Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/111 E. 2021/939 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/111 Esas
KARAR NO : 2021/939

DAVA :İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili banka ile davalı …..Şirketi arasında 14.04.2017 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, davalı …..Şirketi’ne muhtelif kredilerin kullandırıldığını, belirlenen vadede ödeme yapılmaması üzerine hesabın kat edilerek ihtarname ile davalılardan ödeme yapmalarını talep etmelerine rağmen ihtarnamede verilen süre içinde ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davaya konu icra takibinin başlatıldığını, davalıların icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, itirazın belge sunulmaması nedeniyle itirazın ödemeyi geciktirmeye yönelik, mesnetten uzak, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalılara yapılan tüm tebligatların Kemalpaşa adresinde yapılıp kredi sözleşmesindeki adreslerinin Kemalpaşa olması ve davaya konu sözleşmenin 43. maddesinde yapılan yetki sözleşmesi ile HMK’nun 6 ve 7. maddeleri hükmü uyarınca borçluların adreslerinde takip yapılabileceğine ilişkin hüküm bulunması nedeniyle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın yersiz olduğunu, ayrıca davalı gerçek kişilerin itiraz dilekçesi ekinde sunulan vekaletnamede adreslerinin Karşıyaka olarak gösterilmesinin HMK’nun 19(3) maddesine aykırı olup yetki itirazlarının geçerli olmadığını, müvekkili banka tarafından sözleşme hükümlerine uygun olarak ve TCMB’na iletilen 31.01.2014 tarihli faiz bildirimi ve eki kredi işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları tablosu kapsamında temerrüt faizinin uygulandığı, davalıların faiz oran ve miktarına yönelik itirazlarının haksız olduğunu, davalıların davaya konu sözleşmenin 36.1. maddesi hükmü gereği vekalet ücreti, icra masrafları gibi tüm alacak kalemlerinden sorumlu olup bu yöndeki itirazlarının da haksız ve yersiz olduğunu bildirmiş, davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar cevap dilekçesi sunmadıkları gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davalı …..Şirketinin borçlu, diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmeleri nedeniyle hesabın kat edilerek ihtarname tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için davacı bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde; davalıların, icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında; davacı banka, davalılar hakkında 17/08/2018 tarihinde davaya konu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapmış, ödeme emirlerinin davalılara tebliğinden sonra davalıların tümü adına vekilleri tarafından yasal süre içinde sunulan itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmeleri nedeniyle davalılar hakkındaki takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Dava Kemalpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının haklı olup davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu dikkate alınarak uyuşmazlığın usul ve esas yönünden çözümü için yargılama yapılmıştır.
Dava, İİK’nun 67(1). maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Yetkili icra dairesinde takip yapılması, geçerli bir icra takibinin varlığı yönünden zorunlu olup bu durum itirazın iptali davalarında dava şartlarından biridir. İcra müdürlüğünün yetkili olduğunu resen inceleme yetkisinin bulunmaması nedeniyle, bu dava şartı mahkeme tarafından resen gözetilmek zorunda olup davalılar tarafından sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilerek yetkili icra dairesinin İzmir İcra Dairesi olarak gösterilmesi nedeniyle usulüne uygun sunulan icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın haklı olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Davaya konu genel kredi sözleşmelerinin “Yetkili Hukuk ve Yetikili Mahkeme ve İcra Daireleri” başlıklı 43. Maddesinde İstanbul Merkez Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığının, bunun yanında müşteri ve müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin ikametgahı veya bulundukları yerin veya müşteriye ve kefillere ait mal ve değerlerin bulunduğu veya kredinin nakledildiği şube ikametgahındaki mahkeme ve icra dairelerinin de yetkili olduklarının kararlaştırıldığı, TTK’nun 7 (2) maddesi uyarınca ticari teselsül karinesi gereği yetki sözleşmesinin tüm davalıları bağlayıcı olduğu, davalıların yerleşim yerlerinin İzmir olduğunu bildirerek İzmir İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu iddiasıyla icra dairesinin yetkisine itiraz ettikleri davalı şirketlerin ticaret siciline kayıtlı adresinin Kemalpaşa İlçesi olup, davalı gerçek kişilerin de Mernis sistemine kayıtlı adreslerinin Kemalpaşa olduğu, kredi sözleşmesinde ise adreslerinin Karşıyaka İlçesi olarak gösterildiği, itiraz dilekçesinde davalıların doğru yetkili icra dairesini göstermek zorunda bulunmalarına karşın tüm davalıların ticaret siciline kayıtlı adres ve yerleşim yeri adresleri nedeniyle yerleşim yeri adreslerinin İzmir olmamasına rağmen yetkili icra dairesini İzmir olarak göstermeleri nedeniyle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlarının haksız olduğu anlaşılmakla uyuşmazlık usul ve esas yönünden çözümlenmiştir.
Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi rapor ve ek raporları ile taraflar arasında davaya konu 22/01/2013 tarihli ve 500.000,00-TL limitli ve 19/04/2017 tarihli, 2.000.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmelerinin düzenlendiği, sözleşmelerde borçlunun davalı … Şirketi olup diğer davalıların müteselsil kefil ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzalarının bulunduğu, davalılar tarafından sözleşmelerin varlığı ve içeriğine yönelik bir inkarda bulunulmadığı TBK’nun 583. maddesinde aranan kefalete ilişkin tüm şekil şartlarının yerine getirildiği, davalı gerçek kişilerin davalı borçlu şirketin ortakları olup TTK’ nun 584(3) maddesi uyarınca eşlerinin rızalarının alınmasının gerekmediği, sözleşmede uyuşmazlık halinde davacı bankanın kayıtlarına itibar edilerek uyuşmazlığın çözümünün kararlaştırıldığı, bu hüküm nedeniyle davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinin gerekmediği, sözleşmeler kapsamında davalı … Şirketi’ne kredilerin kullandırıldığı, KGF teminatlı 1.500.000,00-TL’lik taksitli ticari kredinin 36 ay geri ödeme planına bağlanmasına ve davalı tarafça 11 taksitin ödenip, kalan taksitlerin ödenmemesi ve yine bilirkişi raporunda ayrıntıları ile gösterilen diğer kredi kullanımlarına ilişkin kredilerin geri ödemesinin yapılmaması nedeniyle davacı tarafça 31/07/2018 tarihi itibariyle tüm kredi hesaplarının kat edildiği, 02/08/2018 tarihli kat ihtarnamesinin düzenlenerek davalılara 06/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların verilen süre içinde ödeme yapmamaları nedeniyle 08/08/2018 tarihinde temerrüde düştükleri, sözleşmenin 4.11. maddesi ve 33.2. maddesinde vadesinde ödenmeyen kredi borçları ve ferileri için hiçbir ihbar ya da ihtara gerek kalmaksızın borçların tamamının muaccel olacağının kararlaştırılmış olması nedeniyle davalıların ödenmeyen kredi alacakları ve ferileri yönünden temerrüt tarihinin alacağın ödeme günü itibariyle oluştuğunun kabulünün gerektiği, buna göre bilirkişinin ikinci ek raporunda alternatifli olarak yaptığı hesaplamanın sonuç ve kanaat bölümündeki b şıkkı üzerinden kabulünün gerektiği, davaya konu kredi sözleşmesinin 33 (2) maddesinde somut ve belirli bir akdi ve temerrüt faiz oranı belirlenmediğinden yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereği davacı bankanın aynı krediler için diğer müşterilerine uyguladığı ve TCMB’ye bildirdiği faiz oranlarından daha fazla oranda faiz talep edemeyeceği göz önünde tutularak bu konuda alınan belge örnekleri ve bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalara göre davacı bankanın ikinci ek raporda hesaplamaya esas alınan oranlarda akdi ve temerrüt faizi talebinde bulunabileceği, davalıların hesap kat ihtarına bir itiraz da bulunmadıkları gibi bir ödeme yaptıkları iddiasında da bulunmadıkları ve dosyaya bu konuda bir ödeme belgesi sunmadıkları, temerrüde düşmeleri nedeniyle hesabın kat edilmesi konusunda yasal koşulların oluştuğu kat ihtarının usulüne uygun düzenlendiği gibi davalılara tebliğ edildiği, hükme esas alınan rapor ve ek raporlardaki gerekçelere ve belirlemelere uygun olarak oluşturulan ve ikinci ek raporda sonuç ve kanaat bölümünde b şıkkında gösterilen hesaplamalara göre davacı tarafın icra takip tarihi itibariyle takibe konu ettiği alacak kalemlerinin tamamını yönünden davalıların davacıya borçlarının bulunduğu, işleyecek faiz oranının taraflar arasındaki sözleşme ve yasal normlara uygun olarak talep edildiği, buna göre davalıların borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının haksız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması ve davalıların haksız itirazları nedeniyle davaya konu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davaya konu Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında davalıların borca ve ferilerine ilişkin itirazlarının iptali ile takibin devamına;
2-Hükmedilen 2.728.189,99-TL toplam alacağın %20’si oranındaki 545.637,99-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 186.362,66-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 32.908,62-TL harcın indirilmesiyle geriye kalan 153.454,04-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı yararına AAÜT’nin 13 (1) maddesi uyarınca takdir edilen 112.932,42 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 35,90-TL başvurma harcı, 32.908,62-TL peşin harç, 37,50-TL yedi adet elektronik tebligat gideri, 824,00-TL kırk beş adet tebligat gideri, 57,83-TL dosya masrafı posta ücreti, 1,00-TL iki adet kep ücreti, 850,00-TL bilirkişi ücretinden oluşan toplam 34.714,85-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A (14) maddesi uyarınca taraflardan tahsili gereken yargılama gideri niteliğindeki 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda HMK’nun 343 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilecek bir dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/11/2021

Başkan …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Üye …
(e-imzalıdır)

Katip …
(e-imzalıdır)