Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/388 E. 2021/887 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/388
KARAR NO : 2021/887

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir … İcra Dairesi Müdürlüğü”nün …/… sayılı dosyasından ödeme emrinin iptali, İİK gereğince borçlu davacının borçlu olmadığının tespiti ile davalı borçlunun banka hesaplarından İzmir … İcra Dairesi Müdürlüğü’ nün …/… Esas sayılı dosyasından hacizle tahsil edilen paranın tespiti ile iadesi gereken miktarın istirdat edilmesi, davanın kabulüne ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya cevaben icra takibine konu olan çekin yapıldığı iddia edilen ibra protokolüne davalının imzasının olmadığı davada taraf olmayan ticari ilişkide olduklarını, üçüncü şahıs firmadan ticari ilişki çerçevesinde ciro yolu ile kabzedildiğinden çekin davanın tarafı olmayan üçüncü şahıs … A.Ş. den ciro yolu ile alındığını, icra takibine konu çekin davada taraf olmayan … Mob. İnş. Tur. San. ve Tic. A.Ş. den ciro edilmediğini cevaben bildirdiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/…esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili hakkında davalı tarafça ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, takibin dayanağının 30/03/2015 tarihli 14.868,00 TL bedelli, 03/04/2015 tarihli 4779 TL bedelli, 15/06/2006 tarihli 4720 TL bedelli, 16/06/2015 tarihli, 4779 TL bedelli ve 17/06/2015 tarihli, 12.744 TL bedelli faturalar olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa bu faturalardan kaynaklanan herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalıdan ürünler aldığını, buna ilişkin faturaların müvekkili tarafından ödendiğini, hatta müvekkilinin davalıdan alacaklı konumda bulunduğunu, bu husustaki alacak ve dava hakkının saklı tutulduğunu, müvekkilinin davalı ile olan ticari ilişkisinde söz konusu faturaların kendi defterlerinde usulüne uygun bir şekilde tutulduğunu, yapılan ödemelerin de borçtan düşüldüğünü iddia ederek müvekkiline İzmir … İcra Müdürlüğünün …/…esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin üreticisi olduğu ürünlerin bir kısmının davacı tarafça satışının yapıldığını, davacı tarafça tutulan ticari defterlerde faturaların usulüne uygun kaydedilmediğini, kaydedilen borç kalemlerinin icra takibine konu edilen faturalara ilişkin olmadığını, davacı tarafça tutulan defterlerin müvekkili aleyhine delil teşkil edemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, faturaya dayalı ilamsız icra takibi nedeniyle menfi tespit talebine ilişkindir.
Somut olay mahkememizce değerlendirilerek dosya, SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş ve rapor aldırılmıştır.27/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Davacı tarafından mahkeme dosyasına sunulan davalı tarafından düzenlenen faturalar ile davacı tarafından davalıya Banka kanalı ile gönderdiği havaleler kapsamında davacının davalıya borçlu olmadığı gibi davacının davalıdan icra takip tarihi itibari ile 11.659,20 Tl alacaklı olması gerektiği, ayrıca davalı tarafından mahkemeye sunulan 18/03/2021 tarihli sunduğu deliller olarak ifade edilen defter kayıtları özet olan 2015 tarihli mizan gönderildiği bu belgeye göre davalının davacıdan 41.890.- TL alacaklı olduğu görülmekte ise de bu belgeye dayalı olarak sağlıklı ve detaylı bir raporun düzenlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalının gerek 2014 ve gerekse 2015 yılları üzerinde ve belgelere dayalı inceleme yapılması gerekeceği görüş ve kanısına varıldığı tespitleri yapılmıştır. Bu kapsamda davalı tarafa bilirkişi raporunda belirtilen yıllara ilişkin defter, kayıt, belge, fatura ve varsa tüm belgelerin incelenmeye esas olmak üzere dosyaya sunulması istenmiş, ancak davalı tarafça söz konusu defterler dosyaya sunulmamıştır. Duruşmada davalı vekili tarafından bu kez müvekkil defterlerinin İstanbul’da olduğu, CD ortamında dosyaya sunulduğu ileri sürülmüştür. Oysa söz konusu incelemede bilirkişi ve davalı vekili tarafından tutulan tutanakta defterlerin ibraz edilmediği görülmüştür. Bu itibarla dosyada mübrez bilirkişi raporu mahkememizce mevcut haliyle benimsenmiş ve hükme esas alınabilir kabul edilmiştir.
2004 sayılı İİK’nun 72 ve devamı maddelerinde borçlunun takipten önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceği düzenlenmiştir. Davacı bu kapsamda açacağı davada para alacağının hiç doğmadığını ya da sonradan sona erdiğini iddia ederek bu durumun tespitini talep edebilecektir. Menfi tespit davasına ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nun 106. Maddesinde hükümler de bulunmaktadır. Yine bu dava kapsamında davacı borçlu dava konusu borcun mevcut olmadığını iddia ederek mahkemeden alacağın mevcut olmadığının tespitini talep edecek, davalı alacaklı ise alacağın varlığını ispat külfeti altına girecektir. Başka bir söyleyişle İİK 72. Maddesi gereğince açılmış menfi tespit davalarında, alacağın kambiyo senedinden kaynaklanması gibi bazı istisnai durumlar hariç, ispat külfeti davalıdadır. Zira bu davalarda borçlu borcun varlığını inkar etmektedir ve bu halde alacaklı davalı durumunda bulunmasına rağmen alacağın varlığını ispat külfeti altında bulunacaktır. Bu yasal düzenlemeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde davacı ticari defter ve kayıtları ile davalıya borçlu bulunmadığını ispat etmiş, davalı alacaklı ise gerek kendi defter ve kayıtlarını dosyaya sunamamış olması ve gerekse de başkaca delillerle alacağın varlığını ispat edememiştir. Bu sebeple İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/…esas sayılı takip dosyası ve bu dosyanın dayanağı olan faturalar nedeniyle davacının davalıya borçlu bulunmadığı hususunda mahkememizde kanaat oluşmuştur. Diğer yandan menfi tespit davasına konu icra takibinin davalı tarafça kötü niyetli olarak başlatıldığı hususunda dosyaya herhangi bir delil sunulmamasının yanı sıra takibin uzun süre devam eden ticari ilişki kapsamındaki bir kısım faturalara istinaden başlatılmış olduğu ve davalının takibi başlatmakta kötü niyetli olmadığı mahkememizce tespit edilmiştir. Bu itibarla davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer ve gerek olmadığı vicdani kanısına ulaşılmıştır.
Mezkur nedenlerle davanın kabulüne karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davanın KABULÜNE,
Davacının İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/…esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya borçlu bulunmadığının TESPİTİNE,
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin, davalı kötü niyeti ispat edilmediğinden reddine,
Davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 8484,02 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar yasası gereğince alınması gereken 4037,65 TL harcın peşin alınan 1009,42 TL ve icraya yatırılan 295,54 TL olmak üzere 1304,96 TL harçtan mahsubuna 2732,69 TL eksik harç ile 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14 maddesi gereğince ilerde haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320.00 TL zorunlu Arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı tarafından yapılan 19.00 TL tebligat, 16,50 TL elektronik tebligat, 750 TL bilirkişi ücreti, 1009,42 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 1849,32‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.21/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza