Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/974 E. 2022/297 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/974
KARAR NO : 2022/297

ASIL DOSYA;

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/10/2019

BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
…/… ESAS …/… KARAR SAYILI DOSYASI;

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/10/2019
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali ve Alacak davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Asıl dosya davacısı … vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasında akdedilen … tarihli sözleşme ile davacı tarafından … Mahallesi … Sokak Na: … … – İzmir adresinde yer alan konut projesinin PVC doğrama, PVC panjur, korkuluk, duşa kabin ve kompozit işlerle ilgili montaj ve ölçüm işlerinin yapıldığını, malzemelerin davalı tarafından temin edildiğini, davacının sadece duşakabin ve kompozit işlerin imalatını üstlendiğini, yapılan işlerle ilgili davalı adına faturaların tanzim edildiğini, duşakabin ile İlgili işlerin tamamlanıp, 30.12.2017 tarihli faturanın davalı adına tanzim edilip teslim edildiğini, davalı tarafça kabul edildiğini, panjurlar, panjur kutuları ve alumınyum küpeşteler ile ilgili işler için 16.04.2018 tarihli faturanın davalı adına tanzim edilip teslim edildiğini, davalı tarafça da kabul edildiğini, PVC doğrarnalar ve camlar ile ilgili yapılan işler i için 30,07.2018 tarihli faturanın davalı adına tanzim edilip teslim edildiğini, davalı tarafın her hangi bir itirazının olmadığını, daha sonra konutlardaki yapılan işlerin kontrol edildiğini, ancak imalattan kaynaklanan hatalar olduğundan bahisle fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasıyla takip açıldığın, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline, takibin devamına, ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep edilmiştir.
Birleşen dosya davacısı … Kalıp Ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında imzalı 14.09.2017 tarihli sözleşme ile, müvekkili şirketin “… Mah. … Sk. No:… …/İZMİR” adresinde inşasına başladığı konut projesinin PVC doğrama, PVC panjur, korkuluk, duşakabin ve kompozit işlerinin imalat ve montaj işlerinin yapılması hususunda anlaşıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüklerin tamamını yerine getirmiş olmasına rağmen davalı tarafça sözleşme gereği ifa edilen işlerde, montaj ve ölçü hatalarından kaynaklı bir kısım sıkıntılar yaşandığını ve bu durumun defalarca sözlü olarak davalıya iletilmesine rağmen giderilmemesi üzerine Bornova … Noterliği’nin 19.04.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bir kez de yazılı olarak bildirildiğini ve giderilmesi için süre verildiğini, süre verilmiş olmasına rağmen söz konusu eksikliklerin giderilmemesi üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …/… D. İş sayılı dosyasında delil tespiti yapıldığını, delil tespiti dosyasından alınan bilirkişi raporunda netice itibariyle; sözleşmeyle davalının üstlendiği PVC doğrama, duşakabin imalatlarının, panjur sistemlerinin ve balkon korkuluklarının eksik ve hatalı olarak imalat ve montajının yapılmış olduğu ve 27.117-TL bedel ile eksik ve hatalı işlerin giderilebileceği tespit edildiğini, tespit neticesinde davalıdan eksik ve hatalı iş bedeli olan 27.117-TLnin talep edilmesi üzerine davalı tarafın son derece kötü niyetli olarak, müvekkili şirket aleyhinde İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün …/…E. Sayılı dosyasında sözleşme gereği ödenmeyen bedeller olduğu iddiasıyla icra takibi başlattığını ve takibe itirazları neticesinde bu kez İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… E. Sayılı dosyasında itirazın iptali davası ikame ettiğini, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/…E. Sayılı dosyasına cevap süresi aşamasında karşı dava açılmak istenmişse de o tarihte taraflarınca başlatılan arabuluculuk sürecinin henüz tamamlanamamış olması sebebiyle gelinen aşamada ayrı bir dava ikame zorunluluğu doğduğunu, taraflarınca işbu davanın ikamesi öncesi eksik ve hatalı iş bedelinin tahsili amacıyla arabuluculuğa başvurulmuş olup, 08.01.2020 tarihinde gerçekleştirilen ikinci oturumda arabuluculuk konusu uyuşmazlık hakkında anlaşmaya varılamadığını belirterek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eksik ve hatalı iş bedeli olan 27.117-TL’nin 05.07.2019 tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama masraf ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Asıl dosya davalısı … Kalıp Ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 11.09.2017 tarihli sözleşme ile davalıya ait … Mah. … Sk. No: … …/İzmir adresinde yer alan inşaat konut projesinin PVC doğrama, PVC panjur, korkuluk, düşakabin ve kompozit işleinin imalat ve montaj işlerinin yapılması hususunda antaşma yapıldığını, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek suretiyle ödemeleri eksiksiz yaptığını, davacıya ödemelerin yapılması aşamasında davalıya ait dairenin davacının talimatıyla …’a satışının gerçekleştirildiğini, dairenin devri ile davalıdan davacının hiçbir alacağın kalmadığını, buna ilişkin davacının ibraname düzenlemek suretiyle davalıya verdiğini, davalıya ait inşaatın PVC doğrama işlerini sözleşmeye uygün olarak ifa etmediğini, bu hususlara ilişkin … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş dosyası ile delil tespiti yapıldığını, tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporunda PVC doğrama, duşakabin imalatların, panjur sistemlerinin ve balkon körkuluklafının eksik ve hatalı olarak imalat ve montajının yapılmış olduğunu, eksik ve hatalı işlerinin 27.117,00-TL bir bedelle giderilebilineceğini tespit ettiğini belirterek davacının davasınin reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalısı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan ifadelerin hiçbir surette kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin yapılan işte hiçbir eksik ve kusuru olmadığını, yapılan işin üzerinden üç yıla yakın bir zaman geçmiş olması nedeniyle kullanıcılardan, kullanılan kimyasal temizlik malzemelerinden veyahut malzemenin cinsi gereği hiç kullanılmamasından kaynaklı bir takım problemin ortaya çıkma ihtimalinin olduğunu, iki bloktan oluşan yapıda tek daire incelenerek yapılan bilirkişi incelemesinin ise hiçbir şekilde kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
2-İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı,
3-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası,
4-İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası,
5-Asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait ticaret sicil kayıtları,
6-Asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait vergi sicil kayıtları,
7-Asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait esnaf sicil kayıtları,
8-Asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait ticari defter ve kayıtlar,
9-Asıl dosya davalısı-birleşen dosya davacısına ait ticari defter ve kayıtlar,
10-… Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası,
11-Keşif tutanağı,
12-Bilirkişi heyetinin 01/07/2020 havale tarihli raporları,
13-Bilirkişi heyetinin 08/09/2021 havale tarihli ek raporları,
14-Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 01/03/2022 havale tarihli raporu,
15-Sair deliller.
DAVA KONUSU :
Açılan asıl dava, eser sözleşmesi kapsamında ticari bir ilişki ve bu ilişkiye bağlı bir borç ilişkisi bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı, faizi ve muacceliyet tarihi ile bu kapsamda davalı aleyhine İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibe vaki davalı itirazının iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediğine, birleşen dava ise, taraflar arasında davacı şirketin ‘… Mahallesi, … Sokak, No:…, …/İzmir’ adresinde bulunan konut projesinin PVC Doğrama, PVC Panjur, korkuluk, duşakabin ve kompozit işlerinin imalat ve montaj işlerinin yapılması” işine konu olarak imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından sözleşmeden doğan yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından yapılan işlerin eksik ve hatalı olarak yapılması neticesinde oluştuğu iddia edilen 27.117,00-TL zararın davalıdan tazmini talebine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşmede, sözleşme konusunun … mah. … sk. No… … / İZMİR adresinde bulunan konut projesi ( … ada … parsel ) için, … pvc doğramalar, pvc sistem panjurlar, detay panjur kutuları, merdiven ve balkon korkulukları, duşakinler ve mermerleri, 2 blok giriş slikon cam cepheler, kilima kapatma kutuları ve belirlenen cephelerde kullanılacak ahşap kompozit işleri olarak, sözleşmenin bedelinin 362.000,00-TL olarak belirlendiği, sözleşme bedeli kapsamında işin sahibinin bu iş karşılığında 230.000,00 TL değerinde bir daire vermeyi kabul ve taahhüt ettiğinin, kalan fiyat farkı 132.000,00-TL’nin ise sözleşme ile birlikte 6 eşit taksitle çek ile tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı görülmekte olup, her iki dava da bu sözleşmeye bağlı olarak yapılan iş çerçevesinde ikame edilmiştir.
Asıl dosyanın itirazın iptali davası olduğu gözetildiğinde, bu husustaki yasal mevzuat hükümlerine değinmekte fayda görülmüştür.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesinde İcra Takibine İtirazın İptali; ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İcra ve İflas Kanunu’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku, 2006, s. 219, 223).
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden; mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak icra inkâr tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/3-957 E., 2020/99 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının davacı … olduğu, borçlunun davalı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi olduğu, davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 60.887,27-TL asıl ve 185,16-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.072,43-TL alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Birleşen dosya ise eser sözleşmesi kapsamında asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısı tarafından yapılan işin ayıplı olduğundan bahisle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle rüzgar enerji santrali kulelerinin imalatı kapsamında olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 471. maddesinde; ”Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” şeklinde düzenlenmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır.
Eserin; sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da işsahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da birkaçının bulunmaması halinde, ayıplı ifa edildiğinin kabulü gerekir.Ayıp, Kanun ya da sözleşme hükümleri gereğince bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır.
Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak imalını yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda açık ayıplarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474., gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Ancak, 475. madde gereğince eser sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanayamacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa eser sahibi bu eseri kabulden kaçınabilir. Ne var ki eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık yukarıda belirtilen ölçüde önemli değilse eser sahibi eserin değerindeki eksiklik oranında bedeli indirebilir. Eğer kusurların giderilmesi büyük harcama gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabilir. Ancak 475. maddede eser sahibine tanınan haklardan birini kullanabileceği mahkemece uzman bilirkişi aracılığı ile yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek sureti ile takdir olunur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde; ”Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2.Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İş sahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Kural olarak eser sözleşmesinde ayıbın varlığı her türlü delil ile kanıtlanabilir. (Yargıtay 15. HD 06/02/2002 tarih 4689/546 vb. kararlar) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474. maddesi hükmü gereğince iş sahibi eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. Sonradan ortaya çıkan gizli ayıplarda ise iş sahibi gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve 475. maddesi hükmünden yararlanamaz.
Her iki dosyada yer alan taleplerin sözleşmeye konu işin yapılması neticesinde düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili ve yapılan işin ayıplı olması sebebiyle ayıp oranında hesaplanan maddi tazminatın tahsiline yönelik olduğu, bu kapsamda işin yapılıp yapılmadığı ve işin ayıplı veya eksik olup olmadığının tespiti amacıyla mahkememizce … Nöbeti Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak mahallinde keşif icra edilerek taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 01/07/2020 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, dava konusu … Mahallesi, … Sokak, No:…, … / İZMİR adresinde yerinde yapılan gözlem, tespit ve …/… Değişik iş dosyasında yapılan tespitlerden de faydalanılarak ilgili sözleşmeye göre eksik, hatalı ve usule uygun olmayan imalatların Sözleşme Tarihi (14/09/2017) itibari ile 20.821,10-TL (Katma Değer Vergisi dahil) ve dava Tarihi (28/10/2019) itibari ile 30.269,62-TL (Katma Değer Vergisi dahil) olacağını mütalaa etmişlerdir.
Taraf vekillerinin beyan ve itirazları dikkate alınarak mahkememizce … Nöbeti Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda 01/07/2020 havale tarihli raporu tanzim eden fen bilirkişisi ile inşaat mühendisi bilirkişi refakate alınmak ve taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafından icra edilen iş ve işlemlerin bulunduğu her bir daire ayrı ayrı gezilerek mahallinde keşif icrasına, icra edilecek keşif akabinde dosyanın refakate alınan bilirkişilere tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme, davacı tarafından düzenlenen faturalar, … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D.İş Esas sayılı dosyası ile sair deliller birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme kapsamında tarafların sözleşmede yer alan yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirip getirmedikleri, davacının sözleşmede yer alan ve kendisi tarafından yapılacak işleri tam ve eksiksiz olarak yapıp yapmadığı, davacı tarafından yapılan işlerde eksik ve hatalı olarak imalat ve montaj yapılıp yapılmadığı, eksik ve hatalı olarak imalat ve montaj var ise yapılan eksik ve hatalı olarak imalat ve montajların oluşturduğu zarar miktarı, davacı tarafından yapılan işlerde ortaya çıktığı iddia olunan problemlerin hangi oran ve miktarda olup hangi mahiyette oldukları, problemlerin imalat ve montajdan mı yoksa kullanımdan mı kaynaklandığı, bu kapsamda ortaya çıkan problemlerden dolayı kimin sorumluluğunun bulunduğu hususları ile sair hususlar belirlenerek ve taraf vekillerinin beyan ve itirazları karşılanarak düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, bilirkişi heyeti 08/09/2021 havale tarihli ek raporunda sonuç olarak, sözleşme kapsamında bulunan “… PVC Doğramalar, PVC Sistem Panjurlar, Detay Panjur Kutuları, Merdiven ve Balkon Korkulukları, Duşa Kabinler ve Mermerleri, 2 Blok giriş Silikon Cam cepheler, Klima kapatma kutuları ve Belirtilen Cephelerde Kullanılacak Kompozit İşler” her iş kaleminin yapılmış olduğunu, imalat ve montaj sonrası da servis hizmeti verildiğini ancak duşa kabin, PVC doğramalar, PVC sistem panjurlar ve balkon korkulukları kalemlerinin montajında işçilik hataları olduğunu, bu iş kalemleri ayıptı imalat olarak nitelendirildiğini, sözleşme konusu imalat kalemleri için kesilen faturaların iş teslim tarihi kabul edildiği takdirde sözleşmede belirtilen “Garanti Süresi: İşin tamamlanmasından ve teslim tutanağının düzenlenmesinden itibaren 2(iki) yıldır.” hükmünün dava tarihi olan 28/10/2019 itibari ile halen yüklenicinin garanti kapsamında olduğunu, montaj işçilik hatalarının, taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme kapsamında yüklenici Detay Yapı Elemanları Alüminyum Doğrama Cephe Sistemleri-…’in sorumluluğunda olacağını, ayıplı imalat değerlerinin PVC doğramalar 4.973,70-TL, panjur 11.151,00-TL, duşa kabinler 1.274,40-TL ve küpeşte 1.026,60-TL olmak üzere toplam 18.425,70-TL (KDV dahil) olabileceğini mütalaa etmişlerdir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddesinde; ”Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220. maddesinde ise; ”İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesinde de; ”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Tarafların bildirdikleri ticari defter ve belgeler üzerinde, tarafların birbirlerinden olan hak ve borçlarının varlığı ve miktarının belirlenmesi amacıyla dosyanın mahkememizce resen belirlenecek Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye tevdi ile dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli İmalat ve Montaj Sözleşmesi, … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D.İş Esas sayılı dosyası, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası, bilirkişi heyetinin 01/07/2021 havale tarihli raporları, bilirkişi heyetinin 08/09/2021 havale tarihli ek raporları, davacı tarafından davalı adına tanzim edilen faturalar, cari hesap ekstresi, taraflara ait ticari defter ve belgeler ile sair deliller birlikte değerlendirilerek, taraflara ait ticari defter ve belgelerin usulüne uygun şekilde tutulup tutulmadıkları, ticari defter ve belgelerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, ticari defter ve belgelerin sahipleri lehine delil vasfı taşıyıp taşımadıkları, taraflar arasında hukuki ilişki bulunup bulunmadığı, var ise hangi sebepten kaynaklı olarak ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında imzalanan 14/09/2017 tarihli İmalat ve Montaj Sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalardan ve cari hesap ilişkisinden kaynaklı olarak davacının davalı şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, var ise hangi miktarda alacağının bulunduğu, bilirkişi heyetinin 08/09/2021 havale tarihli ek raporları kapsamında ayıplı işlere ilişkin yapılan tespitler de göz önünde bulundurularak netice itibariyle davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise ne kadar alacağının bulunduğu, icra takibinde işletilen faiz miktar ve oranının usulüne uygun şekilde işletilip işletilmediği hususlarının belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi 01/03/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, davacı tarafından davalıya verilen 19.10.2018 tarihli yazının borcun varlığını değiştirmeyeceğinin kabulü halinde; davacının kendi kayıtlarına göre bakiye alacağının 59.887,24-TL olduğunu, tespit edilen eksik işlerin bedeli 18.425,70-TL’nin mahsubu halinde, kalan davacı bakiye alacağının 41.461,54-TL olacağını, davacı tarafından davalıya verilen 19.10.2018 tarihli yazının barcun varlığını değiştireceğinin kabulü halinde ise; davalının davacıya borcunun olmayacağı ve eksik işlerden doğan 18.425,70-TL eksik iş bedelini talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
… Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası ve dosyada yer alan … adına düzenlenen kapalı tebligat evrakı açısından Uyap sistemi üzerinde yapılan inceleme neticesinde, yapılan tespit akabinde tanzim edilen bilirkişi raporunun, karşı taraf …’e tebliğ edilmediği anlaşılmıştır.
Asıl dosya açısından cevap dilekçesi ekinde sunulan …’in adının ve altında imzasının bulunduğu 19/10/2018 tarihli belgenin incelenmesinde, …’in sözleşme kapsamında hak etmiş olduğu … İlçesi, 803 ada, 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan … Blok, … numaralı bağımsız bölümü dava dışı …’e sattığını, söz konusu dairenin huzurunda … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından …’e devredildiğini, devir neticesinde … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiğini belirttiği görülmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “İbra” başlıklı 132. maddesinde borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borcun, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabileceği belirtilmiştir.
Asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısının 19/10/2018 tarihli belgede, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı ile imzaladığı 14/09/2017 tarihli sözleşme sebebiyle hak ettiği alacaklarını tamamen aldığını ve … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiği, bu kapsamda söz konusu belgenin ibra beyanı mahiyetinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan alacakları bakımından asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısının asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısını ibra ettiği, sona ermiş borç açısından açılan asıl dosyadaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2019/1923 Dosya 2022/220 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Tespit tarihinden itibaren davacı tarafından makul süre içerisinde gizli ayıpların ihbar edildiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmamaktadır. Açık ayıpların 30 günlük yasal sürede ihbarına ilişkin herhangi bir delil de dosyada mevcut değildir. Dava tespit yapıldıktan yaklaşık 7 ay sonra eldeki dava açılmıştır. Ayrıca davacı taşınmazı dava dışı üçüncü şahsa satarken taşınmazın aynından kaynaklanan haklarını da saklı tutmamıştır. Bu durumda süresinde ayıp ihbarının yapılmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır…” ibarelerine yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir Arabuluculuk Bürosunun …/… Dosya …/… Arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanağı, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası, asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait ticaret sicil kayıtları, asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait vergi sicil kayıtları, asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait esnaf sicil kayıtları, asıl dosya davacısı-birleşen dosya davalısına ait ticari defter ve kayıtlar, asıl dosya davalısı-birleşen dosya davacısına ait ticari defter ve kayıtlar, … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyası, keşif tutanağı, bilirkişi heyetinin 01/07/2020 havale tarihli raporları, bilirkişi heyetinin 08/09/2021 havale tarihli ek raporları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişinin 01/03/2022 havale tarihli raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan asıl davanın, eser sözleşmesi kapsamında ticari bir ilişki ve bu ilişkiye bağlı bir borç ilişkisi bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise miktarı, faizi ve muacceliyet tarihi ile bu kapsamda davalı aleyhine İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibe vaki davalı itirazının iptali ile davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediğine, birleşen davanın ise, taraflar arasında davacı şirketin ‘… Mahallesi, … Sokak, No:.., …/İzmir’ adresinde bulunan konut projesinin PVC Doğrama, PVC Panjur, korkuluk, duşakabin ve kompozit işlerinin imalat ve montaj işlerinin yapılması” işine konu olarak imzalanan 14/09/2017 tarihli sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından sözleşmeden doğan yükümlülüklerin tam olarak yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından yapılan işlerin eksik ve hatalı olarak yapılması neticesinde oluştuğu iddia edilen 27.117,00-TL zararın davalıdan tazmini talebine ilişkin olduğu, İzmir 13. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine 60.887,27-TL asıl ve 185,16-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.072,43-TL alacak bedeli üzerinden icra takibi başlattığı, davalı tarafın süresinde yapmış olduğu itirazı üzerine icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, taraflar arasında sözleşme konusu … mah. … sk. No.16 … / İZMİR adresinde bulunan konut projesi ( … ada … parsel ) için, … pvc doğramalar, pvc sistem panjurlar, detay panjur kutuları, merdiven ve balkon korkulukları, duşakinler ve mermerleri, 2 blok giriş slikon cam cepheler, kilima kapatma kutuları ve belirlenen cephelerde kullanılacak ahşap kompozit işleri olarak, sözleşme bedelinin 362.000,00-TL olarak, sözleşme bedeli kapsamında işin sahibinin bu iş karşılığında 230.000,00-TL değerinde bir daire vermeyi kabul ve taahhüt ettiğinin, kalan fiyat farkı 132.000,00-TL’nin ise sözleşme ile birlikte 6 eşit taksitle çek ile tahsil edileceğinin kararlaştırıldığı 14/09/2017 tarihli eser sözleşmesinin imzalandığı, asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısının sözleşme kapsamında yaptığı duşakabin ile ilgili tüm işleri 30.12.2017 tarihli fatura tahtında, panjurlar, panjur kutuları ve alüminyum küpeşteler ile ilgili işleri 16.04.2018 tarihli fatura tahtında ve PVC doğramalar ve camlar ile ilgili yapılan işleri 30.07.2018 tarihli fatura tahtında asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirkete teslim ettiği, faturaların ve bu çerçevede işlerin de ilk etapta asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirket tarafından kabul edildiği, taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının kendi kayıtlarına göre bakiye alacağının 59.887,24-TL olduğunun, tespit edilen eksik işlerin bedeli 18.425,70-TL’nin mahsubu halinde, kalan davacı bakiye alacağının 41.461,54-TL olacağını, davacı tarafından davalıya verilen 19.10.2018 tarihli yazının borcun varlığını değiştireceğinin kabulü halinde ise; davalının davacıya borcunun olmayacağı ve eksik işlerden doğan 18.425,70-TL eksik iş bedelini talep edebileceğinin mütalaa edildiği, cevap dilekçesi ekinde sunulan …’in adının ve altında imzasının bulunduğu 19/10/2018 tarihli belgenin incelenmesinde, …’in sözleşme kapsamında hak etmiş olduğu … İlçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan … Blok, … numaralı bağımsız bölümü dava dışı …’e sattığını, söz konusu dairenin huzurunda … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından …’e devredildiğini, devir neticesinde … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiğini belirttiği, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı ile imzaladığı 14/09/2017 tarihli sözleşme sebebiyle hak ettiği alacaklarını tamamen aldığını ve … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden hiçbir alacağı kalmadığını beyan ettiği, bu kapsamda söz konusu belgenin ibra beyanı mahiyetinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan alacakları bakımından asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısının asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısını ibra ettiği, asıl dosyaya konu edilen borç bedelinin asıl dosya davacısının ibra beyanı çerçevesinde sona ermiş olduğu, birleşen dosyaya konu edilen tazminat kalemine dayanak iddia açısından da, mahallinde yapılan keşif neticesinde keşfe iştirak eden bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda ayıplı imalat değerlerinin PVC doğramalar 4.973,70-TL, panjur 11.151,00-TL, duşa kabinler 1.274,40-TL ve küpeşte 1.026,60-TL olmak üzere toplam 18.425,70-TL (KDV dahil) olabileceğini mütalaa edildiği, asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısının sözleşme kapsamında yaptığı işleri son olarak 30.07.2018 tarihli fatura tahtında asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirkete teslim ettiği, faturaların ve bu çerçevede işlerin de ilk etapta asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirket tarafından kabul edildiği, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirket tarafından asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı adına keşide edilen Bornova … Noterliğinin 19/04/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin 20/04/2018 tarihinde asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısına tebliğ edildiği, akabinde … Sulh Hukuk Mahkemesinin …/… D. İş Esas sayılı dosyasındaki tespit talebinin 20/05/2019 tarihinde ikame edildiği, dosya muhteviyatında alınan bilirkişi raporunun 05/07/2019 tarihinde asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı şirkete tebliğ edildiği, yapılan tespit akabinde tanzim edilen bilirkişi raporunun, karşı taraf …’e tebliğ edilmediği, birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasındaki davanın 25/02/2020 tarihinde ikame edildiği, bahsi geçen dava açısından zorunlu arabuluculuk dava şartı yoluna 05/12/2019 tarihinde başvurulduğu, arabuluculuk sürecinin 08/01/2020 tarihinde sona erdiği, belirtilen süreç gözetildiğinde sözleşme kapsamında asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı tarafından yapılan işlerde bulunduğu belirtilen ve gizli ayıp olduğu tespit edilen ayıplar sebebiyle meydana gelen zararın tazminine yönelik olarak ikame edilen birleşen davanın makul süre içerisinde ikame edilmediği kanaatine varılarak, asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin 2019/974 Esas sayılı asıl dosyası açısından;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 733,83-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 653,13-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı …’e iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 8.739,42-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketine verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyası açısından;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, davanın açılışı sırasında yatırılan 463,10-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 382,40-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketine iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden alınarak davalı …’e verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacı … Kalıp ve Plastik İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)

Bu belge 5070 sayılı kanun kapsamında DYS üzerinde hazırlanmış ve e-imza ile imzalanmıştır.