Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/359 E. 2022/593 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/782
KARAR NO : 2022/563

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin delici makinelerin ile davalı firmanın ihalesini almak suretiyle İzmir-…-…-… yolu yapımında makinelerin kullanılması hususunda sözleşme akdedildiğini, sözleşme çerçevesinde delici makinelerin kullanıldığını, e-Arşiv faturalar tanzim editip davalı firmaya gönderildiğini, davalının bir kısım ödemeler yaptığını, kalan bakiye borcun davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili için İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalı itirazıyla takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava ve takibin yetkisiz yerde açıldığını, davalının ikametgahının Üsküdar/İstanbul olduğunu, yetkili mahkeme ve icra dairelerinin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri ve İcra dairelerinin olduğunu, davacının ticaret sicil merkez adresinin Karşıyaka/İZMİR olduğunu, yetkili mahkemelerin ve icra dairelerin Karşıyaka Adliyesi Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin olacağını, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmenin olmadığını, davacının davalıdan alacaklı olduğu iddiasına itibar edilemeyeceğini, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmenin ve süre gelen bir ticari ve cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, davacının dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgenin bir fiyat teklifi olduğunu, sözleşme ilişkisi kurulduğu anlamı vermeyeceğini, belgede imzaları bulunan kişilerin davalı firmada imzaya yetkili kişiler olmadığını, davacı tarafından davalı firmaya bir mal teslimi, imal edilmesi veya iş görülmesinin menfaat temini söz konusu olmadığını, davacının işlemiş faiz talebi, faiz oranı ve türü konusunda hata yapıldığını, takip öncesi temerrüdün söz konusu olmadığından faiz talep edilmesinin yersiz olduğunu, davacı tarafça talep edilen icra inkar tazminatının reddinin gerektiğini belirterek yetkili mahkeme ve icra dairelerinin İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemeleri ve İcra dairelerinin olduğunu, icra takibinin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden ve esastan reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
3-Davacı şirkete ait ticaret sicil ve vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları,
4-Davalı şirkete ait ticaret sicil ve vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları,
5-Dava dilekçesi ekinde sunulan Fiyat teklifi başlıklı belge,
6-Davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 07/04/2022 havale tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasında davacı şirkete ait delici makinelerin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması hususunda imzalandığı iddia olunan sözleşme kapsamında davacıya ait 1 adet 2017 model Furukawa marka delici makine ile 1 adet 2016 model Junjin marka delici makinenin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması sebebiyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Madencilik Hafriyat İnşaat Nakliyat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğu, borçlunun davalı … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 31.095,47-TL asıl alacak ve 2.853,97-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.949,44-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davalı vekili tarafından İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itirazın iptali davaları açısından icra takibinin yetkili icra dairesinde açılmış olmasının dava ön şartı olması sebebiyle öncelikli olarak incelenmiş olup, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasında davacı şirkete ait delici makinelerin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması hususunda imzalandığı iddia olunan sözleşme kapsamında davacıya ait 1 adet 2017 model Furukawa marka delici makine ile 1 adet 2016 model Junjin marka delici makinenin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması sebebiyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, borçlu vekili tarafından İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin belirtildiği, davalı vekili tarafından davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan Fiyat Teklifi başlıklı belgenin şirketi temsil ve imzaya yetkili şahıslar tarafından imzalanmadığının ve taraflar arasında sözleşme bulunmadığının iddia edildiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre davalı şirketi temsil ve imzaya yetkili münferiden şahsın … … olduğu, dava dilekçesi ekinde sunulan Fiyat Teklifi başlıklı belge üzerinde isim ve imzaları yer alan … … ve … … isimli şahısların davalı şirketi temsil ve imzaya yetkili olmadıkları, ancak davacı vekili tarafından sunulan belgeler arasında yer alan Sayfa No:1, Hakediş No: 6, Kayıt No:80 sayılı Hakediş Raporu başlıklı belgenin düzenleyenler kısmında Genel Müdür Vekili olarak … …’nun adının yer aldığı, bu kapsamda davalı şirketin Genel Müdür Vekili olan … …’nun davalı şirketin imzalayacağı sözleşmeler açısından imza yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında davalı şirket tarafından yetkili kılınıp kılınmadığının davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde belirlenebileceği, fakat bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin hizmet sözleşmesi olduğu ve hizmet sözleşmelerinin yazılı olarak yapılmasının geçerlilik şartı olmadığı, hizmet sözleşmelerinin sözlü olarak yapılmasının da mümkün olduğu, dava konusu işin İzmir İcra Dairelerinin yetki çevresinde bulunan mahallerde gerçekleştirildiği, bu kapsamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca İzmir İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı borçlu tarafın icra dairesinin yetkisine itirazının yerinde olmadığı, icra takibinin yetkili icra dairesinde ikame kanaatiyle yargılamaya devam olunmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
24/02/2022 tarihli duruşmanın 4 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davacı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
24/02/2022 tarihli duruşmanın 5 numaralı ara kararında ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davalı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememize sunmak veya ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davalı vekilinin davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı, ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmediği anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından usulüne uygun şekilde yapılan ihtara rağmen ticari defter ve belgelerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunulmaması ve ticari defter ve belgelerin bulunduğu yerin verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirilmemesi sebebiyle, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelere delil olarak dayanılmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiştir.
Gerekli bilgi ve belgelerin temini akabinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, BA/BS formları, dava dilekçesi ekinde sunulan Fiyat teklifi başlıklı belge, davacı şirkete ait delici makinelerin kullanılmasına ilişkin olarak düzenlenmiş düzenlenmiş hakediş raporları, 30/01/2021 tarihine kadar yapılan işin icmali başlıklı belge, teklif birimli fiyatlı iş başlıklı belge, kesintiler icmali başlıklı belge, hakediş formu, makine çalışma raporları, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen e-arşiv faturaları, cari hesap kayıtları talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında davacı şirkete ait delici makinelerin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması hususunda imzalandığı iddia olunan sözleşme kapsamında davacıya ait 1 adet 2017 model Furukawa marka delici makine ile 1 adet 2016 model Junjin marka delici makinenin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması sebebiyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat mahkemesine sunulan bilirkişi raporu da göz önünde bulundurularak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi 07/04/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı şirket kayıtlarında, davalı adına 2021 yılında 30.01.2021 tarihli … sıra no 32.966,25-TL bedelli e-Arşiv fatura tanzim edildiğini, faturanın e-Arşiv fatura olarak tanzim edildiğini, faturanın fotokopisinin dava dosyasına ibraz edildiğin, faturanın içeriği “Delici Makine Çalışma Bedeli” olduğunu, miktarın 3.725 m birim fiyatın 7,5-TL olup, KDV dahil toplam tutarın 32.966,25-TL olduğunu, bu faturanın taraflarca, Gelir İdaresi Başkanlığına BA/BS forumlarıyla beyan edildiği tespit edildiğini, 2021 yılında davacı nezdinde tutulan davalı cari hesabına göre; 2021 yılı açılış kaydında 01.01.2021 tarih 1. yevmiye 2. sayfasında (yer alan açılış kaydında,) 120.18.003 Alıcılar Hesap Kodunda davalıdan, 2020 yılından devreden 27.222,65-TL alacağı olduğunu, 2021 yılında davalı adına, 30.01.2021 tarihli … sıra no 32.966,25-TL bedelli e-Arşiv faturasının tanzim edildiğini, bu faturanın davacı kayıtlarında 30.01.2021 tarih 112. yevmiye maddesı 26. yevmiye sayfasında 120.18.003 Alıcılar Hesap Kodunda işli olduğunu, 2021 yılı, yılsonu kapanış kayıtlarında ise 31.12.2021 tarih 1398. Yevmiye maddesinde 296. yevmiye sayfasında 120.18.003 Alıcılar Hesap Kodunda davalı … İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş’den 31.095,47-TL alacağın işli olduğunu, taraflar arasında “fiyat teklifi” belgesinde, cari hesaba veya faize ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, davalıya ihtar çekilmediğini, temerrüde düşürülmediğini, davalı temerrüdü takiple birlikte oluştuğunu, davacı kayıtlarına göre 19.08.2021 takip tarihi itibariyle davacı alacağının 31.095,47-TL olduğunu mütalaa etmiştir.
Tacirler arasında ihbar ve ihtarların usul ve yöntemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3. maddesinde; ”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” hükmü ile belirlenmiştir.
İcra takibine geçilmeden önce davacı şirket tarafından faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmesi amacıya davalı şirket adına usulüne uygun şekilde ihtar yapıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya muhteviyatında yer almadığı dikkate alındığında, davalı şirketin takibe ve davaya konu alacak yönünden temerrütünün icra takibi tarihi itibariyle vuku bulduğu, bu sebeple icra dosyasında bulunan icra ödeme emrinde yer alan işlemiş faiz bedeli talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde dava değerinin 31.095,47-TL olarak gösterildiği, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında ise davalı şirketin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacak ve ferileri yönünden devamına karar verilmesinin talep edildiği, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki takip talebinin 31.095,47-TL asıl alacak ve 2.853,97-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 33.949,44-TL tutarındaki bedelin davalıdan tahsiline yönelik olduğu, bu kapsamda dava dilekçesinde belirtilen dava değeri ile netice-i talep kısmında yer verilen talep bakımından çelişki oluştuğu anlaşılmakla, davacı vekilinden davalı şirketin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine yapmış olduğu itirazın hangi alacak kalemleri ve bedeller yönünden iptaline karar verilmesinin talep edildiği hususunda sorulmuş, davacı vekilince her ne kadar davayı dava değeri olarak bildirdiğikleri asıl alacak bedeli üzerinden açtıkları, itirazın da asıl alacak bedeli üzerinden iptalini talep ettikleri beyan edilmiş ise de, dava dilekçesi içeriği ve davacı vekilinin asıl alacak fatura tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik talepleri göz önünde bulundurularak davacı vekilince dava dilekçesine konu edilen talebin davalı şirketin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine yapmış olduğu 31.095,47-TL asıl alacak ve 2.853,97-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 33.949,44-TL bedele yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu beyanı çerçevesinde, davanın açılışı sırasında davacı vekili tarafından dava dilekçesinde gösterilen 31.095,47-TL üzerinden hesaplanan peşin harcın İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin açılışı sırasında İzmir … İcra Dairesi veznesine yatırılan 169,75-TL harcın mahsubu neticesinde 361,29-TL peşin harç yatırılmak suretiyle iş bu davanın ikame edildiği, ancak netice-i talebin toplamda 33.949,44-TL bedele yönelik olduğu anlaşılmakla, davacı vekiline mahkememizce dava değeri üzerinden resen yapılan hesaplama sonucunda belirlenen (33.949,44-TL/1000*68,31/4) 579,77-TL peşin harç bedelinden İzmir … İcra Dairesi veznesine yatırılan 169,75-TL harcın mahsubu neticesinde ulaşılan 410,02-TL peşin harçtan, davacı tarafça davanın açılışı sırasında yatırılan 361,29-TL peşin harcın mahsubu neticesinde eksik kalan 48,73-TL peşin harcı mahkememiz veznesine yatırmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/2. maddesi gereğince iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş olup, davacı vekili eksik harç bedelini verilen kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, davacı şirkete ait ticaret sicil ve vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları, davalı şirkete ait ticaret sicil ve vergi sicil kayıtları ile BA/BS formları, dava dilekçesi ekinde sunulan Fiyat teklifi başlıklı belge, davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 07/04/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasında davacı şirkete ait delici makinelerin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması hususunda imzalandığı iddia olunan sözleşme kapsamında davacıya ait 1 adet 2017 model Furukawa marka delici makine ile 1 adet 2016 model Junjin marka delici makinenin davalı şirketin ihalesini alarak yürütmekte olduğu İzmir-…-…-… yolu yapımında kullanılması sebebiyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 31.095,47-TL asıl alacak ve 2.853,97-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.949,44-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, taraflar arasında tanzim olunan hizmet sözleşmesi çerçevesinde davacıya ait delici makinelerin davalı şirket tarafından kullanılması sebebiyle davacı şirket tarafından davalı şirket adına faturalar tanzim edildiği, faturalarda yer alan iş ve işlemlere yönelik olarak hakediş raporlarının düzenlendiği, davacı vekili tarafından 07/02/2022 havale tarihli dilekçesi ekinde yer alan makine çalışma raporlarının teslim alan kısmının isim ve soyisim yazılmak suretiyle imzalandığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle davalı şirketten 31.095,47-TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı tarafın asıl alacak bedeline yönelik iddialarını usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispatladığı, davalı şirketin takibe ve davaya konu alacak yönünden temerrütünün icra takibi tarihi itibariyle vuku bulduğu, bu çerçevede işlemiş faiz bedelinin talep edilemeyeceği, alacağın faturaya dayalı olması sebebiyle likit mahiyette bulunduğu ve asıl alacak bedeli yönünden icra inkar tazminatı talebine ilişkin yasal şartların mevcut olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Davalı … İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ 31.095,47-TL asıl alacak bedeli yönünden İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 31.095,47-TL asıl alacak bedeli üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %16,75 oranında ve değişen oranlarda reeskont faizi uygulanmak suretiyle devamına, 2.853,97-TL işlemiş faiz bedeline yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 31.095,47-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketinden alınarak davacı … Madencilik Hafriyat İnşaat Nakliyat Turizm Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 2.124,13-TL karar ve ilam harcından, davnın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 361,29-TL harç ve 48,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.714,11-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 29,50-TL elektronik tebligat, 3,30-TL (KEP) posta masrafı, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 361,29-TL peşin harç, 59,30-TL başvurma harcı ve 48,73-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.102,12-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı dikkate alınarak 1.009,47-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.853,97-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.