Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/337 E. 2021/593 K. 02.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/337 Esas
KARAR NO : 2021/593

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olduğu … ile davalı arasında nakliye hizmetinden kaynaklı bir ticari bir ilişki olduğunu, yapılan taşıma hizmetleri için 01.01.2019 tarihi ile 11.05.2019 tarihleri arasında düzenlenen faturalardan 13.314,84 -TL alacağının bulunduğunu, bu alacak için İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ederek takibi durdurulduğunu beyan ederek takibin devamına,%20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ünvanlı şirket ile çalışmakta iken gurubun konkordato kararı aldırdığı haberini aldığını, bu süreçten habersiz olduğu için de … isimli şirkete almış olduğu hizmetlerin bedelini ödediğini, fazla miktarda çek verdiğini, …’dan alacaklı olduklarını, alacaklı olmasına rağmen mağdur edildiğini, gurubun “…’dan alacaklı olduklarını, alacaklı olmasına rağmen mağdur edildiğini, grubun “…” olan unvanını değiştirerek “…” yaptığını müvekkilinin hesaplarının davacı şirkete virman edildiğini, müvekkilinin davaya konu faturalara ilişkin bir hizmet almadığını, davacı ile müvekkil şirketin çalışmasının olmadığını beyan ederek haksız olarak açılmış olan davanın reddine davacı ile arasında yazılı bir sözleşme olmadığından işlemiş olan faize yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-Taraflara ait ticari defter ve kayıtlar,
4-Davalıya ait vergi sicil kayıtları,
5-Davalıya ait esnaf sicil kayıtları,
6-Davalıya ait ticaret sicil kayıtları,
7-Davacı tarafından düzenlenmiş faturalar,
8-Talimat mahkemesi aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 10/05/2021 havale tarihli raporu,
9-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/07/2021 havale tarihli raporu,
10-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, taraflar arasındaki nakliye hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 13.188,02-TL asıl alacak ve 126,82-TL işlemiş faiz bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davalı borçlunun icra takibine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine yönelik olarak itirazda bulunduğu, itirazın iptali davalarında, dava konusu icra icra takibinin yapıldığı İcra Dairesi’nin yetkili olmasının dava ön şartı olduğu, davalı vekilince icra takibine itiraz dilekçesinde İzmir … İcra Dairesi’nin yetkisine de yönelik olarak itirazda bulunulduğu, bu kapsamda İcra Dairesi’nin yetkisizliğine yönelik itirazın dava ön şartı olarak ön inceleme duruşmasına geçilmeden önce değerlendirilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak bu hususta değerlendirme yapılmış olup, dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki nakliye hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağının, ayrıca takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğunun düzenlendiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde de para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmüne yer verildiği, uyuşmazlık konusunun davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanana alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu kapsamda alacaklı davacının yerleşim yerinin İzmir İli, … ilçesinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda İzmir … İcra Dairesi’nin dava konusu icra takibi açısından yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin İzmir … İcra Dairesi’nin yetkisine itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yine davalı vekilinin mahkememizin yetkisine yönelik yapmış olduğu yetki ilk itirazı da yukarıda yer verilen gerekçeler kapsamında reddedilmiştir.
21/01/2021 tarihli duruşmanın 5 numaralı ara kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, davacı vekiline bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter kayıt ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkememize bildirmiştir.
21/01/2021 tarihli duruşmanın 6 numaralı ara kararında ise duruşmada hazır bulunmayan davalı vekili adına ticari defter ve belgelerini ibraz etmek ya da ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri mahkememize bildirmek üzere; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219/2. ve 222/1. maddelerinde tarafların delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtları ibraz ile yükümlü olduğu hüküm altına alındığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. fıkrası uyarınca bilirkişi incelemesine esas olmak üzere dava konusu ticari defter ve belgeleri iki haftalık kesin süre içerisinde sunmanız veya bulundukları yeri bildirmeniz, verilen kesin süre içinde ticari defterlerin sunulmaması veya bulunduğu yerin bildirilmemesi durumunda söz konusu ticari defter ve kayıtlara delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağınız ihtaren bildirilir.” şerhini içeren tebligat çıkartılmasına karar verilmiş olup, çıkartılan tebligatın usulüne uygun şekilde tebliği akabinde davalıya ait ticari defter ve belgelerin bulunduğu yer verilen kesin süre içerisinde davalı vekilince mahkememize bildirilmiştir.
Davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla Denizli Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, faturalar, taraflara ait ticari defter ve belgeler ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davalıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davalıya ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki nakliye hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi talimat mahkemesine sunmuş olduğu 10/05/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davalıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, ticari defter ve belgelerin içeriği itibariyle birbirini doğruladığı ve bu sebeple sahibi lehine delil vasfı taşıdığını, taraflar arasında davacının davalıya vermiş olduğu nakliye hizmeti kapsamında ticari ilişki bulunduğunu, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu 28 adete faturadan dolayı takip tarihi itibariyle davalıdan 11.922,65-TL alacaklı olduğunu mütalaa etmiştir.
Davalının ticari defter ve belgelerinin incelenmesi amacıyla yazılan talimat cevabının gelmesi akabinde davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi amacıyla dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, faturalar, taraflara ait ticari defter ve belgeler ile sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacı şirkete ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, ttaraflar arasındaki nakliye hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat dosyası ve içeriğinde yer alan bilirkişi raporu da göz önünde bulundurularak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 14/07/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, ticari defter ve belgelerin içeriği itibariyle birbirini doğruladığı ve bu sebeple sahibi lehine delil vasfı taşıdığını, taraflar arasında 2019 yılı itibariyle ticari ilişki bulunduğunu, davalının 2018 yılından da 1.265,37-TL tutarında davacıya borcunun bulunduğunu, bu borcu 2019 yılında kapattığını, 2019 yılı sonu itibariyle davacının davalıdan 13.188,02-TL tutarında alacaklı olduğunu, davalı adına gönderilmiş herhangi bir ihtarname bulunmadığından davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini, mahkeme aksi kanaatte olursa davacının talep edebileceği işlemiş faiz bedelinin taleple bağlılık ilkesi gereğince 126,82-TL olması gerektiğini mütalaa etmiştir.
Her iki tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde düzenlenen raporların içerik ve miktar itibariyle birbirini doğruladığı, her ne kadar bilirkişiler tarafından davalı adına gönderilmiş bir ihtarname bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafça işlemiş faiz bedeli talep edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya gönderildiği ve gönderilen faturaların davalı tarafından ticari defter ve belgelerine işlendiği, bu kapsamda davalının icra takibine dayanak faturalardan haberdar olduğu göz önünde bulundurulduğunda işlemiş faiz talebinin icra dosyasında yer alan takip talebi evrakında bulunan bedel mukabilinde yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, davalıya ait vergi sicil kayıtları, davalıya ait esnaf sicil kayıtları, davalıya ait ticaret sicil kayıtları, davacı tarafından düzenlenmiş faturalar, talimat mahkemesi aracılığıyla alınan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 10/05/2021 havale tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 14/07/2021 havale tarihli raporu ile sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki nakliye hizmetine ilişkin olarak bulunduğu iddia edilen ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhinde 13.188,02-TL asıl alacak ve 126,82-TL işlemiş faiz bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalıya ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi talimat mahkemesine sunmuş olduğu 10/05/2021 havale tarihli raporunda davalıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, ticari defter ve belgelerin içeriği itibariyle birbirini doğruladığı ve bu sebeple sahibi lehine delil vasfı taşıdığını, taraflar arasında davacının davalıya vermiş olduğu nakliye hizmeti kapsamında ticari ilişki bulunduğunu, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu 28 adet faturadan dolayı takip tarihi itibariyle davalıdan 11.922,65-TL alacaklı olduğunu mütalaa ettiği, davacıya ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin ise 14/07/2021 havale tarihli raporunda davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulduğunu, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, ticari defter ve belgelerin içeriği itibariyle birbirini doğruladığı ve bu sebeple sahibi lehine delil vasfı taşıdığını, taraflar arasında 2019 yılı itibariyle ticari ilişki bulunduğunu, davalının 2018 yılından da 1.265,37-TL tutarında davacıya borcunun bulunduğunu, bu borcu 2019 yılında kapattığını, 2019 yılı sonu itibariyle davacının davalıdan 13.188,02-TL tutarında alacaklı olduğunu, davalı adına gönderilmiş herhangi bir ihtarname bulunmadığından davacının işlemiş faiz talep edemeyeceğini, mahkeme aksi kanaatte olursa davacının talep edebileceği işlemiş faiz bedelinin taleple bağlılık ilkesi gereğince 126,82-TL olması gerektiğini mütalaa ettiği, her iki tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde düzenlenen raporların içerik ve miktar itibariyle birbirini doğruladığı, her ne kadar bilirkişiler tarafından davalı adına gönderilmiş bir ihtarname bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafça işlemiş faiz bedeli talep edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya gönderildiği ve gönderilen faturaların davalı tarafından ticari defter ve belgelerine işlendiği, bu kapsamda davalının icra takibine dayanak faturalardan haberdar olduğu göz önünde bulundurulduğunda işlemiş faiz talebinin icra dosyasında yer alan takip talebi evrakında bulunan bedel mukabilinde yerinde olduğu anlaşılmakla, açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ İLE,
1-Davalı …’in İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibine İTİRAZININ İPTALİNE, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin 13.188,02-TL asıl alacak ve 126,82-TL işlemiş faiz bedeli olmak üzere toplamda 13.314,84-TL üzerinden, asıl alacağa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uyarınca yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına,
2-Alacak miktarı likit olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacak miktarı olan 13.314,84-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı …’den alınarak davacı … Şirketine verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 909,54-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 160,82-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 748,72-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 60,50-TL elektronik tebligat, 78,50-TL posta masrafı, 500,00-TL talimat bilirkişi ücreti, 500,00-TL bilirkişi ücreti, 160,82-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplamda 1.354,22-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080.00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır