Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/29 E. 2022/863 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/29
KARAR NO : 2022/863

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 07/11/2018 günü saat 14.00 sıralarında Davutlar kavşağı istikametinden Semrbank kavşağı istikametine doğru seyir halindeyken kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen hızını azaltmayarak yaya geçidinde bulunan davacı …’a çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline geçirmiş olduğu kaza sonrasında çocuklar için özel gereksinim raporu verildiğini, kazaya karşıan … plaka sayılı aracın diğer davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvurular herhangi bir cevap verilmeyerek sürecin uzatıldığını, arabuluculuk müessesesinden de herhangi bir sonuç alınamadığını, bu nedenlerle müvekkili lehine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL geçici iş göremezlik, 100,00-TL kalıcı iş göremezlik, 100,00-TL tedaviye bağlı giderlerden kaynaklanan tazminat tutarının sürücü ve araç sahibi açısından olay tarihinden itibaren, sigorta şirketi açısından 30.10.2019 hasarı red tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00-TL manev tazminatın 07.11/2018 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sürücü araç sahibinden tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet vererek davacının malul kalmasına neden olduğu iddia edilen … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının mahkemeye başvurmadan öncesinde müvekkili şirkete başvuruda bulunmuş olduğunu, ancak başvuru eksik evrak ile yapıldığından kendisinden yönetmeliğe uygun alınmış maluliyet raporunun talep edildiğini, davacı tarafça bu talebe dönüş yapılmayarak dava açma yoluna gidildiğini, sigorta şirketine başvurusunu usuli olarak tamamlamadığından davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirkete ait poliçenin tedavi masrafları ve bedeni tazminat talepleri sorumluluğunun, poliçe teminatı dahilinde ve sigortalısının kusuru ile sınırlı olduğu, davacının iddia ettiği maluliyet miktarının tespiti için Adli Tıp Kurumundan maluliyet raporu aldırılmasına, kusur oranı ve tazminat miktarı yönünden mahkemece bilirkişi marifeti ile rapor aldırılmasına, bu nedenlerle müvekkil şirket yönünden davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar kaza tespit tutanağında kendisine kusur izafe edilmiş ise de bu hususun doğru olmadığını, davacının yayalara kırmızı ışık yanarken kendisini yola attığını, kendisinin her ne kadar frene basmış ise de çarpışmaya engel olamadığını, davacıyı aracının önüne atladığında fark ettiğini, olayda davacının %100 kusurlu olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun ……. Dosya ……. Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-Davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 07/11/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacı tarafından şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödeme evrakları,
3-İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde davacıya ait olarak bulunan iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 07/11/2018 tarihli yaralamalı trafik kazasında davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıt ve belgeler,
4-Davacı …’a ilişkin sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı,
5-Davalı …’ye ilişkin sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı,
6-Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi nezdinde dava konusu 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
7-Alaşehir Devlet Hastanesi nezdinde dava konusu 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
8-İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü nezdinde dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 07/11/2018 tarihi ve mevcut durum itibariyle … plakalı araca ait trafik tescil kayıtları ve ruhsat belgeleri,
9-Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığının ……. Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,
10-Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyası,
11-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığının davacı … hakkında düzenlemiş olduğu 29/07/2021 tarihli ve ……. Rapor numaralı Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu,
12-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının davacı … hakkında düzenlemiş olduğu 09/09/2021 tarihli ve ………. sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu,
13-Adli tıp alanında uzman bilirkişinin düzenlemiş olduğu 06/02/2022 tarihli bilirkişi raporu,
14-Aktüerya alanında uzman bilirkişinin düzenlemiş olduğu 05/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporu,
15-Davacı vekilinin 11/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi,
16-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, 07/11/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirleri ile tedavi, ilaç giderleri ve yol masrafları ile ileride geçirmesi muhtemel estetik ameliyat giderlerinin ve sair giderlerinin belirlenmesi, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedelleri ile tedavi, ilaç, yol, ileride geçirmesi muhtemel estetik ameliyat giderleri ve sair masraflarının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 100.000,00-TL manevi tazminat bedelinin ise davalı …’den tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şubesine müzekkere yazılarak kazaya karışan araca ait ruhsat ve tescil belge ve bilgileri dosya arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine müzekkere yazılarak, sigortalı araca ait Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak davacı tarafça şirkete yapılan başvuru dilekçesi, dilekçenin şirkete ulaştığı tarihi gösterir tebligat evrakı, varsa açılmış olan hasar dosyası ve varsa davacı tarafa yapılan ödeme evraklarının eksiksiz olarak mahkememize gönderilmesi istenilmiş, müzekkere cevabında gönderilen evrak ve kayıtlar dosya muhteviyatına kazandırılmıştır.
Davacının tedavi gördüğü bildirilen hastanelere müzekkere yazılarak, dava konusu trafik kazasında yaralanması çerçevesinde davacı açısından düzenlenen tedavi evrakları celp edilmiştir.
Her ne kadar davalı … tarafından dava konusu trafik kazasının Kuşadası’nda gerçekleştiği ve kendi ikametinin Kuşadası’nda bulunduğundan bahisle Kuşadası Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek yetki ilk itirazında bulunulmuş ise de, haksız fiilden kaynaklı olarak sigorta şirketleri aleyhinde açılacak tazminat davalarının sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinde de açılabileceğine yönelik yerleşik Yargıtay içtihatları ve bölge adliye mahkemesi kararları göz önünde bulundurulduğunda davalı sigorta şirketinin İzmir İlinde Bölge Müdürlüğünün bulunduğu dikkate alındığında mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı …’nin yetki ilk itirazının reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası içeriğinde yer alan keşif tutanağı ve trafik alanında uzman bilirkişinin 03/03/2021 tarihli raporu göz önünde bulundurularak yeniden kusur raporu alınmasına gerek görülmemiş, dava konusu trafik kazasının davacı yaya …’ın %75 oranında, davalı …’nin %25 oranında kusurları sonucunda meydana geldiği kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Tedavi evraklarının temini akabinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine müzekkere yazılarak dosyanın Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacı vekilince hazır edilecek davacı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’ın 07/11/2018 tarihli trafik kazasında yaralanması sebebiyle Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Alaşehir Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığı ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, yaralanması sebebiyle davacının yaptığı tedavi giderlerinin ne kadar olduğu ve olacağı hususlarının yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince ”Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde (mümkün olmadığı takdirde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde) hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 09/09/2021 tarihli maluliyet raporunda; sonuç olarak; şahısta 07.11.2018 tarihli trafik kazasında meydana gelen beyin kanaması sonrası gelişen yürüme ve hareket bozukluğu nedeniyle kişinin engellilik oranının (sürekli iş göremezlik oranı) %20 (yüzde yirmi) olarak bulunduğunu, EÜTF Nöroloji Anabilim Dalının Konsültasyon Raporlarında şahsın “Frontal Lob Sendromu” tanısı ve dizartrisi olduğunun belirtildiğini, istenilmesi halinde şahsın tam teşekküllü bir hastanenin Ruh Sağlığı ve Hastalıkları kliniğinde 6 (altı) ay boyunca düzenli takip ve tedavi alması sonrasında düzenlenecek olan “hastalığın kalıcı olup olmadığını (tedavi ile işlevselliği tam düzelen, kısmen düzelen, düzelmeyen şeklinde) belirtir” bir rapor aldırılarak raporun şahıs ile birlikte Anabilim Dalına gönderilmesi halinde varsa olaya bağlı kalıcı “zihinsel, ruhsal, davranışsal bozukluk” arızası da dikkate alınarak tekrar hesaplama yapılabileceğini, kişide trafik kazasında meydana gelen akciğer yaralanması, böbrek yaralanması, sol ön kol kırığının; kalıcı fonksiyonel kayıp yaratmaması ve ilgili yönetmelikte karşılığı bulunmaması sebebiyle hesaplamaya dahil edilmediğini, tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) ay olarak kabulünün uygun olacağını, ancak varsa şahsın tedavisini yapan hekimler tarafından düzenlenmiş işgöremezlik raporlarının göz önünde bulundurulmasının daha uygun olacağını mütalaa edilmiştir.
Taraf vekillerince maluliyet raporuna karşı herhangi bir itiraz edilmediği dikkate alınarak, davacı …’ın dava konusu trafik kazasında yaralanmasından dolayı sürekli iş göremezlik oranının %20, geçici iş göremezlik süresinin 9 (dokuz) ay olduğu kabul olunarak yargılamaya devam olunmuştur.
25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, poliçe primini ödeyen işleten ile sorumluluğunu üstlendiği sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin…………. Esas ………… Karar sayılı kararında aynen; ”…..6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi ile getirilen ” Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır” hükmü gereğince trafik kazası sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği ve bu tazminatların da davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğu belirtildiği üzere davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun devam ettiğinden, tüm bu açıklanan nadenlerle davalı vekilinin itirazın yerinde olmadığı anlaşıldığından…..” ibarelerine yer verilerek, Sosyal Güvenlik Kurumunun geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı giderinden sorumlu olmadığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Davacı tarafın belgesiz tedavi giderlerinin tahsili talebi açısından inceleme yapılması amacıyla dosyanın adli tıp alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’ın 07/11/2018 tarihli trafik kazasında yaralanması sebebiyle Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Alaşehir Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresi ile davacının yaralanması sebebiyle yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 09/09/2021 tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı yaralanması sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı tedavi giderlerinin ne kadar olabileceğinin hesaplanması ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gereken ve gerekmeyen tedavi tutarlarının, ayrıca davacının tedavisi amacıyla katlanmak durumunda kaldığı yol masraflarının ayrı ayrı belirlenmesi suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, adli tıp alanında uzman bilirkişi 26/02/2022 tarihli raporunda sonuç olarak; 07.11.2018 tarihinde yaralanan …’ın geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 17.447,77 TL olduğunu, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 561.390,55 TL olduğunu, bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağının 6.087,00 TL olduğunu, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 850,00 TL olduğunu, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 1.300,00 TL olabileceğini mütalaa etmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih ve……… Esas ………. Karar sayılı ilamında aynen; ”…..Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile ve Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de gözönüne alındığında Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir…..” ibarelerine yer verilmiş ve ölüm veya cismani zarara yönelik olarak tazminat talebi ile ikame edilen davalarda yapılan yargılamalar sırasında desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin TRH-2010 yaşam tablosu esas alınarak belirlenmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarih ve …… Esas…….. Karar sayılı ilamında aynen; ”…..destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır (YHGK., 28.06.1995 tarih, 1994/9-628 Esas, 1995/694 Karar). Ayrıca; yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre 60 yaşına kadar aktif devre kabul edilmekte olup, 60 yaşını tamamladıktan sonra pasif devre zararı hesaplanması gerekmektedir.
Eldeki dosyada ise, yerel mahkemece hükme esas alınan 03.07.2019 tarihli ek aktüer raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, aktif devre 65 yaşına kadar kabul edilerek tazminatın belirlendiği, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken de, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmadığı görülmüş olup, bilirkişi raporu yukarıda açıklanan Yargıtay uygulamasına uygun ve hüküm tesisine elverişli değildir…..” ibarelerine yer verilerek destekten yoksun kalma tazminatı hesabında kullanılması gereken iskonto oranları belirtilmiştir.
Dosyanın mahkememizce resen belirlenecek aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisine tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 07/11/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacı … tarafından şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak varsa açılan hasar dosyası, 07/11/2018 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası içeriğinde yer alan keşif tutanağı ve trafik alanında uzman bilirkişinin 03/03/2021 tarihli raporu, davacı …’ın 07/11/2018 tarihli trafik kazasında yaralanması sebebiyle Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ve Alaşehir Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, davacı …’a ait iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli, davaya konu 18/20/2017 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacı …’a maluliyet ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıtlar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresi ile davacının yaralanması sebebiyle yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 09/09/2021 tarihli maluliyet raporu, adli tıp alanında uzman bilirkişinin 28/02/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller göz önünde bulundurularak; güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda TRH-2010 yaşam tablosunun ve müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değerinin uygulanması suretiyle, davacı …’a ait vergilendirilmiş gelir hesaplamaya esas alınarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümleri ile 17/11/2018 Trafik Kazası Tespit Tutanağı ve Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası içeriğinde yer alan keşif tutanağı ve trafik alanında uzman bilirkişinin 03/03/2021 tarihli raporu göz önünde bulundurularak dava konusu trafik kazasının davacı yaya …’ın %75 oranında, davalı …’nin %25 oranında kusurları sonucunda meydana geldiği yönünde yapılan mahkememiz kabulü ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresi ile davacının yaralanması sebebiyle yapmak durumunda kaldığı tedavi giderlerinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 09/09/2021 tarihli maluliyet raporunda davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranının %20, geçici iş göremezlik süresinin 9 (dokuz) ay olduğu, davacı …’ın 12/05/2017 tarihinde gerçekleşen yaralamalı trafik kazasında yaralanmasından dolayı mahrum kaldığı ve kalacağı sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı alacaklarının varsa davaya konu 17/11/2018 tarihli yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacıAhmet Akdağ’a dava konusu trafik kazasında yaralanması sebebiyle dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu ve davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda yapılan rücuya tabi ödemenin yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, ödeme günü ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarının hesaplandığı güne kadar geçen süredeki işlemiş yasal faizi ile birlikte hesaplanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarından indirilmesi suretiyle hesaplanarak, davacının talep edebileceği tazminat kalemleri ve bu kalemler karşılığında talep edebileceği tazminat miktarlarının her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirtilerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, aktüerya alanında uzman bilirkişi 05/08/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak; geçici iş göremezlik tazminatının kusur durumuna göre 14.829,33-TL olduğunu, daimi işgücü kaybı tazminatının bilinen aktif dönem için 130.029,13-TL olduğunu, bilinmeyen aktif ve pasif dönem için 2.550.970,45-TL olduğunu, davacının %20 iş gücü kaybı ve davalının %25 oranındaki kusur durumu dikkate alınarak (130.029,13+2.550.970,45) 2.680.999,58-TL üzerinden hesaplandığında) 167.562,48-TL olduğunu, davacının geçici işgörmezlik ve daimi iş gücü kaybı tazminatları dışında talep ettiği diğer alacaklarının kusur durumuna göre 2.059,25-TL olduğunu, davacının toplam zararının 169.621,73-TL olarak hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin 11/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla maddi tazminat açısından 300,00-TL olarak açmış oldukları davalarını, maddi tazminat taleplerini 169.321,73-TL arttırarak toplamda 169.621,73-TL olarak ıslah ettiklerini bildirdiği görülmektedir.
27/09/2022 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararında davacı vekiline davayı ıslah etmek ve dava değeri üzerinden eksik harcı mahkememiz veznesine yatırmak üzere bir haftalık kesin süre verilmesine, verilecek kesin süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmaması ve usulü işlemlerin yapılmaması durumunda ıslah hakkının kullanılmamış sayılmasına karar verileceğinin ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam olunacağının ihtarına karar verildiği, ihtarın davacı vekiline tefhim edildiği, davacı vekilinin ıslah dilekçesini 10/10/2022 tarihinde oluşturarak mahkememize sunmuş olduğu, ıslah dilekçesinin 11/10/2022 tarihinde havale edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 181. maddesinde; ”Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmünün yer aldığı, davacı vekilinin 27/09/2022 tarihli duruşmada davayı ıslah etmek üzere süre talebinde bulunduğu, davacı vekilinin talebi doğrultusunda 27/09/2022 tarihli duruşmada davacı vekiline ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin sürenin 04/10/2022 tarihinde sona erdiği, davacı vekilinin ise ıslah dilekçesini 10/10/2022 tarihinde mahkememize sunmuş olduğu, bu kapsamda davacı vekilinin ıslah dilekçesini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin süresinde sunulmayan ıslah dilekçesinin dikkate alınmamasına ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam olunmasına karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi (818 sayılı BK’nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geldiği tarih ve bu tarih itibariyle ülkenin ekonomik koşulları, paranın değeri, dava konusu trafik kazasının davacının %75 oranında aslı, davalı …’nin %25 oranında tali kusuru neticesinde meydana gelmiş olması, kaza neticesinde davacının vücut bütünlüğünde %20 oranında sürekli iş göremezlik oranı oluştuğu, geçici iş göremezlik süresinin ise 9 (dokuz) ay olduğu göz önünde bulundurularak; davacının kaza sebebiyle acı ve elem yaşadığı, kaza sebebiyle tedavi gördüğü ve haksız fiil tarihi itibariyle ülkemizde mevcut bulunan ekonomik koşulları ile paranın değeri dikkate alınarak, davacı lehine 7.500,00-TL manevi tazminat takdirinin uygun olacağı değerlendirilmiş ve bu doğrultuda hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Davalı …’nin … plakalı aracın maliki ve sürücüsü olduğu gözetildiğinde, davalı Olgay yönünden temerrüt olgusunun haksız fiil tarihi olan 07/11/2018 tarihi itibariyle gerçekleştiği izahtan varestedir.
Davacı tarafça dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvuru evrakının davalı sigorta şirketi tarafından müzekkere cevabında gönderilen hasar dosyası içeriğinde yer alan başvuru dilekçesi üzerine basılan kaşeden anlaşıldığı üzere 06/05/2019 tarihi itibariyle sigorta şirketine tebliğ edildiği, sigorta şirketi açısından temerrütün rizikonun ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 17/05/2019 tarihinde vuku bulduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, davalı … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ilişkin olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi, 07/11/2018 tarihinde gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacı tarafından şirkete yapılan başvuruya ilişkin dilekçe ve dilekçenin şirkete ulaştığını gösterir tebligat evrakları, dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak açılan hasar dosyası ve davacıya yapılan ödeme evrakları, İzmir SGK İl Müdürlüğü nezdinde davacıya ait olarak bulunan iş yeri sicil dosyası ve hizmet döküm cetveli ile davaya konu 07/11/2018 tarihli yaralamalı trafik kazasında davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise ödemenin rücuya tabi olup olmadığı, rücuya tabi ise peşin sermaye değerine ilişkin kayıt ve belgeler, davacı …’a ilişkin sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı, davalı …’ye ilişkin sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı, Adnan Menderes Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi nezdinde dava konusu 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, Alaşehir Devlet Hastanesi nezdinde dava konusu 07/11/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü nezdinde dava konusu trafik kazasının gerçekleştiği 07/11/2018 tarihi ve mevcut durum itibariyle … plakalı araca ait trafik tescil kayıtları ve ruhsat belgeleri, Kuşadası Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası, Kuşadası 4. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanlığının davacı … hakkında düzenlemiş olduğu 29/07/2021 tarihli ve ….. Rapor numaralı Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının davacı … hakkında düzenlemiş olduğu 09/09/2021 tarihli ve ….. sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu, adli tıp alanında uzman bilirkişinin düzenlemiş olduğu 06/02/2022 tarihli bilirkişi raporu, aktüerya alanında uzman bilirkişinin düzenlemiş olduğu 05/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporu, davacı vekilinin 11/10/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 07/11/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirleri ile tedavi, ilaç giderleri ve yol masrafları ile ileride geçirmesi muhtemel estetik ameliyat giderlerinin ve sair giderlerinin belirlenmesi, belirlenecek sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı bedelleri ile tedavi, ilaç, yol, ileride geçirmesi muhtemel estetik ameliyat giderleri ve sair masraflarının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 100.000,00-TL manevi tazminat bedelinin ise davalı …’den tahsili taleplerine ilişkin olduğu, sürücü …’nin idaresinde bulunan … plakalı kamyoneti ile Süleyman Demirel Bulvarını takiben Davutlar Kavşağı istikametinden Toprak Kavşağı istikametine seyir halinde iken Kipa Kavşağına geldiği esnada, yolun gidişe göre sağ kısmında bulunan Kipa Alışveriş Merkezi istikametinden sol tarafta bulunan Kuşadası AVM istikametine geçmek isteyen yaya …’a çarpması neticesinde dava konusu yaralanmalı trafik kazasının meydana gediği, kazanın meydana gelmesinde davacı yaya …’ın %75 oranında, davalı …’nin %25 oranında kusurları bulunduğu, kaza neticesinde davacının yaralandığı, yaralanması sebebiyle davacının vücut bütünlüğünde oluşan sürekli iş göremezlik oranının %20, geçici iş göremezlik süresinin 9 (dokuz) ay olduğu, kusur ve sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresi dikkate alındığında davacının dava konusu trafik kazasında yaralanmasından dolayı sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının 167.562,48-TL, geçici iş göremezlik tazminatının 3.707,33-TL olduğu, davacının dava konusu trafik kazasında yaralanmasından ötürü katlanmak durumunda kaldığı bakım giderinden kaynaklı maddi tazminat alacağının 6.087,00-TL, SGK sorumluluğunda olmayan tedavi giderinin 850,00-TL, tedavi ile ilişkili muhtemel ulaşım giderinin ise 1.300,00-TL olmak üzere toplamda 8.237,00-TL olup, kusur oranı gözetildiğinde bu bedeller yönünden toplam alacağının 2.059,25-TL olduğu, her ne kadar davacı vekilince davayı ıslah etmek üzere süre talep edilmiş ve ıslah dilekçesi sunulmuş ise de, davacı vekilinin ıslah dilekçesini verilen kesin süre içerisinde mahkememize sunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin süresinde sunulmayan ıslah dilekçesinin dikkate alınmamasına ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam olunmasına karar verildiği anlaşılmakla, maddi tazminat taleplerinin dava dilekçesine konu edilen miktarlar gözetilerek kabulüne, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulüne yönelik olarak neticeten açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE,
1-Maddi tazminat talepleri yönünden davanın KABULÜNE,
-Sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 100,00-TL maddi tazminatın davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 07/11/2018 tarihinden, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
-Geçici iş göremezlik tazminatı talebinin KABULÜNE, 100,00-TL maddi tazminatın davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 07/11/2018 tarihinden, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
-Tedavi gideri tazminatı talebinin KABULÜNE, 100,00-TL maddi tazminatın davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 07/11/2018 tarihinden, davalı … Sigorta Anonim Şirketi yönünden ise poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla ve rizikonun sigorta şirketine ihbarı akabinde 8 iş gününün sona erdiği 17/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine,
2-Manevi tazminat talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜNE,
-7.500,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 11/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den tahsili ile davacı …’a verilmesine, 92.500,00-TL’ye yönelik fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Maddi tazminat talepleri yönünden
-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 1,03-TL peşin harç ve 579,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 580,03-TL harçtan mahsubu ile bakiye 499,33-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 300,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvurma harcı, maddi tazminat yönünden 80,70-TL peşin harç olmak üzere toplam 135,10-TL dava açılış harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Manevi tazminat yönünden;
-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 512,33-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 341,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 170,78-TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 7.500,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı …’nin kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca hesap ve takdir olunan 7.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan 341,55-TL peşin harç giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin maddi tazminata yönelik olduğu dikkate alınarak 183,00-TL elektronik tebligat, 57,00-TL tebligat, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti, 211,10-TL müzekkere ve dosya gönderme posta ücreti, 1,00-TL kep posta gideri olmak üzere toplamda 1.652,10-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı … ve davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/10/2022

Katip…
e-imza

Hakim …
e-imza