Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/405 E. 2021/1083 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/405
KARAR NO : 2021/1083

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ile …San. Tic. Ltd. Şti. arasında 27.08.2012 tarihinde … ,…, …San. Tic. A.Ş’nin müteselsil müşterek ve kefaletiyle Genel Kredi sözleşmelerine imzalandığını, genel kredi sözleşmelerine isinaden ilgiliye ticari kredi tesis edilmiş ve kullandırıldığını, davalılar (borçlular) Genel Kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödemediğini, borçlu kredi hesabı kapatılarak Uşak … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 05/01/2015 tarihli ihtar gönderilmiş ve hesap kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili sağlamak amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip ile takibe geçildiğini, davacı … A.Ş ile … arasında Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 29.09.2016 tarihli alacak temliki ve satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile …’nin alacaklısı olduğu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı takip dosyasına konu alacak ve tüm ferileri davacı şirket … A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini, borçlular, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyasında haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olarak yetkiye, borca, faize ve faiz oranına itiraz ettiğini belirterek İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… E. (…/… Eski Esas) Sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı borçlular bakımından alacaklarının tahsilini teminen itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı borçlulardan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar … ve … vekili tarafından dosyaya sunulan 05/11/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davaya bakmakta Uşak mahkemeleri yetkili olduğunu, davalının davacı yana ve sözleşme devraldığını iddia ettiği … A.Ş’ne herhangi bir borcu bulunmadığını, takip açılmadan önce davalılara usulüne uygun bir kat ihtarnamesi de tebliğ edilmediğini, bu sebeple icra takibinin usulsüz olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
İcra dosyası ve tüm dosya kapsamı.
İNCELEME VE GEREKÇE
Davacı vekili, dava dışı … ile Davalı …San. Tic. Ltd. Şti. arasında …,…, …San. Tic. A.Ş’nin 27/08/2012 tarihinde müteselsil müşterek ve kefaletiyle Genel Kredi sözleşmelerini imzalandığını, sözleşme kapsamında kullanılan genel kredi sözleşmesine ilişkin borcun ödemediğini, müvekkilinin söz konusu bu alacağa …’den temlik aldığını, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalı taraflarca itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, davalı itirazının haksız olduğunu iddia ederek davalının itirazın iptali ile müvekkili yararına alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, yetki itirazlarının olduğunu, müvekkilinin davacı yana ve sözleşme devraldığı iddia edilen … A.Ş’ne borcunun bulunmadığını, icra takibinin usulsüz olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, genel kredi sözleşmesine dayanılarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamından, davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle davalılar …, …, …San. Tic. A.Ş’nin müteselsil müşterek ve kefaletiyle dava dışı temlik eden … A.Ş arasında 27/08/2012 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, genel kredi sözleşmesine ilişkin borcun ödemediğini, 92.105,55 TL tutarındaki borcun dava dışı banka tarafından davacı … A.Ş’ye temlik edildiğini, alacağın tahsiline matuf olarak İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı taraflarca takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Türk Anonim Şirketi olduğu, borçuların davalılar …San. Tic. Ltd. Şti., …,… ve …San. Tic. A.Ş olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhine 89.623,85-TL asıl alacak, 100,21-TL BSMV, 2.0004,09-TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati vekalet ve 77,40 TL ihtiyati vekalet mahkeme masraf olmak üzere toplamda 92.105,55-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalıların işlemiş faiz ve sair feri alacak kalemlerine yönelik olarak süresinde yapmış oldukları itirazlar üzerine icra takibinin kısmen durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Yetki itirazının ileri sürülmesi usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde; “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” şeklinde belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamından, tarafların iddia ve savunmaları, dava konusu uyuşmazlığın davalı … San. Tic. Ltd. Şti ve … ,…, …San. Tic. A.Ş’nin müteselsil müşterek ve kefaletiyle ile davacı … Türk Anonim Şirketi arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davalı … Şti.’ne kullandırılan krediden kaynaklanan alacağın davalı asıl borçlular … ve … ‘den tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsili talebine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalılar aleyhine davalı … San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, davacı vekilinin davalı aleyhine 89.623,85-TL asıl alacak, 100,21 TL BSMV, 2.004,09-TL işlemiş faiz, 300,00 TL ihtiyati vekalet ve 77,40 TL ihtiyati vekalet mahkeme masrafı olmak üzere toplamda 92,105,55-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının işlemiş faiz ve sair feri alacak kalemlerine yönelik olarak süresinde yapmış oldukları itirazlar üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde yetki ilk itirazında bulunduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, borçlu davalıların yerleşim yerinin Uşak İli olduğu, keza kredi sözleşmesinin imzalandığı davacı banka şubesinin … Türk Anonim Şirketi Uşak Şubesi olduğu, davalı vekilince yapılan yetki ilk itirazının süresinde ve usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin yetki ilk itirazının haklı ve yerinde olduğu kanaatine varılmakla, mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mezkur nedenlerle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nederlerle:
1-Açılan davanın USULDEN REDDİ İLE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesi gereğince Uşak Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğu anlaşıldığından mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20.maddesi gereğince, tarafların yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebileceklerinin, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Tarafların yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri durumunda dosyanın yetkili UŞAK NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama giderlerinin yetkili mahkemece dikkate alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/11/2021

Katip …
(E-İmza)

Hakim …
(E-İmza)