Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/244 E. 2021/478 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/244 Esas
KARAR NO : 2021/478

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 14/06/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili …’ın, … Mahallesi … Güzelbahçe İzmir adresinde plastik, cam, metal, ağaç seramik üstüne baskı faaliyetiyle hizmet verdiğini, müvekkilinin söz konusu iş yerini 2017 yılında davalı …’dan “Makine Ve İnternet Sitesi Satış Sözleşmesi” ile satın aldığını, tarafların arasındaki sözleşmenin 7. maddesine göre; sözleşme bedelinin 72.000 USD olup bu bedelin altmış taksitle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin taksitlerin teminatı olarak altmış adet sıralı senet düzenleyerek davalıya verdiğini, tüm senetlere müvekkili davacı …’ın kefil olduğunu, tarafların dövize endeksli satış sözleşmesini akdettikleri 2017 yılının Mart ayında ortalama dolar kurunun 3,55-TL iken beklenmedik ve öngörülmeyecek şekilde kurun arttığını, ülkede yeni bir ekonomik krizin baş gösterdiğini, akabinde doların 7,00-TL’yi aşması nedeniyle, tarafların edimleri arasındaki dengenin, ilk olarak o tarihlerde bozulmaya başladığını, bu sürecin içerisinde devlet tarafından, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile döviz cinsinden ve dövize endeksli sözleşmeler için bir takım tedbirler alındığını, müvekkillerinin döviz kurunda yaşanan ve öngörülemeyen dalgalanmadan son derece etkilenip borçlarını ödemekte güçlük çektiklerini, yaşadıkları ekonomik sıkıntı nedeniyle davalılarla iletişme geçip borcu, müzakere yöntemiyle, günün değişen koşullarına uyarlamak istemişlerse de davalıların anlaşmaya hiçbir şekilde yanaşmamaları nedeniyle taksitleri borç alarak, mallarını satarak ödemeye devam ettiklerini, işletmenin hammaddesi olan pleksiyi, nakit sıkıntısı nedeniyle piyasanın çok üzerinde bir bedelle vadeli satın aldıklarını, döviz kurunun beklenmedik şekilde yükselişine karşı ekonomik savaş vererek işletmeyi ayakta tutmaya çalışırken, bu sefer de, 2019 yılının Aralık ayında Corona Virüsü hastalığının nüksettiğini, pandemi tedbirleri alındığını, dışarı çıkılmadığından, müvekkilinin faaliyet gösterdiği alandaki talep eğrisinin hızla düştüğünü, satışlarının durma noktasına geldiğini, bazı ithal ürünleri temin edemediğinden elindeki devam eden işler için ifa imkansızlığının doğduğunu ve hiç para kazanamaz hale geldiğini, müvekkillerinin yaptığı işte kullanılan pleksinin alış fiyatının 07/08/2017 yılındaki döviz kuru karşılığı 3,50-TL iken 2020 yılı Nisan ayında ürünün birim fiyatı döviz bazı karşılığında 6,93-TL olduğunu, şu an için hizmet verdiği sektördeki tüm işlerin durma noktasında olduğunu, en önemli hammadde olan pleksinin, Covid-19 ile mücadele kapsamında sağlık sektöründe kullanılmakta olduğundan malzemeye ulaşmanın son derece zor olduğunu, ayrıca ham maddenin fiyatının da her geçen gün yükseldiğini, müvekkillerinin verdikleri hizmette ifa imkansızlığı yaşamadıklarını, hizmet verdiği sektördeki imkansızlıkların zincirleme olarak borçların da ödenmesini imkansız hale getirdiğini, müvekkillerinin gelirindeki düşüşlerin mali tabloya da yansıdığını, sözleşmedeki edim ve karşı edim arasındaki dengenin olağanüstü şekilde bozulduğunu,” Emprevizyon Teorisi” gereği tarafların artık sözleşmeyle bağlı olmadıklarını, müvekkillerinin, senetlerle şahsi borç altına girdiklerini uyarlama taleplerinin haklılığının daha iyi anlaşılabilmesi açısından, satış sözleşmesine konu edilen malların, satış sırasındaki gerçek değerleri ile sözleşme değerlerinin karşılaştırılmasını talep edip, sözleşmeye konu edilen mal ve hakların bugünkü değerleri baz alınsa bile müvekkillerinin bu mal ve hakların bedellerini tam anlamıyla ödediği gerçeğinin ortaya çıkacacağını, başka bir ifadeyle, değişen olağanüstü ekonomik koşullar nedeniyle, taraflar arasındaki menfaat dengesinin bozulduğunu, müvekkilinin işini idame ettirmesi için bir takım ekonomik tedbirler alması ve sözleşmedeki ağır şartlara karşı, hukuki koruma talep etmesinin kaçınılmaz hale geldiğini, davalı …’nın, sözleşmede borcun teminatı olarak müvekkillerinin tarafından keşide edilen senetleri tahsil etmek amacıyla davalı …’a verdiğini, bu nedenle de müvekkili yetkili hamil …’ın hesabına muaccel olan senet borçlarını 15/02/2020 vade tarihli senet dahil eksiksiz ödediğini ve pandemiyle ilgili sıkı önlemler nedeniyle 2020 yılının nisan ayında, müvekkillerinin işlerinin bozulması nedeniyle 15/03/2020 vade tarihli senet borcunun yalnızca yarısını ödeyebildiklerini, bunun sonucu olarak da senet aslını iade alamadıklarını, akabinde 15/04/2020 ve 15/05/2020 tarihli senetlerin borcunu da müvekkillerinin vade gününde ödeyemediklerini, vadesi gelen ve ödeyemedikleri senet borçları nedeniyle cebri yollarına başvurulmasından tedirgin olduklarından, akrabalarından borç para temin ederek muaccel borçların tamamını “uyarlamaya ilişkin yasal haklarını saklı tutarak güçlükle ödenmiştir” ihtirazi kaydıyla 05/062020 tarihinde ödeyebildiklerini, davalı …’nın borca batık durumda olduğunu bildirmiş, taraflar arasındaki davaya konu sözleşmenin ve sözleşme bedelinin teminatı olarak davalıya verilen senet borçlarının bilirkişi marifetiyle tam ve kesin olarak belirlenmesi halinde arttırmak kaydıyla şimdilik 100 USD ‘nin senetlerin düzenlendiği 15/04/2017 tarihindeki döviz kuruna veya mahkemece takdir edilecek bir kura sabitlenerek uyarlanmasına, fazla ödenen miktarın bulunması halinde TBK’nun 61 ve devamı maddeleri gereğince iadesine veya borçtan mahsubuna, 15/03/20 vade tarihli senetten 15/05/2022 vade tarihli senete kadar olan tüm senetlerin cebri icraya konulması ve cirosunun tedbiren önlenmesi konusunda tedbir kapsamında senetlerin, yetkili hamilden celbiyle mahkeme kasasında saklanılması konusunda teminatsız, mümkün olmadığı takdirde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde yer alan gerçeği yansıtmayan, soyut ve hukuksal temelden yoksun iddia ve beyanları kabul etmediklerini, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, senetleri ciro yolu ile devir alan müvekkilinin adresinin Malkara olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin Malkara Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davanın müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri gereğince sözleşmenin yapıldığı andaki gibi aynen uygulanması gerektiğini, uyarlama şartlarının kanunda belirtilmiş olup davacı açısından bu şartların oluşmadığını, salgın vakalarının ticarete etkisinin gün geçtikçe azaldığını alınan önlemlerin gevşetildiğini, ticaretin hiçbir şekilde kısıtlanmadığını, devletin bir çok düşük faizli kredilerin verilmesinde etkili olup, çalışmayan iş yerlerinin işçilerinin maaşlarının ödenmesi konusunda ekonomik katkılarda bulunduğunu bir çok ekonomik istikrar paketinin açıklandığını, davacı tarafın aldığı ham maddeleri günlük usd kurundan alıp, yine satışını da usd kuruna güncelleme yaparak satması nedeniyle bir kur zararı bulunmadığını, karşılıklı edimler arasındaki dengenin sonradan şartların değişmesi halinde aşırı olarak bozulmadığını, bu davada zıtlık ilkesinin söz konusu olmadığını, Hakimin müdahalesi için sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olayların olağanüstü ve objektif nitelikte olması gerektiğini, değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olmasının zorunlu olduğunu uyarlama isteyen davacının fevkalade hal ve şartların ortaya çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemesi gerektiğini, fiyatların kur artışının üzerinde değişim gösterdiğini, davacının aşırı ifa güçlüğü yaşamasının kendi ticari fiillerinden gerçekleştiğini ve zararı bulunmadığını, senet bedellerinin güncel dolar kurundan aşağı miktara uyarlanmasının müvekkiline ekonomik olarak zarar vereceğini bildirmiş davanın yetkisizlik, usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmaya da katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, TBK’nun 138.maddesi uyarınca taraflar arasında düzenlenen, davacı tarafın öngöremediği ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü ekonomik ve sosyal gelişmeler nedeni ile ifanın aşırı ölçüde güçleştiği iddiasından kaynaklanan sözleşmenin uyarlanması istemine ilişkindir.
Davaya konu Makine Ve İnternet Sitesi Satış Sözleşmesi başlıklı 05/03/2017 tarihli sözleşmenin varlığı ve içeriği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşme ile davalılardan …, davacılardan …’a ödeme günü 15/06/2017 tarihinde başlayıp 15/05/2022 tarihinde sona eren aylık 1.200,00-TL bedelli altmış adet bonodan oluşan toplam 72.000,00-USD bedel karşılığında sözleşmenin ikinci maddesinde belirtilen makineler, muhtelif el aletleri, raf sistemleri ve işletme ile ilgili internet sitelerini satarak teslim etmiştir. Davalılardan …, davaya konu sözleşmenin tarafı olmayıp sözleşme gereği keşide edilen senetleri ciro ile devralan kişidir. Yine davacılardan …’ın, sözleşmede taraf olmamasına rağmen senetlerde kefil sıfatı ile imzası bulunmaktadır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar nispi ticari davalar ve yalnız bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruptan oluşur.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın yasal düzenlemelerce ticari sayılan davalardır. Bu davalar TTK’nun 4(1), Kooperatifler Kanununun 99, İİK’nun 154, Finansal Kiralama Kanununun 31, Ticari İşletme Lehine Kanununun 22. Maddelerinde sayılmış olup, bu nitelikteki davaların mutlak ticari dava sayılabilmesi için ilgili özel kanunlarda nitelendirilmesi ya da TTK’nun 4(1) maddesinde sayılmış olması yeterlidir.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili ve tarafların tacir olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. Uyuşmazlığın nispi ticari dava sayılabilmesi için bu iki koşulun birlikte varlığı zorunludur.
Üçüncü grup ticari davalar yalnız bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirilen havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bu davalar TTK’daki yasal düzenleme gereği uyuşmazlığını bir yanı tacir olmasa dahi bir yanının tacir olması halinde ticari dava sayılmıştır.
Uyuşmazlık konusu alacak, kambiyo senedi niteliğindeki bonolara bağlanmış olsa da, taraflar arasındaki temel hukuki ilişki; 05/03/2017 tarihli Makine Ve İnternet Sitesi Satış Sözleşmesinden kaynaklanan makine ve internet sitesi satışına ilişkindir. Davacı … ile …’nın sözleşmenin tarafları olması yanında davacı …’ın sözleşme gereği düzenlenen bonoların kefili, davalı …’ın ise bonoları ciro yolu ile temlik alan olması nedeniyle bu temel ilişki davanın tüm tarafları yönünden geçerli olup davaya konu bonolar kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içeren nitelikte kıymetli evrak olmayıp sözleşme gereğince davacı …’ın sözleşmedeki bedel yükümlülüğünü yerine getirmek üzere ve davalı … tarafından satılan ürünler karşılığı olarak düzenlenmiş senetlerdir. Bir başka deyişle uyuşmazlık konusu; sözleşme gereğince düzenlenen bonolar değil, sözleşmede kararlaştırılan ve bonolara bağlanan bedelin uyarlanmasıdır.
Uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinin bulunmaması nedeniyle nispi ticari dava niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu amaçla tarafların tacir olup olmadıkları ve uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmış, davacı ve davalıların ticaret odası ve tacir kayıtlarının bulunmadığı, yalnız davacı …’ın Esnaf Odasına kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında Vergi Dairesinden alınan yazı ile davalılardan …’ın dava tarihinden önce motorlu araçlar imalatına ilişkin mükellefiyet kaydının bulunmasına rağmen davadan önce sona erdiği, davalı …’nın dava tarihinden önce dava dışı bir şirketin müdürü iken 31/12/2017 tarihinde vergi mükellefiyetinin sona erdiği, davacı …’ın 05/03/2007 tarihinde işe başlayıp plastik, cam, metal, ağaç ve seramik üstüne baskı hizmetleri ve radyo, tv, posta yoluyla veya internet üzerinden yapılan perakende ticareti faaliyeti nedeniyle mükellef olduğu, işletme hesabı esasına göre vergi yükümlüsü olduğu, 2019 yılı itibariyle 150.258,00-TL mal alımı yaptığı, 250.487,00-TL hasılat elde ettiği belirlenmiştir.
Satışa konu makine ve el aletlerinin niteliği ile işin plastik, cam, metal, ağaç, seramik üstüne baskı faaliyetiyle ilgili olması karşısında işletmenin, iş yeri sahibinin ağırlıklı olarak emeğine ihtiyaç duyan ve imalat yapılan niteliği ile ürünlerin radyo, tv, posta yoluyla veya internet üzerinden perakende olarak satışı birlikte değerlendirildiğinde davacı …’a ait işletmenin bir esnaf işletmesi olduğu, buna bağlı olarak davacı … ile makineler ve internet sitesinin satışını yapan …’nın esnaf oldukları anlaşılmaktadır. Nitekim tarafların dördünün de tacir ve ticaret odasına kayıtlı olmadıkları belirlenmiştir. Bunun yanında davacı …’ın 2019 yılı rakamlarıyla alış ve satışa ilişkin miktarları esnaflık ölçütleri içindedir. Ayrıca tüm tarafların dava tarihi itibariyle tacir olduklarına dair bir delil ile bilgi toplanmadığı gibi davalı …’nın dava tarihinden daha önce sona eren bir şirketin müdürlüğünü yapmış olması nedeniyle tacir sayılması da mümkün değildir.
Toplanan tüm deliller ile tarafların tacir olmadığı gibi davacı …’ın Esnaf Odasına kayıtlı olması yanında işletmesinin esnaf işletmesi niteliğinde bulunması, davaya dayanak satış sözleşmesine konu makine ve aletlerin esnaf işletmesine ait eşyalar olup davalı …’nın dava tarihinde adına kayıtlı bir ticari işletmesinin bulunmadığı gibi satışa konu eşyaların niteliği göz önünde tutulduğunda davacı … gibi esnaf sayılması gerektiği, tarafların tacir oldukları ve uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olduğuna dair dosyaya hiçbir delil sunmadıkları birlikte değerlendirildiğinde mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmayan uyuşmazlığın çözüm yerinin mahkememiz olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, 6335 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun ikinci maddesi ile değişik TTK’nun 5(1) maddesi gereğince ticaret mahkemesi ticari nitelikli davalara ve çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlendirilmiş olup, buna göre Asliye Ticaret Mahkemesi ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde çözülmesinin zorunlu olup mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla, görevin dava şartlarından olması nedeniyle HMK’nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle;
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Davacılar vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’nın yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2021

Başkan …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Üye …
e -imzalıdır

Katip …
e -imzalıdır