Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/25 E. 2021/1097 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/25
KARAR NO : 2021/1097

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olduğu banka tarafından Genel Kredi Sözleşmesine istinaden …Anonim Şirketi lehine davalı borçlu …’ın müteselsil kefaletiyle ticari krediler kullandırıldığını, Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan ticari kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle, Karşıyaka … Noterliğinin …yevmiye numaralı ve 18/03/2019 tarihli hesap kat ihtarnamesi keşide edilmiş olduğunu, hesapların 15/03/2019 tarihi itibariyle kat edildiğini ve ihtarnamenin borçlu …’a 20/03/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak borçlunun söz konusu borcu ödemediğini, bu nedenle müvekkili olan banka tarafından alacağının tahsilini teminen davalı/ borçlu hakkında 17/04/2019 tarihinde İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı-borçlunun borca, faize ve alacağın diğer ferilerine haksız ve kötüniyetli itirazı sebebiyle icra takibinin durması üzerine dava şartı Arabuluculuk sürecine geçildiğini, 01/07/2019 tarihinde yapılan görüşmeler neticesinde anlaşmaya varılamadığını, müvekkili olan Bankanın uygulanan Akdi Faiz, Temerrüt Faizi masraflar ve tüm ferilerin sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu, alacağın likit ve muayyen olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, açıklanan nedenler ile davalı/borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına (takibe, borca, işlemiş ve işleyecek faize ve diğer ferilerine yönelik) yaptığı itirazın iptaline ve takibin, takip talebinde yazılı koşullarla devamına itirazın kötü niyetli ve alacağın tahsilini geciktirmek amacının olması sebebiyle alacak kaleminin likit ve muayyen olması sebebiyle davalı/ borçlular aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın müvekkili olan … yönünden yaptığı kefalet işleminin bir çok yönden geçerli olmadığını, dayanak belgedeki imza müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin bankada bir takım imzaları attığını, kefalete ilişkin bu imzayı atmadığını, imza ve kefalette tarih ve miktarların kişinin kendi el yazısı ile yazılması kuralının ihlali nedeniyle incelenmesi ve yine müvekkilinin böyle bir imza attığını kabul etmediğini, temerrüde düşürme konusunda yasanın öngördüğü şekil şartının eksik kaldığını, ihtarnamenin tebliğinin de usulsüz olduğunu, faiz hesaplamasının doğru yapılmadığını, faiz oranına ve miktarına itiraz ettiklerini, kefalet sözleşmesinin feri niteliliğinin bir soncu olarak kefil asıl borçluya ait def’ileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğunu, kefalet sözleşmesinin yazılı bir şekilde yapılması gerektiğini, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi muhakkak belirtilmesinin gerektiğini, kefilin sorumlu olduğu miktarı, kefalet tarihini ve kefil ise buna ilişkin beyanınında el yazısıyla belirtmesinin gerektiğini, bu şartları taşıyan bir kefalet sözleşmesinin kanun kapsamında geçerli olabileceğini, müvekkilinin kefilliği yönünden bu şartlarının yerine getirilmediğini, açıklanan nedenler ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra/ inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı,
2-İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası,
3-Dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi, hesap özeti, ekstreler,
4-Karşıyaka … Noterliğinin 18/03/2019 tarih ve …yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi,
5-İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 21/06/2021 havale tarihli raporu,
6-Davalı vekili tarafından İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyasına sunulan borçlunun itirazından vazgeçtiğine yönelik beyanlarını içerir dilekçesi,
7-Taraf vekillerinin duruşmalardaki beyanları,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun müteselsil kefil davalı …’dan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … Anonim Şirketi olduğu, borçluların … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, …, … Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin borçlular aleyhine 1.595,76-TL asıl alacak, 1.136,96-TL masraflar toplamı, 21,37-TL aktarılan işlemiş faiz ve 39,50-TL akdi faiz bedeli olmak üzere toplamda 2.793,59-TL üzerinden icra takibi başlattığı, davalının süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Davacı bankanın ilgili şubesine müzekkere yazılarak, dava konusu kredi sözleşmesi ve ilgili hesaba ilişkin tüm kayıt ve belgeler celp edilmiş, dosya arasına alınmıştır.
Davalının imza ve yazı itirazı kapsamında, ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak davalıya ait ıslak imza ve yazı örneklerini içerir belge asılları dosya muhteviyatına kazandırılmıştır.
Keza, imza ve yazı incelemesine esas teşkil etmek üzere davalıya ait ıslak imza ve yazı örnekleri usulüne uygun şekilde alınarak dosyaya eklenmiştir.
Gerekli tüm bilgi ve belgelerin temini akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın Fizik İhtisas Dairesi’ne tevdi ile dosya kapsamında bulunan davacı … Anonim Şirketi ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında imzalanan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi ve davalı …’ın ıslak imza ve yazı örneklerinin bulunduğu belge asılları üzerinde inceleme yapılarak, davacı … Anonim Şirketi ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında imzalanan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi aslı üzerinde davalı …’ın ismi altındaki imzaların …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 21/06/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, inceleme konusu sözleşmede 1. Sayfa sağ alt tarafta ve müteselsil kefil/kefiller bölümünde … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunlu ve benzerlikler saptandığından, söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğunun mütalaa edildiği görülmektedir.
Kredi sözleşmesinde yer alan adı altında bulunan imza ve yazılarak davalıya ait olduğunun tespiti ile birlikte dava konusu alacağın varlığının ve miktarının tespiti amacıyla dosyanın bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesinin onaylı sureti, hesap özetleri ile ekstreler, Karşıyaka … Noterliğinin 18/03/2019 tarihli ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin muhataplara tebliğine ilişkin tebligat evrakları, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından davacı … Anonim Şirketi ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında imzalanan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi aslı üzerinde davalı …’ın ismi altındaki imzaların …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilerek düzenlenen 21/06/2021 havale tarihli rapor ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi kapsamındadava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine kullandırılan krediden kaynaklı olarak davacı bankanın kredi sözleşmesini müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalı …’dan alacağının bulunup bulunmadığının, alacağı var ise miktarı, icra dosyası ile davalılar aleyhine başlatılan icra takibinde talep edilen asıl alacak ve faiz miktarlarının usulüne uygun olup olmadığı hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, ancak taraf vekillerinin 25/11/2021 tarihli duruşmadaki borçlunun icra takibine itirazından vazgeçtiğine yönelik beyanları neticesinde Uyap sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazından vazgeçtiğine yönelik olarak icra takibine bildirim yapıldığının görülmesi üzerine, dosyanın bilirkişiden rapor düzenlenmeksizin iadesi istenmiştir.
İtirazın iptali davalarının konusunu, alacaklı tarafından aleyhinde başlatılan icra takibine karşı borçlu tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı oluşturmakta olup, dava açıldıktan sonra davalı borçlu tarafından icra takibinde yer alan ödeme emrine yönelik itirazdan vazgeçilmesi durumunda, davanın esası hakkında inceleme yapılmasını gerektirir durum ve koşulların mevcudiyetini sürdürdüğünden bahsetmek mümkün olmamakla birlikte, davanın konusuz kalması söz konusu olmaktadır.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hususunda genel açıklama yapılmasında yarar vardır.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28/11/1956 tarih ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Taraf vekillerinin 25/11/2021 tarihli duruşmadaki borçlunun icra takibine itirazından vazgeçtiğine yönelik beyanları ile davalı vekili tarafından icra dosyasına sunulan itirazdan vazgeçildiği beyanını haiz dilekçe çerçevesinde, davalının ödeme emrine karşı süresinde yapmış olduğu itirazdan vazgeçtiği ve bu doğrultuda davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, konusuz kalan dava açısından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun esastan sonuçlanmayan davada yargılama giderlerini düzenleyen 331. maddesinde davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir edeceği düzenlenmiştir.
Davalının, dava açıldıktan sonra yargılamanın devam ettiği sırada icra dosyasında yer alan ödeme emrine itirazından vazgeçmesi sonucunda, davacı alacaklının aleyhinde başlattığı icra takibinin haklılığını, kendisi tarafından ödeme emrine yönelik yapılan itirazın ise haksız olduğunu kabul ettiği dikkate alınarak, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri noktasında davanın açılması noktasında davacı tarafın haklılığı gözetilerek hüküm kurma yoluna gidilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak aslı, İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyası, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesi, hesap özeti, ekstreler, Karşıyaka … Noterliğinin 18/03/2019 tarih ve …yevmiye numaralı Kat İhtarnamesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 21/06/2021 havale tarihli raporu, davalı vekili tarafından İzmir … İcra Dairesinin …/… Esas sayılı icra dosyasına sunulan borçlunun itirazından vazgeçtiğine yönelik beyanlarını içerir dilekçesi, taraf vekillerinin duruşmalardaki beyanları ile sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusun uyuşmazlığın dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından davacı … Anonim Şirketi nezdinde kullanılan ve davalı …’ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı iddia edilen 28/08/2014 tarihli ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun müteselsil kefil davalı …’dan tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsili taleplerine ilişkin olduğu, davalının imza ve yazı itirazı üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan 21/06/2021 havale tarihli raporda inceleme konusu sözleşmede 1. Sayfa sağ alt tarafta ve müteselsil kefil/kefiller bölümünde … adına atılı imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunlu ve benzerlikler saptandığından, söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğunun mütalaa edildiği, her ne kadar dava konusu alacağın varlığı ve miktarı açısından dosya bankacılık alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş ise de, taraf vekillerinin 25/11/2021 tarihli duruşmadaki borçlunun icra takibine itirazından vazgeçtiğine yönelik beyanları neticesinde Uyap sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazından vazgeçtiğine yönelik olarak icra takibine bildirim yapıldığının görülmesi üzerine, dosyanın bilirkişiden rapor düzenlenmeksizin iadesinin istenildiği, yargılama devam ettiği sırada davalının ödeme emrine karşı süresinde yapmış olduğu itirazdan vazgeçtiği ve bu doğrultuda davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, açılan davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın konusuz kalması sebebiyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 38,50-TL elektronik tebligat, 133,00-TL tebligat, 986,45-TL posta masrafı, 54,40-TL peşin harç ve 54,40-TL başvurma harcı, 960,00-TL Adli Tıp Kurumu Fatura bedeli olmak üzere toplam 2.226,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 2.793,59-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/11/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.