Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/206 E. 2021/633 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/206
KARAR NO : 2021/633

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 14/04/2020
KARAR TARİHİ : 09/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … işletmesinin sahibi olduğunu, müvekkili tarafından Aralık/2017-Nisan/2018 dönemleri arasında davalının …nde yer alan şantiyesindeki işçilerine yemek verdiğini, verilen hizmet nedeniyle 110.731,05-TL alacaklı olduğunu, bu alacağa karşı davalının 84.143,73-TL toplam bedelli iki adet çek verdiğini ve 8.569,95-TL’de EFT yaptığını, kalan bakiye alacağı olan 17.017,37-TL’nin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığının, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptalin ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın tacir olmadığını, işletmesinin ticari işletme olmadığını bu nedenle mahkemenin görevli olmadığını, davalı firmanın şirket merkezinin İstanbul olması nedeniyle davanın İstanbul mahkemelerinde açılması gerektiğini, ayrıca davacının dava dilekçesinde belirttiği faturalardan müvekkilinin haberdar olmadığını, müvekkilinin herhangi bir fatura gönderilmediğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, takipte borç sebebinin açıkça belirtilmediğin belirterek davanın reddine ve % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası,
3-Davacıya ait vergi sicil, ticaret sicil ve esnaf sicil kayıtları,
4-Davacıya ait ticari defter ve belgeler,
5-Davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler,
6-Talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/03/2021 tarihli raporu,
7-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 25/08/2021 tarihli raporu,
8-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan dava, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi çerçevesinde davacı tarafça davalı şirkete verilen hizmet bedelinden davalı şirket tarafından ödenen bedelin mahsubu neticesinde bakiye hizmet bedelinin davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklısının davacı … olduğu, borçlunun davalı … Anonim Şirketi olduğu 18.017,37-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın re’sen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine cari hesap ekstresi, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davalı şirkete ait BA/BS formları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen cari hesaptan kaynaklı olarak davacının davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 08/03/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacının tabldot yemek servisi işi ile iştigal ettiği, davalının, … … Sokak … Ada … Parsel …/İZMİR adresindeki şantiyesinde çalışan personelleri için davacıdan yemek hizmeti aldığı iddiasıyla ticari İlişkilerinin başladığı, davacı tarafından, ilk faturanın 07.12.2017 tarihli, … seri ve sıra numaralı “tabldot ve kahvaltı” açıklaması ile KDV dahil 1.053,81-TL tutarındaki fatura ile ticari ilişkinin devam ettiği, ancak 06.07.2017 tarihinde, davalı tarafından davacıya 8.569,95-TL tutarında havale yapılmak suretiyle ticari ilişkinin sona erdiği ve bu tarih itibariyle aralarında 18.017,37-TL tutarında farkın oluştuğu, davacı ile davalı arasında uyuşmazlığın ortaya çıkan bu farktan kaynaklandığı, taraflar arasındaki anlaşmazlık konusunun, davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunan ve davacı tarafından kesilen 6 adet fatura davalının ticari defterlerine işlenmediği için 18.017,37-TL tutarında farkın ortaya çıkmasına neden olduğunu, ilgili faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri dosyada mevcut olmadığı için faturaya konu malların davalıya teslim edilip edilmediği belirlenemediğini mütalaa etmiştir.
Talimat cevabının gelmesi ve talimat mahkemesi aracılığıyla alınan bilirkişi raporu karşı itiraz süresinin sona ermesi akabinde dosyanın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdii ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, dava dilekçesine cari hesap ekstresi, taraflara ait ticaret sicil kayıtları, taraflara ait vergi sicil kayıtları, davalı şirkete ait BA/BS formları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek; davacıya ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadığı, davacıya ait ticari defter ve belgelerin onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, taraflara ait ticari defter ve belgelerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebeplerden kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen cari hesaptan kaynaklı olarak davacının davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı var ise miktarı, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek talimat dosyası ve içeriğindeki bilirkişi raporu da gözetilmek suretiyle düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 25/08/2021 havale tarihli raporunda sonuç olarak, taraflar arasındaki ihtilafın 2018 yılına ilişkin olduğunu, davacı tarafından tanzim edilen 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin irsaliyelerin incelenmesi neticesinde irsaliyelerde fatura numaralarının bulunmadığını, irsaliyelerin alt köşelerinde bulunan irsaliye içeriği mal/hizmeti teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğunu, irsaliyelere kaşe basılmadığını, ancak davacı kayıtlarına göre davacının 17/01/2020 takip tarihi itibariyle davalı şirketten toplamda 18.017,37-TL alacağının olduğunu mütalaa etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunundaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesinde; ”(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, davacı tarafından tanzim edilerek icra takibine konu edilen faturaların davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerde yer almadığı, davalının ticari defter ve belgeleri kapsamında davacının herhangi bir alacağının gözükmediği, davacıya ait ticari defter ve belgelerde ise bahse konu faturaların işlenmiş olduğu, davacının ticari defter ve belgelerine göre davalıdan fatura bedelleri mukabilinde 18.017,37-TL alacağının gözüktüğü tespit edilmiş olup, tarafların ticari defter ve belgelerinin birbirini doğrulamaması ile birlikte irsaliyeli faturalarda herhangi bir kaşe ve imzanın yer almadığı da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu edilen ve herkes tarafından istenilen her zamanda yine istenildiği gibi düzenlenme imkanı bulunan faturalara dayanak hizmetin verildiğinin davacı tarafça usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispat edilemediği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, davacıya ait vergi sicil, ticaret sicil ve esnaf sicil kayıtları, talimat mahkemesine sunulan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/03/2021 tarihli raporu, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 25/08/2021 tarihli raporu, ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ttaraflar arasındaki hizmet ilişkisi çerçevesinde davacı tarafça davalı şirkete verilen hizmet bedelinden davalı şirket tarafından ödenen bedelin mahsubu neticesinde bakiye hizmet bedelinin davalı şirketten tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine davalı şirket tarafından süresinde yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili talebine ilişkin olduğu, İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin davalı şirket aleyhinde 18.017,37-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, davalı şirkete ait ticari defter ve belgeleri inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 08/03/2021 havale tarihli raporunda davacının tabldot yemek servisi işi ile iştigal ettiği, davalının, … … Sokak … Ada … Parsel …/İZMİR adresindeki şantiyesinde çalışan personelleri için davacıdan yemek hizmeti aldığı iddiasıyla ticari İlişkilerinin başladığı, davacı tarafından, ilk faturanın 07.12.2017 tarihli, … seri ve sıra numaralı “tabldot ve kahvaltı” açıklaması ile KDV dahil 1.053,81-TL tutarındaki fatura ile ticari ilişkinin devam ettiği, ancak 06.07.2017 tarihinde, davalı tarafından davacıya 8.569,95-TL tutarında havale yapılmak suretiyle ticari ilişkinin sona erdiği ve bu tarih itibariyle aralarında 18.017,37-TL tutarında farkın oluştuğu, davacı ile davalı arasında uyuşmazlığın ortaya çıkan bu farktan kaynaklandığı, taraflar arasındaki anlaşmazlık konusunun, davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunan ve davacı tarafından kesilen 6 adet fatura davalının ticari defterlerine işlenmediği için 18.017,37-TL tutarında farkın ortaya çıkmasına neden olduğunu, ilgili faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri dosyada mevcut olmadığı için faturaya konu malların davalıya teslim edilip edilmediği belirlenemediğini mütalaa ettiği, davacının ticari defter ve belgelerini inceleyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin ise 25/08/2021 havale tarihli raporunda taraflar arasındaki ihtilafın 2018 yılına ilişkin olduğunu, davacı tarafından tanzim edilen 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin irsaliyelerin incelenmesi neticesinde irsaliyelerde fatura numaralarının bulunmadığını, irsaliyelerin alt köşelerinde bulunan irsaliye içeriği mal/hizmeti teslim eden ve teslim alan kısımlarının boş olduğunu, irsaliyelere kaşe basılmadığını, ancak davacı kayıtlarına göre davacının 17/01/2020 takip tarihi itibariyle davalı şirketten toplamda 18.017,37-TL alacağının olduğunu mütalaa ettiği, her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, davacı tarafından tanzim edilerek icra takibine konu edilen faturaların davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerde yer almadığı, davalının ticari defter ve belgeleri kapsamında davacının herhangi bir alacağının gözükmediği, davacıya ait ticari defter ve belgelerde ise bahse konu faturaların işlenmiş olduğu, davacının ticari defter ve belgelerine göre davalıdan fatura bedelleri mukabilinde 18.017,37-TL alacağının gözüktüğü tespit edilmiş olup, tarafların ticari defter ve belgelerinin birbirini doğrulamaması ile birlikte irsaliyeli faturalarda herhangi bir kaşe ve imzanın yer almadığı da göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu faturalara dayanak hizmetin verildiğinin davacı tarafça usulüne uygun deliller vasıtasıyla ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı tarafça ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 217,61-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 158,31-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulden anlatıldı.09/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır