Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/345 E. 2021/388 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/345 Esas
KARAR NO : 2021/388

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/07/2020
KARAR TARİHİ : 03/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …nin keşide etmiş olduğu 31.12.2018 tarihli 20.488,00-TL tutarlı çekin müvekkil şirket tarafından süresi içerisinde davalı borçlu bankaya ibraz edilmesine rağmen, banka tarafından çekin karşılıksız olduğunu, hesap bakiyesinin “0” olduğunu, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı konkordato kararı gereği komiser onayı olmadığından işlem yapılamadığını, gerekçesi ile çek karşılığı ödenmediğini bankanın karşılıksız kalan bedel için ödemekle yükümlü olduğu tutar ödenmediğini, taraflarınca bankanın çek sorumluluk bedelinin tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü nezdinde … esas sayılı dosyadan takip başlatıldığını, davalı borçlu bankanın haksız ve mesnetsiz itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, ancak davalı banka tarafından yapılan itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, işbu itirazın iptalinin gerektiğini, icra takibinin kötü niyetle, süreci uzatmak amacıyla durdurulmasına sebebiyet verdiğini, davalının itirazının bertaraf edilerek itirazının iptali ile İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile taraflarınca başlatılan takibin devamına ve alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeniyle müvekkili zarara uğratan davalı/ borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu çekin keşidecisinin … hakkında konkordato davası kapsamında, 11.12.2018 tarihinde İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından … Esas sayılı dosyası ile geçici mühlet kararının verildiğini, geçici mühlet kararının 7. Maddesinde, …nin yönetim ve karar organlarının tüm iş ve eylemlerinin komiser onayına tabi tutulmasına, bu konuda her bir komisere ayrı ayrı münferit yetki verilmesine karar verildiğini, 08.03.2019 tarihli İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında … hakkında 1 yıl süre ile kesin mühlet kararı verildiğini, kesin konkordato mühletinin aynı dosya kapsamında 03.12.2020 tarihine kadar uzatıldığını ve halen devam ettiğini, davacı tarafça müvekkil bankaya ibraz edilen Keşidecisi … olan … Şubesine ait … seri numaralı, 31.12.2018 keşide tarihli ve 20.488,00- TL değerindeki çeke ilişkin müvekkil banka tarafından Çek Kanunu, Ticaret Kanunu ve konkordato kararı kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, konkordato komiserinin onayının bulunmadığının tespit edildiğini, yukarıda açıklanan nedenler ile fazlaya ilişkin tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, huzurdakinin davanın reddini, yargılama gideri ile ücreti vekaletin dava davacı tarafa tefhim edilmesinin ve takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası,
3-… Bankası Anonim Şirketi … Şubesine ait keşidecisi …, lehtarı … olan, 31/12/2018 tarihli, 20.488,00-TL bedelli çek,
4-İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası,
5-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, davacı tarafından ibraz edilen çekin karşılıksız olması nedeniyle davalı bankanın sorumluluğunda bulunan miktarın ödenmesi amacıyla banka aleyhine başlatılan icra takibine süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı bankadan tahsili taleplerine ve bankanın dava konusu çekin karşılıksız olması nedeniyle sorunlu olduğu miktarı ödememesi sebebinin haklı olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … oldu davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 1.600,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış oldukları itirazlar üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
5941 sayılı Çek Kanunu’nun ‘İbraz, Ödeme, Çekin Karşılıksız Olduğunun Tespiti ve Gecikme Cezası’ başlıklı 3. maddesinde; ”Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
“Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını, ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.” hükmü yer almaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu … Bankası Anonim Şirketi … Şubesine ait keşidecisi …, lehtarı … olan, 31/12/2018 tarihli, 20.488,00-TL bedelli çek keşidecisi olan şirketin konkordato sürecinde olduğunu, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında keşideci şirket lehine geçici mühlet kararı verildiğini, bu nedenle dava konusu çekin keşide edilmesinin konkordato komiserinin onayına tabi olduğunu, bankanın sorumlu olduğu karşılıksız çek bedelinin çekin konkordato komiserince onaylanmaması nedeniyle ödenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 285. maddesinde; ” Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir.” hükmü yer almaktadır.
7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 287. maddesinde; ” Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep edilmişse, borçlunun 286. maddede belirtilen belgeleri ve kayıtları mahkemenin vereceği makul süre içinde ve eksiksiz olarak sunması hâlinde geçici mühlet kararı verilir. Bu durumda anılan belge ve kayıtların hazırlanması için gerekli masraf alacaklı tarafından karşılanır. Belge ve kayıtların süresinde ve eksiksiz olarak sunulmaması hâlinde geçici mühlet kararı verilmez ve alacaklının yaptığı konkordato talebinin de reddine karar verilir. Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. 290. madde bu konuda kıyasen uygulanır. Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. 291. ve 292. maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır, uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 288. maddesinde; ” Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur…” denilmiştir.
7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 289. maddesinde; ”Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir. Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Geçici komiser, duruşmadan önce yazılı raporunu sunar ve mahkemece gerekli görülürse, beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur. Mahkeme yapacağı değerlendirmede, itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser veya komiserlerin görevine devam etmesine karar verir ve dosyayı komisere tevdi eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Mühletin borçlu açısından sonuçları yine 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 297. maddesinde; ”Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.
Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.
Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir.
Birinci ve üçüncü fıkra kapsamında alınan kararlar 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddeleri kapsamında borçlunun mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemeyeceği, kefil olamayacağı, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemeyeceği, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamayacağı, aksi takdirde yapılan işlemlerin geçersiz olacağı, ayrıca mahkemenin, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebileceği belirtilmiştir.
Konkordato talebinde bulunan şirket hakkında verilen geçici ve kesin mühlet kararına göre, 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 297. maddesinde düzenlendiği üzere konkordato sürecindeki şirketin mahkemenin izni olmaksızın rehin tesis etmesine, kefil olmasına, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devretmesine, takyit etmesine ve ivazsız tasarruflarda bulunmasına engel teşkil etmekte olup, bunun dışındaki işlemlere ilişkin ancak mahkemece verilen bir karar bulunması durumunda bu karara göre işlem yapılması gerektiği ortadadır. İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen 11/12/2018 tarihli ara karar çerçevesinde …nin borçlandırıcı işlem yapmasına, çek keşide etmesine engel teşkil eden bir durum bulunmamaktadır. Az önce belirtildiği üzere …nin rehin tesis etmesinin, kefil olmasının, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devretmesinin, takyit etmesinin ve ivazsız tasarruflarda bulunmasının tedbiren önlenmesine karar verildiği izahtan varestedir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası, … Bankası Anonim Şirketi … Şubesine ait keşidecisi …, lehtarı … olan, 31/12/2018 tarihli, 20.488,00-TL bedelli çek, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın davacı tarafından ibraz edilen çekin karşılıksız olması nedeniyle davalı bankanın sorumluluğunda bulunan miktarın ödenmesi amacıyla banka aleyhine başlatılan icra takibine süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı bankadan tahsili taleplerine ve bankanın dava konusu çekin karşılıksız olması nedeniyle sorunlu olduğu miktarı ödememesi sebebinin haklı olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … Anonim Şirketi oldu davacı vekilinin davalı şirket aleyhine 1.600,00-TL asıl alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış oldukları itirazlar üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı vekilinin dava konusu … Bankası Anonim Şirketi … Şubesine ait keşidecisi …, lehtarı … olan, 31/12/2018 tarihli, 20.488,00-TL bedelli çek keşidecisi olan şirketin konkordato sürecinde olduğunu, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında keşideci şirket lehine geçici mühlet kararı verildiğini, bu nedenle dava konusu çekin keşide edilmesinin konkordato komiserinin onayına tabi olduğunu, bankanın sorumlu olduğu karşılıksız çek bedelinin çekin konkordato komiserince onaylanmaması nedeniyle ödenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında verilen11/12/2018 tarihli ara karar çerçevesinde …nin borçlandırıcı işlem yapmasına, çek keşide etmesine engel teşkil eden bir durum bulunmamadığı, az önce belirtildiği üzere …nin rehin tesis etmesinin, kefil olmasının, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devretmesinin, takyit etmesinin ve ivazsız tasarruflarda bulunmasının tedbiren önlenmesine karar verildiği, netice itibariyle davalı banka tarafından dava konusu çekin karşılıksız çıkması nedeniyle bankanın sorumlu olduğu miktarın çekin konkordato komiseri tarafından onaylanmadığı gerekçesiyle ödenmemesinin hukuka aykırı olduğu, davalı banka tarafından bankanın karşılıksız çek dolayısıyla sorumlu olduğu miktarın davacıya ödenmesi gerektiği anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı … Anonim Şirketinin İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine ilişkin İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 1.600,00-TL asıl alacak üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında ve değişen oranlarda yasal faizi uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 1.600,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı … Anonim Şirketinden alınarak davacı …ne verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 109,30-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 54,90-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 27,50-TL elektronik tebligat, 57,00-TL tebligat 54,40-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 193,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.600,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır