Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/152 E. 2022/770 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/152 Esas
KARAR NO : 2022/770

DAVA : TTK’nun 630(2) ve 636(3).Maddeleri Uyarınca, Haklı Sebep İddiası İle Şirketin Feshi ve Tasfiyesi ile Şirket Müdürlerinin Azli İstemli,
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan; TTK’nun 630(2) ve 636(3).Maddeleri Uyarınca, Haklı Sebep İddiası İle Şirketin Feshi ve Tasfiyesi ile Şirket Müdürlerinin Azli İstemli davanın, yapılan açık yargılaması sonunda:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar ile davalılardan … ve …’nun, … Yapı Ürünleri Tic. Ltd. Ştinin ortakları olup, şirketin 12.04.2004 tarihinde, İzmir Ticaret Sicili’ne tescil edildiğini, şirketin kuruluşundan itibaren 05.11.2012 tarihine kadar davalılar … ve …’nun, şirketin münferiden temsile yetkili olmalarına rağmen, şirketin ekonomik durumunun iyiye gitmemesi ve temsil konusunda yaşanan ciddi sıkıntılar nedeniyle, 19.12.2013 tarihinden itibaren, şirketin herbir ortağının, 5 yıl süreyle ve içlerinden herhangi ikisinin birlikte imzası ile şirketi temsile mezun kılındıklarını, davalılardan … ve …’nun, Manisa Ticaret siciline kayıtlı davalı «… Kontrol sistemleri San. Tic. Ltd. Şti.» unvanlı şirketi … tarihinde kurarak tescil ettirdiklerini, davalı ortaklar … ve …’nun, eşleri olan diğer davalılar … ve … ile birlikte bir plan dahilinde ve fikir birliği içinde hareket ederek, birçok kez, ortaklığın gereklerinden olan karşılıklı güven ilişkisine aykırı faaliyetlerde bulunmak suretiyle … Yapı Ürünleri….Şti’ni kuruluşundan itibaren ve dolayısıyla davacıları zarara uğrattıklarını, davalı … ve …’nun, … Yapı Ürünleri….Şti’nin Garanti Bankası Alsancak Şubesi nezdindeki (IBAN: …) hesap bilgilerinden davacıların haberdar olmalarını ve işlem yapmalarını engelledikten sonra, … Yapı Ürünleri….Şirketi ile davalı ….Şirketi arasında hiçbir ticari ilişki bulunmamasına rağmen, davalı …..Şirketi tarafından … Yapı Ürünleri….Şti’ne kesilen tamamen uydurma 85.432,29 TL bedelli faturanın, şirket defterlerine işlenmesini ve fatura bedelinin … Yapı Ürünleri….Şirketi hesabından ….. Şti’nin hesabına aktarılmasını sağladıklarını, beş yıllık zamanaşımı süresi nedeniyle, bu konunun davaya doğrudan konu edilemediğini, bu konu ile ilgili müvekkillerinin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, bunun yanında … Yapı Ürünleri…Şti. adına …/… TPE, «…-…» ve …/… TPE tescilli «…» kelime markalarını, 11.07.2014 tarihli Marka Devir Sözleşmesi ile, ….Şti.’ne devrettiklerini, bu devir işlemi ile ilgili olarak İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında açtıkları davada …/… karar sayılı ile verilen kararla markaların yeniden önceki sahibi olan şirket adına kaydedilmesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, kararın gerekçesinde davalıların, bir plan dahilinde ve fikir birliği içinde hareket etmiş oldukları tespitine yer verildiğini, ayrıca … unvanlı Alman menşeli şirket tarafından, aradaki ticari ilişki nedeniyle, … Yapı..Şti.ne ait banka hesabına gönderilen euro cinsinden paraları, tamamen uydurma bir borcun tahsilini teminen, Manisa 3. İcra Müdürlüğü’nün …./… sayılı takip dosyası üzerinden başlattıkları icra takibi yoluyla ….Şti. hesabına toplamda 96.076,00 TL geçirdiklerini, icra dosyasındaki ödeme emrinde asıl alacağın bedeli, dayanak belgeleri ve faiz dönemlerinin belli olmaması nedeni ile takibin uydurma olduğunun açıkça anlaşılır olduğu, bu işlemle ilgili arabuluculuk sürecinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle ek bir dava ile bu konudaki taleplerinin ileri süreceklerini, şimdilik belirtmekle yetindiklerini, ….Şti’nin, … Yapı… Şti ile aynı iştigal konusunda faaliyet göstermeleri ve davalılarca yapılan işlemler nedeniyle davalıların, fikir birliği ve bir plan dahilinde hareket etmelerine bağlı olarak davalılar … ve … yönünden TTK’nun 553.maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen sorumsuzluk hallerinin uygulannmasının söz konusu olmadığını bildirmiş, davalılar … ve …’nun şirketi temsil ve idare yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla kaldırılmasına, … Yapı…Şti’nin haklı nedenle feshine ve tasfiyesine, kabul edilmediği takdirde davalı ortaklar … ve …’nun ortaklıktan çıkarılmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11.03.2022 tarihli ıslah dilekçesinde dava dilekçesindeki bir nolu taleplerinin davalılar … ve …’nun şirket müdürlüğünden azli olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmamışlar, davalı … ve … vekili ile davalıl … ve davalı … yasal süreden sonra sundukları açıklamalarını içerir dilekçelerde; davacı …’nın eşinin müdür olarak atanması nedeniyle sorunların başladığını, …’nın görevi nedeniyle şirketi zarara sokan işlemler yaptığını, tarafların ortak olduğu … Yapı… Şti’nin, davacı …’nın oğluna ait …Şti. ile yaptığı … Yapı…Şirketi’ni zarara sokan işlemlerde, davacı …’in imzasının bulunduğunu, adı geçen yabancı şirket ile … Yapı…Şirketi arasında Almanya da görülen davaların, davalılar … ve … tarafından takip edilip, … Yapı…Şirketi lehine kazanıldığını, bu nedenle gönderilen paraların dava ile ilgili masraflar olması nedeniyle ….Şirketi’ne aktarıldığını, davacılar ile müdür …’nın, … Yapı….Şirketi’nin temsil yetkilerini kötüye kullandıklarını bildirmişler, davalı … ve … vekili davanın reddine, davalılar … ve davalı … feshi istenilen şirkette ortaklıklarının bulunmaması nedeniyle haklarında açılan davanın husumetten ve taraf olmamaları nedeni ile dava şartı yokluğu nedeniyle ve esastan reddine, karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; TTK’nun 636(3)maddesi uyarınca, haklı sebep iddiasıyla davalı şirketin, feshi ve tasfiyesi, bu talep kabul edilmediği takdirde şirket ortakları davalılar … ve …’nun ortaklıktan çıkarılması suretiyle çözüm bulunması, yapılan kısmi ıslahla TTK’nun 630(2)maddesi uyarınca, şirket müdürleri davalılar … ve …’nun müdürlük görevlerinden azli istemine ilişkindir.
Her ne kadar şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davanın, şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, bu konuda şirket ortakları ve yetkililerine husumet yöneltilmesi gerekmemesine rağmen, feshi ve tasfiyesi talep edilen … Yapı…Şirketi’ne husumet yöneltilmemesine rağmen davacılar ile davalılar … ve …’nun, … Yapı….Şirketi’nin ortakları olup, tüm ortakların davacı ve davalı sıfatıyla taraf oldukları, yerleşmiş Yargıtay kararları gereği tüm ortakların taraf olduğu şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davalarda, taraf teşkilinin sağlanmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak şirketin feshi ve tasfiyesi istemli dava yönünden taraf teşkilinin varlığı, mahkememizce kabul edilmiş, bu talebe yönelik davanın usul ve esas yönünden yargılaması yapılmıştır.
Dava dilekçesinde şirketin feshi ve tasfiyesi yönünden davalılar …, … ve ….Şirketi’ne husumet yöneltilmiş ise de, fesih ve tasfiye istemli davalarda, davanın şirkete veya tüm ortaklara yöneltilmesinin gerekli ve yeterli olması karşısında, şirket ortağı sıfatı bulunmayan adı geçen davalıların buna bağlı olarak taraf sıfatlarının bulunmadığı ve davalılara husumet düşmediği dikkate alınarak davalılar …, … ve ….Şirketi’ne yönelik davanın, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça, yapılan ıslahla, davalılar … ve … hakkında şirket müdürlüğünden azli talep edilmiş ise de, adı geçen davalıların şirket müdürlüğüne ilişkin yetkilerinin dava tarihinden önce 19.12.2018 tarihinde sona erdiği, bu tarihten sonra şirketin temsil ve ilzamı konusunda yetkili müdür veya müdürler atanmamış ise de, süresi sona eren şirket müdürlerinin görevlerinin süre sonunda sona erip, dava tarihi itibari ile devam etmediği, buna bağlı olarak davalıların iptaline karar verilebilecek şirket müdürlüğü görevlerinin varlığının dava tarihi itibari ile bulunmadığı, şirket ortaklarının kanunun verdiği haklar çerçevesinde, şirket müdürü veya müdürleri atanması konusunda yasal haklarını kullanmalarının mümkün olup, davacıların dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı, hukuki yararın dava şartı olup, mahkeme tarafından davanın her aşamasında resen gözetilmesinin zorunlu bulunduğu birlikte değerlendirildiğinde, davacıların ıslaha dayalı bu talepleri konusunda usul ve esastan yargılama yapılmamış, hukuki yararın yokluğuna bağlı olarak HMK’nun 114(1)/h maddesini yollaması ile HMK115(2)maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Ticaret sicil kayıt örneğinden; limited şirket niteliğindeki davalı şirketin, eşit paylarla dört ortaklı olup, ortaklarının davacılar ile davalılar … ve … oldukları, son olarak 19.12.2013 tarihinde başlayan süre ile tüm ortakların şirketi müştereken temsile yetkili olarak atandıkları ve temsil yetkilerinin 19.12.2018 tarihinde sona erdiği, bu tarihten sonra olağan ve olağan üstü genel kurul toplantısı yapılmadığı ve şirket yöneticisi seçilmediği görülmüştür.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında, davalı …’nun dava dışı … hakkında iş yeri dokunulmazlığını ihlal, bina içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçlamasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu, 13.10.2014 tarihli kararla şüphelinin şirket ortağı davacı …
‘nın eşi olup, şirkete ait işyerine girme ve şirket hesaplarını inceleme yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu karar üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında davacı … ile dava dışı …’nın davalı … hakkında iftira suçlamasıyla şikayette bulunduğu, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04.11.2014 tarihli kararı ile atılı suça ilişkin yasal unsurların oluşmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın, karara ilişkin yapılan itirazın reddine karar verilmesi ile birlikte kesinleştiği görülmüştür.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında, davacıların, gerçek kişi davalılar hakkında güveni kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık suçlamaları ile şikayetçi oldukları, 18.10.2016 tarihli kararla taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yapılan itirazın reddedilmesi ile birlikte kararın kesinleştiği görülmüştür.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… soruşturma sayılı dosyasında, davacılar, … Yapı… Şirketi’nin muhasebecisi … hakkında, görevi kötüye kullanma suçlamasıyla 16.11.2021 tarihinde şikayetçi oldukları, soruşturmanın devam ettiği görülmüştür.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında, davacılar, mahkememizdeki davada, davalı olan tüm davalı taraflar hakkında, hileli yollarla … Yapı…Şirketi’ne ait paraların ….Şirketi’ne aktarıldığı iddiası ile, 17.656,00-Euro tutarındaki şirket zararının tahsili iddiası ile 17.06.2022 tarihinde dava açtıkları, dosyanın halen derdest olduğu, gelen belge örnekleri ile belirlenmiştir.
Manisa 3. İcra Müdürlüğü’nün …./… sayılı icra dosyasında, davalı …Şirketi tarafından, … Yapı…Şirketi hakkında, 75.776,16-TL alacak ile işlemiş faizinin tahsili amacıyla ilamsız takip yolu ile 27.08.2019 tarihinde takip yapılmış, borcun sebebi olarak takip talebine ekli borç dekontlarına dayanılmış, takibe konu alacağın ödenmesi ile icra dosyası kapatılmıştır.
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında, davacıların, davalılar hakkında marka devir sözleşmesinin iptali istemi ile 19.09.2014 tarihinde dava açtıkları, yapılan yargılama sonunda 10.09.2015 tarih ve …/… karar sayılı ilamla davanın kabulüne, … Yapı…Şirketi’ne ait markaların ….Şirketi’ne devrine ilişkin devir sözleşmelerinin iptaline karar verildiği, kararın temyizi sonrasında Yargıtay tarafından onanması ile 06.05.2019 tarihinde kesinleştiği, kararın gerekçesinde; marka devrinin şeklen geçerli biçimde gerçekleştirilen şirket temsilcilerinin eyleminin iyi niyetle bağdaşmadığı, marka değerinde gösterilen bedellerin gerçeği yansıtmadığı, satıcı ve alıcıların bir plan dahilinde hareket ettikleri, davacı şirket ve diğer ortakların zararına ve onların bilgisi haricinde davrandıkları, sonradan kurulan ortakları ve yetkilileri, akrabaları olan aynı kılavuz sözcüğü taşıyan şirkete yapılan marka değerinin hukuka uygun olmadığına ilişkin gerekçelere dayanıldığı görülmüştür.
Bildirilen tüm deliller toplandıktan sonra … Yapı..Şirketi ile ….Şirketi’ne ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen gerekçeli ve hükme elverişli nitelikteki raporda ve ek raporda; … Yapı..Şirketi’nin 2013, 2014, 2015, 2017 ve 2018 yıllarında kar ettiği, 2016 ile 2019 yılında zarar ettiği beyanında bulunduğu, ortaklarının şirkete borç kaydının bulunmadığı, ….Şirketi’nin defterlerinde … Yapı…Şirketi’nden 6.776,17-TL tutarında alacaklı olduğunun görülmesine rağmen … Yapı…Şirketi’nin defterlerinde borç kaydının bulunmadığı, incelenen defter ve belgelere göre davalılar … ve …’nun yetkilerini, davacıları ve şirketi zarara uğrattıkları konusunda bir görüş oluşturmadığının bildirildiği görülmüştür.
TTK’nun 636(3)maddesinde; haklı sebeplerin varlığında her ortağın, mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin istem yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir bir diğer çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Davacı tarafça, dava dilekçesinde haklı sebep olarak dile getirilen iddialar, gerek yasal süre içerisinde cevap dilekçesinin sunulmaması, gerekse inkara yönelik açıklamaları içerir dilekçelerin sunulması nedeniyle, davalılarca inkar edilmiştir. Davanın, davalı … ve … hakkındaki şirket müdürlüklerinden azli talebi dışında … Yapı…Şirketi’nin feshi ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde dile getirilen haklı sebeplerin varlığı iddiasından kaynaklanması nedeniyle, davacı tarafın dinlenmesini talep ettiği tanıklar için gider avansını kesin süre içinde yatırmamış olması nedeniyle, tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmiş sayılmasıyla birlikte, taraflarca sunulan ve bildirilip ve mahkememizce toplanan tüm deliller ile özellikle davalı şirket ile dava dışı … Yapı…Şirketi’ne ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
Davacı tarafça, şirketin feshi için haklı sebep olarak; davalı şirket ortakları … ve …’nun, davalı olan eşleri … ve davalı … ile birlikte fikir birliği ve bir plan dahilinde hareket ederek, uydurma takipler yaptıkları, tarafların ortağı olduğu … Yapı…Şirketi ile aynı alanında faaliyet gösteren ve davalı … ve … tarafından kurulan ….Şirketi’ne haksız ve usulsüz para aktardıkları, … Yapı…Şirketi adına tescilli markalarının ….Şirketi’ne kötü niyetli şekilde devredildiği, … Yapı…Şirketi’nin ve davacıların yapılan işlemlerle zarara uğratıldığı, bu işlemlere bağlı olarak ortaklar arasında güvenin kalmadığı iddialarına dayanılmıştır.
Şirketin feshi konusunda, nelerin haklı sebep olduğu kanunda tanımlanmamış ve belirtilmemiştir. Buna göre; her somut olayın özelliğine göre, iddia edilen sebeplerin haklı sebep oluşturup oluşturmadığı ve varlığı, hakim tarafından takdir edilecektir. Haklı sebebin şirketin devam etmesini çekilmez bir hale getiren ve şirket ilişkisini sona erdirmeyi gerektiren bir olgu olması zorunludur. Haklı sebepler, objektif sebepler olabileceği gibi subjektif sebeplerde olabilir. Öğretide ve uygulamada; şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüt etmesi gibi sebepler, haklı sebepler olarak kabul edilmektedir. Haklı nedene dayalı olarak dava açan ortağın ve ortakların, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında, kendi eylem ve işlemleri ile katkıda bulunmaması, bir başka deyişle haklı nedenlerin, davacılar dışındaki ortak ve ortaklardan kaynaklanması gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, ticaret sicil kayıt örnekleri ile her ne kadar … Yapı…Şirketi’ne ait defter ve kayıtların bir bölümüne güçlükle ulaşılabilmiş olsa da ve bilirkişi rapor ve ek raporlarının davanın niteliğine göre kapsamlı, ayrıntılı, yeterli ve hükme elverişli niteliği bulunmasa da, bilirkişi rapor ve ek raporunda yapılan tespit ve değerlendirmelerle birlikte, özellikle dosyada toplanan tüm delillerin birlikte hükme elverişli olduğu dikkate alınarak, bir başka bilirkişi heyetinden rapor alınması veya ek rapor alınmasının uyuşmazlığın çözümü yönünden gerekmediği, toplanan tüm delillerle; feshi ve tasfiyesi talep edilen dava dışı … Yapı….Şirketi’nin, … tarihinde tescil edildiği, 19.12.2013 tarihine kadar davalı ortaklar … ve …’ün, şirketin temsilcileri olmalarına rağmen, bu tarihten itibaren 5 yıl süre ile tüm ortakların, şirketi temsille müşterek iki imza ile yetkilendirildikleri, şirketin davalı ortakları … ve …’ün eşleri davalılar … ve …’nun aynı alanda faaliyet gösteren ….Şirketi’ni kurarak … tarihinde tescil ettirdikleri, davalılar … ve …’ün, rayice aykırı bedellerle … Yapı…Şirketi’ne ait markaları, 11/07/2014 tarihinde ….Şirketi’ne devrettikleri, davacıların buna ilişkin devir sözleşmesinin iptali için İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında açtıkları davanın, kabul edilerek devir sözleşmelerinin iptaline ilişkin verilen kararın, Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, kararın gerekçesinde; marka devrinin şeklen geçerli biçimde gerçekleştirilen şirket temsilcilerinin eyleminin iyi niyetle bağdaşmadığı, marka değerinde gösterilen bedellerin gerçeği yansıtmadığı, satıcı ve alıcıların bir plan dahilinde hareket ettikleri, davacı şirket ve diğer ortakların zararına ve onların bilgisi haricinde davrandıkları, sonradan kurulan ortakları ve yetkilileri, akrabaları olan aynı kılavuz sözcüğü taşıyan şirkete yapılan marka devrinin hukuka uygun olmadığının belirtildiği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/…, …/… ve …/… soruşturma sayılı dosyalarında şirket ortaklarının birbirleri hakkında, şirket iş ve işlemleri ile ilgili olarak suç duyurusunda bulundukları, soruşturmalar, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanmış olsa da, bu soruşturmaların taraflar arasında 2013 yılında başlayan anlaşmazlıkların 2014 yılında husumete dönüştüğünün açık delili olduğu, 2021 yılında davacıların şirket muhasebecisi … hakkında dahi suç duyurusunda bulundukları, bunun yanında İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında, davacıların, mahkememizdeki davada, davalı olan tüm davalılar hakkında, … Yapı…Şirketi’ne ait paraların hileli yollarla …..Şirketi’ne aktarıldığı iddiası ile, 17.656,00 Euro tutarındaki şirket zararının tahsili amacıyla 17.06.2022 tarihinde dava açtıkları, taraflar arasındaki anlaşmazlığın 2013 yılından itibaren dava tarihi itibari ile devam ettiği gibi, davadan sonrada süre geldiği, her ne kadar davalılar tarafından yasal cevap süresi içerisinde cevap dilekçelerinin sunulmamış olması nedeni ile cevap dilekçelerinde dile getirilen ve özellikle davacı …’nın eşinin, oğluna ait yabancı şirket lehine ve … Yapı…Şirketi’ni zararlandırıcı işlemler yapıldığı iddiasının, yargılama konusu yapılmasının mümkün bulunmaması yanında bu iddialara ilişkin olarak yabancı ülkede davaların görülüp, masrafların davalı ortakların eşleri tarafından yapılmış olması iddiasına bağlı olarak, … Yapı… Şirketi’nden, …. Şirketi’nden para transferlerinin yapıldığı, bu transferlerin haksız olduğu iddiası ile şirket adına tahsili için davacılar tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… esas sayılı dosyasında dava açıldığı, davacı ve davalı ortakların bu işlemler yönünden de anlaşmazlık içinde oldukları, anlaşmazlığın bu davanın açılmasından sonra da devam ettiği, davalı ortaklar tarafından …’nın eşinin işlemleri ile ilgili geçmişte bir dava açılmadığı, şirketin 2019 yılında önemli miktarda zarar ettiği, şirket muhasebecisinin beyanına göre, şirketin gayri faal hale geldiği, ortaklık yapısı, ortakların payı ve husumete ilişkin tarafların, duruşu birlikte değerlendirildiğinde, şirketin faaliyet amacını gerçekleştirmesinin, bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik karar alınmasının ortaklar arasındaki husumet nedeniyle ortakların bir araya gelmesinin mümkün bulunmadığı, 19.12.2018 tarihinde müdürlük görevleri sona eren tüm ortakların, bu tarihten itibaren bir genel kurul toplantısı yapamamaları ve şirketi temsille görevli bir müdür seçememelerinin bu gerçeğin ortaya çıkmış bir tezahürü ve kanıtı olduğu, taraflar arasında davadan sonra dahi husumetin ve anlaşmazlıkların devam etmesi, yeni davanın açılması karşısında taraf ortakların bir araya gelmelerinin, anlaşma sağlamalarının, rızaları ile ortaklar kurulu veya genel kurul toplantısı yapabilmelerinin, şirket yöneticisi seçebilmelerinin ve birlikte hareket ederek şirketi amacı doğrultusunda faal hale getirebilmelerinin mümkün görülmediği, bunun yanında Fikri Sınai ve Haklar Mahkemesinin Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen kararında, davalı ortakların, marka devrine ilişkin eylemlerinin iyi niyetle bağdaşmadığı, satıcı ve alıcıların bir plan dahilinde hareket ettikleri, davacı şirket ve diğer ortakların zararına ve onların bilgisi haricinde davrandıkları, sonradan kurulan ortakları ve yetkilileri, akrabaları olan aynı kılavuz sözcüğü taşıyan şirkete yapılan marka devrinin hukuka uygun olmadığına dair tespitin, kesinleşen ilam nedeniyle tarafları bağlayıcı olup, buna göre taraflar arasındaki anlaşmazlığın doğması ile birlikte, aynı unvanla, aynı faaliyet kolunda davalı ortakların yakınlarının kurdukları ….Şirketi’nin, bir plan dahilinde ve … Yapı…Şirketi’ni ve davacıları zarara uğratmak amacıyla kurulup, şirket markalarının devri yapılmak suretiyle, davacı ve … Yapı…Şirketi’ni zararlandıran iş ve işlemlerin yapıldığı Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen ilamla belirlenmiş olmakla birlikte, her iki şirket arasında dava açılmasına yol açan para transferlerinin de yapıldığı, davalı tarafların para transferlerine konunun dayanağı işlemlerin davacı Zuhal Sevin Taşçıbaşı’nın eşi tarafından şirketi zararlandıran işlemler olarak yapıldığı iddia edilmiş ise de, bu konuda açılan davanın derdest olduğu, mahkememizde toplanan delillerle şirketin feshi konusunda yeterli delilin toplanması nedeni ile bu davadaki haklılığın ve dava sonucunun beklenmesinin gerekmediği birlikte değerlendirildiğinde, ortaklar arasında 2013 yılında başlayıp, dava sonrasında dahi devam eden ve husumete dönüşen ciddi anlaşmazlıkların varlığı, davalı ortakların eşlerinin aynı faaliyet kolunda bir başka şirket kurmaları nedeniyle ve kesinleşen ilamla davalı ortakların, eşleri ile birlikte planlı bir şekilde … Yapı…Şirketi’ni ve davacıları zarara uğratmak amacıyla hareket ederek, iş ve işlemler yaptıkları, şirketin yönetimsiz kalıp, faaliyetinin sona erdiği, tarafların bir araya gelerek anlaşmalarının şirketi faal hale getirmeleri ve şirket yöneticisi seçebilmelerinin mümkün görülmediği dikkate alınarak, şirketin feshi ve tasfiyesi konusunda yasal koşulların oluştuğu, davacıların öncelikli talebinin şirketin feshi ve tasfiyesi olduğu, davalı ortaklarca, davacıların ortaklıktan çıkarılması suretiyle, şirketin devamına karar verilmesinin açık bir şekilde talep edilmediği gibi, davalı ortakların, kesinleşmiş ilamla davacıları ve şirketi, bir plan dahilinde zarara uğrattıklarının tespiti, şirketin uzun süredir yönetimsiz kalıp, faaliyetinin sona ermesi karşısında davacıların ortaklıktan çıkarılması suretiyle veya uygun bir başka çözümle şirketin faaliyetine devam edilmesi yönünde bir karar verilmesinin somut uyuşmazlığa uygun düşmediği birlikte değerlendirildiğinde, şirketin feshi ve tasfiyesi talebi yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davalılar … ve … hakkında açılan şirket müdürlüğünden azli istemli davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK ‘ nun 114(1/h) maddesinin yollaması ile HMK’nun 115(2) maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi ile;
2-Davalılar …, … ve … Kontrol Sistemleri..Şirketi hakkındaki şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine;
3-Davalılar … ve … hakkındaki şirketin feshi ve tasfiyesi istemli davanın kabulü ile;
İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Merkez … sicil nosunda kayıtlı … Yapı Ürünleri Ticaret Limited Şirketi’nin TTK’nun 636 (3) maddesi hükmü uyarınca haklı sebeple fesih ve tasfiyesine,
Tasfiye işlemlerini başlatıp sonuçlandırmak üzere bilirkişi listesinde yer alan SMMM …’ın TTK’nun 643. maddesinin yollaması ile 536 (3) maddesi uyarınca tasfiye memuru olarak atanmasına,
Şirketin mali durumu dikkate alınarak ve yapılacak işin kapsamı ve niteliğine göre gerektiği takdirde ileride arttırılıp eksiltmek kaydıyla tasfiye süreci devam ettiği sürece tasfiye memuruna toplam 15.000,00 TL ücret takdirine,
Tasfiye memuru ücretinin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
Tasfiye masrafları olarak 5.000,00 TL’nin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
Şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin Mahkememiz kararının kesinleşmesi ile davacı tarafça tasfiye memuru ücreti ve tasfiye masraflarının yatırılmasından sonra tasfiye memuruna kararın ve görevinin tebliğine,
Kararın kesinleşmesi halinde tescil ve ilanına,
Tescil ve ilan masraflarının ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
3-a-Harçlar Kanunu gereğince, şirketin feshi ve tasfiyesi istemli dava için alınması gereken 80,70-TL ret harcından, peşin yatırılan 54,40-TL nisbi harcın, indirilmesi ile geriye kalan 26,3‬0-TL harcın dava dışı … Yapı…Şirketi’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
b-Harçlar Kanunu gereğince, davalı şirket müdürlerinin azli istemli dava için alınması gereken 80,70-TL harcın, davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-a-Şirketin feshi ve tasfiyesi istemi yönünden; AAÜT’nin 2.kısım 2.bölümü uyarınca davacılar yararına takdir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin … Yapı…Şirketin’den alınarak, davacılara verilmesine,
b-Şirketin feshi ve tasfiyesi istemi yönünden; AAÜT’nin 7(2)maddesinin yollaması ile 2.kısım 2.bölümü uyarınca davalılar …, … ve …..Şirketi yararına takdir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davalılar …, … ve …..Şirketi’ne verilmesine,
c-Şirket müdürlerinin azli istemi yönünden; AAÜT’nin 7(2)maddesinin yollaması ile 2.kısım 2.bölümü uyarınca davalılar … ve … yararına takdir edilen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davalılar … ve …’e verilmesine,
5-Davalılar …, … ve …..Şirketi hakkındaki davaların reddine, davalılar … ve … hakkındaki şirket müdürlüğünden azli istemli davanın reddine karar verilmesi nedeni ile, adı geçen davalılar ve talepler hakkındaki yargılama giderleri indirildikten sonra geriye kalan ve davacı tarafça, davalılar … ve … hakkında şirketin feshi ve tasfiyesi istemli dava yönünden; yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç, 144,50-TL tebligat gideri, 91,00-TL on altı adet elektronik tebligat gideri, 2,70-TL beş adet kep reddiyatı, 66,50 TL posta masraf reddiyatı ve 1.800,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 2.213,50-TL yargılama giderinin dava dışı … Yapı….Şirketi’nden alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı … vekili tarafından yatırılan gider avansından harcama yapılmadığı ve başkaca yargılama gideri yapılmadığı dikkate alınarak bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Davacı ve davalı … tarafından peşin olarak yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/10/2022

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza