Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/273 E. 2022/1018 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/273 Esas
KARAR NO : 2022/1018
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı … (… Sigorta Acenteliği) tarafından, davalı sigortalı … adına Genişletilmiş Kasko Poliçeleri düzenlendiğini, davacının kredi kartı ile ödenen genişletilmiş kasko poliçesi primlerini, vadesi geçtiği ve muaccel hale geldiği halde davacıya ödemeyen borçlu davalı aleyhine 30/09/2019 tarihinde İzmir 13. İcra Müdürlüğünün E:… sayılı dosyası ile 9.945,24-TL asıl alacak ve 1.374,86-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.320,10-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını ve Örnek No:7 Ödeme Emri tebliğ edildiğini, fakat davalı vekilince; alacaklı müvekkil ile borçlu … arasında cari hesap bulunduğu, davacının ihtar keşidesi ile alacağını talep etmediği, yani cari hesabı kesmediği, bu nedenle borçlu …’ın temerrüdünün söz konusu olmadığı gerekçesiyle 1.374,86-TL işlemiş faize ve ayrıca borçlu … tarafından cari hesap bakımından 5.415-TL ödendiği gerekçesiyle 9.945,24-TL asıl alacak miktarının 5.415-TL’lik kısmına itiraz edildiğini, böylece takip konusu alacağın toplam 6.789,86-TL’lik kısmına itiraz edilerek icra takibi durdurulduğunu, takibe dayanak teşkil eden … nolu poliçe bedeli olan 813,24-TL dışında, borçlu …’ın davacıya herhangi bir ödemesi söz konusu olmadığını, davalı vekilince asıl alacağın 4.530,24-TL’lik kısmı kabul edilmiş ve bu kısım yönüyle icra takibine itiraz edilmediğini, 9.132,00 TL- 4.530,24 TL – 4.601.76-TL asıl alacak kısmı için yapılan icra takibine ise ödeme yapıldığı iddiasıyla kısmi olarak itiraz edilmişse de bu iddiayı destekleyen herhangi bir belge ve delil sunulmadığını, bu itibarla 4.601,76-TL asıl alacak miktarına yonehk itiraz haksız olduğunu belirterek davanın kabulü ile, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün E:… – sayılı dosyasında 4.601,76-TL asıl alacak ve 1.374,86-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.976,62-TL alacağa yönelik icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, haksız yere ve kötüniyetle yapılan itiraz nedeniyle 2004 s. İİK’nın 67. maddesi gereği, borçlu davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Arabuluculuk giderleri ve vekalet ücreti ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davalı geçmişte çeşitli kamu kurumları ile bazı özel şirketlere şoförlü araç temini hizmetleri sunmuş,bu nedenle bu araçların kasko sigortalarını da çeşitli sigortacılar kanalıyla yaptırdığını, davacının ise o tarihlerde (2019 yılı içersinde) … Sigorta adı altında araçların trafik ve kasko sigortaları işi ile iştigal ettiğini, dava dilekçesinin birinci maddesinde Excel tablosu içerisinde belirtilen araç plakaları,poliçe tarihleri ve prim tutarları doğru olduğunu, bu kasko sigortalarının davacı tarafından yaptırılmış olup, poliçe davacının sigorta acentesi vasıtasıyla temin edildiğini, bu noktada davacı, davalının (sigorta prim bedellerini) süreç içersinde ve peyderpey ödemesini kabul ettiğini, dava dilekçesi birinci madde Excel tablosunda davacının iddiasına göre 9.945,24 TL toplam prim borcu belirtildiğini, bu prim bedeline bir itiraz söz konusu olmadığını, davalının davacı ile aynı semtte bulunması, tanıdık olmaları ve kasko konusunda devamlı müşteri olunması nedenleriyle cari hesap ilişkisine girildiğini, davacı bu cari hesap bakımından bakiye 4,530,24 TL borcun peyderpey değil, defaten bir defada ödenmesi talebinde bulunmadığını,böylece davalıyı temerrüde düşürmediğini, keza kasko sigortaların özelliği gereği bakiye birim bedeli ödenmediği taktirde sigorta acentesi veya sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren kasko sigortayı iptal etme hak ve yetkileri mevcut olup,davacının böyle bir yola da gitmediğini, davacının kasko sigortayi iptal ettirmemiş olmasının,davalı davacının temerrüde düsürülmediğinin açık bir delili olduğunu, davacı bir temerrüt ihtarnamesi yolu ile davalı cari hesap bakiye borcu bakımından temerrüde düşürmediği gibi,kasko sigortayı bakiye süre bakımından iptal yoluna da gitmediğini, bu duruma rağmen doğrudan İzmir 13. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, üstelik 5,415 TL’lik toplam ödemeyi göz ardı ederek, 9,945,24 TL asıl alacak üzerinden ve bu bedele faiz işletmek suretiyle tamamen kötü niyetli olarak icra takibi açtığını, taraflarınca takibin 5,4415 TL’lik kısmına,keza faize itiraz edilerek bakiye 4,530,24 TL bakımından icra masrafları ve vekalet ücreti de belirlenmek suretiyle borç ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafça, cevap dilekçesinde icra takibine dayanak teşkil eden dava konusu poliçeler ve bu poliçelerin bedellerinin müvekkil tarafından ödendiği kabul edilmiş, buna karşın davalının davacıya olan borcuna karşılık toplamda 5.415-TL ödeme yaptığı, böylece davacıya 4.530,24-TL cari hesap borcu kaldığı, cari hesap bakiyesi bu borç bakımından da ihtarname çekilerek davalının temerrüde düşürülmediği, ayrıca kasko sigortalarının özelliği gereği bakiye prim borcu ödenmediği takdirde sigorta acentesi veya sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren kasko sigortayı iptal etme hak ve yetkisinin mevcut olduğu, davacının böyle bir yola da gitmediği ve kasko sigortasını iptal etmediği, bu durumun da davalının temerrüde dürülmediğini gösterdiği, bu duruma rağmen 5.415-TL ödeme gözardı edilerek 9.945,24-TL asıl alacak üzerinden ve bu bedele fai işletilerek kötü niyetli bir şekilde davalıya yönelik icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından 5.415-TL’lik kısmına ve faize itiraz edilerek bakiye 4.530,24-TL ödendiği, böylece davalının davacıya borcunun kalmadığı ileri sürüldüğünü, öncelikle davalı tarafça, davacının alacağının ödendiğine dair belgeler icra takibine itiraz sırasında sunulmamış, ancak dava açıldıktan sonra sunulmuş olup sırf bu durum dahi davalı yanın kötü niyetli hareket ettiğini, icra takibini uzatma amacını güttüğünü gösterdiğini, diğer yandan davalı tarafça davacının alacağının ödendiğini ispatlamak için sunulan belgeler incelendiğinde; – 29/05/2019 tarihinde 815-TL ödeme yapıldığına dair Tahsilat Makbuzu sunulmuş olup bu ödemenin yapıldığı doğru olduğunu, her ne kadar icra takibi bu miktar dahil edilerek açılmışsa da iş bu itirazın iptali davasında, bu miktarın ödendiği zaten kabul edilmiş ve dava konusu yapılmadığını, 05/04/2019 tarihinde 1.200-TL ödeme yapıldığına dair …’a ait kredi kartı hesap özeti; 04/04/2019 tarihinde 500-TL, 20/02/2019 tarihinde 1.000-TL ve 04/02/2019 tarihinde 1.000-TL ödeme yapıldığına dair ….’a ait kredi kartı hesap özetleri sunulmuş olup bu ödemelerin davalının borcuna karşılık olup olmadığı ve hangi borcuna karşılık olduğu, bu
dava konusu poliçe bedellerinin ödemesine ilişkin olup olmadığı belli olmadığını, 02/01/2019 tarihinde 900-TL ödeme yapıldığına dair davalı …’a ait kredi kartı hesap özeti sunulmuşsa da bu ödemenin de iş bu dava konusu poliçe bedellerinin ödenmesine ilişkin olup olmadığı belli olmadığını, bu nedenlerle yapılan ödemelerin dava konusu borç için yapıldığının kabulü mümkün olmadığını, diğer yandan davalı tarafın temerrüde düşürülmediği iddiasını da kabul etmediklerini, davalı taraf poliçelerin düzenlendiği tarih itibariyle poliçe bedellerini ödemek zorunda olduğunu, bu borcun davalı adına davacı tarafından ödendiğini, davalı tarafın poliçe bedellerini düzenlendiği tarihte ödeme zorunluluğu dikkate alındığında davacıya olan borcu kesin vadeli bir borç olduğunu, bu itibarla ayrıca temerrüde düşürülmesi için ihtar çekilmesi gerekli olmadığını ,bunun yanında poliçe bedelleri, davalı adına davacı tarafından ödendiğinden kasko sigorta poliçelerinin bedeli ödenmediği gerekçesi ile iptali imkanı olmadığını, dolayısıyla davalı tarafın kasko poliçelerinin iptal edilmemesinin davalının temerrüde düşürülmediğini gösterdiği yönündeki iddiasına katılmak mümkün olmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kasko poliçesinden kaynaklı alacağın tahsiline matuf girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
İzmir 13. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası incelendiğinde davacı alacaklı tarafından 01/10/2019 tarihinde 9.945,24 asıl alacak 1.374,86 TL faiz olmak üzere11.320,10 TL toplam alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun 30/10/2019 tarihinde “…alacaklı …’ın icradan gönderdiği ödeme emrinde 9.945,24 TL olarak gösterdiği asıl alacak miktarını kabul etmiyoruz. Bu icra takibi nedeniyle yaptığımız hesaplama sonucunda alacaklıya olan borç 9.945,24 TL — 5.415 TL – 4.530,24 TL bulunmaktadır. Yine açıkladığımız nedenle asıl alacak kısmında gosterılen borcun 5.415 TL lik bölümüne açıkça itirazda bulunuyor, Takibin 5.415 TL için durdurulmasını talep ediyoruz.” şeklinde kısmi itirazda bulunduğu görüldü.
Mahkememizce dosya SMMM bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu aldırılmıştır. 07/04/2021 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda;- Kasko Sigorta Prim bedelleri toplamının 9.945,24 TL olduğu, bu tutarda tarafların uyuşmazlığının olmadığı, 21/05/2019 tarihinde tahsilat makbuzu ile ödenen 815,00 TL hususunda tarafların mutabık oldukları, 02/01/2019 tarihinde … tarafından 900,00 TL olmak üzere toplam 1.715,00 TL davalı tarafından ödeme yapıldığının sabit olduğu, bu durumda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan takip çıkışı 8.230,24 TL alacaklı olacağı, işlemiş faiz isteminde bulunamayacağı, Dava dosyasına sunulan yukarıda listelenen … ve … tarafından davacı tarafa yapılan toplam 3.700,00 TL tutarın neye istinaden yapıldığı banka ekstrelerinden tarafımca tespiti yapılamamış olup, sayın mahkemeniz tarafından yapılan işbu ödemelerin sigorta poliçelerine istinaden yapıldığı kanaatine varıldığı takdirde; davacı tarafın davalı taraftan (9.945,24-1.715,00-3.700,00=4.530,24) 4.530,24 TL alacaklı olabileceği, işlemiş faiz isteminde bulunamayacağı, takibe kısmi itirazda bulunulduğu dikkate alındığında bu durumda davalının takibe itirazda haklı olacağı hususlarında görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davalı tanığı … 22/09/2022 tarihli duruşmada, “Ben davacı …’ eşimden dolayı tanırım, eşim …nin müşterisi idi 2019 yılının nisan ayında eşim rahatsızlandığı için ben ve oğlum …’yi ödemeye yapmaya gittik, yaptığımız ödeme arabanın sigortası ile ilgilidir, eşimin bildiği kadarıyla davacıya borcu yoktur, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … 22/09/2022 tarihli duruşmada,” Babam kendi adına kayıtlı araçları kamu kurumlarına kiralama işleri ile uğraşmaktadır, bu araçların sigortasını davacının isteği üzerine kendisine yaptırmıştır, davacı kendisine kısmi olarak ödeyebilirsin demiştir, 04/02/2019 tarihinde babamın rahatsızlığı nedeniyle ben ödeme için davacının yanına gittim 1.000 TL kendi kredi kartımdan davacıya ödeme yaptım, 20/02/2019 tarihinde babamın isteği üzerine 20 şubatta 1.000 TL ödeme yaptım, 04/04/2019 tarihinde davacının yanına giderek 500-TL ödeme yaptım, 5 nisanda tekrar annemle gittik annem 1200-TL annem kendi kredi kartından ödeme yaptı. Benim davacı ile herhangi bir ticari ilişkin yoktur, babamın borçları için ödeme yaptım, kendi adıma araç bulunmamaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ödeme belgeleri incelendiğinde davacı adına davalı …, dava dışı … ve … tarafından 02/01/2019 tarihinde 900 TL 04/02/2019 tarihinde 1000 TL 20/02/2019 tarihinde 1000 TL 04/04/2019 tarihinde 500 TL 05/04/2019 tarihinde 1200 TL 29/05/2019 tarihinde 815 TL toplamda 5 415 TL ödeme yapıldığı anlaşıldı.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, icra dosyası, ödeme belgeleri, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın taraflar arasındaki alacağın temeli, davacı tarafından davalı sigortalı … adına düzenlenen 29.05.2019 poliçe tarihli 813,15 TL bedelli, 03.01.2019 poliçe tarihli 1.106,43 TL bedelli, 17.12.2018 poliçe tarihli 915,76 TL bedelli 04.01.2019 poliçe tarihli 1.543,90 TL bedelli 04.01.2019 tarihli 2.032,52 TL bedelli 04.01.2019 tarihli 2.032,52 TL bedelli 05.01.2019 tarihli 1.500,96 TL bedelli Genişletilmiş Kasko Poliçelerine ilişkin yapılan ödemelerden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından 4.530,24 TL alacağa ve işlemiş faize yönelik olarak süresinde yapılan kısmi itirazın iptali ve asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde belirtildiği üzere davacı alacaklının 29.05.2019 poliçe tarihli 813,15 TL bedelli, 03.01.2019 poliçe tarihli 1.106,43 TL bedelli, 17.12.2018 poliçe tarihli 915,76 TL bedelli 04.01.2019 poliçe tarihli 1.543,90 TL bedelli 04.01.2019 tarihli 2.032,52 TL bedelli 04.01.2019 tarihli 2.032,52 TL bedelli 05.01.2019 tarihli 1.500,96 TL bedelli Genişletilmiş Kasko Poliçelerine ilişkin tahsil talebinde bulunduğu, her bir alacak kaleminin miktarı ve poliçe tarihleri itibariyle kanunda ispat sınırı olarak gösterilen parasal belli tutarı (HMK 200/1.maddesi) aşmadığı, cevap dilekçesi ile birlikte sunulan ödeme belgeleri ve tanık beyanları dikkate alındığında alacak bedelinden davalı tarafından ödenen bedelin mahsubu neticesinde davacının takip tarihi itibariyle ödeme emrine konu ettiği bedel mukabilinde davalıdan alacaklı olmadığı, davalının temerrüte düşürülmediği, davalı tarafından ödeme emrine yöneltilen kısmi itirazın yerinde olduğu anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE
Davalı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesap ve takdir edilen 5.976,62-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
HMK.nun 333.maddesi uyarınca taraflarca tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/12/20229

Katip
¸

Hakim
¸