Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/419 E. 2022/67 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/419
KARAR NO : 2022/67

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 20/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin tek sahibi ve kurucusu …’nın hizmet sözleşmesi ile davacı şirkette satış sonrası hizmetler şefi, yedek parça ve servis sorumlusu olarak çalışmakta iken, davacı şirketten ayrılıp kurduğu, davacı şirket ile iştigal konusu aynı olan (Yol Süpürme Araçları) davalı şirket üzerinden davacının ticari faaliyet alanında haksız rekabet oluşturacak şekilde çalışmalar yaptığını, davalı şirketin sahibi ve davacının eski çalışanı …’nın davacı şirkette çalışırken işi ve görevi gereği müvekkil şirketin tüm üretim sırlarını ve müşteri portföyünü öğrendiğini, daha sonra ise davacı şirketten ayrılarak Ocak 2020 tarihinde davalı şirketi kurduğunu ve müvekkili şirketin izni ve rızası olmadan öğrenip aldığı davacının müşteri portföyündeki müşterileri ile temasa geçip onları kendisinin kurucu sahibi olduğu davalı şirkete yönlendirerek bu şirket üzerinde davacı şirketin üretip sattığı yol süpürme araçlarına SERVİS, BAKIM VE YEDEK PARÇA hizmeti vermeye başladığını, davalı şirketin bu şekilde davacı müvekkilinin alması muhtemel işleri kaybettirerek haksız kazanç temin ettiğini, davacı şirketin sahibi ve kurucusu olan …’nın imzaladığı gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmelerinde işbu eylemlerin ne şekilde olursa olsun hiçbir biçimde yapılamayacağının taahhüt altına alındığını, ayrıca davalı şirketin bu şekilde haksız rekabet içeren eylemleri sonucu, müvekkili şirketin piyasa içerisinde ticari itibar ve prestij kaybı yaşayarak mağdur olduğunu ve bu sebeple manevi zarara uğradığını, açıklanan nedenlerle davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespit ve men’ini; fazlaya ilişkin hakları saklı kaymak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini; 50.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının şirket sözleşmesinde bulunan ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 3 nolu amaç konu kısmındaki “YOL SÜPÜRME ARAÇLARI” ibaresinin ticaret sicilden terkinine, davalının YOL SÜPÜRME ARAÇLARI alanındaki faaliyetinin yasaklanmasını ve hükmün ilanını talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, HMK 116/1-a hükmü uyarınca yetki ilk itirazında bulunduklarını, davacı şirketin davaya dayanak yaptığı akitlerde, yetkili mahkemenin Karşıyaka Mahkemeleri olarak açıkça belirtilmiş olduğunu, davaya bakmaya Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu; davanın 6098 sayılı TBK’nun 444. maddesinde düzenlenen işçinin rekabet yasağından kaynaklanan haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğunu, huzurdaki bu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu; müvekkili şirketin yetkilisi …’nın lisede … Lisesinde okuduğunu, akabinde … Üniversitesi/ …/ … Bölümü mezunu olup, davacı firmada 23.06.2014-24.09.2019 tarihleri arasında çalışmış olup, iş akdinin davacı firma tarafından haksız surette fesih edilmiş ve davacı firmanın dava dışı …’ya … Bankası’ndaki hesabına 26.09.2019 tarihinde 31.385,79-TL kıdem tazminatı ve sair işçilik alacaklarını ödediğini, TBK 447/2 hükmünün aynen “…Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya İşverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından Jeshedilirse, rekabet Yasağı sona erer” hükmüne amir olmakla, davacının tüm taleplerinin TBK 447/2 hükmü uyarınca kendi isteği ile ayrılmamış, kıdem tazminatı dahi davacı tarafından ödenerek, iş akdinin haklı bir sebep olmaksızın işveren davaçı tarafından fesih edildiğini, Anayasa’nın 48, maddesinin Çalışma ve Sözleşme Hürriyetini düzenlemiş olup, madde aynen; “…Herkes, dilediği alanda çalışma ve “sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir…” hükmüne amir olmakla, tüm talepler Anayasa’nın 48, maddesine aykırı olup, reddini talep ettiklerini, iddianın aksine, müvekkilleri şirketin herhangi bir emtia/ madde/ hammadde ya da sair bir şey üretmediğini, üretim söz konusu değil iken, sözde üretim sırlarının öğrenilmesi ve kullanılması suretiyle iddia konusu maddi vakıaların dermeyanı ve vücut bulmasının mümkün olmadığını, bu yoldaki taleplerin hukuken korunur yanının olmadığını, bu itibarla üretim sırlarının kullanılmasının dahi söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin iştigal konusunun emeğe dayalı tamir ve servis işi olduğunu, sınai ve ticari bir hamlenin söz konusu olmadığını, davacı firmanın emtiasını ya da sırrını ya da kendinden menkul bir buluşunu kullanılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin çalıştığı adreste yer alan aynı iş kolunda 2-3 ayrı firmanın daha olduğunu, müvekkili şirketten sadır haksız rekabete konu olabilecek ya da rekabet yasağının ihlali anlamına gelebilecek hal ve davranış, keza ticari faaliyetin söz konusu olmadığını, haksız kazancın söz konusu olmadığını, yine iddianın aksine, davacı şirketin üretip sattığı emtialardan, bugüne kadar, müvekkili firmada tamir görenin olmadığını, müvekkili firmada tamir gören araçlara ait plakalardan dahi bu hususun tespitinin mümkün olacağını, dava dışı …’nın kendi şahsi donanımına uygun ve hayatını idame ettirebileceği emeğe dayalı bir esnaf olduğunu, usul ve yasa çerçevesinde kurduğu davalı tüzel kişi firma adı altında hayatına devam ettiğini, hukuki ve ekonomik anlamdaki kıstaslar çerçevesinde tacir dahi olmadığını, hukuk sistemimizde esnaf ve tacir olmanın hukuki sonuçlarının kira akitlerinde (muacceliyet ve akdi faiz oranları gibi hususlarda) dahi önem arz etmiş iken, Anayasa’nın 48. maddesi kapsamında korunan hürriyet açısından da önemli olduğunu, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, müvekkili firmanın yetkilisi dava dışı …’nın iş akdini haksız surette fesih eden davacı firmanın, müvekkili şirket yetkilisine adeta haksız takip ve davalar ile tahakküm kurma gayreti içinde olduğunu, bu yolda huzurdaki davadan ayrı Karşıyaka Arabuluculuk Bürosu’nun …/…-…/… sayılı dosya ile süreç başlatıldığını, keza haksız surette İzmir … Müdürlüğü’nün …/… Esasında kayıtlı ilamsız takip başlattıklarını, davacının davasına dayanak yaptığı akitlerinde hukuken geçerliliğinin olmadığını, zira TBK 444 vd. hükümleri ile TTK 54 vd. hüküm koşullarına keza geçerlilik koşullarına uygun olmadığını, bu itibarla davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili firmanın davacı ile herhangi bir akdi ve hukuki ilişkisinin bulunmadığını, pasif husumet itirazında da bulunduklarını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER :
1-Karşıyaka Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Dava dışı …’ya ait SGK hizmet döküm cetvelleri,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
4-Davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları,
5-Davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
7-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
8-… Bankası Anonim Şirketi … Şubesi nezdinde bulunan… İban numaralı hesaba ait 26/09/2021 tarihli hesap özetini ve ekstreyi içerir tüm evrak ve kayıtlar,
9-Tanık beyanları,
10-Ticari şirketler (haksız rekabet) alanında uzman, bilişim alanında uzman ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 05/01/2022 havale tarihli raporları,
11-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, davacı şirket ile davalı şirketin kurucusu ve tek ortağı olduğu iddia edilen … arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davacı şirket bünyesinde Satış Sonrası Hizmetler Şefi, Yedek Parça ve Servis Sorumlusu pozisyonunda çalıştığı iddia edilen …’nın iş sözleşmesinin sonlanması neticesinde taraflar arasında imzalanan 18/07/2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesine aykırı olacak şekilde … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketini kurmak ve davacı şirket ile aynı faaliyet alanı içerisinde çalışmak suretiyle rekabet yasağı hükümlerine aykırı fiil ve davranışlarda bulunması neticesinde davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden fiillerinin men’i, ayrıca davacı şirketi uğradığı iddia edilen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminat ve 50.000,00-TL manevi tazminat bedellerinin davalı şirketten tahsili ile davalı şirketin şirket sözleşmesinde yer alan ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 3 numaralı amaç ve konu kısmındaki ‘Yol Süpürme Araçları’ ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, davalı şirketin ‘Yol Süpürme Araçları’ alanındaki faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestîsi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinde haksız rekabete ilişkin genel ilke ”Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” şeklinde belirtilmiştir. Bu madde ile hakime, çevreye, zamana ve günün ekonomik koşullarına uyan, uyarlanabilen geniş ve değişik bir kıstas verilmiştir. Kanunun amacı, ekonomik alanda doğruluk ve dürüstlük esaslarının ihlâlini önlemek olup, 55. maddede de sınırlayıcı olmamak kaydıyla dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar gösterilmiştir. Haksız rekabet hükümleri, sadece rakiplerin ekonomik çıkarlarını değil, rekabete dayalı ekonomik düzenin de korunmasını amaçlar. Buna göre haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması gibi hususlar aranmamaktadır. Bununla birlikte failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinde haksız rekabetin genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 55. maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinde sayılan hâllerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hâllerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hâllerine tam olarak uymuyorsa veya bu hâllerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54. maddesinin uygulanması mümkün olacaktır.
Bu aşamada uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesinde; ”Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1.Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2.Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3.Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4.Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5.Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
6.Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7.Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8.Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9.Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10.Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11.Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12.İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1.Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2.Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3.İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4.Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
c)Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1.Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2.Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3.Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d)Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e)İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f)Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1.Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2.Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” şeklinde haksız rekabet teşkil eden fiiller düzenlenmiştir.
Dava dilekçesindeki iddialar çerçevesinde davalı şirket yetkilisinin davacı şirket bünyesindeki çalışma döneminin tespiti amacıyla dava dışı …’ya ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Her ne kadar davalı vekilince yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirketin kurucusu ve tek ortağı olduğu iddia edilen … arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davacı şirket bünyesinde Satış Sonrası Hizmetler Şefi, Yedek Parça ve Servis Sorumlusu pozisyonunda çalıştığı iddia edilen …’nın iş sözleşmesinin sonlanması neticesinde taraflar arasında imzalanan 18/07/2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesine aykırı olacak şekilde … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketini kurmak ve davacı şirket ile aynı faaliyet alanı içerisinde çalışmak suretiyle rekabet yasağı hükümlerine aykırı fiil ve davranışlarda bulunması neticesinde davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden fiillerinin men’i, ayrıca davacı şirketi uğradığı iddia edilen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminat ve 50.000,00-TL manevi tazminat bedellerinin davalı şirketten tahsili ile davalı şirketin şirket sözleşmesinde yer alan ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 3 numaralı amaç ve konu kısmındaki ‘Yol Süpürme Araçları’ ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, davalı şirketin ‘Yol Süpürme Araçları’ alanındaki faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davalı vekili tarafından davacı şirket ile dava dışı … arasında imzalanan Gizlilik Sözleşmesinde uyuşmazlıkların çözüleceği Mahkemelerin İzmir Mahkemeleri olduğu yönünde yetki sözleşmesi yapıldığından bahisle yetki ilk itirazında bulunduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesinde; ”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünün düzenlendiği, davacı şirket ile dava dışı … arasında imzalanan Gizlilik Sözleşmesinde yer alan yetki sözleşmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesine uygun olmadığı, kaldı ki davalının bahsi geçen sözleşmenin tarafı olmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde; ”Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünün yer aldığı, bu kapsamda davalı şirketin yerleşim yeri adresinin ‘… Mahallesi, …/… Sokak, No:…, …/…’ olduğu göz önünde bulundurulduğunda, mahkememizin iş bu davaya bakmaya yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalı vekili tarafından dava konusu uyuşmazlık açısından davalı şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş, dava dilekçesinde yer alan iddialar kapsamında davalı şirketin davacı şirket ile arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamasının pasif husumet ehliyetine etki eder mahiyette olmadığı, davacı şirket ile arasında iş sözleşmesi bulunan dava dışı …’nın davalı şirketin davalı şirketi münferiden temsile yetkili şirket müdürü olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin pasif husumet itirazının reddine karar verilmiştir.
30/03/2021 tarihli duruşma tutanağının 7 numaralı ara kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, taraf vekillerine bilirkişi incelemesine esas olmak üzere taraflara ait ticari defter kayıt ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, taraf vekillerinin taraflara ait ticari defter ve belgelerin bulundukları yerleri kendilerine verilen kesin süreler içerisinde mahkememize bildirdikleri görülmüştür.
Davalı tanığı …, davalı şirkette 01/01/2020 tarihinde çalışmaya başladığını ve 31/02/2021 tarihinde de davalı şirketten ayrıldığını, davalı şirkette araç bakım teknisyeni olarak çalıştığını, davacı şirketin davalı şirket yetkilisi …’yı işten çıkardığını, bunu kendisine davalı şirket yetkilisi … beyin söylediğini, daha sonra davalı şirket yetkilisinin kendi adına davalı şirketi kurduğunu, orada araç bakım teknisyeni olarak çalıştığını, … beyin davacı şirkette müdür olarak çalıştığını … beyin davacı şirkette çalıştığı süre boyunca şirketin ticari sırlarına, müşteri portföyüne ve veri tabanları erişimi olup olmadığını bilmediğini, davalı şirket yetkilisinin davalı şirketi kurduktan sonra davacı şirketin hiçbir müşterisinin gelmediğini, hatta davalı şirket yetkilisinin davacı şirket ile ilgili olarak hiçbir aracın kabul edilmeyeceğini çalışanlara söylediğini, bu yönde bir talimatı olduğunu, davacı şirket ile davalı şirketin yaptıkları işin aynı mahiyette işler olduğunu, davalı şirketin araç imalatı yapmadığını, farkın sadece bu noktada olduğunu, davalı şirket yetkilisinin davacı şirketin üretim sırlarını alıp kullanmadığını, zaten davalı şirketin araç üretim faaliyeti olmadığını, davacı şirkete ait araçların yapısından ve logosundan araçların davacı şirket tarafından üretildiğini anladıklarını, davacı şirketin kendi üretmediği ancak bakımlarını ve onarımlarını yaptığı araçların ise davacı şirketin müşterisi olduğunu, davacı şirketin çalıştığı kurumları bilmeleri sebebiyle bildiklerini, davalı şirket bünyesinde sadece kamu kurumlarıyla çalıştıklarını, davacı şirketin kamu kurumları dışında özel şirketlerle çalışıp çalışmadığını bilmediğini, örnek olarak söylemek gerekirse davalı şirketin Türkiye’de bulunan bir ile onarım için gittiğinde yol üstünde bulunan tüm kamu kurumlarına uğrayarak kart bıraktığını, müşteri portföyünü bu şekilde oluşturduklarını, bu işi yapan 6 ya da 7 firma olduğunu, davacı şirketin kendisine ait olmayan ancak bakım ve onarımını kendisinin yaptığı özel şirketlere ait araçları ancak aracı getiren müşteri beyan ederse ayırt edebildiklerini beyan etmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde dosyanın bir ticari şirketler (haksız rekabet) alanında uzman, bir bilişim alanında uzman ve bir Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirket yetkilisi …’ya ait SGK kayıtları, taraflar arasında imzalanan ve sonradan sonlandırılan iş sözleşmesi, taraflar arasında imzalanan 18/07/2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesi, taraflara ait ticari defter ve belgeler, … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi nezdinde … İban numaralı hesaba ait olarak bulunan 26/09/2021 tarihli hesap özetini ve ekstreyi içerir tüm evrak ve kayıtlar, tanık beyanları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davalı şirket yetkilisinin davacı şirket nezdinde çalıştığı dönemde pozisyonunun, yaptığı işlerin neler olduğu, şirketin hangi bölümünde görev aldığı, davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olup olmadığı, davacı şirketin müşteri portföyüne ulaşmasının mümkün olup olmadığı, davalı şirket yetkilisinin davacı şirket bünyesinde çalıştığı dönemde davacı şirketin müşteri portföyüne ve veritabanına erişim sağlayıp sağlamadığı, davacı şirketteki işinden hangi surette ayrıldığı, davacı şirketten ayrıldıktan sonra hangi tarihte davalı şirketi kurduğu, davalı şirketin faaliyet alanının neler olduğu ve davalı şirketin hangi işleri yaptığı, davalı şirket yetkilisinin davalı şirketi kurmasının taraflar arasında imzalanan 18/07/2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesine aykırılık teşkil edip etmediği, davalı şirketin faaliyetlerinin davacı şirket açısından haksız rekabet teşkil edip etmediği, davalı şirket yetkilisi …’nın davacı şirketin müşterilerini davacı şirket zararına olacak şekilde çalıştığı şirkete yönlendirmek, davacı şirketin ticari sırlarını yine davalı şirkete aktarmak şeklinde fiillerinin bulunup bulunmadığı, özellikle böyle bir tehlikenin veya mevcut durumun bulunup bulunmadığı, davalı şirket yetkilisi …’nın davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra İzmir ilinde başka bir şirket kurmak suretiyle çalışması sebebiyle ve poziyonu itibariyle rekabet yasağını ihlal etme durumunun söz konusu olup olmadığı, böyle bir durum söz konusu ise haksız rekabet oluşturan fiilin davacının hangi miktar ve oranda zarara uğramasına yol açtığı, davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden fiili sebebiyle davacı şirketin mahrum kaldığı kar bedelinin (maddi zararının) ne kadar olduğu, haksız fiili oluşturan fiili kapsamında davalı şirketin şirket sözleşmesinde yer alan ve Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen tescil durumunun 3 numaralı amaç ve konu kısmındaki ”Yol Süpürme Araçları” ibaresinin ticaret sicilinden terkinin gerekip gerekmediği, davalı şirketin ”Yol Süpürme Araçları” alanındaki faaliyetlerinin yasaklanmasının gerekip gerekmediği hususlarının ve sair hususların belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 05/01/2022 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davalı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi …’nın davacı… Yol Süpürme Araçları Makina Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden ayrıldıktan sonra İzmir ilinde başka bir şirket kurmak suretiyle çalışması ve pozisyonu itibariyle 18.07.2019 tarihli Rekabet Yasağı Sözleşmesini ihlal etme durumu oluşturmadığını, zira TBK m. 447/2’ye göre, işverenin rekabet yasağına aykırılık sebebiyle dava açabilmesi için işçinin kusuru ile haklı nedenle iş sözleşmesini feshetmiş olmasının şart olduğunu, davacı şirket tarafından davalı şirket yetkilisinin iş akdi, yasal hakları ödenmek suretiyle haklı sebep bildirilmeden fesih edildiğini, 18.07.2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesini ihlal etme durumu oluşturmadığını, davalı şirketin yol süpürme araçları için tamir ve servis hizmeti verdiğini, servis ve tamir hizmetinin mesleki bilgi, beceri ve tecrübe kapsamında verilebilecek hizmetler olduğu ve bu itibarla ticari sır kapsamında değerlendirilemeyeceğini, ayrıca tarafların ticari defterleri ve müşteri portföyleri incelendiğinde, davalı şirketin hacmi ve müşteri/tedarikçi sayısı dikkate alındığında, haksız rekabete ilişkin kesin kanaate varmanın mümkün olmadığını mütalaa etmişlerdir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444. maddesinde; ”Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü bulunmakta olup, aynı Kanun’un 447. maddesinde ise; ”Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer. Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/06/2016 tarih ve 2015/8627 Esas 2016/6912 Karar sayılı ilamında aynen; ”davacının iş akdinin feshi haklı bir sebebe dayanmadığından BK’nın 447. maddesine göre rekabet yasağı sona ermiş olup cezai şart sözleşme hükmünün geçerli olmadığı, cezai şartın fahiş olduğu, sözleşmenin genel işlem şartı niteliğinde olduğu, ayrıca davalının davacı şirket ile ticari ilişki içinde bulunan firmalarla ilişkisi, gerek ilgili firmaların beyanları gerekse ticari defter ve kayıtlarından tespit edilmediğinden sözleşme hükümlerine göre cezai şartı gerektirir bir rekabet durumununda söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 349. maddesine göre coğrafi olarak sınır belirtmeyen rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunun anlaşılmış olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” gerekçeleri ile iş akdinin haklı bir sebep olmaksızın, işçinin yasal hakları ödenmek suretiyle feshedilmesi neticesinde rekabet yasağının sona ereceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, Karşıyaka Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, dava dışı …’ya ait SGK hizmet döküm cetvelleri, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi nezdinde bulunan … İban numaralı hesaba ait 26/09/2021 tarihli hesap özetini ve ekstreyi içerir tüm evrak ve kayıtlar, tanık beyanları, ticari şirketler (haksız rekabet) alanında uzman, bilişim alanında uzman ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinin 05/01/2022 havale tarihli raporlar ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirketin kurucusu ve tek ortağı olduğu iddia edilen … arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davacı şirket bünyesinde Satış Sonrası Hizmetler Şefi, Yedek Parça ve Servis Sorumlusu pozisyonunda çalıştığı iddia edilen …’nın iş sözleşmesinin sonlanması neticesinde taraflar arasında imzalanan 18/07/2019 tarihli Gizlilik Sözleşmesine aykırı olacak şekilde … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketini kurmak ve davacı şirket ile aynı faaliyet alanı içerisinde çalışmak suretiyle rekabet yasağı hükümlerine aykırı fiil ve davranışlarda bulunması neticesinde davalı şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden fiillerinin men’i, ayrıca davacı şirketi uğradığı iddia edilen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminat ve 50.000,00-TL manevi tazminat bedellerinin davalı şirketten tahsili ile davalı şirketin şirket sözleşmesinde yer alan ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilen 3 numaralı amaç ve konu kısmındaki ‘Yol Süpürme Araçları’ ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, davalı şirketin ‘Yol Süpürme Araçları’ alanındaki faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, davalı şirket yetkilisi …’nın davacı şirket bünyesinde 23/06/2014 ile 24/09/2019 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi tahtında teknik servis şefi olarak çalıştığı, işten ayrılış bildirgesine göre davalı şirket yetkilisi …’nın işten ayrılış nedeninin 04 kodu ile 26/09/2019 tarihinde kuruma bildirildiği, bahsi geçen kodun belirsiz süreli iş sözleşmelerinin iş veren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi durumunda söz konusu olduğu, hali hazırda davalı şirket ile arasında herhangi bir ilişki bulunmayan davalı şirketin eski çalışanı olan tanığın davalı şirket yetkilisinin çalışanlarına davacı şirket müşterilerinin kabul edilmeyeceğini söylediğini, davalı şirketin araç üretimi yapmadığını beyan ettiği, tanık beyanı ve bilirkişi raporu çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde servis ve tamir hizmetinin mesleki bilgi, beceri ve tecrübe kapsamında verilebilecek hizmetler olduğu ve bu itibarla ticari sır kapsamında değerlendirilemeyeceği, ayrıca tarafların ticari defterleri ve müşteri portföyleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı şirketin hacmi ve müşteri/tedarikçi sayısı dikkate alındığında haksız rekabet oluşturan fiilin varlığı hakkında kesin bir kanaate varmanın mümkün olmadığının belirlendiği göz önünde bulundurularak, davacı tarafın iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatlayamadığı, kaldı ki davacı şirket ile davalı şirket yetkilisi arasındaki iş sözleşmesinin herhangi bir haklı sebep olmaksızın, davalı şirket yetkilisinin tüm yasal hakları ödenmek suretiyle davacı şirket tarafından feshedilmesi sebebiyle haksız rekabete ilişkin yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 1.024,65-TL peşin harçtan mahsubu ile 943,95-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat yönünden davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3. maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/01/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.