Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/394 E. 2022/279 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/394
KARAR NO : 2022/279

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/08/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/02/2020 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS sigortalı … poliçe numarası ile sigortalı … plakalı araç şoförü … gözetimindeki aracın kaza geçirdiğini, şoförün öldüğünü ve müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’ın kazada tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin ağır yaralanmasından dolayı uğramış olduğu zarar için 100 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili tarafından 17/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde … sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, 21.02.2020 tarihinde sigortalı aracın yapmış olduğu kaza neticesinde davacının maluliyeti sebebiyle maddi tazminat talebiyle huzurdaki dava ikame edilmişse de haksız davanın reddi gerekmekte olduğunu, davaya konu kaza araç sürücüsünün kalp krizi nedeniyle gerçekleştiğinden trafik poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine karar verilmemesini, karar verilmesi halinde müvekkil şirketin sorumlu olduğu azami poliçe teminat limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasını; reddedilen kısım için yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Poliçe ve hasar dosyası, trafik tescil kayıtları, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tedavi kayıtları, Adli Tıp Kurumu Sağlık Kurulu Raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, 21/02/2020 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile karışmış olduğu trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, kaza sonrasında müvekkilinin tedavi gördüğünü ve tedavi sonrasında mevcut yaralanma müvekkilinde kalıcı hasar bıraktığını iddia ederek fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 100 TL. maddi tazminatın 23/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama safahatında hasar bedeline ilişkin talebini 128.417,57 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … sayılı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi sigortalandığını, davalı sigorta şirketi şahıs başına azami poliçe limiti ile sınırlı olarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, ayrıca davaya konu kaza araç sürücüsünün kalp krizi nedeniyle gerçekleştiğinden trafik poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklı geçici ve daimi iş göremezlik tazminat taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce dosya davacının dava konusu trafik kazası sebebiyle maluliyetine ilişkin rapor aldırılmak üzere İzmir Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Başkanlığına sevk edilmiş. 24/03/2021 havale tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporunda; şahısta dalak yaralanması nedeniyle splenektomi uygulanmasına bağlı kişinin engellilik oranı; %10 (yüzde on) olarak bulunduğunu, tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 45 (kırk beş) gün olarak kabulünün uygun olacağını, ancak kesin iyileşme süresinin varsa kişinin takip ve tedavisini yapan hekimler (sağlık kuruluşu) tarafından düzenlendiğini, istirahat veya çalışabilir raporu ile belirlenebileceği mütalaasına varıldığını, . Şahsın yaralanma nedeniyle sürekli bakıma muhtaç olmadığını, davacının bu kaza nedeniyle SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin ne kadar olabileceği hususunun Sosyal Güvenlik Uzmanı bir bilirkişi tarafından belirlenmesinin uygun olacağı mütalaasına varıldığını içerir rapor dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce dosya rapor aldırılmak üzere mahkememizce görevlendirilen Aktüerya Hesap ve Trafik Hasar bilirkişilerine tevdi edilmiş ve 25/08/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu aldırılmıştır. Bilirkişi heyet raporunda;dava dışı sürücü …’ın kazanın tek taraflı olması, kazaya etken trafik ve karayolu ile ilgili herhangi bir unsurun bulunmaması ve 2918 Sayılı KTK nun 47/D ve 56/A-1 maddelerini ihlal etmesi nedeni ile kazada %100 (yüzde yüz) oranında ASLİ ve TAM KUSURLU olduğunu, 08.09.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu malul kalan davacının 128.417,57 TL maddi zararının olduğu, davalı Sigorta şirketinin poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, sigorta şirketinin 03.07.2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulabileceği hususlarındaki tespitlerini belirterek oluşa, dosya içeriğine ve bilimsel verilerek uygun bulunan rapor mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 85/1 maddesine göre bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanması yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüs sahibi zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 91.maddesinde ise işletenlerin Kara Yolları Trafik Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle hükümlü olduğu, aynı yasanın 51.maddesinde ise tazminatın kapsamı ve ödeme biçiminin, durumun gereği ve özellikle kusurun ağırlığı göz önüne alınarak hakim tarafından belirleneceği hususları düzenlenmiştir.
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları ; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Sorumluluk sigortaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve devamı maddelerinde ”Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde düzenlenmiştir. Sorumluluk sigortalarında sigorta şirketi tarafından zararı karşılanan kişi sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Sigorta ettiren kendisi ya da sorumluluğu altında bulunan kişiler tarafından üçüncü kişilere verilecek zararları sigorta şirketine ödediği prim karşılığında sigorta ettirmektedir. Sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vereceği zararları teminat altına alırken hem üçüncü kişiyi hem de sigortalıyı koruma altına alan bir sigorta türüdür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473. ve 1486. maddelerinde yapılan düzenlemeye göre sorumluluk sigortalarını isteğe bağlı sigortalar ile zorunlu sigortalar olarak ikiye ayırmak gerekir.
Tehlike sorumluluklarında üçüncü kişilerin zararının karşılanması amacıyla bazı alanlarda kamu yararı ve zarar görenlerin korunması gerekçesi ile sorumluluk sigortası yaptırmak yasal zorunluluk haline getirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun da 1483 ve 1484. maddelerinde de zorunlu sorumluluk sigortalarında uygulanacak hükümler ayrıca düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre zorunlu sigortalarda sigorta şirketinin zarar gören üçüncü kişiye karşı olan sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluktur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 13. maddesi ile bazı hallerde Bakanlar Kurulu’na da zorunlu sigortalar ihdas etme yetkisi verilmiştir. Zorunlu sorumluluk sigortalarının kamu yararı taşıması ve yapılmasının yasa ile zorunlu kılınması nedeniyle zorunlu sigortalarda zarar görenlerin korunması amacıyla bazı düzenlemeler yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/1. maddesinde, ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne, aynı Kanun’un 85/son. maddesinde ise, ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Somut olayda, dava dışı sürücü …’ın 21/02/2020 tarihinde … plaka sayılı araç İzmir İli, Menderes Caddesi üzerinde Gürçeşme yönünde meydana geldiği, kaza sırasında …’ın kalp krizi geçirdiğini ve direksiyon hakimiyetini kaybedip orta refüje çıkarak önce ağaca sonra aydınlatma direğine çarparak tek taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği ve bu suretle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47. ve 52. Maddelerine aykırı davranışı nedeniyle kazanın oluşumunda asli ve takdiren yüzde yüz oranında kusurlu bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davalı sigorta şirketi dava dışı … sevk ve idaresinde bulunan ve kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihindeki ZMMS sigortacısıdır. Bu şekilde meydana gelen kazada dosyada mevcut raporlara göre davacının yüzde on oranında daimi maluliyetinin bulunduğu ve kırk beş gün süre ile geçici iş göremezlik durumunun bulunduğu, davacının davalı sigorta şirketinden dava dışı sigortalının kusuruna isabet eden geçici ve daimi maluliyet tazminatı miktarının 128.417,57 TL tutarında talep edilebileceği anlaşılmaktadır. Söz konusu tazminat tutarı ise davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen sigorta poliçesi limitleri dahilinde kalmaktadır. Bu itibarla söz konusu bu tazminatlardan davalı sigorta şirketi sorumludur. Dosya kapsamından davalı sigorta şirketi vekili dava dışı sürücünün kalp krizi geçirmek suretiyle trafik kazası meydana geldiğini, dolayısıyla dava dışı sigortalıya atfedilebilecek bir kusurunun bulunmadığını, buradan hareketle de bu durumu trafik poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunu ve müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir tazminattan sorumlu tutulamayacağını savunmuş ise de mahkememizce dava dışı müteveffa sigortalının araç ile seyir halinde iken kalp krizi geçirmesi nedeniyle vefatı ve kazanın meydana gelmesi durumu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 86. Maddesi kapsamında mücbir sebep olarak kabul edilmemiştir. Zira sürücünün ani ölümü, kendini kaybetmesi gibi olaylar aracın işletilmesine yabancı olan olaylardan değildir. Araç sürücüsünün kalp krizi geçirmesi mücbir sebebin hariciliği unsuruna uymamaktadır ve bu itibarla mücbir sebep kabul edilebilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Konuya ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/11 – 1096 esas 2013/382 karar sayılı ilamı ile bu husus benimsenmiş ve uygulanagelmiştir. Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1- 128.417,57 TL maddi tazminatın 03/07/2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 16.149,67 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 8772,20 TL harç olmak üzere 80,70 TL peşin harç ve 438,27 TL ıslah harcının mahsubu ile 8172,53 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 33 TL elektronik tebligat gideri ve 19 TL tebligat gideri, 122,50 TL posta gideri, 485 TL Adli Tıp Ücreti olmak üzere toplam 659,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Adli yardımdan karşılanan 1500 TL bilirkişi ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-Taraflarca peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza