Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/334 E. 2021/942 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/334 Esas
KARAR NO : 2021/942
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı ……Şirketi arasında davaya konu genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiğini, sözleşmelerde diğer davalıların müteselsil borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğunu, davalı borçlunun kredi borcunu ödememesi üzerine hesabın kat edilerek 30/01/2019 tarihli ihtarname ile süre verilmesine rağmen davalıların ödeme yapmadıklarını, bunun üzerine davaya konu icra takibinin başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, zorunlu arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu bildirmiş davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanların hukuki temelinin bulunmadığını, ihtarnamenin yasal unsurları taşımadığını, ihtarnamede borçların hangi ilişki kapsamında, hangi tarihlerde vadelerinin geldiğinin açıklanmadığını, temerrütün gerçekleşmediği durumda alacağa ilişkin faiz talebinde bulunulmasının bütün yasal mevzuatların temelini oluşturan iyiniyet ve dürüstlük kuralı ilkelerine açık aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmede hüküm bulunsa dahi bu durumun kredi kullanan tarafın üzerinden haksız menfaat teminine sebebiyet verdiğini, temerrüt faiz oranının tek tarafı koruyucu olup müvekkillerin mahvına yol açacak boyutta olduğunu, TBK’nun 27. maddesi uyarınca sözleşmede belirlenen yüksek faiz oranlarının ahlaka aykırı olması hasebiyle batıl olması gerektiğini, davacı bankanın müvekkilleri nezdinde üstün konumda olması nedeniyle müvekkillerinin taraflar arasındaki dengeyi ağır bir biçimde bozan sözleşme hükümlerini kabul etmeye zorlamasının ahlaka aykırılığının aşikar olduğunu, bankaların sektörel bir uygulama olarak genel kredi sözleşmelerine aynı yönde hükümler koyduğu bir ortamda kredi alanın böyle bir sözleşme imzalamasının sözleşme özgürlüğü ile bağdaştığı söylenemeyeceğini bildirmiş, davanın reddine, davacı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı ……Şirketi’nin borçlu, diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmeleri nedeni ile borçlu şirkete kullandırılan kredinin belirlenen tarihte ödemesinin yapılmadığı iddiası ile hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalıların borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında 19/09/2019 tarihinde davaya konu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emrinin davalılara tebliğinden sonra her üç davalı adına birlikte ve yasal süre içinde vekillerinin sunduğu itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle davalılar hakkındaki takip durmuştur.
Dava İİK’nun 67 (1) maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde, Türk Borçlar Kanunu’nun 25 ve 27. maddeleri hükümleri çerçevesinde dile getirdiği iddialarının, tarafların sözleşme serbestisi içinde davaya konu sözleşmeleri TBK’nun 26. maddesinde tanımlandığı gibi belirleme hak ve yetkilerinin bulunduğu, bankanın finans kuruluşu olması karşısında davalıların da tacir olduğu, sözleşmede TBK’nun 25. maddesi çerçevesinde dürüstlük kurallarına, genel işlem koşullarına aykırı olarak davalıların aleyhine ve durumlarını ağırlaştırıcı ve TBK’nun 27. maddesi çerçevesinde kesin hükümsüzlüğü doğuracak nitelikte hükümler bulunmadığı, tarafların tacir olmaları nedeniyle davaya konu sözleşmelerde Türk Borçlar Kanunu’daki sınırlara tabi olmaksızın TTK’nun 8 (1) maddesi uyarınca faiz oranını serbestçe belirleyebileceklerine ilişkin düzenleme dikkate alınarak davalılar vekilinin bu yöndeki iddiaları haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, temerrüt oluşmadan faiz istenemeyeceğini iddia etmiş ise de sözleşme hükümleri çerçevesinde temerrüt tarihine kadar davacı tarafın akdi faiz, temerrüt tarihinden sonra ise işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi talep etmeye hak ve yetkisi bulunmakla bu konudaki iddia da haklı görülmemiştir.
Davalılar vekili kat ihtarnamesinde, kat ihtarına konu alacakların hangi sözleşme ilişkisi kapsamında hangi vadelere ilişkin olduğunun açıklanmaması nedeniyle kat ihtarının geçersiz olduğunu iddia etmiş ise de davalılar tarafından yasal süre içinde kat ihtarnamesine itiraz edilmediği gibi kredi sözleşmelerinin içeriğinin ve hükümlerinin ödeme takviminin ve koşullarının davalılar tarafından da bilinir olduğu, kat ihtarnamesinde geçersizliğini sağlayacak nitelikte bir eksiklik ve hata bulunmadığı dikkate alınarak bu konudaki davalı taraf iddiası da haklı görülmemiştir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ve ek raporu ile; taraflar arasında 16/11/2016 tarihli ve 300.000,00-TL limitli, 22/05/2018 tarihli ve 600.000,00-TL limitli davaya konu genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği, davalı ……Şirketi’nin asıl borçlu, diğer davalıların müteselsil kefil ve borçlu sıfatıyla sözleşmelerin tarafı oldukları, TBK’nun 583. maddesi yönünden kefalete ilişkin tüm şekil şartlarının yerine getirildiği, davalı gerçek kişi kefil …’ın davalı şirketlerin ortağı ve yetkilisi olması nedeniyle TBK’nun 584. maddesinde düzenlenen eşinin rızasının bulunması koşulunun gerekmediği, taraflar arasındaki kredi sözleşmelerinin varlığının ve içeriğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, sözleşmelerde delil ve belgelerde farklılık olması halinde banka kayıtlarının esas alınacağının kararlaştırıldığı, taraflarca delil ve belgelerde farklılık iddiasında bulunulmaması nedeniyle dosyada toplanan deliller ve banka kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile uyuşmazlığın çözümünün yeterli ve gerekli olduğu, sözleşmenin 2.2. ve 4.2 maddelerinde davacının Merkez Bankasına bildirdiği ve aynı nitelikteki kredilere uyguladığı muaccaliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek faiz oranına, bu oranın %50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında borçlu şirkete bilirkişi raporunda ayrıntıları gösterilen nitelikte ve miktarlarda kredinin kullandırıldığı, ödeme için belirlenen vadede belirlenen 28/01/2019 tarihli, 10. taksidin ödenmemesi üzerine davacı banka tarafından hesabın kat edilerek 30/01/2019 tarihli kat ihtarnamesinin düzenlendiği, ardından 31/01/2019 tarihinde yapılandırma sözleşmesi yapılarak ödenmeyen kredi borcunun yapılandırıldığı, bilirkişi tarafından yapılandırma sözleşmesinin ihtarnamede verilen süre içinde yapılmış olması nedeniyle temerrüt koşullarının ortadan kalktığına ilişkin görüş bildirilmiş ise de, yapılandırma sözleşmesinin bir borç yenileme sözleşmesi olmadığı yalnız borçlusuna ödeme kolaylığı sağlayan nitelikte ve asıl sözleşmeyi etkilemesi söz konusu olmayan bir sözleşme niteliğinde bulunduğu, yapılandırma sözleşmesi yapılmasının somut olayda 28/01/2019 tarihli 10. taksidin ödenmemesi nedeniyle alacağın muaccel hale geldiği ve davalıların temerrüdünün oluştuğu gerçeğini değiştirmeyeceği karşısında bilirkişinin değerlendirmesinin usul ve yasaya ve sözleşmeye uygun olmadığı, buna göre kat ihtarnamesinin düzenlenmesi için yasal koşulların oluştuğu, ihtarnamenin davalılara 02/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve verilen süre nedeniyle 04/02/2019 tarihinde ödeme yapılmaması nedeniyle davalıların temerrüdünün oluştuğu, davalıların hesap kat ihtarnamesine itiraz etmedikleri gibi verilen süre ve sonrasında ve dava tarihine kadar bir ödemede bulunmadıkları, bilirkişinin yapılandırma sözleşmesi nedeniyle temerrüt tarihine ilişkin yorumunun yukarıda açıklanan gerekçe nedeniyle doğru olmadığı ve raporda alternatif hesaplama olarak bildirdiği hesaplama yöntemi ile ve 04/02/2019 tarihi itibariyle temerrütün oluştuğu kabul edilerek yapılan hesaplamanın doğru olup buna göre takip tarihi itibariyle davacı tarafın 282.775,05-TL asıl alacak, 92.479,58-TL faiz alacağı, 123,90-TL masraf alacağı, 606,00-TL masraf alacağı olmak üzere toplam 375.984,53-TL alacak talebinde bulunabileceği, sözleşmede uygulanacak faiz oranının Merkez Bankasına bildirilen aynı nitelikteki kredilere uygulanacak en yüksek faiz oranının %50 fazlası olarak somut bir biçimde kararlaştırılmış olması nedeniyle, bilirkişi raporunda ayrıntıları açıklanan sözleşme kapsamında kullandırılan farklı nitelikteki kredilere uygulanan ve talebe bağlı kalınarak raporda belirlenen oranlarda akdi faiz ve temerrüt faizi talebinde bulunabileceği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ve davalıların icra dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin 282.775,05-TL asıl alacak, 92.479,58-TL faiz alacağı, 123,90-TL masraf alacağı, 606,00-TL masraf alacağı olmak üzere toplam 375.984,53-TL alacak ile işleyecek faiz yönünden takip tarihinden itibaren asıl alacağın 40.161,41-TL’lik bölümü için yıllık %28,80, alacağın 242.613,64-TL’lik bölümü için yıllık %57 oranında ve TCMB faiz oranları genelgesi doğrultusunda değişen oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına, davacı tarafın fazlaya ilişkin toplam 18.965,64-TL asıl alacak ile 13.543,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.508,64-TL’lik isteminin reddine, hükmedilen 375.984,53-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 75.196,90-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, reddedilen alacak bölümü yönünden davacı tarafın kötü niyetle icra takibi yaptığına ilişkin bir delilin toplanmadığı ve davalı tarafın bu konudaki iddiasını kanıtlayamadığı dikkate alınarak davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ve davalıların davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının kısmen iptali ile takibin;
282.775,05-TL asıl alacak, 92.479,58-TL faiz alacağı, 123,90-TL masraf alacağı, 606,00-TL masraf alacağı olmak üzere toplam 375.984,53-TL alacak ile işleyecek faiz yönünden takip tarihinden itibaren asıl alacağın 40.161,41-TL’lik bölümü için yıllık %28,80, alacağın 242.613,64-TL’lik bölümü için yıllık %57 oranında ve TCMB faiz oranları genelgesi doğrultusunda değişen oranlarda temerrüt faizi ve faizin %5’i oranındaki gider vergisi üzerinden devamına,
2-Davanın KISMEN REDDİ ile;
Davacı tarafın fazlaya ilişkin toplam 18.965,64-TL asıl alacak ile 13.543,00-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.508,64-TL’lik isteminin reddine,
3-Hükmedilen 375.984,53-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 75.196,90-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 25.683,50-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 4.933,58-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 20.749,92-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.933,58-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen alacak bölümü için davacı yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 34.768,92-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen alacak bölümü için davalılar yararına A.A.Ü.T.’nin 13 (1) mad. uyarınca takdir edilen 4.876,29-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden oluşan yargılama giderinin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması nedeni ile 23/25’inin karşılığı olan 1214,40-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 2/25’inin karşığı olan 105,60-TL’sinin davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10-Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 152,00-TL 8 adet tebligat gideri, 38,50-TL 7 adet elektronik tebligat gideri, 21,00-TL bir müzekkere gidiş dönüş ücreti, 0,50-TL kep reddiyatı ile 850,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 1.116,40-TL yargılama giderinden 23/25’inin karşılığı olan 1.027,90-TL yargılama giderinin davalı … ile davalı ……Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2/25’inin karşılığı olan 89,31-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalılar tarafından yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve davalılarca başkaca yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
12-Taraflarca peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)