Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/417 E. 2022/501 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
-GEREKÇELİ KARAR-
ESAS NO : 2020/417 Esas
KARAR NO : 2022/501

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …, 20.03.2019 tarihinde, Konak Gaziler Caddesinde … plakalı araçta yolcu olduğu esnada, … isimli şahsın tescilsiz … marka motorsikleti ile ışıklı kavşakta durmayarak davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, davacı … yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde tescilsiz motorsiklet sürücüsü …, asli ve tam kusurlu olduğunu, davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsünün ise meydana gelen kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, kaza sonrasında, davacıya çarpan 2008 model … marka motorsikletin Zorunlu Mali Sorumluluk sigortasının olmadığı tespit edildiğini, davacı, uzun ve ağrılı tedaviler gördüğünü ve bir çok ameliyat geçirdiğini, hala daha tam olarak iyileşemediğini, davacının ağrıları devam etmekte olduğundan, günlük yaşamını sağlıklı bir insan gibi idame ettiremediklerini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla yapılacak bilirkişi incelemeleri neticesinde alacakları belirlenebilir hale geldiğinde HMK 107. Madde gereği arttırım yapmak üzere; 100,00-TL daimi iş gücü kaybı tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL geçici bakıcı giderleri ve 50,00-TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri için olmak üzere şimdilik toplam 300,00-TL’nin temerrüt tarihi itibari ile birlikte işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, işbu davada oluşacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekilinin 22/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı, davalı kuruma başvuru dilekçesinde uğradığı maluliyete ilişkin yasa ve yönetmeliğe uygun bir maluliyet raporu ve mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi sunmadığın, davalı kurumca 17/06/2019 öncesinde verilen cevabi yazıda davacının maluliyetiyle başvurularının değerlendirilebilmesi için Çocuklar İçin Özel Gereksinim Yönetmelik kapsamında düzenlenmiş bir sağlık kuruluşu raporu düzenlenmesi gerektiği belirtildiğini, bu kapsamda davalı kurum tarafından Yönetmeliğin 9. Maddesine istinaden T.C. S.B. İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştıma Hastanesi’ne aynı tarihli yazı ile başvurulduğu ve davacının adı geçen hastanenin Sağlık Kurulu Birimine başvurması gerektiği belirtildiğini, ancak davacı tarafından davalı kuruma herhangi bir maluliyet raporu bu aşamadan sonra da sunulmadığını, davalı kurum tarafından maluliyet raporunun aldırılması ve ardından başvurunun değerlendirileceği belirtilmesine rağmen davacı tarafından iş bu davanın açılması açıkçası kötü niyetli olduğunu belirterek öncelikle usul yönünden yapmış oldukları itirazların dikkate alınarak davanın usulden reddine, usul yönünden yapmış oldukları itirazların kabul görmemesi durumunda haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER
Ege Üniversitesi Hastanesi tedavi evrakları, araç tescil bilgileri, kaza tespit tutanağı, sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, SGK döküm bilgileri, Poliçe dosyası, Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Sağlık Kurulu Raporu, bilirkişi heyet raporu ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkili …’nın 20.03.2019 tarihinde … plakalı araçta yolcu olduğu esnada, dava dışı … isimli şahsın motorsikleti ile ışıklı kavşakta durmayarak müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili …’nın yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde tescilsiz motorsiklet sürücüsü dava dışı …, asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsünün ise meydana gelen kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, müvekkilinin uzun ve ağrılı tedaviler gördüğünü ve bir çok ameliyat geçirdiğini, hala daha tam olarak iyileşemediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla yapılacak bilirkişi incelemeleri neticesinde alacakları belirlenebilir hale geldiğinde HMK 107. Madde gereği arttırım yapmak üzere; 100,00-TL daimi iş gücü kaybı tazminatı, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL geçici bakıcı giderleri ve 50,00-TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri için olmak üzere şimdilik toplam 300,00-TL’nin temerrüt tarihi itibari ile birlikte işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, işbu davada oluşacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama safahatında, 83.201,36 TL daimi iş gücü kaybı / sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.193,92 TL bakıcı gideri, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 50,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere talebini 84.545,28 TL’ye ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacı, müvekkili kuruma başvuru dilekçesinde uğradığı maluliyete ilişkin yasa ve yönetmeliğe uygun bir maluliyet raporu ve mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi sunmadığını, müvekkili kurumca 17/06/2019 öncesinde verilen cevabi yazıda davacının maluliyetiyle başvurularının değerlendirilebilmesi için Çocuklar İçin Özel Gereksinim Yönetmelik kapsamında düzenlenmiş bir sağlık kuruluşu raporu düzenlenmesi gerektiği belirtildiğini, bu kapsamda müvekkili kurum tarafından Yönetmeliğin 9. Maddesine istinaden T.C. S.B. İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştıma Hastanesi’ne aynı tarihli yazı ile başvurulduğu ve davacının adı geçen hastanenin Sağlık Kurulu Birimine başvurması gerektiği belirtildiğini, davacı tarafından davalı kuruma herhangi bir maluliyet raporu bu aşamadan sonra da sunulmadığını, davacı tarafından iş bu davanın açılması açıkçası kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 11/06/2021 havale tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; Çocuğun engel oranının %4 ( yüzde dört ) olarak hesaplandığı, Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 2 (iki) ay olarak kabulünün uygun olacağı,ancak varsa şahsın tedavisini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş iş göremezlik raporlarının göz önünde bulundurulmasının daha uygun olacağı mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Trafik Hasar Kusur ve Aktüerya bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 27/08/2021 havale tarihli bilirkişi heyet raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda; takdiri tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere sürücü …’ ın kavşakta kendisine kırmızı ışık yanar iken durmayıp hareketine devam etmesi ve kavşakta sola dönüş yapmak isteyen … plakalı araca çarpmasından dolayı %100 (yüzde yüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu olduğu ,20.03.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu malul kalan davacının 84.395,28 TL maddi zararının olduğu, davalının Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği ZMMS poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, yine 26.06.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği hususlarında görüş ve kanaatlerini içerir raporlarını dosyaya sunmuşlardır.
Oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilere uygun bulunan raporlar mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53. Maddesinin 3. Bendinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre, ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun olan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir. Bu maddeye göre haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi muhtemel bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır. Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Bu ilişki ise fiili bir durumu gerektirmektedir. Yani destek ilişkisinde destek olunanın ihtiyaçlarını sürekli ve düzenli olarak vefat eden destek tarafından karşılanması gerekmektedir. Buradaki düzenli ve sürekli olma hali eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentiyi mümkün kılmayı ifade etmektedir. Başka bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi nedeniyle destekten yararlanan kişilerin uğradıkları zararların peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki maddi ve sosyal durumlarına kavuşturulmasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda hakim tarafından olayın özellikleri göz önünde tutularak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat tazminat olarak ödenmesine karar verilebileceği, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Somut olayda yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde, 20/03/2019 … plaka sayılı araçta yolcu olduğu esnada dava dışı … isimli şahsın tescilsiz … marka motorsikleti ile davacının yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araca çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, Dosyada mevcut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 11/06/2021 tarihli raporda davacının daimi maluliyet oranının yüzde dört olduğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 2 (iki) ay olduğunun tespit edildiği yine dosyada mevcut trafik ve aktüerya hesap uzmanları tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda dava dışı sürücü …’ ın kavşakta kendisine kırmızı ışık yanar iken durmayıp hareketine devam etmesi ve kavşakta sola dönüş yapmak isteyen … plakalı araca çarpmasından dolayı %100 (yüzde yüz) oranında asli ve tam kusurlu olduğu olduğu, 20.03.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu malul kalan davacının 84.395,28 TL maddi zararının olduğu, davalının Hazine Müsteşarlığı’nın belirlediği ZMMS poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, yine 26.06.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği tespitleri yapılmıştır. Söz konusu raporlar dosya kapsamına, oluşa, bilimsel ve teknik verilere uygun bulunarak mahkememizce de benimsenmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminatı talebinde de bulunmuştur. Bu talep ise davacının kaza tarihinde 14 yaşında bulunmakta olup gelir getirici herhangi bir işte çalışabilmesi hukuken ve fiilen mümkün değildir. Bu itibarla davacı yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemiştir. Mezkur nedenlerle davanın kısmen kabulüne kısmen ise reddine karar karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
Davanın KISMEN KABULÜNE,
84.495,28‬ TL maddi tazminatın 26/06/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 11.784,39 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 50,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.771,87 TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın ve tamamlama harcı olarak yatırılan 288,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.429,47 karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 38,50 TL elektronik tebligat, 19,00 TL tebligat, 1.500 TL bilirkişi ücreti, 73,50 TL dosya masrafı, 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı, 288,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.027,8‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranı dikkate alınarak TL’sinin 2.026,58 davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip ………
e-imza
¸

Hakim ………
e-imza