ile temsil yetkisi alınan davalı … tarafından herhangi bir yetkisi olmadığı dönemde düzenlediği iddia edilen ve İzmir …. İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı dosyasına konu edilen 23/07/2019 tanzim, …. ödeme tarihli, keşidecisi …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili davacı …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olan, 60.000,00-TL bedelli senet dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, İzmir …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasında davalı alacaklı …’ın davacı …. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhinde 23/07/2019 düzenleme, … ödeme tarihli, keşidecisi … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, kefili … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, lehtarı … olan, 50.000,00-TL bedelli bonodan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla 60.000,00-TL asıl alacak, 1.506,58-TL işlemiş faiz ve 120,00-TL bono komisyonu bedeli olmak üzere toplamda 61.626,58-TL üzerinden icra takibi başlattığı, itiraz olmaması üzerine icra takibinin kesinleştiği, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Esas … D.İş Karar sayılı kararı kapsamında icra dosyası kapak hesabında yer alan alacak miktarının icra veznesine yatırıldığı, değişik iş dosyasına gerekli teminat bedelinin yatırılması üzerine icra dairesi tarafından 08/11/2019 tarihinde icra takibinde icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde karar verildiği, davacı şirketin 06/11/2017 tarihinde dava dışı … tarafından İzmir …. Noterliğinin 06/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile şirketin şu anki sahibi ….’e devredildiği, şirketin … tarafından …’e devri akabinde dava dışı …’ın 03/11/2017 tarihinde davacı şirket tarafından İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile şirket temsilcisi olarak atandığı, İzmir …. Noterliğinin 27/12/2017 tarih ve …. yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanları doğrultusunda dava dışı …’ın ticari temsilci sıfatını haiz olduğu, yasal düzenlemeler çerçevesinde ticari temsilcinin işletmenin hem olağan hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisinin bulunduğu, bu yetkinin kapsamında ticari temsilcinin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunma ve onun adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapma yetkilerinin de yer aldığı, dava dışı …’ın İzmir …. Noterliğinin 29/09/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı azilnamesi 29/09/2019 tarihinde azledildiği, dava konusu senedin ise 23/07/2019 tarihinde düzenlendiği dikkate alındığında, senette kefil sıfatıyla davacı şirkete ait olarak bulunan imzanın davacı şirketin ticari temsilcisi dava dışı … tarafından azledilmeden önce düzenlendiği, bu kapsamda ticari temsilci dava dışı …’ın davacı şirketi senet ile borçlandırma yetkisi bulunduğu hususu göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin dava konusu senetten dolayı sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 1.024,65-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 965,35-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 8.600,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.