Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/376 E. 2021/664 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/376 Esas
KARAR NO : 2021/664

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı borçlu … … … … Şirketi arasında 16/01/2015 ve 24/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, davalının bu sözleşmeleri kefil sıfatıyla imzaladığını, kullandırılan kredi borcunun süresinde ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarnamenin tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine icra takibine geçildiğini, davalının borca itiraz ettiğini, kefaletinin geçerli olarak devam edip kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğunu, sözleşmede kanunda aranan şartların bulunduğunu, kefaletin geçerli olduğunu, icra takibine konu edilen alacak kalemlerinin yasaya ve sözleşmeye uygun olarak talep edildiğini, müvekkilinin davalıdan 639.779,58-TL alacaklı olduğunu, itirazının kötü niyetli, usul, yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı taraf cevap dilekçesini yasal süre içinde sunmamış ise de eski hale getirme talebi mahkememizce usul ve yasaya uygun ve haklı görülerek kabul edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu 16/01/2015 tarihli kredi sözleşmesine müvekkilinin eşinin onay vermediğini, sözleşmedeki imzaların eşine ait olmadığını, eşinin rızası bulunmadığından geçerli bir kefalet sözleşmesinin de bulunmadığını, 24/07/2015 tarihli kredi sözleşmesinde ise müvekkilinin eşinin hiç bir imzasının bulunmadığını, bu sözleşmenin de müvekilinini eşinin rızası bulunmadığından geçerli bir kredi sözleşmesi olmadığını, kredi borçlusu … … … …. Şirketi hakkında, davacı banka tarafından aynı kredi sözleşmeleri için başkaca icra takibi yapıldığını, bu şirkete ait taşınmazların icra marifetiyle satışının sağlanarak davacının tahsilatları nedeniyle müvekkilinin dava konusu icra takibinden sorumlu tutulduğu miktarın fahiş olduğunu, takibin ve davanın haksız olduğunu bildirmiş, davanın reddine, takibin iptaline, davacı tarafın kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı … … … Şirketinin borçlu, davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, davacı, davalı ve dava dışı şirket arasında düzenlenen 16/01/2015 ve 24/07/2015 tarihli genel kredi sözleşmeleri ile 28/04/2015 tarihli kefalet sözleşmeleri uyarınca sözleşmelerde kararlaştırılan ödeme takvimine uygun olarak ödemelerin yapılmaması gerekçesi ile davacı tarafça hesabın kat edilerek gerek dava dışı şirkete gerekse davalıya kat ihtarnamesi tebliğ edilememesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalı hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalının borca ve ferilerine itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalı hakkında, davaya konu kredi ve kefalet sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, davalıya ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra davalı tarafından yasal süre içinde sunulan 22/04/2019 tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz edilmiş, bu nedenle davalı hakkındaki takip durmuştur.
İtiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmemiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Cevap dilekçesinde kredi sözleşmesinde bulunan eş rızasına ilişkin imzanın davalının eşinin eli ürünü olmadığının iddia edilmesi üzerine; ticaret sicil kayıt örneklerinden, davalının davaya konu her iki kredi sözleşmesi ile kefalet sözleşmesinden önce 12/08/2014 tarihinde borçlu şirketin ortağı ve münferiden yetkilisi olduğu, 23/03/2018 tarihine kadar ortaklığının ve yetkili sıfatının sürdüğü, buna göre her iki kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi tarihinde dava dışı borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi olması nedenine bağlı olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 584(son) maddesi uyarınca eşinin rızasının alınmasının zorunlu olmadığı anlaşılmakla imza inkarı konusunda bir inceleme yapılmasının gerekmediği göz önünde tutularak bu konuda imza incelemesine ilişkin bir işlem yapılmamıştır.
Davalı vekili aynı kredi sözleşmeleri nedeni ile davacının dava dışı borçlu şirket hakkında icra takibi yaptığı ve bu takip dosyalarında tahsilatlar elde ettiği iddiasında bulunmuş, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında takip yapılmasına rağmen henüz bir tahsilatın olmadığı, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile borçlu şirket hakkında yapılan takipte taşınmazın davacıya alacağına mahsuben satıldığı, ancak takibe konu borcu karşılamadığı anlaşılmış, yapılan tahsilatın dava tarihinden önce yapılmış olması nedeniyle takibe konu alacaktan mahsup edilerek karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda davacı ile dava dışı borçlu … … … Şirketi ve davalı arasında 16/01/2015 ve 24/07/2015 tarihli sözleşmeler ile davacı ve davalı arasında 28/04/2015 tarihli kefalet sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmelerin dördüncü maddesi ile gecikme ve temerrüt faiz oranının akdi faiz oranının iki katı olarak belirlendiğini, TBK’nun 583.maddesinde kefalet için aranan şekli yasal koşulların mevcut olduğunu, davacının sözleşme tarihlerinde borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi olması nedeniyle eş rızasının gerekmediğini, borçlu şirkete kullandırılan krediler nedeniyle 29/04/2015, 16/11/2016, 11/07/2017, 07/05/2018 tarihli borcun yapılandırılması sözleşmelerinin yapıldığını, 07/12/2018 ve 07/01/2019 tarihli taksitlerin ödenmemesi üzerine 05/02/2019 tarihinde hesabın kat edilerek 07/02/2019 tarihinde kat ihtarnamesinin düzenlendiğini, kat ihtarının dava dışı borçlu şirket ile davalıya tebliğ edilemediğini, dava dışı borçlu şirkete tebliğ edilmiş sayılacağından 10/02/2019 tarihi itibariyle ödeme yapılmaması nedeniyle temerrüdün oluştuğunu, davalı ve dava dışı borçlu şirket tarafından kat ihtarnamesine itiraz edilmediğini, akdi faiz oranının %16,50 olarak belirlenip sözleşmenin dördüncü maddesi uyarınca iki katı olan %33 oranında davacının talep hakkı olmasına rağmen %25,67 olarak işletilip icra takibinde de bu oran üzerinden talepte bulunulduğunu, aynı kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlu şirket hakkında yapılan İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı icra dosyasında 17/03/2020 tarihinde 285.300,00-TL tahsilat sağlandığını, takip tarihi itibariyle davacının 630.890,94-TL asıl alacak, 17.304,21-TL işlemiş temerrüt faizi, 865,21-TL BSMV, 606,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere 649.666,36-TL alacaklı olup bu alacağa takip tarihinden itibaren %25,67 oranında işleyecek faiz talep edebileceğini, davalının sorumluluğunun 620.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, dava tarihi itibariyle ise 528.883,85-TL asıl alacak, 65.836,48-TL işlemiş faiz, 3.291,82-TL BSMV olmak üzere 598.012,15-TL alacaklı olup dava tarihinden itibaren %25,67 oranında işleyecek faiz talep edebileceğini bildirmiştir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile; taraflar arasında davaya konu 16/01/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 28/04/2015 ve 24/07/2015 tarihlerinde kefalet limitinin arttırılmasına ilişkin sözleşmelerin yapıldığı, sözleşmede uyuşmazlık halinde davacı bankanın kayıtlarına itibar edilerek uyuşmazlığın çözümünün kararlaştırıldığı, sözleşmedeki bu hüküm nedeniyle davalı borçlu şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine gerek bulunmadığı, sözleşmenin dördüncü maddesinde gecikme ve temerrüt faizinin akdi faizin iki katı olacağının kararlaştırıldığı sözleşmenin borçlusu davalı şirket olup, davalının sözleşmeyi müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalının sözleşmelerin imza tarihinde borçlu dava dışı şirketin ortağı ve yetkilisi olması nedeniyle kefalet için eş rızasının gerekmediği, buna karşın her iki kredi sözleşmesinde eş rızasına ilişkin imza alındığı, ancak davalı tarafın cevap dilekçesinde imzanın davalının eşine ait olmadığını iddia ettiği, eş rızasının gerekmemesi nedeniyle imzanın eşine ait olup olmadığı konusunda inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı, TTK’nun 583. maddesinde davalı kefilin, kefaletinin yasal ve şekli şartlara uygun olup geçerli olduğu, sözleşmeler kapsamında davalı dava dışı borçlu şirkete kredilerin kullandırıldığı, genel kredi sözleşmelerinden sonra 29/04/2015, 16/11/2016, 11/07/2017 ve 07/05/2018 tarihli borç yapılandırma sözleşmelerinin yapıldığı, son olarak yapılan 07/05/2018 tarihli borç yapılandırma sözleşmesine ait 07/12/2018 ve 07/01/2019 tarihli taksitlerin ödenmemesi üzerine davacı tarafından 05/02/2019 tarihinde hesabın kat edilerek 07/02/2019 tarihli kat ihtarnamesinin düzenlendiği, davalının sözleşmede belirlenen ödeme günlerinde ödeme yapıldığına dair hiçbir bilgi ve belgeyi dosyaya sunmadığı, bu yönde bir iddiasını dahi dile getirmediği gibi ödeme yapıldığına ilişkin bir delil toplanmadığı, kat ihtarının dava dışı borçlu şirkete ve davalıya tebliğ edilemediği, sözleşme hükümleri uyarınca borçlu şirkete tebliğ edilmiş sayılmakla 10/02/2019 tarihi itibariyle temerrüdün oluştuğu, dava dışı şirket ile davalının kat ihtarına itirazda bulunmadığı, borcun yapılandırılmasına ilişkin sözleşmelerin yeni bir genel kredi sözleşmesi niteliğinde olmadığı gibi borcun yenilenmesi nitelikli sözleşmeler niteliğinde de bulunmadığı, bu nedenle davalının kefil sıfatıyla davaya konu genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre ve bu sözleşmelerden kaynaklanan davacı alacağından sorumlu bulunduğu, davalı kefilin işlemiş temerrüt faizinden sorumlu tutulabilmesi için kat ihtarnamesinin kendisine tebliğinin zorunlu bulunması karşısında davalı kefile kat ihtarının tebliğ edilememiş olması nedeni ile davalının takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden ancak akdi faizden sorumlu olup temerrüt faizinden sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, takip talebinde ve ödeme emrinde akdi faiz talep edilmemesi yalnız işlemiş faiz olarak temerrüt faizinin takip konusu yapılması nedeniyle davalının ödeme emrinde talep edilen işlemiş temerrüt faizi ve bu faizin BSMV’sinden sorumluluğunun bulunmadığı, bilirkişi raporunda belirlendiği üzere davacının takip tarihi itibariyle 630.890,94-TL asıl alacak, 17.304,21-TL temerrüt faizi, 865,21-TL BSMV, 606,00-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 649.666,36-TL alacak talebinde bulunabileceği, aynı kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacak için davacı tarafın İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra dosyasında takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 17/02/2020 tarihli ihale sonucunda 285.300,00-TL tahsilat sağlamış olmasına rağmen bu tahsilatı mahsup etmeden dava dilekçesinde ödeme emrinde talep edilen alacakların tamamı üzerinden davalının itirazının iptalini talep ettiği, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafın davadan önce yapılan tahsilat için itirazın iptalini talep etmesinde hukuki yararının bulunmadığı, bilirkişi tarafından dava tarihi itibariyle tahsilatın usul, yasa ve sözleşme hükümlerine göre öncelikle faiz, masraf ve ferilerden mahsup edilmesinden sonra talep edilebilecek alacak miktarının 528.883,85-TL asıl alacak, 65.836,48-TL işlemiş faiz, 3291,82-TL BSMV olmak üzere toplam 598.012,15-TL olarak belirlendiği ve işleyecek faiz yönünden %25,67 temerrüt faizinin talep edilebileceği bildirilmekle rapora ve yapılan hesaplamaya uygun olarak ancak davalının kefil olup, kat ihtarnamesinin tebliğ edilememesi nedeniyle davalının temerrüt faizi ve BSMV’den sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı göz önünde tutularak her ne kadar bilirkişi raporunda işlemiş faiz ve BSMV hesabı da yapılarak gösterilmiş ise de davacının tahsilat sonrası dava tarihi itibariyle davalı kefilden talep edebileceği alacağının 528.583,85-TL asıl alacak olduğu, temerrüt faizi ve BSMV talep edemeyeceği buna bağlı olarak hesap edilen asıl alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi talep edebileceği mahkememizce resen göz önünde tutularak; davanın kısmen kabulü ve davalının davaya konu icra dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazının kısmen iptali ile takibin; 528.883,85-TL asıl alacak ile, işleyecek faiz yönünden takibe konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık %25,67 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına, davanın kısmen reddi ile; davacı tarafın fazlaya ilişkin 828,72-TL işlemiş faiz 41,44-TL BSMV ve 134,00-TL ihtiyati haciz yargılama gideri olmak üzere toplam 1.004,16-TL isteminin reddine, hükmedilen 528.883,85-TL toplam alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, reddedilen alacaklar yönünden davacının kötü niyetle hareket ettiğine dair dosyada bir delil toplanmamakla ve davacı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlayamaması nedeni ile davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ve davalının davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazının kısmen iptali ile takibin;
528.883,85-TL asıl alacak ile,
İşleyecek faiz yönünden takibe konu asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yıllık %25,67 oranında TCMB faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişken oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 828,72-TL işlemiş faiz 41,44-TL BSMV ve 134,00-TL ihtiyati haciz yargılama gideri olmak üzere toplam 1.004,16-TL isteminin reddine,
3-Hükmedilen 528.883,85-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 105.776,77-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 36.128,05-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 7.726,94-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 28.401,11-TL harcın 110.074,41-TL’lik bölümünden davalının sorumlu tutulması kaydıyla davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.726,94-TL-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın kabul edilen bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 43.494,19-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen alacak bölümü için davalı yararına takdir edilen A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 1.004,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 49/50 ‘sinin karşılığı olan 1.293,60-TL’sinin davalıdan, 1/50 ‘nin karşığı olan 26,40-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 60,50-TL on bir adet elektronik tebligat gideri, 50,00-TL tebligat posta ücreti, 1,10-TL kep reddiyatı ile 850,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.016,00-TL yargılama giderinden 49/50’sinin karşılığı olan 995,68-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1/50’sinin karşılığı olan 20,32-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve bunun dışında da davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
12-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)