Emsal Mahkeme Kararı İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/964 E. 2021/432 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/964
KARAR NO : 2021/432

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 15/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/06/2019 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyit halinde iken önündeki araçları sollamak isterken önünde seyreden sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın arka kısımlarına çarpması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, kaza sonrası müvekkilinin Urla Devlet Hastanesinde tedavi gördüğünü, kazaya ilişkin Urla Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma yürütüldüğünü, müvekkilinin kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespitinin gerektiğini, … plakalı aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı … şirketine yasal süresi içerisinde başvuru yapıldığını ancak taleplerinin karşılanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili için 100,00-TL kaçıcı iş göremezlik tazminatı ve 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … şirketi cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER:
1-İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Büro Dosya numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak,
2-Urla Devlet Hastanesi tarafından … TC Kimlik numaralı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları,
3-… Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi, hasar dosyası,
4-Dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri,
5-23/06/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı,
6-SGK kayıtları,
7-Urla Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası,
8-Trafik alanında uzman bilirkişinin 11/03/2020 havale tarihli raporu,
9-Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu,
10-İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporu,
11-Sair deliller.
DAVA KONUSU:
Açılan dava, 23/06/2019 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle iyileşme süresinin ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat bedellerinin davalı … şirketinden tahsili ile davacı …’a velayeten … ve …’a verilmesi taleplerine ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız fiil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 50. maddesinde ise ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmü yer almaktadır.
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğması zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir.
Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
Hakim, kusurlu veya hukuka aykırı bir fiili ile başkasına zarar verenin kusur durumunu, zararın ağırlını ve oluşan durumun özelliklerini gözeterek uygun ve hakkaniyete uygun bir tazminat belirler.
Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır. Başka bir deyişle zararın belirlenmesinde olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde; ”Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır.
Trafik kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada öngörülen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 2 yıldır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde de bu süre 2 yıl olarak öngörülmüştür. Kaza sonucu dava açarak zararlarının giderilmesini isteyecek kişiler bu iki yıllık süre içinde dava açmak zorundadır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Burada bir istisna vardır. O da eğer failin trafik kazası ile sonuçlanan eylemi aynı zamanda ceza kanunlarına göre suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ceza kanunlarında daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında düzenlenmiş olan daha uzun zaman aşımı süresine uzar. Bu husus 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinin birinci fıkrasının 2. cümlesinde ”Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, ”işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, ”bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, ”işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ”sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır. Uygulama ve öğretide de (S. Ünan, “Ergün A. Çetingil ve Rayegan Kender’e 50. Birlikte Çalışma Yılı Armağanı 2007”, s. 1180) bu husus kabul edilmektedir.
Kanun koyucu, açıklanan düzenlemeler yanında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Öyle ise, hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar’ başlıklı 92. maddesinde:
”Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/b. maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür.
Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır.
Şu haliyle, anılan kişilerin mallarına gelen zararlar dışında kalan ölüm ve yaralanmaya ilişkin cismani zararlar ise sigortacının sorumluluğu kapsamında bırakılmış; böylece tehlike sorumlusunun yakınlarının dahi belirtilen anlamda sigorta kapsamında olduğu benimsenmiştir.
Durum bu olunca, işletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir.
Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. 14/04/2016 günü yapılan ve 26/04/2016 tarihinde 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik ile;
6704 Sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi değiştirilmiş, değişik; ”MADDE 90- Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un 4. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
”g)Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h)İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
ı)Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler”in de teminat dışı olduğu düzenlenmiştir.
Dava konusu trafik kazasına ilişkin olarak Urla Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 23/06/2019 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağında, davacı …’ın velisi …’ın dava konusu trafik kazasının oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunun, … plakalı araç sürücüsünün ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığının belirlendiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın trafik alanında uzman bilirkişiye tevdi ile, dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, 26/06/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası ile içeriğinde yer alan bilirkişi raporları, hasar dosyası ve sair hususlar göz önünde bulundurularak, 26/06/2019 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasının oluşumunda … plakalı araç sürücüsü … ile … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranlarının yüzdelik dilimler halinde belirlenerek düzenlenecek raporun mahkememize sunulması istenilmiş, trafik alanında uzman bilirkişi 11/03/2020 tarihli raporunda sonuç olarak, meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın dava konusu trafik kazasının oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunu, … plakalı araç sürücüsünün ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını mütalaa etmiştir.
Dosyanın Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacılar vekilince hazır edilecek davacı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Urla Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 26/06/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) hususlarının, davaya konusu trafik kazasının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın yürürlük tarihinden sonra 26/06/2019 tarihinde gerçekleştiği göz önünde bulundurularak Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereğince 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak, …’ın 23/06/2019 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle sakatlık oranının %0 (sıfır) olduğu ve tıbbi iyileşme sürecinin 1,5 (bir buçuk) ay olacağı mütala edilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumuna müzekkere yazılarak dosyanın … İhtisas Dairesine tevdi ile belirlenecek muayene gününde davacılar vekilince hazır edilecek davacı …’ın gerekli muayenelerinin yapılarak dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, davacı …’a ait Urla Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen tedavi evrakları, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu ile rapora dayanak muayene evrakları ve sair deliller birlikte değerlendirilerek, davacı …’ın 26/06/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasından dolayı vücut bütünlüğünde sürekli işgöremezlik oluşup oluşmadığının ve davacı …’ın geçici iş göremezlik süresinin (iyileşme süresinin) hususlarının, yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde tespit edilerek düzenlenecek raporun mahkememize gönderilmesi istenilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporunda sonuç olarak, Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılan inceleme neticesinde …’ın 23/06/2019 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle tüm vücut engellilik oranının %0 (sıfır) olduğu ve tıbbi iyileşme sürecinin 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği yönünde mütala verildiği görülmektedir.
Güncel Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında yer verildiği üzere, trafik kazalarından kaynaklanan sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarında, maluliyet oranının kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerektiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde usul ve yasa hükümlerine uygun olarak belirlendiği, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu her ne kadar ”Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde tanzim edildiğinde, her iki raporun sürekli iş göremezlik oranı belirlemesi yönünden birbiri ile uyumlu olduğu göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı hususu mahkememizce kabul görmüştür.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporu kapsamında davacı küçük …’ın vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı meydana gelmediği anlaşılmakla, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/03/2021 tarih ve 2020/2660 Esas 2021/2624 Karar sayılı ilamında aynen; ”…Küçük … kaza tarihinde henüz 12 yaşında olup gelir getiren bir işte çalıştığı iddia ve ispat edilememiştir. Davacı küçüğün tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından, mahkemece geçici işgöremezlik zararı bulunmadığının gözetilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…” ibarelerine yer verilmiş, küçük yaşta olup, çalıştığı ve gelir elde ettiği ispatlanamayan çocuk açısından geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin uygun görülmediğine dikkat çekilmiştir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu ile İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporunda davacı küçüğe ait geçici iş göremezlik süresi oluştuğu yönünde çelişkili tespitler yapılmış ise de, geçici iş göremezlik tazminatının yaralanan şahsın yaralanması sebebiyle iyileşme sürecinde mahrum kaldığı kazancına ilişkin olduğu, davacı …’ın doğum tarihinin 02/03/2007 olduğu, kaza tarihi ve dava tarihi itibariyle 12 yaşında olduğu ve de belirtilen yaşta çalışması ile gelir elde etmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, yaralanması neticesinde geçireceği iyileşme sürecinde herhangi bir gelir kaybına uğramayacağı kanaatiyle geçici iş göremezlik tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, İzmir Arabuluculuk Bürosunun … Dosya … Büro Dosya numaralı Arabuluculuk Son Anlaşamama Tutanak, Urla Devlet Hastanesi tarafından … TC Kimlik numaralı …’a ait olarak düzenlenen tedavi evrakları, … Sigorta Anonim Şirketi nezdinde … plakalı araca ait olarak düzenlenen Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi, hasar dosyası, dava konusu trafik kazasına karışan araçlara ait ruhsat fotokopileri, 23/06/2019 tarihli trafik kazası tespit tutanağı, SGK kayıtları, Urla Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı soruşturma dosyası, trafik alanında uzman bilirkişinin 11/03/2020 havale tarihli raporu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporu ve sair deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlığın 23/06/2019 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası neticesinde yaralanan …’ın vücut bütünlüğünde kalıcı işgöremezlik oluşup oluşmadığı, yaralanması nedeniyle iyileşme süresinin ne kadar olduğu, oluşmuş ise kalıcı işgöremezlik ve iyileşme sürecinde çalışamaması sebebiyle davacı …’ın mahrum kaldığı ve kalacağı gelirlerinin belirlenmesi ile sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat bedellerinin davalı … şirketinden tahsili ile davacı …’a velayeten … ve …’a verilmesi taleplerine ilişkin olduğu, trafik alanında uzman bilirkişinin 11/03/2020 tarihli raporunda meydana gelen kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın dava konusu trafik kazasının oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunu, … plakalı araç sürücüsünün ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını mütalaa ettiği, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin 17/09/2020 havale tarihli maluliyet raporunda …’ın 23/06/2019 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle sakatlık oranının %0 (sıfır) olduğu ve tıbbi iyileşme sürecinin 1,5 (bir buçuk) ay olacağının mütalaa edildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi tarafından davacı …’ın sürekli iş göremezlik oranı ve geçici iş göremezlik süresinin tespitine ilişkin olarak düzenlenen 13/04/2021 havale tarihli maluliyet raporunda ise Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılan inceleme neticesinde …’ın 23/06/2019 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle tüm vücut engellilik oranının %0 (sıfır) olduğu ve tıbbi iyileşme sürecinin 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği yönünde mütala verildiği, her iki raporun sürekli iş göremezlik oranı belirlemesi yönünden birbiri ile uyumlu olduğu göz önünde bulundurularak, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacı …’ın vücut bütünlüğünde sürekli iş göremezlik oranı oluşmadığı, davacı …’ın doğum tarihinin 02/03/2007 olduğu, kaza tarihi ve dava tarihi itibariyle 12 yaşında olduğu ve de belirtilen yaşta çalışması ile gelir elde etmesinin mümkün olmadığı dikkate alındığında, yaralanması neticesinde geçireceği iyileşme sürecinde herhangi bir gelir kaybına uğramayacağı, belirtilen gerekçeler dahilinde dava dilekçesine konu edilen taleplerin yerinde olmadığı ve davacıların herhangi bir maddi tazminat haklarının bulunmadığı kanaatiyle, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, davanın açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL karar ve ilam harcının davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği göz önünde bulundurularak karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 23/14. maddesi gereğince ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk yargılama giderinin davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır